Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler > Gezelim, Görelim

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
batman, gercüş, hasankeyf

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)



Hasankeyf İsmi


Ortaçağ İslam tarihçileri tarafından ''Hısn Keyfa? adıyla bilinen şehrin birçok isminin daha olduğu tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır En kuvvetli ihtimal ile tabii kayalardan oluşan müstahkem kalesi ve korunmaya çok e1verişli coğrafi yapısı nedeni ile bu isimi almıştır İslâm coğrafyacısı Yakut el-Hamevi, buraya Hısn Keybâ da dendiğini ve bunun Ermenice?den geldiğini zannettiğini söyler Roma tarihçileri buraya Kipas Cehpa veya Ciphas isimlerini vermişlerdir Süryanice?de kaya taş manasına gelen ?kifa? kelimesine nispetle bu ismin verildiği de söylenmektedir Müslümanların eline geçmesini anlatan kaynağa göre burası ?Hısn Luğûb? adıyla biliniyordu Osmanlı kayıtlarında ise ?Hısnkeyf? olarak geçmektedir









Hasankeyf İsmi


Ortaçağ İslam tarihçileri tarafından ''Hısn Keyfa? adıyla bilinen şehrin birçok isminin daha olduğu tarihi kayıtlardan anlaşılmaktadır En kuvvetli ihtimal ile tabii kayalardan oluşan müstahkem kalesi ve korunmaya çok e1verişli coğrafi yapısı nedeni ile bu isimi almıştır İslâm coğrafyacısı Yakut el-Hamevi, buraya Hısn Keybâ da dendiğini ve bunun Ermenice?den geldiğini zannettiğini söyler Roma tarihçileri buraya Kipas Cehpa veya Ciphas isimlerini vermişlerdir Süryanice?de kaya taş manasına gelen ?kifa? kelimesine nispetle bu ismin verildiği de söylenmektedir Müslümanların eline geçmesini anlatan kaynağa göre burası ?Hısn Luğûb? adıyla biliniyordu Osmanlı kayıtlarında ise ?Hısnkeyf? olarak geçmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)

Eski 08-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)



Tarihçe




Kuzeyden güneye kıvrılıp giden Dicle nehri üzerinde yer alması ve o günlerde ticaretin önemli bir kısmının nehir yoluyla yapılması nedeniyle Hasankeyf, ticari ve ekonomik olarak da gelişti

Hasankeyf'i Artuklular'dan alan (1232) Eyyubiler, henüz bölgeye tam hakim olamadan Moğol istilasi ve harabiyeti ile karşılaştı Birçok yerleşim yeri gibi burası da altüst oldu

Eyyubiler, Moğol şokunu atlattıktan sonra 14 yüzyıl başlarından itibaren Hasankeyf'i yeniden imar etmeye başladı Özellikle bugün Hasankeyf'te bulunan birçok eserde imzası bulunan Eyyubiler'in, Sultan Süleyman zamanında bu imar faaliyeti zirveye ulaştı Hasankeyf, bu yıllarda tarihinin en parlak dönemlerinden birini yaşadı


Nihayet Osmanlılar'ın gücüne karşı direnemeyen, Safeviler'in baskıları ve iç hesaplaşmalarla iyice yıpranan Eyyubiler, 1515 yılında burayı Osmanlılar'a bıraktı Bu tarihten itibaren şehir, tarihi önemini kaybederek günümüze geldi








Üç Ana Kültür Bölgesi Hasankeyf

1- Tarihte ilk uluslar arası imparatorluk kuran Asurluların damgasını vurduğu Mezopotamya;


2- Avrupa'daki ve Akdeniz çevresindeki kültürleri birleştirip Batı dünyasının temelini oluşturan Roma İmparatorluğu;


3- Hem kendi iç yaratılışları, hem de Uzak Doğu ile Yakın Doğu arasında iletken rolü ile başlı başına uluslar arası bir kültür çevresi oluşturan Orta Asya-İran






Coğrafi Konumu


Dicle nehrinin doğu kıyısında yer almaktadırGüneyinde, güneydoğu Midyat Dağları, kuzeyinde ise Türkiye?nin petrol ürettiği Raman Dağları yer almaktadır İlçenin kuzeyinde Beşiri ilçesi ile Batman merkezi, güneyinde Gercüş ilçesi, doğusunda Siirt ili, batısında ise Gercüş ilçesi ile Batman merkezi bulunmaktadır




