Prof. Dr. Sinsi
|
Dağların Özellikleri
YANAR DAĞLAR
Yanardağlar, yeraltındaki ergimiş kayaların ,kaya parçalarının ve gazların yerkabuğundaki açıklıklardan püskürdüğü oluşumlardır Art arda olan püskürmeler sonucunda maddelerin üst üste yığılmasıyla ortaya çıkan yükseltiler de aynı biçimde adlandırılır Yüzeye çıkan ergimiş durumdaki maddeler zamanla katılaşarak volkanik kayaları oluşturur Depremler gibi yanardağların da çoğu levha sınırlarına yakın yerlerde bulunur Öte yandan, nasıl ki, levha sınırlarına uzak yerlerde de zaman zaman deprem olursa, bazı yanardağlar da levhaların iç bölümlerinde bulunur
YAYILMA SIRTLARI
Okyanus dibinde İki levhanın birbirinden uzaklaşmakta olduğu sınırda ,okyanus ortası sırtları ya da yayılma sırtları adı verilen yanardağlardan oluşan sıra dağlar vardır Levha birbirinden ayrıldıklarında astenosfer üzerindeki basınç azalır Bunun sonucunda, levha sınırının altında bulunan katı durumdaki minareler tanecikleri ergiyerek magmaya dönüşür Yükselmeye başlayan yeni magmanın çoğu levha kenarlarında katılaşıp kalır, yüzeye ulaşan bölümü ise okyanus tabanında yanardağlar oluşturur
PLASTİK KAYALAR
Bilim adamları, astenosferi genellikle “plastik” olarak tanımlarlar Bunun nedeni, astenosferin büyük bir bölümün yumuşsak olmasına karşın , sıvıdan çok küçük miktarlarda magma bulunan katı mineral taneciklerinden oluştuğunu düşünüyorlar Astenosferdeki sıcaklığın , minerallerin çoğunu ergitmeye yetecek kadar yüksek olmasına karşın ,üsteki litosfer katmanın neden olduğu yoğun basınç bunu engeller
Dalma Batma Bölgesi yanardağları
Yanardağlar, iki levhanın çarpışması sonucu birinin diğeri altına daldığı levha sınırlarında oluşur Dalan levha, 100-200 km derinlikte bulunan ve dalma-batma bölgesi adı verilen bölgede ergimeye başlar ve magmaya dönüşür Bu magma, levhanın üzerinde biriken tortullar ve ergimiş durumdaki okyanusal litosferden oluşur Magma ,tortullarla birlikte yerin derinliklerine çekilen su içerir Oluşan yeni magma ,çatlaklardan geçerek yüzeye püskürür ve üstteki levhanın üzerinde yanardağların oluşuma yol açar Bu çatlaklar ,levhaların hareketi sonucunda oluşur Üstteki levhanın okyanusal litosfer levhası olması durumunda ,yanardağların su yüzeyinin üzerinde kalan bölümleri bir dizi volkanik ada oluşturur
MAGMA
Magma, ergimiş durumdaki değişik mineraller ve bazı mineral kristallerinde oluşan lapa benzeri, yoğun bir sıvıdır Kıvamı, su ve buz kristalleri içeren yarı erimiş durumdaki kar gibidir Bilim adamları ,magmanın büyük çoğunluğunun astenosferde bulunmakla birlikte bir bölümünün de alt mantonun bazı bölgelerinde geldiğini düşünüyorlar
SICAK NOKTALAR
Birçok yanardağın oluşumunun levha sınırlarındaki hareketle bağlantılı olmasına karşın bazıları bu sınırlara uzak yerlerde ortaya çıkabilir Bu yanardağların”sıcak noktalar” olarak adlandırılan olağanüstü sıcak bölgelerin varlığı sonucunda oluştukları düşünülüyor
