Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular > Dualar

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
elimi, rabbim, sundum

Rabbim Sana Sundum Elimi...

Eski 08-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rabbim Sana Sundum Elimi...




İnsanlar elbette her yerde, her ortamda, istedikleri her şey için Rabbimiz olan Allah'a dua edebilirler Allah iman edenlerin her ortamda dua edebileceklerine, Kendini zikredebileceklerine aşağıdaki ayetlerle dikkat çekmiştir:

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler (Ve derler ki) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru" "Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur" "Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür" "Rabbimiz, elçilerine vaat ettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi 'hor ve aşağılık' kılma Şüphesiz Sen, vaadine muhalefet etmeyensin" Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevap verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam…" (Âl-i İmran Suresi, 191-195)

Bunların yanı sıra bir de duanın, en güzel, en makbul şekli vardır ki Kur'an'da bunlar ayrıntılarıyla anlatılmıştır

İçin için dua etmek

Çok çaresiz ve sıkıntı içerisinde kaldığınız, Allah'a dua etme ihtiyacı hissettiğiniz bir anda dua etmek için nasıl bir ortamı tercih ettiğinizi hatırlıyor musunuz?

Hiç şüphesiz gece yastığa başınızı koyduğunuzda ya da çok sessiz ve gürültüsüz, Yüce Yaratıcımızla baş başa olabileceğinizi hissettiğiniz bir ortamda dua etmeyi tercih etmişsinizdir İbadetler sırasında manevi yoğunluk en fazla yalnız başına, kimsenin bilmediği zamanlarda, tam bir konsantrasyonun sağlanabildiği sırada yaşanır İhtiyaçları, hataları veya eksikleri konusunda Allah'a dua etme gereksinimi duyan insan, yalnız başına ve için için dua etmeyi tercih eder

Hz Zekeriya'nın duası

Güzel bir örnek Hz Zekeriya'nın duasıdır Kur'an'da, onun Allah'tan soyunu devam ettirecek bir varis isterken gizlice dua ettiğine işaret edilir:

Hani o Rabbine gizlice seslendiği zaman demişti ki: "Rabbim, şüphesiz benim kemiklerim gevşedi ve baş, yaşlılık aleviyle tutuştu; ben Sana dua etmekle mutsuz olmadım" (Meryem Suresi, 3-4)
Duanın tanımı için "gücü sınırlı ve sonlu bir varlığın gücü sınırsız bir kudret karşısında acizliğini ortaya koyarak istekte bulunmasıdır" diyebiliriz
Bu yüzden dua, gerçekten Allah'a karşı acizlik ve fakirlik bilinerek yapılmalıdır Fakat elbette ki bu birtakım yapmacık hareketlerle, kalıpçı ve taklitçi düşünce yapısıyla sağlanamaz Zaten gerçek anlamda samimi olan, acizliğini hisseden insan doğal olarak bunu yaşayacaktır

Yalvara yalvara dua edin

Kur'an'da, müminlere şu şekilde dua etmeleri tavsiye edilir:

Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez (A'raf Suresi, 55)
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret Gaflete kapılanlardan olma Şüphesiz Rabbinin Katında olanlar, O'na ibadet etmekten büyüklenmezler" (A'raf Suresi, 205-206)

Kur'an'da, duanın yalnızken, yalvararak ve için için yapılabileceğine dikkat çekilir Dolayısıyla duanın nerede yapıldığı, dua sırasında düzenlenen "tören"in büyüklüğü, katılımın fazla olması ve dua eden şahsın sesinin çok fazla çıkması ölçü değildir
Öncelikle bilinmelidir ki, duadaki yüksek ses tonları duanın Allah'a ulaşmasını ya da Allah'ın duaya icabetini kolaylaştırmaz

Şah damarından yakındır!

