Prof. Dr. Sinsi
|
Ramsay Mcdonald
James Ramsay MacDonald (okunuşu: ceyms remsey mekdanıld) (d 12 Ekim 1866, Lossiemouth, İskoçya – ö 9 Kasım 1937, deniz) Britanyalı siyasetçi, Birleşik Krallığın İşçi Partili ilk başbakanı
Gençlik yılları
Bir tarım işçisiyle bir hizmetçinin gayrımeşru çocuğu olark dünyaya geldi Kilise ilkokulunda ve lisesinde okudu 1881'de öğretmen oldu 1885'te Bristol'de bir papaza sekreterlik yapmaya başladı Bu sırada, radikal solcu bir örgüt olan Sosyal Demokrat Federasyonu'na (Social Democratic Federation) katıldı
1886'da Londra'ya taşındığında işsizdi, bir süre adi işlerde çalıştıktan sonra bir memuriyet bulabildi Bu arada sol örgütlerle bağlarını kuvvetlendiriyordu C L Fitzgerald’ın kurduğu Sosyalist Birliğe katıldı Bu örgüt, SDF'nin aksine, sosyalist ideallerin parlamenter sistem içinde gerçekleştirlimesini savunuyordu
Beri yandan, iş hayatını düzene koymaya çalışan MacDonald, akşam okuluna devam etti Ancak yorgunluk nedeniyle sınavlardan hemen önce sağlığının bozulması, bilimsel kariyer yapmasını engelledi 1988'de tüccar ve milletvekili Thomas Lough'un yanına kişisel sekreter olarak girdi Bu iş sayesinde önemli siyasetçi ve gazetecilerle tanışma imkânı buldu Londra'daki Milli Liberal Klübü gibi radikal ve liberal klüplere devam etti Bu dönemde, seçim kampanyaları konusunda önemli tecrübe kazandı 1892'de Lough'un bürosundan ayrılarak gazeteciliğe başladı, fakat başlangıça bu işte başarılı olamadı Bu sırada Fabian Derneği'ne girdi, dernek adına propaganda faaliyetleri yaptı
Etkin siyaset
1882'deki genel seçimlerde, MacDonald, Dover'de İşçi Seçmen Derneği (Labour Electoral Association) adayının seçim kampanyasına destek verdi Adayın seçimi kaybetmesine karşın, Dernek, MacDonald'ın çalışmasını beğendi ve onu aday olarak kabul etti Ancak MacDonald, seçimlere İşçi Partisi (Labour Party) saflarında katılmak istediğini söyleyerek bu teklifi reddetti
1893'te Bağımsız İşçi Partisi (Independent Labour Party) kuruldu ve bir kitle hareketi hüviyeti kazandı Mayıs 1894'te MacDonald bu partiye üye oldu 1895'teki genel seçimlerde aday oldu, ancak kaybetti 1900'de tekrar seçimlere girdi ve yine kaybetti Aynı yıl İşçi Partisi'nin öncülü olan İşçi Temsil Komitesi'nin (Labour Representation Committee) sekreteri oldu Bir yandan, geleceğin İşçi Partisi'ne göre daha katı sosyalist bir çizgideki Bağımsız İşçi Partisi üyeliğini sürdürüyordu
Parti sereteri olarak MacDonald, Liberal Parti'nin başındaki Herbert Gladstone (merhum başbakan William Ewart Gladstone'un oğlu) ile bir anlaşma yaptı Buna göre, Liberaller bazı seçim çevrelerini tamamen İşçi Partisi'ne bırakıyorlardı Bu sayede İşçi Partisi ilk kez Avam Kamarası'na girebildi
1896'da Margaret Gladstone (Liberal Parti'deki Gladstone'lar ile akraba değildir) ile evlendi Eşi çok zengin olmasa da hali vakti yerindeydi Bu sayede MacDonald; Kanada, Amerika Birleşik Devletleri, Güney Afrika, Avustralya, Yeni Zellanda ve Hindistan gibi ülkeleri gezebildi
1906'da İşçi Temsil Komitesi, adını İşçi Partisi (Labour Party) olarak değiştirdi ve Bağımsız İşçi Partisi'ni saflarına kattı Aynı yıl MacDonald 28 diğer partiliyle birlikte meclise seçildi Bu seçim başarısı, Liberallerle İşçi Partisi arasındaki ittifakın sonucuydu İttifakın mimarı MacDonald, partisinin sol kanadının lideri konumuna geldi
Parti başkanı
