|
![]() ![]() |
|
Konu Araçları |
kurtuluşu, mahzunların, melhûf, necâtül, şaşıranların |
![]() |
Necâtü'l Melhûf (Mahzunların Ve Şaşıranların Kurtuluşu) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Necâtü'l Melhûf (Mahzunların Ve Şaşıranların Kurtuluşu)NECÂTÜ'L-MELHÛF Mahzunların ve Şaşıranların Kurtuluşu Yazan: Mehmed Osman Derleyen ve Sadeleştiren Mehmed Zahid Kotku Bismillâhirrahmânirrahîm ![]() Ve's-selâtü ve's-selâmü alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ Âlihî ve sahbihî ecmaîn ![]() Bu risalemizde (Necâtü'l-Melhûf) adlı eserden aldığımız 4 kısımdan ibaret olan ve her müslüman için lüzumlu bilgileri, mümkün olduğu kadar günümüzün diline çevirerek sunacağız ![]() ![]() Birinci kısım: Geçim darlığını gideren, aile ve yuvayı bereketlendiren, geçime maddî ve ma'nevî kolaylıklar getiren vesilelerdir ![]() İkinci Kısım: Servet ve Zenginliğe gidişi kolaylaştıran, fukaralık ve sâir belâ ve musibetleri doğuran sebebleri açıklamaya aittir ![]() Üçüncü kısım: Borçlu mü'minlerin borçlarını kolaylıkla ödemelerine vesile olacak âyet, hadîs ve duaları beyân eder ![]() Dördüncü kısım: Gam ve kederi gideren, rahat ve ferahlık içinde yaşamayı, dünyâ ve ahirette selâmet ve huzura kavuşmayı kolaylaştıran sebebleri beyân eder ![]() BİRİNCİ KISIM Geçim zorluğunu ve ma'işet darlığını gideren sebeblerden biri, her gece devamlı olarak (Sûre-i Vâkı'a)'yı okumaktır ![]() Bu hususta Cenab-ı Peygamber (S ![]() ![]() ![]() ![]() buyurmuşlardır ![]() ![]() ![]() Hazret-i Osman (R ![]() ![]() ![]() ![]() Bir diğer sebeb de her sabah Yâsin-i Şerifi okumağa devam etmekdir ![]() Cenâb-ı Peygamber (S ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meali, "Yâsin-i Şerif, hangi niyyet için okunursa onu husule getirir" demektir ![]() ![]() Gavs-i Azam, Seyyid Abdü'1-Âzîz-i Debbâğ Hazretleri de Tebâreke Süresindeki (Ela ya'lemü men halaka ve hüve'l-latîfu'l-habîr) Ayet-i Kerimesini devamlı okumak, fakırdan ve her türlü musibetten insanı korur demişdir ![]() Dünya ve âhiret sâadet ve selâmetini te'min eden sebeblerin en büyüklerinden biri de, beş vakit namazı cemâatle kılmaktır ![]() ![]() Abdullah ibn-i Abbas (R ![]() ![]() ![]() İslâm Dininin büyüklerinin, umumî olarak cemâat hakkında inançları budur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Men sallâ salât el hamsi maa'l-cemâati felehû hamsetü eşyâe: El-evvelü, lâ yusîbuhu fakrün fi'd-dünyâ; ves-sânî yer-feullahü ânhü âzâbe'l-kabri; ves-sâlisü yu'tâ kitâbehû bi yemînihi; ver-râbi'u, yemürrü âle's-sırâtı ke'l-berkı'l-hâtifi; ve'l-hâmisü yüdhılüllahhü Teâlâ'l-Cennete bilâ hısâbın ve lâ azâbin) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Beş vakit namazı cemâatle kılanlara beş türlü ni'met vardır ![]() Birincisi dünyada fakirlik yüzü görmezler ![]() İkincisi Cenâb-ı Hak onlardan kabir âzâbını kaldırır ![]() Üçüncüsü hesab gününde amellerinin defteri sağ taraflarından verilir ![]() Dördüncüsü Sırât köprüsünden, gözleri kamaşdıran yıldırım sür'atiyle cennete giderler ![]() Beşincisi Cenâb-ı Hak onları hesabsız ve azabsız Cennetine koyar, demektir ![]() ![]() Rızık bolluğunu te'min eden ma'nevî sebeblerin en mühimlerinden biri de, istiğfara devam etmekdir ![]() ![]() İstiğfar kuvvetiyle bir kaç gün zarfında, senelerce giderilmesi mümkün olmayan belâ ve musibetler zail olur ![]() ![]() ![]() (Ve mâkânallâhü muâzzi behüm ve hum yestağfırûn) âyet-i kerîmesinin mânâsı, istiğfara devam edenlere Allahü Teâlâ Hazretleri âzâb edici değildir, demektir ![]() Hiç şüphesiz ki, rızık ve maişet darlığı, sefalet, gam, keder