08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Adcılık (Nominalizm)
Genel kavramları gerçek saymayıp birer addan ibaret bulan öğreti  XI yüzyılın sonunda Compiegne papazı Roscelin'in ileri sürdüğü adcılık öğretisine göre genel kavramlar, birtakım seslerden başka bir şey değildirler Bunlar, insanların düşünce biçimlerine yakıştırdıkları birer addır ve hiç bir gerçeklikleri yoktur Gerçek olan bireysel olandır  
Roscelin'in bu öğretisi kiliseyi temelinden sarsan bir düşünceydi Çünkü dinler tümeller üstüne kurulmuştu, başta Tanrı olmak üzere bütün dinsel kavramlar soyut ve tümeldi Genel kavramların gerçek sayılmaması dinin de gerçek sayılamayacağı sonucunu zorunlu kılıyordu Bu yüzden, hemen bütün ortaçağ adcılıkla gerçekçilik'in kavgalarıyla yüklüdür Genel kavramların gerçek olduğunu sananlar gerçekçilik adı altında toplanmışlar ve Roscelin’in bu savına karşı çıkmışlardır
Ortaçağ skolastiğinin ters terminolojisi adları savunanları gerçekçi, asıl gerçeği savunanları ise adcı saymaktadır Ortaçağın aydın düşünürü Abaelardus, kilisenin büyük tepkisini doğuran adcılığı gerçekçilikle uzlaştırabilmek için, açık anlamında adcılıktan yana olan kavramcılık (konseptüalizm) öğretisini ileriye sürmüştür  Antik çağ Yunan düşüncesinde de Stoacılar ve Epikurosçular adcıydılar
Kinik düşünür Antisthenes, Platon'un gerçek saydığı ideler için, "Atı pek iyi görüyorum ama atlılığı göremiyorum" demişti Öğreti, XIV yüzyıl Hıristiyan skolastik Aristotelesçilerince (adcı gezimcilik) yeniden ve daha güçlü olarak canlandırılmış, dinle dünya işlerini ayıracak biçimde yorumlanmıştır XVIII yüzyıl duyumcuları da (sansüalizm) adcıdırlar Duyumcu Condillac, "Tümeller addan başka bir şey ol salardı tümel olamazlardı" demektedir
|
|
|