MacDonald, 1911'de resmen parti başkanı seçildi 1914'te İngiltere'nin II Dünya Savaşı'na girmesine karşı bir siyaset güttü Fakat partisi bu siyaseti desteklemedi ve MacDonald istifa etti Savaşın ilk yıllarında vatana ihanet ve korkaklıkla suçlandı MacDonald 1914'te cepheyi ziyaret etti Savaş ilerledikçe itibarını geri kazandı, ancak 1918 seçimlerinde parlametodaki koltuğunu kaybetti ve rakibi Liberal David Lloyd George'un partisi büyük bir çoğunlukla iktidara geldi
1922'de MacDonald tekrar parlamentoya seçildi Artık parti birleşmiş ve MacDonald yine başkan seçilmişti Ayrıca Liberaller güçlerini kaybetmiş, İşçi Partisi, Stanley Baldwin liderliğindeki Muhafazakâr hükümetin karşısında ana muhalefet partisi konumuna gelmişti Bu arada MacDonald, gençliğindeki aşırı solcu ve sosyalist düşüncelerini bırakmıştı 1917 Ekim Devrimi sonrasında işçi hareketini kasıp kavuran radikal görüşlere şiddetle karşı çıktı ve azimli bir komünizm düşmanı oldu Fransız Sosyalist Partisi ile Alman SPD'nin aksine İşçi Partisi bölünmedi ve Büyük Britanya Komünist Partisi küçük ve yalıtılmış olarak kaldı
1923 seçimlerinde Muhafazakârlar meclisteki çoğunluklarını kaybettiler ve güvenoylamasında da başarısız oldular Bunun üzerine Ocak 1924'te Kral V George, MacDonald'a Liberallerin zımni desteğiyle bir azınlık hükümeti kurma görevi verdi MacDonald, böylece İşçi Partisinin ilk başbakanı ve ilk işçi sınıfı kökenli başbakan oldu Ayrıca üniversite mezunu olmayan az sayıda başbakandan biriydi
İlk hükümet
Başbakanlığa ek olarak dışişleri bakanlığı görevini de üstlendi ve dış siyasette önceliğinin 1919 Versailles Antlaşması'nda Almanya'ya yapılan haksızlığın düzeltilmesi olduğunu ilan etti Hükümeti meclisin her iki kanadında da azınlıkta olduğundan, ciddi bir yasama değişikliği yapma ihtimali yoktu
Mart ayında Singapur'daki askeri üs inşaatına son verdi Haziran ayında I Dünya Savaşı müttefik devletleriyle Londra'da bir konferans topladı ve Almanya'nın savaş tazminatları konusuyla Fransa'nın Ruhr bölgesini işgali sorununu çözme konusunda mutabakat sağladı Bunun üzerine Alman temsilcileri toplantıya katıldı ve antlaşma imzalandı Hemen ardından İngiltere ile Almanya arasında ticari bir anlaşma yapıldı Eylül ayında, Avrupa'nın silahlardan arındırılması için Cenevre'deki Milletler Cemiyeti toplantısında bir plan önerdi
MacDonald hükümeti Sovyetler'in tanınmasını önerince, Liberallerin ve Muhafazakârların ilk ciddi muhalefetiyle karşılaştı Ancak hükümetin asıl ipini çeken, Workers Weekly adlı sol dergiye sansür uygulanması kararı oldu Liberallerin ve Muhafazakârların bu konuda birlikte hareket etmesini İşçi Partisi bir güvensizlik oylaması olarak yorumladı ve hükümet istifa etti
Bu istifanın MacDonald'ın Liberal Partiyi tümüyle safdışı bırakmak böylece İngiltere'de çift partili bir siyasi sistem kurmak için yaptığı bir oyun olduğu iddia edilir Nitekim Ekim 1924 seçimlerinde İşçi Partisi 191 sandalyeden 151 sandalyeye düşmekle birlikte, asıl darbeyi Liberaller yedi ve 158 sandalyeden 40'a düştüler
İkinci hükümet
Stanley Baldwin, güçlü bir Muhafazakâr hükümet kurdu, ancak iktidarı krizler yüzünden sarsıntılı bir döneme denk geldi 1926'daki genel grev, iktisadi durumun hızla bozulması, işsizliğin hızla artması, bu krizlerin sonucuydu Mayıs 1929 genel seçimlerinde, İşçi Partisi 288 sandalye kazanırken Muhafazakârlar 260 sandalyede kaldı, Liberaller ise 59 sandalyeyle güç dengesini ellerine geçirdi MacDonald bir kez daha Liberallerin desteğiyle azınlık hükümeti kurdu Bu kez iç sorunlara ağırlık vermesi gerektiğini biliyordu