Bilim adamları, sıcak noktaların astenosfer ve alt mantoda bulunduğu varsayılıyor Sıcak noktalarda, ısı akımlarının mantonun içinden geçerek yükseldiği tahmin ediliyor Bu olağanüstü ısının basıncın etkisini ortadan kaldırılması sonucunda da magma oluşur Yüzeye doğru çıkan magma, litosferden geçiş sırasında, yolunun üzerindeki kaya kütlelerini ergiterek kendisine yol açar Magmanın yüzeye çıktığı yerlerde zamanla yanardağlar oluşur
YANARDAĞ PÜSKÜRMELERİ
Magmanın yerkabuğundan yükselerek yüzeye çıkmasına yanardağ püskürmesi adı verilir Yanardağ bir kez oluştuktan sonra yeraltından magma geldiği sürece püskürmeler devam eder İki püskürme arasında onlarca, yüzlerce, hatta binlerce yıl geçebilir
MAGMA YÜKSELİŞİ
Astenosferdeki magma, ancak yeterince büyük bir “kabarcık”oluşturacak biçimde biriktiği zaman litosfere doğru yükselir Magmanın yükselmesine yol açan süreç, bozuk bir musluktan suyun damlamasına(ancak ters yönde) benzer Bozuk bir muslukta su sürekli biçimde musluğun ağzında birikir fakat damla halinde düşmesi ancak yeterli ağırlığa ulaşması ile gerçekleşir Magma da yeraltında yeterli derecede biriktiğinde ve yoğunluğu çevresindeki kaya kütlelerinden daha düşük olduğunda yukarı doğru çıkmaya başlar Çoğu yanardağın altında (yerkabuğunun içinde ya da altında) magmanın biriktiği bir magma odası vardır
YANARDAĞIN ALTI
Magma odası il yanardağın yüzeyi arasında kanal ya da baca olarak adlandırılan genişlemiş çatlaklar bulunur Bunlar bir önceki patlamalardan arta kalan katılaşmış magma ile doludur bazı yanardağlarda, magma odasından çıkan çok sayıda baca olmak ile birlikte bunların hepsi yüzeye ulaşmayabilir Bir bacanın açıldığı yere ağız denir Yanardağ ağızları yuvarlak ya da ince uzun biçimde olabilir Bazı ağızlar, krater adı verilen derin çukurların içinde bulunur Bir püskürme sırasında, magma, biriktiği magma odasından yüzeye çıkan bacalardan birinden geçerek,yanardağın tepesindeki ağıza ulaşır ve buradan dışarı fışkırır Bazı durumlarda ise magma ,yanardağın yamacındaki bir ağızdan çıkar
LAV
Püskürme sırasında yüzeye çıkan magma lav adını alır Yanardağın yamaçlarından, lavdan oluşan bir nehir gibi akan lav akıntısının zaman soğuyup katılaşmasıyla volkanik kayalar oluşur Çeşitli türlerde lav bulunmakla birlikte bunların tümü nerdeyse diğer mineral elementlerinin yanı sıra bir silisyum ve oksijen karışımı olan silisyum dioksit (SiO2) içerir Lavın yoğunluğu ,içindeki silisyum dioksit oranına göre değişir Yoğun olmayan lav bal kıvamındadır Yoğun lav ise şekerlenmiş bal gibi koyu ve yapışkandır Bir patlama sırasında yanardağdan farklı yoğunlukta lavlar püskürebilir
Bir yanardağın biçimi, büyük oranda, lavın yoğunluna bağlıdır Yoğun olmayan lav katılaşıncaya kadar daha geniş bir çevreye yayıldığından ,bu Tür lavdan oluşan yanar dağların yamaçları yumuşak eğimli olur Kalkan biçimli olarak tanımlanan Bu yanardağlar, çoğu zaman sıcak noktalar ve yayılma sırtlarında bulunur Bu yanardağların lavı
çoğunlukla bazalttan oluşur Yoğun lav,yüksek oranda silisyum dioksit içerir ve genellikle dalma-batma bölgelerinin üzerindeki yanardağlardan püskürür Çok koyu olduğu için ağızdan fazla uzaklaşmadan katılaşan bu lavın oluşturduğu yanardağlar çoğu zaman koni biçimindedir
