Bağdat Duasi.... |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bağdat Duasi....Bağdat Duası Rabbim, Ülkeme bahar geliyor Kelebekler kozasında kıpırdıyor Kuşlar dallarda cıvıldaşıyor Gül goncası başını uzatıyor İşte bu yeni bir yaratış… İşte bu taze bir varoluş… Senin bizi hiçlikten çekip alan rahmetine tanık oluyoruz şimdi … Senin bizi unutulmuşluktan sıyırıp alan şefkatine tanık oluyoruz şimdi… Senin bizi yokluktan seçip alan eşsiz lütfuna tanık oluyoruz şimdi Biliyoruz ki, Senin kudretin hükmediyor aleme Biliyoruz ki, Senin hikmetin döndürüyor feleği, Biliyoruz ki, Senin rahmetin getiriyor bütün sabahları… Biliyoruz ki, Senin bereketin getiriyor baharı… Ve biliyoruz ki, baharın diriliş kokusunu yaydığı ülkemde, Güneşin ebedî aydınlığı müjdelediği bu günlerde olup bitenlerin olup biteceğini Sen biliyordun Hani bir zamanlar meleklerin sormuştu ya; “Yeryüzünde kan dökecek, fesat çıkaracak insanları mı yaratacaksın?” Sen ise sonsuz hikmetinle, sınırsız ilminle, nihayetsiz rahmetinle, eşsiz lütfunla cevaplamıştın: “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demiştin Ve meleklerin, sırrına eremediğimiz bir mahcubiyetle, inceliğini kavrayamadığımız bir nazla, “Ey Rabbimiz,” demişlerdi, “Seni kusurdan, zulümden, anlamsız iş yapmaktan tenzih ederiz Biz bilmeyiz, Sen bilirsin Senin bize bildirdiğinden başkasını bilmeyiz” Rabbim, biz de o meleklerinin safiyetiyle yakarıyoruz şimdi… Bu olup bitenleri anlamıyoruz… Baharı özlemek varken, yanık kan kokusunu özleyenlerin aramızda oluşunu anlamıyoruz Bir gül ile hasbihal etmek varken, amansız bir füzenin ateşiyle masumlara kin kusanların aramızda dolaşmasını anlamıyoruz Bir kuş cıvıltısıyla huzur bulmak mümkün iken, kara suratlı tankların uğultusunu, alev yüklü uçakların cayırtısını dinlemekten zevk alanların bizim gibi bir insan oluşunu anlamakta zorlanıyoruz Rahmetini umuyoruz Rabbim, Hikmetinden sual ediyoruz Meleklerin mahcubiyetiyle yakarıyoruz şimdi Meleklerin nazıyla sesleniyoruz Sana Duy bizi Rabbim, “Biz Senin bize indireceğin hayra öyle muhtacız ki” Duy bizi Rabbim, Kırık kalplerimiz: En güzide duamız Duy bizi Rabbim, Susmuş dillerimiz: En parlak sözümüz Rabbim, dokundur rahmetini göğsümüze Al bu acıyla kanayan kalbimizi Kerbelâ’da alev toplarının korkusuyla, zalim silahların öfkesiyle susuz ve aç kalanların göğsüne götür Rabbim, dokundur şefkatini alnımıza Al bu baharı gören gözlerimizi Bağdat’ın korku, kan ve barut kokulu gecelerinde ağlayan bebelerin bakışlarına götür Rabbim, dokundur kudretini ellerimize, Al bu tutan ellerimizi, Necef’te derin yoksulluğun içinde, iki zalim arasında kalmışlığın orta yerinde kıvranan masum annelerin ve çaresiz babaların ellerine dokundur Al bu ellerimizi, Bağdat’ta ağzına alevler doldurulmuş, Halepçe’de gözlerine gaz değmiş, annesinin acıyla buruşan yüzünde, korkuyla titreyen göğsünde cennete uçmuş bebeklerin sarı saçlarına götür Rabbim, dokundur güneşi, ayı ve yıldızları çekip çeviren kudretini ellerimize, Ve al bu ellerimizi, yüreği buz tutmuş, gözünü kan bürümüş, elleri bir bebeğin saçlarını okşamanın zevkinden yoksun kalmış, ruhları cehennem alevlerinin bile düşmekten korktuğu dehşet yangınlarında kavrulan, dilleri yalan kokulu, yüzleri karanlık dolu zalimlerin nursuz suratlarına indir