İlçenin kuzey cephesinde, boydan boya kıvrımları ile sınırlayan Dicle nehri bulunmaktadır Karasal iklimin hakim olduğu ilçede en yüksek sıcaklık 40-43 derece, en düşük derece de 6-8 derece olmaktadır Yıllık ortalama yağışlı gün sayısı 90?dır





Hasankeyf?e Ulaşım ve Konaklama


Hasankeyf, Batman-Midyat karayolu üzerinde yer aldığından önemli bir geçiş noktasında yer almaktadır 35 km uzaklıktaki Batman?dan ulaşmak mümkün olduğu gibi, bir başka tarih hazinesi olan Mardin?den Midyat?a, oradan da Hasankeyf?e ulaşılabilmektedir Hasankeyf?in Mardin?e uzaklığı 120, Midyat?a uzaklığı ise 50 kmdir


Hasankeyf?e en yakın havaalanı Batman?da bulunmaktadır Bölgenin önemli bir ulaşım noktası olan Diyarbakır havaalanı da Hasankeyf?e 135 km mesafededir Ayrıca Mardin?de de havaalanı bulunmaktadır Bunun yanı sıra Batman?a demiryolları ile Türkiye?nin her yerinden de ulaşmak mümkündür




Hasankeyf ilçe merkezinde şimdilik 10 yataklı Öğretmenevi ve 20 yataklı bir pansiyon dışında pek konaklama imkanı yoktur Hasankeyf?e ve bölgeye turistik amaçlı gelenler toplam 1200 yatak kapasiteye sahip Batman il merkezinde konaklayabilmektedirler Her kesimin ihtiyaçlarına cevap veren oteller gelen misafirlere hizmet vermektedir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)

Eski 08-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)



A) Artuklu Eserleri




Köprü

Köprünün üzerinde herhangi bir kitabe olmadığından kesin yapılış tarihi bilinemiyor Sadece Ortaçağ tarihçilerinden İbn Havkal köprünün 1116 yılında Artuklu Fahrettin Karaaslan tarafından yapıldığını söylüyor; ancak bu tarih, Karaaslan'ın babası Davut'un saltanat yıllarına denk geliyor Bu tarihi çelişkiyi bir yana bırakan araştırmacılar, köprünün üzerindeki taşçı işaretleri ve figürlerden hareket ederek, eserin Artuklular'a ait olabileceğini söylüyorlar


Eski taş köprünün kalıntıları ve birbirini görmeyen çift merdivenli minare



Hasankeyf'in Müslümanların eline geçmesini anlatan kaynakta burada açılıp kapanan bir köprüden bahsedilmektedir Bu yüzden köprünün antik dönemlere ait olabileceği, veya antik temeller üzerine Artuklular tarafından yapılmış olabileceği ihtimali akla geliyor Hasankeyf köprüsünün, Batman (Malabadi) köprüsüyle benzer olması, Artuklular tarafından yapıldığı ihtimalini güçlendiriyor



Kemer açıklığı itibarıyla Ortaçağ'da yapılan köprülerinin en büyüğüdür Ortadaki büyük kemeri taşıyan iki orta ayağın arasındaki açıklık 40 metredir



Ayaklar, akıntı tarafında üçgen, diğer tarafta da dairevi şekilde yapılmıştır Ayakların dış cephesi kesme taştan yapılmış, bu kesme taşlar tek tek birbirine madenî kramplarla kenetlenmiştir Muhtemelen köprünün kemerleri de kesme taşlardandı


Kaleden Dicle Nehri ve Köprü Görünümü



Şu anda yıkılmamış olan doğudaki kemer, hayret verici büyüklükteki kesme taşlardan örülmüştür Batıdaki yıkılmayan kemer ise; kırılma noktasına kadar kesme taştan, ondan sonrası da yassı geniş tuğladan örülmüştür Araştırmalara göre köprünün en büyük kemerinin orta kısmı ahşaptandı




Düşman şehre saldırdığı zaman bu ahşap kısım yerinden kaldırılır, düşmanın şehre girişi engellenirdi Bu özellik şehrin savunması açısından bir avantaj ise de köprünün dayanaklığı açısından dezavantaj olmuştur Köprünün bir diğer ilginç özelliği de orta ayakları üzerindeki figürlerdir Tahrip oldukları için bu figürlerin ne anlam ifade ettikleri tam bilinemiyor