PÜSKÜRME TİPLERİ
Yanardağın püskürmeleri, lavın çıkış biçimine göre sınıflandırılır Bu da lavın yoğunluğuna ve lavın içerdiği gazların ne kadar kolaylıkla kurtulabilmelerine bağlıdır Yoğun olmayan lavdan kolayca kurtulabilen gazlar, yoğun lavdan ancak büyük patlamalarla kurtulabilirler
Magma, yüzeye yaklaştıkça üzerindeki basınç azalır ve tıpkı bir gazoz şişesinin kapağı açıldığı zaman basıncın azalması sonucu gazozun içinde hava kabarcıklarının oluşması gibi volkanik gazlar magmanın içinde küçük kabarcıklar oluşturur
FARKLI PÜSKÜRME TİPLERİ
Farklı püskürme tipleri
Hawaii tipi püskürmeler genellikle hafif şiddetedir lavın çok akışkan olduğu ve içinde gazların kolayca kurtulduğu durumlarda bu tür püskürmeler olur Kimi zaman magma, yanardağdan dışarı, bir fıskiyeden fışkıran su gibi çıkar
*Stromboli tipi püskürmeler, lavın biraz daha yoğun olması durumunda görülür Sıkışmış gazlar, yanardağ ağzının çevresine sıvı halde lav kütlerinin fışkırmasına neden olan, küçük patlamalarla açığa çıkar
*Vulkona tipi püskürmeler, lavın daha yoğun olduğu durumlarda görülür Sıkışmış gazlar gürültülü patlamalarla açığa çıkar ve yanardağın ağzına iri kaya parçaları ile çok miktarlarda volkanik kül püskürür
Pilinius tipi püskürmeler, lavın çok yoğun olması durumunda görülür Sıkışmış gazlar, çok büyük patlamalarla kurtulur Yanardağın püskürmeleri sırasında büyük miktarlarda volkanik kül gökyüzüne fırlatılır
LAVAKINTILARI ,BLOKLAR VE BOMBALAR
Püsküren bir yanardağdan akan lavlar ,yolları yakıp yıkmasın karşın ,çok ender olarak ölüm yada yaralanmalara yol açar Bunun nedeni, lav akıntısının yavaş ilerlemesi ve insanların ondan kaçma olağanı bulabilmeleridir
“Pahoehoe” ve “aa” , iki farklı lav akınsına Hawaii dilinde verilen adlardır Bunlar birbirlerinden , volkanik gazların lavdan çıkış biçimiyle ayrılır
*Pahoehoe lav akıntıları:
Pahoehoe lav akıntılarının yüzeyi genellikle düz ya da hafif kırışık olur Bu tür akıntıların koyu kıvamı değildir yani akışkandır Lav soğumaya başladığında yüzeyinde düzgün kabuk oluşur Lav akıntısının iç kısmı ergimiş durumda kalarak akmayı sürdürürken soğumakta olan yüzeyde zaman zaman halat benzeri kıvrımlar oluşturabilir
*Aa lav akıntıları:
Aa lav akıntılarında pürüzlü ve çatlaklı bir yüzeyi vardır Bu akıntılar, daha yoğun lavdan oluşur ve pahoehoe lava kıyasla daha yavaş akar Lav akarken ,yüzeyi iri parçalar biçiminde kırılır ve içindeki gazlar açığa çıkar Kırılan parçalar ,sıvı durumu koruyan lav akıntısının iç kısmı ile birlikte sürüklenir
Bir aa akıntısısın kenarları ve önü tank paletlerine benzer bir biçimde ilerler:Akıntının önündeki soğumuş parçalar dönerek lavın altına girer, ilerlemekte olan lav bunların üstünden geçer Katılaşmış aa lavının yüzeyi pürüzlüdür ve yanmış kömür yığınlarını hatırlatır
Yanardağların davranışları
Yanardağların püskürmeleri ve volkanik etkinlikler farklılık gösterir:
Freatik (buhar) püskürmeleri
Yüksek silika içerikli lavın patlamalı püskürmeleri (ör riyolit)
Düşük silika içerikli lavın dökülmeli püskürmeleri (ör bazalt)
Piroklastik akıntılar
Laharlar (döküntü akıntıları)
Karbondioksit çıkışı
Tüm bu yanardağ etkinlikleri insanlara zarar verebilir
Yanardağ etkinlikleri genellikle depremler, sıcak su kaynakları, çamur kazanları ve gayzerler gibi yer etkinlikleriyle beraber görülürler Püskürmelerden önce genellikle düşük şiddette depremler görülür
Şaşırtıcı olsa da, volkanbilimciler, etkin (aktif) yanardağların sınıflandırılmasında fikir birliğine varmamışlardır Bir yanardağın yaşam süresi, birkaç aydan birkaç milyon yıla kadar değişebilir Bu tür bir sınıflandırma yapmak, insanların, hattâ bazen uygarlıkların bile varlık süreleri göz önüne alındığında anlamsız görünebilir Örneğin, dünyadaki yanardağların birçoğu, geçen birkaç binyılda birçok kez püskürmüşlerdir, ama günümüzde herhangi bir etkinlik göstermemektedirler Bu tür yanardağların uzun ömürleri göz önüne alındığında çok etkin oldukları söylenebilir Ancak, bizim ömürlerimiz düşünülürse, etkin değildirler Bu tanımı daha da karmaşıklaştıran ise, harekete geçen ama püskürmeyen yanardağlardır Bu yanardağlar etkin midir?
Bilim adamları genellikle, püsküren ya da yeni gaz çıkışları veya beklenmedik deprem etkinliği gibi hareketlilikler gösteren yanardağları etkin olarak kabul ederler Birçok bilim adamı, yazılı tarihte püskürdüğü bilinen yanardağların da etkin olduğunu kabul ederler Yazılı tarihin bölgeden bölgeye farklılıklar gösterdiğini, örneğin Akdeniz'de 3 000 yıl geriye, ABD'nin Pasifik kıyısında 300 yıl, Havai'de ise 200 yıl geriye kadar gittiğini göz önünde bulundurmak gerekir
Uyuyan yanardağlar, şu an (yukarıdaki tanıma göre) etkin olmayan, ama her an hareketlenmesi ya da patlaması muhtemel yanardağlardır
Sönmüş yanardağlar ise, bilim adamlarının bir daha püskürmelerini olası görmedikleri yanardağlardır Bir yanardağın gerçekten sönmüş olup olmadığının belirlenmesi zordur Örneğin, çanakların milyonlarca yıllık ömürleri olduğu bilindiğinden, 10 binlerce yıl püskürmemiş bir çanağın sönmüş değil uyuyan olarak tanımlanması gerekir Yellowstone Ulusal Parkı'nda bulunan Yellowstone Çanağı, en az 2 milyon yaşındadır ve 70 bin yıldan beri hiç püskürmemiştir, fakat bilim adamları tarafından sönmüş olarak tanımlanmaz Doğrusu, çanak sık sık depremler yarattığı, etkin bir jeotermal sistemi bulunduğu ve yüzeyi hızlı değiştiği için, birçok bilim adamı tarafından çok etkin bir yanardağ olarak kabul edil
Yanardağ türleri
Yanardağların sınıflandırılması, yanardağın şeklini etkileyen püskürtünün türüne göre yapılabilir Eğer püsküren magma yüksek oranda (%65'ten fazla) silika içeriyorsa, lava "felsik" denir Bu durumda lav çok ağdalıdır ve nispeten hızlı bir şekilde katılaşan bir kabarcık halinde yukarıya doğru itilir Kaliforniya'daki Lassen Peak, ve Martinik'teki Mount Pelée buna örnektir Bu tür yanardağlar, kolayca tıkandıkları için patlama eğilimi gösterirler