ve hüzün gibi her türlü musibet, bunları giderici olan, istiğfar ile bertaraf edilir ![]() Cenab-ı Peygamber (S ![]() ![]() ![]() ![]() (Men lâzeme'l-istiğfâre caalallâhü lehû min külli hemmin ferecen ve min külli dıykın mahrecen ve razakahû min haysü lâyahtesib) buyurmuşlardır ![]() Manası: "İstiğfara devam edene Cenab-ı Hak, her kederden ferahlığa, her darlıkdan bolluğa kavuşturan çâreyi ihsan eder ve ummadığı bir taraftan onu rızıklandınr ![]() ![]() Bereketi ve rızkı çeken ve kolaylaştıran sebeblerden biri de, iffet ve namusunu muhafaza ve Sünnet-i Nebeviyyeyi ihyâ niyyetiyle evlenmektir ![]() ![]() Müslümanların çokluğunu göz önüne alan sevgili Peygamberimiz (S ![]() ![]() ![]() ![]() (Men tezevvece İmreeten lem yürid bihâ illâ en yağuzza basarahû ve yühassıne fercehû ve yasıle rahımehû bârekallâhü lehû fîhâ ve bâreke lehâ fîhi) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Gözünü yasaklara bakmakdan men ve fercini haramdan muhafaza ve akrabalarına yardım kasdıyla evlenene, Cenâb-ı Hak o kadını o erkeğe ve erkeği de o kadına mübarek kılsın" demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın rızık ve malı, Cenâb-ı Hak tarafından ihsan buyurulacağına göre, bu hususda zihin yormağa lüzum yoktur ![]() ![]() ![]() Aile ve ev bereketini muhafaza eden sebeblerden biri de, yemeğe başlamadan önce ve unuttuğu takdirde yemek arasında veya sonunda besmele çekmektir ![]() Hazret-i Huzeyfe (R ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Her şeyi madde ile ölçen bir takım bilgin taslağı veya filozof meşrebli kimselerin bu gibi şer'î esasları inkâr ve tahrif etmeğe yeltenmeleri mutlak cahilliklerinin neticesidir ![]() ![]() Filozoflar tabiat üstü âlemi ba'zen kabul ba'zen de inkâr ederler ve kendilerini hayret ve tereddüdden kurtaramazlar ![]() ![]() Yemeklerin bereketini artıran sebeblerden biri de, edeb ile büyüklerin yemeğe başlamasını bekleyerek sırayla ve kendi önünden yemekdir ![]() Alemin terbiyecisi olan Efendimiz Hazretleri: "Bereket taamın ortasına iner; önlerinizden yiyin, ortaya uzanmayın" emr-i şerifinde bulunmuşlardır ![]() Hâne bereketini artıran diğer bir sebeb de sirkedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yemeğe bereket veren ma'nevî sebeblerden biri de, toplu halde yemek yemekdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cömertliği ve bereketi öğretmek için diğer bir hadîs-i şerif de: "Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter", diye işaret buyurmuşlardır ![]() Haneye bereket veren sebeblerden biri de, kab, tabak ve tencereleri güzelce sıyırıp, yemeği israf etmemek ve tabaklarda artıkları bırakıp çöplerin içine atmamaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yemeklerin israfı konusunda bugünün müslümanına düşen çok büyük vazifeler vardır ![]() ![]() ![]() Aile reisleri yani ana ve baba, sofrada ekmek kırıntısı artırıp bırakmanın, İslâmiyyetin reddettiği israf faslına girdiğini, bunu yapanların günah işlediklerini, bu ni'metleri bizlere bol bol veren, Allahü Teâlâya karşı nankörlük ettiklerini çocuklara güzel bir dille anlatıp öğretseler, ailenin ve evin bereketini te'min etmiş olurlardı ![]() ![]() Bir gün bir Alman�ın tabağındaki son pirinç danelerini de birer birer çatalla toplayıp yediğini görmüşdüm de kendimi tutamayıp sormuşdum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vakı�â onların millî terbiyesi tamamen iktisadî temellere göre ayarlanmıştır ![]() ![]() ![]() Yukarda söylenenlere uygun bir hadîs-i şerifinde, Efendimiz (S ![]() ![]() ![]() ![]() Hâne bereketini artıran