Dicle nehri üzerindeki su kemeri (bent) kalıntıları



Eyyubiler döneminde 1349 tarihinde köprü Melik Adil tarafından tamir edilmiştir Ayrıca 15 asrın sonlarında Akkoyunlular zamanında da tamir gördüğü tarihî kayıtlarda anlaşılmaktadır Ne zaman yıkıldı ise bilinmiyor


Dünya'nın ilk ve tek açılırkapanır taş köprüsünün kalıntıları











Büyük Saray


Kalenin kuzeyinde Ulu Camii'nin altında yer almaktadır Büyük ölçüde yıkılmış ve göçükler altında kalmıştır Kuzeye, nehre bakan cephesi yuvarlak payandalarla desteklenmiştir Sarayın girişi bu cephenin ortasında yer alıyordu Kuvvetli ihtimalle alt katı dükkan ve depolardan, üst katı ise meskenlerden oluşuyordu



Yapının en önemli özelliği binadan bağımsız, giriş kapısının karşısında dikdörtgen bir kulenin yükseliyor olmasıdır Burası kesme taşlardan örülmüş, köprü ayaklarında olduğu gibi taşlar madeni kramplarla kenetlenmiştir Bu özelliğinden dolayı dibindeki kasıtlı tahribata rağmen kule yıkılmamıştır Burası ya bir gözetleme kulesi; ya da yıldırımlık görevi yapıyordu Sarayın üzerinde hiç kitabe olmamakla beraber yapıdaki taşçı işaretleri köprüdeki işaretlerle benzerlik arz ettiğinden Artuklular tarafından yapıldığı söylenebilir

Alıntı Yaparak Cevapla

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)

Eski 08-23-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)



B) Eyyubi Eserleri




Kalede'ki Ulu Camii

Eser 1325 yılında Eyyubi Muciruddin Muhammed tarafından yapıldı Tarihi kayıtlardan buranın bir kilise kalıntısı üzerinde inşa edildiği anlaşılıyor Giriş kapısının üzerindeki kitabeden, birbirine eklenerek yapılan mekanlardan eserin birçok değişikliğe uğradığı anlaşılıyor



Halen Hasankeyf Kazıevi?nde koruma altında olan minberin yan ahşap parçalarının üzerinde ''798 (1396) senesinde yaptı'' ibaresi yer almaktadır 500 yıl önce yapılan bu ahşap süslemelere ve güzel kitabeye hayran olmamak mümkün değildir




Minaresi ise cami gibi kısmen harap durumdadır Moloz taşlar ile yapılan minarenin kuzey cephesinde alçı süsleme ve alçıdan yazılmış kitabe mevcuttur Bu kitabeden minarenin 927/1520 tarihinde yapıldığı anlaşılıyor










El ? Rızk Camii

Dicle Nehrinin doğusunda köprü ayağına yakın bir mevkide yer almaktadır Portal girişindeki kitabeden eserin Eyyubi Sultanı Süleyman tarafından 811/409 tarihinde yaptırıldığı anlaşılmaktadır Kitabenin orta kısanında bitkisel süslemelerin içine Allah'ın doksan dokuz ismi yazılmıştır




Bu gün caminin asli yapımdan, sağlam olarak sadece minare kalrnıştır Minarenin üzerindeki süsler, Arapça Kufi yazılar hayranlık verecek kadar güzeldir Minarenin en önemli özelliği de çift merdivenli olmasıdır




Bugün avlunun güneyinde kalan duvar kalıntısı ise; caminin asıl ibadet mekanının giriş kapısını, sağda ve solda iki tane daha kapıyı içine almaktadır Bu kapıların üstü çok güzel ayet yazıları ile süslenmiş; ancak bu yazılar büyük ölçüde harap olmuştur





Sultan Süleyman Camii


Cami minaresi kaidesinin doğu cephesinde yer alan kitabeye göre eserin 809/1407 yılında Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yapılmış Minare; bitişiğindeki avlu giriş kapısı, kapının güneyindeki çeşme özenle kesme taşlardan yapılmış ve süslenmiştir Çeşme üzerindeki kitabeye göre burası yine Sultan Süleyman tarafından 818/1416 tarihinde yaptırılmıştır


Yapının en dikkate değer bölümü minaresidir Dikdörtgen olan minare kaidesinin her cephesinde birer Arapça kufi yazı yer almaktadır Kaidenin üzerinde yükselen silindirik gövde şerefeye kadar dört kuşaktan oluşur Her kuşak farklı şekilde süslenmiştir Şerefeden yukarısı ise yıkılmıştır Ne zaman ve nasıl yıkıldığı pek bilinmiyor Şu anda minare gövdesinde yıkılma tehlikesi arz eden çatlaklar oluşmuştur