Öte yandan, eğer magma düşük oranlarda (%52'den az) silika içerirse, lava "mafik" adı verilir ve püskürürken çok akışkan hale gelir ve uzun mesafelerce akabilir Mafik lav akışının iyi bir örneği, İzlanda'nın neredeyse coğrafî merkezindeki bir püskürme yarığının aşağı yukarı 8 000 yıl önce oluşturduğu Büyük Thjórsárhraun akıntısıdır Bu lav akıntısı, 130 km ötedeki denize varıncaya kadar akmaya devam etmiş ve 800 km2'lik bir alanı kaplamıştır Felsik ve mafik terimleri yerine bazen daha eski olan "asidik" ve "bazik" terimlerinin kullanıldığı görülür Ancak bu terimler artık daha az kullanılır olmuşlardır
Kalkan yanardağlar
Kalkan yanardağlar: Şekli kalkana benzeyen dağlar oluşturacak şekilde zamanla biriken yüksek miktarda lav çıkartan yanardağlar çoklukla Havai ve İzlanda'da görülürler Lav akışları genellikle çok kızgın ve çok akışkan olup uzun akıntılara neden olurlar Dünyadaki en büyük lav kalkanı, 120 km çapındaki ve deniz tabanından zirvesine 9 000 m yüksekliğindeki Mauna Loa'dır Mars'taki Olympus Mons, bir kalkan yanardağıdır ve güneş sisteminde şimdiye kadar keşfedilmiş olan en yüksek dağdır
Lav kalkanının daha küçük olanlarına "lav kubbesi" (tholoid), "lav konisi" ve "lav kümbeti" adı verilir
Volkanik koniler, yanardağın ağzında biriken ufak kaya parçacıkları fırlatan püskürmelerden dolayı oluşur Bu püskürmeler, 30-300 m yüksekliğinde, koni şeklinde tepeler oluşturur ve nispeten kısa ömürlü olurlar
Japonya'daki Fuji Dağı, İtalya'daki Vezüv, Antarktika'daki Erebus ya da kuzeybatı Amerika'daki Rainier gibi Stratovolkanlar ya da kompozit yanardağlar, hem lav akıntılarından hem de püskürtülerden oluşmuş yüksek, koni şeklinde dağlardır
Süper yanardağlar
Süper yanardağlar, geniş çanakları olan, kıtasal yıkım ve küresel iklim değişiklikleri yaratma potansiyelleri bulunan yanardağ sınıfına verilen addır Bu sınıftaki yanardağlara aday olarak Yellowstone Milli Parkı ve Toba Gölü gösterilebilir, ancak kesin bir tanımlama yapmak, asgari bir tanımlayıcı şart bulunmadığı için çok zordur
Yanardağlar genellikle ya tektonik plaka sınırlarında ya da sıcak noktalarda yer alırlar Yanardağlar uyuyan (etkin olmayan) ya da faal (aktif -neredeyse sürekli çıkış ve kesikli püskürmeler) olabilirler, önceden tahmin edilemeden hal değiştirebilirler Karadaki yanardağlar genellikle, çıkışların yıllar içinde sürekli birikmesiyle koni ya da kül konisi şeklini alırlar Suyun altında ise, yanardağlar genellikle fazlasıyla dik sütunlar oluşturur ve yıllar içinde okyanus yüzeyine çıkarak yeni adacıklar haline gelirler
Teoride yanardağlar
OLUŞUM
Yeryuvarlağının iç kesimlerinin çoğu gibi, magmanın hareketleri ve dinamikleri de fazla iyi anlaşılamamıştır Ancak, bir püskürmenin, yanardağın altında bulunan katı bir tabakaya (dünyanın kabuğuna) doğru magmanın hareket ederek bir "magma odacığı"nı işgal etmesinin ardından geldiği bilinmektedir Sonunda, odacıktaki magma yukarı doğru itilir ve gezegenin yüzeyine lav olarak yayılır ya da yükselen magma civardaki yer şekillerinde bulunan suyu ısıtır ve patlamalı buhar çıkışlarına neden olur Bu çıkışlar ya da magmadan kaçan gazlar, kaya, kül, volkanik cam ve/veya volkanik külün kuvvetli bir şekilde fırlatılmasına yol açar Püskürmeler daima kuvvetli olsa da, akıntı veya büyük patlamalar şeklinde olabilirler
