08-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Seyrani Kimdir?
Hayatı ve Karakteri Türk Halk Edebiyatı'nın zirve isimlerinden biri olan Develi'li (Everek'li) Seyrani'nin doğum tarihi kesin değildir 1800 veya 1807 yılında doğduğuna dair kayıtlar vardır Bugün Kayseri ilinin en büyük ilçesi olan, o yıllarda Everek adıyla bilinen Develi'de doğmuştur Asıl adı Mehmet'tir Babası fakir bir mahalle camii imamı olan Hoca Cafer Efendi'dir Çocukluğu ekonomik güçlüklerle geçmesine rağmen babasının sayesinde medrese eğitimi almaktan geri kalmamıştır Seyrani'nin hayatı ile ilgili kesin bilgiler mevcut olmadığından halk kendisi için bazı menkıbeler yayarak bu eksikliği gidermeye çalışmıştır Seyrani'nin ününü duyan çevre vilayet ve kaza aşıkları sık sık Develi'ye gelerek onunla atışırlar Seyrani ustalığını konuşturarak onları pes ettirir Ama artık ona Develi dar gelmeye başlamıştır, İstanbul'a gitmeyi arzular Seyrani, büyük bir ihtimalle Sultan Abdülmecit'in tahta geçtiği yıl olan 1839 yılında İstanbul'a gelir O yıllarda İstanbul'da semai kahvelerine, saz söz meclislerine ilgi gösterilir, aşıklar birer bilge kişi olarak görülür, dinlenirdi Bu meclislerin tiryakileri, aşıkları yalnız bırakmaz, onları meclisten meclise, kahveden kahveye taşırlardı Saray'da devlet erkanının konaklarında, zenginlerin köşklerinde bir araya gelen aşıklar, birbiriyle tanışır, söyleşir, atışırlardı Bazı paşa ve beyler, şairleri himaye eder onlara rahat bir hayat sağlarlardı Böylesi bir zamanda İstanbul'a giden Seyrani, zamanın saz ve kalem şairleriyle tanışır, bilişir Seyrani, İstanbul'a gelmişken yarım kalan medrese öğrenimini tamamlar Şu sözleriyle tanımlamıştır bu günlerini:
Seyrani'nin gözü damla yaş imiş
Benim derlerim her dertlere baş imiş
Ben bağrımı toprak sandım,taş imiş
Meğer taşa tohum ekilmez imiş
Yedi yıl eğlendi, kaldı Seyrani Bütün tahsil etti ilmi irfanı Sendeyken her türlü mürüvvet kanı Bulmadın derdime çare İstanbul Ancak Seyrani karakteri gereği, etrafında gördüğü yanlışlıklara, bu yanlışlıkları yapan Padişah da olsa görmezlikten gelemeyen ve şiirlerinde bu durumları ağır bir şekilde hicveden bir şairdir Bu yüzden hakkında soruşturma açılmış ve yakalanmamak için de Develi'li bir dostunun yardımıyla Develi'ye kaçmak zorunda kalmıştır Bir süre burada kalan Seyrani daha sonra Halep'e gider Burada da tutunamayan Seyrani tekrar Develi'ye gelir Yaşadığı süre içerisinde Develi onun kıymetini pek anlayamamıştır Yakalandığı sinir hastalığından dolayı ona Deli Seyrani denmiş, son yıllarını Develi'de yoksulluk içinde geçirmiştir Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak pek yanlış olmaz Seyrani devrindeki gelişmeleri yakından takip etmiş, yanlışlıkları eleştirmiş, şiirlerinde kendisinden önceki ozanların alışılmış konu sınırlarının dışına çıkmıştır Olaylara genellikle eleştirel gözle bakmış ve halkın sesi olmaya özen göstermiştir Şiirleri hem ele aldığı konu bakımından hem de kafiye yapısı bakımından çeşitli ve zengindir Şiirlerinde daha önce kimsede rastlanmayan kafiye yapılarına yer vermiştir Şiirlerinde bazen bir tarikat ehli, bazen siyasi bir eleştirmen, bazen de koyu bir aşık olur Bu da Seyrani'nin içten, dindar, duygulu ve duyarlı bir kişi olduğunu gösterir Seyrani, 19 yüzyıl halk edebiyatımızın şüphesiz en değerli örneklerinden birisi olarak diğer halk ozanlarını da etkilemeyi başarmıştır Kendisi hakkında yapılan araştırma ve incelemeler son yıllarda çoğalmıştır Eserlerinden bazıları bestelenerek icra edilmiştir
|
|
|