sebeblerden biri de, misafiri çok sevmek ve yemek yidirmektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (El-hayrü esre'u ile'l-Beyt'illlezî yü'kelü fîhi min'eş-şefrati ilâ senâm'il-ba'îri) buyurmuşlardır ![]() ![]() ![]() Rızkı genişleten ma'nevî sebeblerden biri de, Cenâb-ı Hakka kalbini bağlayıp her işde ve her halde doğruluğu elden bırakmamakdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Yekûlü Rabbüküm y'ebne âdeme, teferreğ li-ibâdetî; emleü kalbeke ğınen ve emleü yedeyke rızkan y'ebne Âdeme lâ tebâad minnî emleü yedeyke şuğulen) Manası: "Ey Âdem oğlu, ibâdetime vakit ayır ki kalbini zenginlik (kanaat)'le, ellerini rızıkla doldurayım ![]() ![]() Şeriat dilinde ibâdete vakit ayırmak sadece namaz, oruç ve Kur'an okumak demek değildir ![]() ![]() ![]() Allah (C ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah�a iyi kul olabilmenin şartları arasında doğruluk (yalandan uzak olmak), iyi ahlâk (ahlâk-ı hamîde), iyi niyet (Hüsn-ü niyyet), çalışkanlık (tenbellik etmemek) de hep namaz, oruç, zekât, hac gibi farz ibâdetlerle yan yana gelmektedir ![]() Rızkı genişleten sebeblerden biri de, ihtiyaç ve zaruret hâlinde yalnız Cenâb-ı Hakka boyun büküb, ondan istemekdir ![]() ![]() Peygamberimiz (S ![]() ![]() ![]() ![]() (Men nezelet bihî fâkatün fe enzelehâ binnâsi lem tüsed-dü fâkatühû ve men nezelet bihî fâkatün fe enzelehâ billâhi fe yûşikullâhü lehû bi rızkın âcilin ev âcilin) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Her kime fukaralık isabet eder de insanlardan yardım ister ve onlara boyun bükerse, fukaralığı zail olmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer bir hadis-i şerifde: ![]() (Men câ'a ev ihtâce fe ketemehü'n-nâse efdâ bihî ili Teâlâ kâne hakkan alallâhi en yüfteha lehû kûte senetin min halâlin) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Kim aç kalır veya muhtaç olur da insanlardan gizler, Cenâb-ı Hakka kalbini bağlayıb, yalnız ondan yardım beklerse, ona helalından bir senelik rızk ihsân etmek Cenâb-ı Hakka borç gibi olur," demekdir ![]() Rızkı kolaylaştıran sebeblerden biri de, Allâh-ü Teâlâ Hazretlerine mütevekkil olmakdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Lev tevekkeltüm alâllâhi hakka't-tevekküli lerezekaküm kemâ yerzuku't-tayre, tağdû hımâsan ve terûhu şibâ'an) buyurmuşladır ![]() Manası: "Eğer siz, Cenâb-ı Hakka hakkıyla tevekkül etmiş olsanız, kuşları merzuk ettiği gibi sizi de merzuk ederdi ![]() ![]() Bereketi olmayan mallardan biri de, cebir ve ikrah ile ve bilhassa yemin ettirerek ve sık boğaz ederek elde edilen mallardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Lâ tahlifû fi'l-Mes'eleti fe vi lâ yeselünî ahadün minküm şey'en fe tuhricü lehû mes'eletühû minnî şey'en ve ene lehû kârihün fe yübârekü lehû fimâ a'taytühû) buyurmuşladır ![]() Manası: "Bir şey istediğiniz vakit yemîn etmeyin; Allah hakkı için içinizden biriniz benden bir şey ister de yemîn sebebi ile onu koparırsa, vermiş olduğum şeyde ona bereket olmaz" demekdir ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hakkın bu türlü gönderdiği malı mütevâzi'âne kabul etmeli ve bunu Hakdan bilerek gönderene de dua etmelidir ![]() ![]() Ahlâkların en güzeli ile ahlâklanmış Peygamberimiz (S ![]() ![]() ![]() ![]() (inne hâze'l-mâle hâzıratün, hulvetün; fe men â'taynâhü şey'en bi tıybi nefsin minnâ ve husni ta'metin minhü min gayri şerehi nefsin bûrike lehû fîhi; ve men â'taynâhü minhü şey'en bi ğayri tıybi nefsin minnâ ve husni ta'metin minhü ve şerehi nefsin kâne ğayre mübârekin lehû fîhi) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Bu