***Sen Giderken*** |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
***Sen Giderken***Hatırlıyorum ayak seslerinin bende bıraktığı o korkunç gidişi kapıdan çıkarken bir an geri dönecekmiş gibi dönüp sonra usulca bir gölge misali karanlığa karışıp beni odanın içerisinde öyle hazin öyle yaralı bırakışını Biliyor musun gidişinle bir nisan yağmuruna dönüştü gözlerim karabulutların sığınacağı bir liman misali sığınak oldu tüm fırtınalara Artık yaşanacak ne vardıysa sende arda kalanlarla ki adına yalnızlık yada ne bileyim ölüm demişti bilgeler zamanın birinde ölümdü sende arda kalanlarla yaşadıklarım bir gelse diyorum içimden ansızın ve habersiz bir gelse diyorum karanlığın içinden bir ışık misali süzüp karanlıkların ve fırtınanın sığındı gözlerime bakarak dağıt dese yüreğindeki tüm hüznü sonrasonra aklıma tarihteki masallardan sayfalar düşüyor tozlu küflenmiş ve unutulmuş raflarda benliğim bir aygıt gibi geziniyor tüm satırlarını kitapların okunan her cümle ölüm sesliğindeki telaşlı gidişinin feryadına dönüştürüyordu ardından bakakaldığım uçurum kenarında bir yalan olsa diyorum sesimdeki feryadın koca kayalara çarpıp dönerken anımsattıkları bir koca yalan olsa diyorum bir koca yalan uçurumun kenarında yankılanan sesimin bana dönüşü Sonra bir gök gürlese diyorum bir şimşek çaksa Uçurumun kenarında ruhsuzlaşan boş bedenime Bir şimşek bitire bilse bendeki seni yada ne bileyim sende kalan beni Hatırlıyorum ayak seslerinin bende bıraktığı o korkunç gidişi Kapıdan çıkarken bir an geri dönecekmiş gibi dönüp sonra usulca bir gölge misali karanlığa karışıp beni odanın içerisinde öyla hazin öyle yaralı bırakışını Gidişin bir felaketti Zaman durmuştu mekan ölmüştü Duvarlar üstüme üstüme geliyordu Bu köhne duvarlar arasında yaşanmış ne vardıysa ki sana dair Artık bir masaldı bilgelerin dilinde Adı yalnızlık olan Ve sen ne vakit odamın kapısından bir gölge misali savrulup karıştın dışarıdaki bensizliğe Dilimde binlerce ağıta dönüştü her bir sözcük Küfre dönüştü Siteme dönüştür gidişinin ardında bende bıraktığın ayak sesleri Gözlerimi kapasam Göz kapaklarımın altındaki yuvada binlerce savaştan arda kalan acılar canlanın tarihin her bir döneminden Binlerce ölüm binlerce çığlık bir birine karışan Yoktur oysa tarihin sayfalarında adları ve sanları Aşkı yokluğundan dağları delen Ferhat Çöle düşen mecnun misali yokluğunla avunmak mı kalır Hatırlıyorum kapıdan çıkarken bir an geri dönecekmiş gibi dönüp sonra bir gölge misali karanlığa karışıp beni odanın içerisinde öyle hazin öyle yaralı bırakışını Oysa zaman tutanakçısıyken tüm yaşananların Nerdeydin şimdi Hangi zamanın yitikliğinde bırakmıştın beni ve ben hangi zaman yitiminde aramaktaydım seni Oysa zaman çoktan bitirilmiş ve adı anımsanmayan bir masaldı bilgelerin dilinde Bilgeler soytarılaşmış ellerinde dolup boşalan şarap kadehlerinde Adı yoktu ve isim koymamıştık tüm bu yaşananlara Belki bir uçurumun kenarında unutulmuş bir şiir Belki de bir öyküydük rüzgarla savrulup duran Gidişinle hüzünlendi savrulup duran rüzgar Ki eserken ıslık çalarcasına yaktığı ağıt bundandır Dağa taşa ağaca çarparken kendisinden bir parça acı bulaştırması bundandır Bundandır gök kubbe altında amaçsız savrulup durması Sen giderken seslerini yitirdi tüm senfoniler Şairler öksüzleşerek Gecenin tenha bakireliğinde tükettiler yüreklerindeki son sözcüklerini de İSMİNİ BİLMEDİĞİM SEHİR soğuk çekilmez soğuğunda sonbaharın düşmüşüm yollara içimde geleceğe karşı ürkütücü bir merak kalbimde yeni yeni filiz vermeye başlamış dev bir hasret geceydi ben giderken ürkek ve pusluydu gökyüzü saatler sanki mola vermişti gittiğimi biliyorlar gibi ağlamak diye bir terim yok olmayacak bu veda sahnesinde gidiyorum kim bilir? hangi şehrin sabahında açacağım gözlerimi kim bilir? hangi simitçiden alacağım cebimde son kalan parayla simidi son çayı belkide son değil hayatın son meyveleri değil bunlar olamazlar olmayacaklar hep vardır bir yol hep vardır martıların bir diyeceği bu şehir aksine gülüyor olabilirdi yaşanmalıydı burada yaşamalıydım gök yüzü mavi ise hayat amansız ise biliyorsam bende bunları mum erimeden önce zaman hızlanmadan düşünmeden ölümü hayata tutunmam gerekli aç kollarını çek beni ciğerlerine ben geldim ismini bilmediğim şehir ![]() GÖZLERİNDE BİR AKSAM ÜSTÜ Gözlerinde bir akşamüstü Sevdayı buldumoysa aramamıştım ![]() Acıyıyıkılmışlığı tattım sayende ![]() Yaşamım değişti bambaşka biri oldum Seni buldum ![]() Gözlerinde bir akşam üstü ![]() Mevsimler gelip geçti benim tekti mevsimim ![]() Güllere hasret bıraktın beni ![]() Hep kışı yaşadım ![]() Gözlerinde bir akşam üstü ![]() |
|
***Sen Giderken*** |
|
|
#2 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
***Sen Giderken***Gidişin bir felaketti Zaman durmuştu mekan ölmüştü Duvarlar üstüme üstüme geliyordu Bu köhne duvarlar arasında yaşanmış ne vardıysa ki sana dair Artık bir masaldı bilgelerin dilinde Adı yalnızlık olan Ve sen ne vakit odamın kapısından bir gölge misali savrulup karıştın dışarıdaki bensizliğe Dilimde binlerce ağıta dönüştü her bir sözcük Küfre dönüştü harika yaaa ![]() ![]() ![]() hazalcım emeğine sağlık cnm
|
|
|
|