MacDonald'ın ikinci hükümeti, mecliste ilkine göre daha sağlam bir desteğe sahipti 1930'da Tekaüt Kanununu (Old Age Pensions Act) yeniledi, daha koruyucu bir İşsizlik Sigortası Kanunu (Unemployment Insurance Act) oluşturdu ve kömür işçilerinin maaşlarını ve çalışma koşullarını iyileştiren bir yasa çıkardı Böylece hükümet 1926'daki genel grevin nedenlerinin hepsi için bir çalışma yapmış oluyordu Hindistan'ın bağımsızlığı için çalışan Hindistan Milli Kongresi (Indian National Congress) temsilcileriyle Londra'da görüştü, parlamenter bir yerel hükümet kurulmasını önerdi, ancak bağımsızlık tanımadı 1930'da ABD ve Japonya ile denizlerde kullanılan silahların sınırlandırılması için görüşmeler yaptı
MacDonald hükümeti, 1929'daki Borsa Krizi sonrasında yaşanan ekonomik krize etkin bir çözüm getiremedi Maliye bakanı Philip Snowden, bütçe denkliğini amaç edinen ortodoks maliyecilerden biriydi, Lloyd George ve iktisatçı John Maynard Keynes'den gelen uyarılara karşın iktisadı canlandırmak için borçlanmayı kabul etmedi
1931'de iktisadi durum daha da kötüleşti, iktisatçılardan gelen baskılar ve emekli maaşlarıyla işsizlik sigortaları dahil kamu harcamalarının kısılması için yapılan çağrılar yoğunlaştı Keynes ise MacDonald'a Sterlin'i %25 devalüe etmesini ve denk bütçeden vaz geçmesini öneriyordu MacDonald ve bakanları ise hâlâ bütçeyi denkleştirmeye uğraşıyor, Sterlin'in değer kaybetmesini önlemek için çabalıyorlardı Sonunda alınan önlemler kabineyi ikiye böldü ve sendikaların muhalefetiyle karşılaştı Kabinenin bir kısmı, tasarruf tedbirlerini kabul etmiyor ve istifa tehdidinde bulunuyordu 24 Ağustos 1931'te MacDonald istifasını sundu ve Liberaller ile Muhafazakârları da kapsayan bir Milli Hükümet kurulması çağrısında bulundu Bunun üzerine Macdonald, bakanları Snowden ve Thomas ile birlikte İşçi Partisi'nden ihraç edildi ve Milli İşçi Partisi'ni (National Labour Party) kurdu Ancak bu parti taşradan ve sendikalardan destek bulamadı
Milli hükümet
MacDonald hemen seçime gitmek istmiyordu ama ittifak kurduğu Muhafazakârlar, onu 1931 Ekiminde seçim yapmaya zorladılar Milli Hükümet seçimide büyük bir çoğunluk sağladı, ama oyların çoğu Muhafazakâr milletvekillerine verilmişti MacDonald başbakan, Neville Chamberlain hazineden sorumlu bakan oldu Ancak İşçi Partisi hükümetinin devrilmesine neden olan kızgın muhalefet, MacDonald'ı çok üzmüştü Kendisini hala İşçi Partisi tarafında görmekle birlikte, partideki arkadaşlıklarının çoğuna son verdi ve desteğini kaybetti
1933 ve 1934 yıllarında sağlığı gitgide bozuldu Bu arada uluslararası durum gerginleşiyor, gitgide büyüyen Almanya tehdidi karşısında MacDonald etkili bir liderlik yapamıyordu 1920'lerde takdir edilmesine neden olan edilgen siyaseti, Adolf Hitler'in güçlenmesine karşı koymadığı gerekçesiyle Winston Churchill ve diğerlerinin suçlamalarına hedef oldu Mayıs 1935'te Başbakanlıktan istifa etmeye zorlandı Aynı yıl yapılan seçimlerde meclise giremedi Ara seçimlerde tekrar seçilmekle birlikte, 1936'da fiziksel ve ruhsal sağlığı çöktü İyileşmesi için doktorlar bir deniz yolculuğuna çıkmasını önerdiler Kasım 1937'de denizde vefat etti
MacDonald'ın İşçi Partisi'nden kovulması, Milli İşçi Partisi çatısı altında Muhafazakârlarla işbirliği yapması ve 1931'den sonra ruh sağlığının bozulması nedeniyle itibarı bozulmaya yüz tutmuştu İşçi Partisi eğilimli İngiliz tarihçileri, uzun süre hakkında olumsuz yorum yaptılar Ancak 1977'de kendisi de İşçi Partisi'nden milletvekili olan Profesör David Marquand; partinin kurucusu, ilk başbakanı ve iki dünya savaşı arasında dünyada barışı tesis etmeye çalışan adam olarak MacDonald'a hak ettiği itibarı vermeyi amaçladığını belirten bir biyografi yazdı
|