Koç Camii

Sultan Süleyman Camii güneyinde yer alır Genel özelliklerinden ve alçı süslemelerinden Eyyubilere ait olduğu tahmin ediliyor Yer yer sökülmesine rağmen; Hasankeyf?te en canlı alçı süslemelere sahip eserdir Etrafındaki yapılardan bir külliye içinde yer aldığı anlaşılıyor Kitabesi olmadığından kesin olarak hangi tarihte ve kimin tarafından yapıldığı bilinmiyor





Kızlar Camii


Koç Camii?nin hemen doğusunda yer alır Kitabesi olmadığından yapılış tarihi ve kimin tarafından yapıldığı bilinmiyor Bu gün cami olarak kullanılan eserin aslında bir anıt mezar olduğu araştırmacılar tarafından ifade edilmektedir




Cami girişinin sağındaki köşede bulunan anıt mezarın kubbesi ve mezar kalıntıları halen mevcut diğer üç köşedeki mezar odaları ise tadile uğramıştır




Yapının kuzey cephesi duvarı kısmen korunmuştur Gerek cami girişi; gerekse pencere etrafındaki motifler, süslemeler aslî yapının ne kadar güzel olduğu konusunda insana fikir veriyor




Bu kuzey cephenin köşelerinde bulunan türbelerin duvarlarında bitkisel süslerle beslenmiş kufi yazı ile zarif bir şekilde besmele yazılmıştır Yapının genel özelliklerinden Eyyubilere ait olduğu tahmin ediliyor




Kale Kapısı


Doğudan kaleye çıkan merdivenli yolun başlarında yer alır Üzerindeki kitabeden 820/1416 Eyyubi Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığı anlaşılıyor 580 yıldır ayakta kalabilen kapıda, dayandığı kayaların çökmesi nedeni ile tehlikeli çatlaklar oluşmuştur



Yıkılmaması için acilen tedbir alınması gerekir Kapının ön cephesi kesme taşlardandır Buna karşılık arka cephesi eklentilerle beraber molozlardan yapılmıştır




Muhtemelen arka cephede muhafızlar için yerler vardı İkinci kapı olarak bilinen bu kapının hemen altında 8-10 yıl öncesine kadar bir kapı daha vardı Bu kapının iki kenarında iki aslan kabartması oyulmuş süslü taşlar mevcuttu Yıkılan bu kapının bazı taşları Hasankeyf Kazıevi?nde koruma altındadır





Küçük Saray

Kalenin Kuzey-Doğu ucunda bulunmaktadır Kayalar aşağıdan itibaren saraya uygun bir şekilde yontulduğu için dev bir kule görünümünü arz etmektedir Tarihi kaynaklardan 1328 yılında Eyyubi Muciruddin Muhammed tarafından yapıldığı anlaşılıyor


Hasankeyf?teki birçok kubbe ve tonoz yapılarda olduğu gibi, bu sarayın tonozu da; bol harcın içine gömülmüş çanak-çömleklerden yapılmıştır


Kuzeye bakan cephedeki pencerenin üstünde iki aslan kabartması, bu kabartmaların ortasında da kufî levhalar yer almaktadır Tarihi kayıtlardan sarayın duvarlarının göz alıcı bir şekilde süslendiği, altın harflerle yazılar yazıldığı anlaşılıyor Ancak; bu yazılar tamamen silinmiş veya sökülmüştür

Alıntı Yaparak Cevapla

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)

Eski 08-23-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hasankeyf | (Gercüş - Batman)



C) Akkoyunlu Eserleri




Zeynel Bey Türbesi

Daha önce ifade edildiği gibi, Akkoyunlular 1462-1482 yıllarında Hasankeyf?e tam hakim olmuşlardır Bu dönem içinde Hasankeyf'te bıraktıkları tek eser Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın oğlu Zeynel Bey Türbesi'dir Dicle?nin kuzey yakasında yer alan bu eserin giriş kapısı üzerindeki kitabede, buranın Zeynel Bey'e ait olduğu ifade ediliyor




Eser dıştan silindirik, içten ise sekizgen bir özellik arz eder Türbenin silindirik gövdesi üzerinde turkuvaz ve lacivert, sırlı tuğla ile dört kuşak oluşturulmuştur Birinci kuşakta '' Allah'' ,ikinci ve üçüncü kuşaklarda baş kısmında ?Ahmet'' devamında ise ''Muhammed'' dipteki son kuşakta ise ?ALİ'' isimleri hayranlık verici bir şekilde yazılmıştır