Rabbim, gaybın sırlarını, kaderin gizliliklerini kulaklarına işittirdiğin sevgili kulların Bağdatlı Cüneyd’in, Abulkadir-i Geylâni’nin kulaklarına erişen sırları dokundur kulaklarımıza, Ve al bu kulaklarımızı, Yüzleri kararmış, gözleri körelmiş, elleri kurumuş, ruhu yokluğun ateşinde kavrulmuş zalimlerin pişmanlık feryatlarını, dünyada şehit ettikleri masum, mazlum çocukların tanımsız bir neşeyle dinlediği hesap gününe götür Rabbim, gayb perdesi açılsa bile imanım artmaz diyecek denli gerçeği perdesiz gören, hikmete ve hakikate eksiksiz tanık olan Hz Ali’nin, Kerbelâ’yı kalbimizin gözünün karası eylemiş güzeller güzeli Hasan ile Hüseyin’in gözlerine değdirdiğin sırrı dokundur gözlerimize, Ve al bu gözlerimizi, Bağdat’ta belki bugünün akşamına, belki bu gecenin sabahına çıkamayacak bebelerin gözlerinin, Filistin’de yavrusunun kara gözlerine bakıp da doya doya gülümseme fırsatı verilmeyen anaların gözlerinin, Çeçenistan’da hayallerini bir uçurtmanın kuyruğuna takıp geleceğini hayal edemeyen çocukların gözlerinin, anlamsız bir savaşın orta yerinde kalıp sevdiğinin yüzüne şu fani dünyada bir daha bakamayacak delikanlıların, genç kızların gözlerinin hesap günü nihayetsiz kudretinin eliyle, güzeller güzeli adaletinin gereğince zalimlerin cehenneme tıkıldığını gördükleri güne götür Rabbim, dokundur dilimize kabul ettiğin en güzide dua sözlerini, Rabbim, dokundur dudağımıza Taif’te ayağı kanayan En Sevgili’nin sabır duasını, Rabbim, dokundur damağımıza Bedir’de yanlarına meleklerini gönderdiğin güzel kullarının dualarını, Rabbim, dokundur dudağımıza “Zalimler İçin Yaşasın Cehennem!” haykırışında yankılanan reddedilmez yakarışları, Rabbim, dokundur dilimize bütün Kadir gecelerinin bütün secdelerinde edilen makbul duaları Ve al bu dilimizi, Al bu dudağımızı, kulaklarına Tomohawk füzelerinin kör çığlıkları doluşan dilsiz bebelerin ağzına götür, çaresiz annelerin, günahsız çocukların, umutsuz babaların suskun yüreklerine değdir Rabbim, dokundur kudretini ölmüş ümmetinin tenine, kara topraktan gülleri dirilten kudretinle, kuru dallardan çiçekleri yaratan bereketinle, dipsiz unutulmuşluklardan ruhları sıyırıp alan şefkatinle zalimlerin şerrinden uzak, kâfirlerin karanlığından uzak, şeytanın aldatmasından uzak, dostlarının arasında, sevdiklerinin yanında, peygamberlerinin meclisinde, şehitlerin, masumların ve mazlumların yöresinde bir müjde gönder bizi Baharı gönder bize Sabahı gönder bize Allah’ım, Sana tutunuyoruz Kimsenin yere atmasına izin verme bizi… Alıntı-yadıcemilcom |
Bağdat Duasi.... |
08-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Bağdat Duasi....:-025"Ellerini aç, gözlerini kapat, değiştir boyutunu İsrail'e bir taş, Bağdat'a bir dua gönder Maskeli baloların gösterişli hayat sahnesinde kalbinden kanlar damlayan insanların ellerinden tut Allah'ım ellerimden tut Düşün Bağdat'ın, Filistin'in, gülen çocukların ve sevginin sancılarını Hayallerini, Hayatı, Bir yılan gibi koynuna sokulan gecelerin koyu karanlığını ve geceyi orta yerinden bölen ölümü Kaçmak gibi, kaçsan da kurtulamamak gibi, istemesen de ölmek gibi Damarlarından zamanı pompalayan kalbinin göğsünden fırlayıp, Bağdat'lı bir çocukla çöle düşmesi gibi Gözyaşlarını kanlı avuçlarında biriktirmek gibi" :-025 AminnaminnAminn |
|