Dua ettiğimiz Rabbimiz, içimizden geçirdiğimiz düşünceleri bilen, her şeyden haberdar olan ve bize şah damarımızdan daha yakın olandır (Kaf Suresi, 16) Bize bu kadar yakın olan Allah'a dua ederken sesimizi gereksiz yere yükseltmemizin bir anlamı yoktur Kişi içinden dua edebileceği gibi, ancak kendisinin duyabileceği bir tonla da dua edebilir

Gösterişten uzak olmak

Kur-an'da gerek ibadet sırasında, gerekse yaşamın her anında ses tonunun uygun tutulması gerektiği insanlara aşağıdaki ayetlerde şöyle bildirilir:

Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir (Lokman Suresi, 19)
De ki: "Allah, diye çağırın, 'Rahman' diye çağırın, ne ile çağırırsanız; sonunda en güzel isimler O'nundur" Namazında sesini çok yükseltme, çok da kısma, bu ikisi arasında (orta) bir yol benimse (İsra Suresi, 110)

Görüldüğü gibi Kur'an'da tarif edilen ibadet modeli gösterişten uzaktır Başkaları görsün veya duysun diye yapılmaz, sadece Allah'a karşı olan vazifenin hakkıyla yerine getirilmesi amacını taşır Kur'an'da bunun üzerinde önemle durulur Dua ile ilgili ayetlerde defalarca "dini Allah'a halis kılarak dua etmek"ten söz edilir Bunun anlamı, dinin, yani ibadetin sadece ve sadece Allah için yapılması, O'ndan başkalarının rızasının kesinlikle aranmamasıdır:

O, Hay (diri) olandır O'ndan başka ilah yoktur; öyleyse dini yalnızca Kendisi'ne halis kılanlar olarak O'na dua edin Alemlerin Rabbine hamd olsun (Mü'min Suresi, 65)
Öyleyse, dini yalnızca O'na halis kılanlar olarak Allah'a dua (kulluk) edin; kafirler hoş görmese de (Mü'min Suresi, 14)

Yanılgıda olmamak için

De ki: "Rabbim adaletle davranmayı emretti Her mescit yanında (secde yerinde) yüzlerinizi (O'na) doğrultun ve dini yalnız Kendisi'ne has kılarak O'na dua edin "Başlangıçta sizi yarattığı" gibi döneceksiniz" (A'raf Suresi, 29)
Din sadece Allah'ındır İbadetlerin hepsi sadece O'nun hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yapılır Bunun yegane yolu da O'nun istediği ve tarif ettiği gibi yapmaktır Duasını, ya da başka herhangi bir ibadetini Allah'a halis kılmadan yapanlar, yani etraflarındaki insanlara "takva" görünmek endişesinde olanlar büyük bir dalalet içindedirler Allah Kur'an'da onlardan şöyle söz eder: İşte (şu) namaz kılanların vay haline, Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar, Onlar gösteriş yapmaktadırlar (Maun Suresi, 4-6)

Aceleci olmamalıyız

İnsan fıtratı gereği aceleci bir varlıktır Yaratılışındaki bu acelecilik ön plana çıktığı zamanlarda da hareketlerinin sonucunu düşünmeden davranabilmektedir Nitekim bu yüzden Kur'an'da, "İnsan aceleden (aceleci olarak) yaratıldı Size ayetlerimi yakında göstereceğim Şimdi hemen acele etmeyin" (Enbiya Suresi, 37) şeklinde bildirilmektedir Bu acelecilik genellikle dünya nimetlerinin elde edilmesi konusunda ön plana çıkar

İnsan cennete ve Allah'ın nimetlerine karşı büyük bir istek duyar Bu nimetlerin benzerlerinin dünyada da yaratılmış olmasının sebeplerinden biri, cennetin özelliklerini biraz daha iyi kavranmasını, cennete duyulan isteğin artmasını sağlamaktır

Oysa insan hem bu nimetlere duyduğu istekten, hem de aceleci olduğundan ötürü nefsinin arzu ettiklerinin hemen gerçekleşmesini ister İnsanın bu aceleciliği zaman zaman dualarına da yansıyabilir Dua ettiği zaman hemen duasına karşılık verilmesini ister

Duasına karşılık alması biraz gecikirse "dua da ediyorum, ancak kabul edilmiyor" şeklinde çok yanlış bir serzenişte bulunabilir

Sabırsızlık, zamanla ümitsizliğe hatta duanın terk edilmesine kadar gider



Milli Gazete

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.