Depremlere ve volkanik püskürmeye yol açan yokedici marj diyagramı
Karada bulunan çoğu yanardağ yokedici plaka marjlarında oluşurlar, yani okyanus kabuğu, daha yoğun olduğu için kıta kabuğunun altına itilir Hareketli bu plakaların arasındaki sürtünme okyanus kabuğunun erimesine neden olur ve düşen yoğunluk yeni oluşan magmanın yükselmesine yol açar Magma yükseldikçe kıta kabuğundaki zayıf alanlardan geçer ve bir veya daha çok yanardağ olarak püskürür Örneğin, St Helens Yanardağı, okyanus plakası olan Juan de Fuca Plakası ve kıta plakası olan Kuzey Amerika Plakası arasındaki marjdan içeride, karadadır
Genellikle yanardağlar, zirvesinden büyük duman bulutları ve ateş çıkartan dağlar olarak hayal edilirler Ne var ki, yanardağlar ender olarak duman ve ateş püskürtürler Duman olarak düşünülen, su buharı ve çoklukla kükürt buharlarıyla karışmış çok büyük miktarlarda ince tozdur Ateş gibi görünen ise püsküren maddelerin parlamasıdır Parlamanın nedeni, yüksek sıcaklıktır ve bu parlama toz ve buhar bulutlarından yansır ve bu yansıma da ateşe benzer
Bir yanardağın en şüpheli bölümü, genellikle kabaca dairesel olan ve içindeki menfez(ler)den (yarıklardan) gaz, lav ve püskürtü şeklinde magma çıkan krateridir Bir kraterin boyutları büyük olabilir ve bazen derinliği de çok fazla olabilir Bu tarzda çok büyük şekillere genellikle kaldera denir Bazı yanardağlar yalnızca kraterlerden oluşurlar ve dağları neredeyse hiç yoktur, fakat çoğu kez krater, inanılmaz yüksekliklere ulaşabilen dağın tepesindedir Ana bir kraterle sonlanan yanardağlara genelde konik denir
Yanardağ konileri genelde daha küçük boyutlarda, arada püskürmelerle havaya fırlatılan (püskürtü) kaya kütlelerinin de bulunduğu seyrek külden oluşmuş yapılardır Yanardağın kraterinde içinden sürekli buhar çıkışı ve kül ve kaya püskürmesi olan birden fazla koni bulunabilir Bazı yanardağlarda bu koniler dağın derinliklerindeki yarıklarda yer alabilir
Yurdumuzdaki Volkanik Dağlar
Yurdumuzdaki Volkanik Dağlar
Ağrı Dağı 5 137
Ulu Doruk (Reşko Doruğu) Cilo Dağları 4 135
Suppa Durek , Cilo Dağları 4 060
Süphan Dağı 4 058
Kaçkar Dağı 3 932
Erciyes Dağı 3 917
Karaeğri Sivrisi , Cilo Dağları 3 900
Küçük Ağrı Dağı 3 896
Maunsell Sivrisi , Cilo Dağları 3 850
Samdi Dağı , Sat Dağları 3 810
Mordağ , Hakkari Dağları 3 807
Orta Dürek , Cilo Dağları 3 770
Demirkazık Doruğu , Ala dağlar 3 756
Karakülah Doruhu , Cilo Dağları 3 750
Kaldı Doruğu , Ala dağlar 3 748
Kızılkaya Doruğu , Ala dağlar 3 725
Emler Doruğu , Ala dağlar 3 720
Verçenik Doruğu , Rize Dağları 3 711
Koca Sarp , Ala dağlar 3570
Beş Parmak , Ala dağlar 3520
Medetsiz , Bolkarlar 3514
Direk taş , Ala dağlar 3510
Güzeller , Ala dağlar 3041 
|