dünyâ malları beşer tabiatı icâbı güzel ve tatlıdır ![]() ![]() ![]() Diğer bir hadis-i şeriflerinde: ![]() (Me-llezî yu'tâ bi siatin bi a'zame ecran min-ellezi yakbelü izâ kâne muhtâcen) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Mal çokluğu sebebiyle, verenin sevabı, ihtiyaç yüzünden kabul edenin sevabından daha büyük değildir," demekdir ![]() Hâne ve aile bereketini artıran sebeblerden biri de, oruç tutmak istendiği zaman sahura kalkmakdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Es-sahûrü küllühû bereketün, fe lâ tede'ûhü ve lev en yetecerra'a ahadeküm cür'aten min mâin; feinnallâhe ve melâiketehû yusallûne âle'l-müsahhırîne) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Sahur yemeğinin tamamı berekettir ![]() ![]() ![]() Fakr ve ihtiyaç belasını gideren sebeblerden biri de, hac ve Umreyi beraberce yapmakdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Tâbiû beyne'l-haccı ve'l-Umreti; fe innehümâ yenfiyâni'l-fakre ve'z-Zünûbe ke mâ yenfi'1-kîrü habese'l-hadîdi vez'zehebi ve'lfıddati ve leyse li'1-hacceti'l-mebrûreti sevabün ille'l-Cennetü) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Haccı yaptığınız vakit Umreyi de dâima hacdan evvel veya sonra yapmağa çalışın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şüphesiz ki her ibâdette ihlâs şart olduğundan, dünyâ malı kasdıyla işlenen ameller makbul olmadığı gibi, büyük bir ihtimalle te'siri de görülmez ![]() Bereketi artıran sebeblerden biri de, Bakare Sûresini çok okumakdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Ikreû Sûrete'l-Bakareti; fe inne âhzehâ bereketün ve terkehâ hasretün ve la testetî'uhâ el-batâletü) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Sûre-i Bakareyi okuyun ![]() ![]() ![]() ![]() Zarûret ve fakirlik belâsını gideren sebeblerden biri ve belki de en büyüğü ![]() (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh) zikr-i şerifine devam etmekdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Eksirû min kavli lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhi;fe innehâ min Kenzi'l-Cenneti) buyurmuşlardır ![]() Manası: "(Lâ havle ve lâ kuvvete) kavl-i şerifini çok okuyun ![]() ![]() ![]() (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi, ve lâ Mencee minallâhi illâ ileyhi) Manası: "Güç ve kuvvet ancak Allah sayesindedir ![]() ![]() ![]() ![]() Diğer bir hadîs-i şerifde ![]() (Men en'amallâhü aleyhi ni'meten fe erâde bekâehâ fe'l-yüksir min kavli lâ havle ve Lâ kuvvete illâ billahi) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Cenâb-ı Hak bir kimseye ni'met ihsan eder de o kimse de ni'metin bekâsını dilerse, (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi) zikrine çokça devam etsin", demektir ![]() Diğer bir hadîs-i şerife ![]() (Men kâle lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi miete merretin fî küllî yevmin lem yüsibhü fakrün ebeden) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Her gün yüz kere (Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi) zikr-i şerifini kim okursa bütün hayatında fukaralık yüzü görmez," demekdir ![]() Hâne ve âile bereketini artıran sebeblerden biri de, evine girip çıkarken ev halkına selâm vermekdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() (Yâ büneyye! İzâ dahalte âlâ ehlike fe sellim, fetekûnü bereketen aleyke ve âlâ ehli beytike) buyurmuşlardır ![]() Manası: "Ey oğulcağızım, âilenin yanına vardığın vakit selâm ver ki, sana ve âilene bereket olsun," demekdir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|