Hem kapı hem de güneydeki pencere aynı renkteki sırlı tuğlalar kullanılarak süslenmiştir Yapının birçok yerinde, bu sırlı tuğlaların söküldüğü, kasıtlı bir tahribatın yapıldığı göze çarpıyor






Hasankeyf Kalesi


Kalenin iskan yeri olarak kullanılması, milattan önceki binlerce yıla dayandığı söylenebilir Bu konuda kesin bir tarih tespit edecek hiçbir bilgi ve bulguya sahip değiliz Kale haline dönüştürülmesi MS 363 yılında olmuştur Bu tarihte Bizanslılar; Sasanilere karşı Hasankeyf?e bir kale yapmış ve sınırlarını koruma altına almıştır




Kale bütünü ile tabii kayalardan oluşmuştur Biri doğuda biri batıda olmak üzere iki merdivenli yol ile buraya ulaşılmaktadır Doğudaki yol hayli geniş, moloz taşlarla döşenmiş ve aralıklarla yapılan kapılarla tutulmuştur Bu kapılardan biraz önce söz etmiştik Hatta Artuklular döneminde bu yolun üzerinde yedi tane kapının yer aldığı tarihler de geçmektedir




Kalenin kuzeyinde kayalara oyulmuş, tamamen gizli ama şimdi tabii yıkılmalar sonucu kısmen ortaya çıkmış iki merdivenli yol bulunmaktadır Normal yollarla kaleye su çıkarılamadığı dönemlerde kale sakinleri bu merdivenli yollarla Dicle'den su ihtiyaçlarını karşılamışlardır









Küçük Kale


Halk arasında küçük kale olarak bilinen ve kalenin doğusunda yer alan kaya kütleri bir zamanlar darphane olarak kullanılıyordu Artukulular ve Eyyubiler döneminde burada paralar basılmıştır Bu paraların örnekleri özellikle Mardin müzesinde mevcuttur Moğol harabiyetinden sonra Eyyubiler bir müddet burayı mesken olarak da kullanmışlardır Buraya kale kapısı karşısındaki bir merdivenle çıkılıyordu Merdiveni taşıyan kaya kütlesinin kısmen çökmesi ile bugün merdivenle darphaneye çıkmak mümkün değildir Darphanenin güneyi, sekiz metre genişliğinde, 10-12 metre derinliğinde oyulduğu için darphaneye çıkmak mümkün olmamaktadır






Şehir

Kale dışında da geniş bir alanın iskan yeri olarak kullanıldığı bu günkü kalıntılardan anlaşılmaktadır Kaleyi doğudan baştan başa çevreleyen büyük yarık (Şa'bülkebir) Hasankeyf? in en yoğun iskan yerlerinden olduğu hem tarihi kayıtlardan; hem de bol sayıdaki mağaralardan anlaşılıyor



Kale Başındaki Eski Şehir Hasankeyf




Küçük sarayın doğudaki penceresinden bakıldığında güneydoğu istikametine uzanan küçük yankın (Şa'büssağir) iki taraflı meskenlerle doludur Yukarı doğru gittikçe yarık daralmakta bir noktada mağara evler sona ermektedir




Şehrin güneyinde yer a1an kaya kütlesinin şehre bakan cephesi de ev olarak kullanılan yüzlerce mağara ile doludur Bu mağaralar silsilesi Salihiye üzerindeki şelale mevkiinden güneye doğru kıvrılarak uzanmaktadır Burada da yüzlerce mağara ve terkedilmiş onlarca su değirmeni kalıntıları vardır




Salihiye Bahçelerinin en doğusundaki kaya kütlesi zirvesinde iki kattan oluşan bir kaç odadan ibaret kral kızı sarayı vardır Burasının zamanında seyir amacı ile kullanıldığı anlatılmaktadır Salihiye bahçelerinin doğusunda yüzlerce mağara yapıları mevcuttur Bunların arasında sosyal amaçlı kullanılan (han gibi) mağaralara da rastlanıyor


Dicle'nin karşı kıyısında, Kure köyünün bitişiğindeki bölgede iki üç katlı oldukları tespit edilen yapılar mevcuttur





Kent harabeleri kapısından mezarlık ve bir anıt mezar görüntüsü








Hasankeyf'teki 4000 mağaradan bir kaçı

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.