Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
arslan, yusuf

Yusuf Arslan

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Yusuf Arslan



Hayatı

Yozgat'ın daha önce Çekerek'e sonradan Aydıncık ilçesine bağlanan Kuşsaray köyünde doğmuştur Bu köy Çerkez köyüdür Orta öğrenimini tutucu eğilimlerle, gelenekçi önyargıların güçlü olduğu bir çevrede tamamladı1966'da ODTÜ'ye girdi ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi oldu, Dev-Genç içinde çalışmaya başladı Bu dönemden itibaren önce hazırlık okulunda, sonra da mühendislik fakültesinde patlak veren boykotların ve hemen ardından ODTÜ işgalinin önde gelen örgütçülerinden oldu İlk yargılanması CIA ajanı olduğunu iddiası ile Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçisi Commer'in arabasının yakılması eylemi nedeni ile gerçekleşti

1969 yılında arkadaşlarıyla birlikte Filistin'e gitti Burada helikopter ve uçak pilotluğunu öğrendi Traktörden helikoptere kadar her türlü aracı büyük bir ustalıkla kullanıyordu

Yusuf Aslan, Deniz Gezmiş'le birlikte Nurhak'a dağdaki gerilla grubuna katılmaya giderken, Sivas Şarkışla'da yaralı olarak yakalandı Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yargılandı 6 Mayıs 1972'de Deniz Gezmiş ve Hüseyin İnan'la birlikte idam edildiMezarı L/17 Ankara/Karşıyaka Mezarlığında bulunmaktadir



Yusuf asılırken yanındaki tanıklardan biri;
başgardiyan odasında deniz'in oturduğu sandalyede
yusuf oturuyordu şimdi deniz asılırken yusuf'u
alıp o odaya getirmişler

--duydum deniz'in sesini,-- dedi, bize dönerek

bunu derken, deniz'in son sözlerini onayladığını;
darağacında arkadaşının gösterdiği soğukkanlılıktan
son derece kıvanç duyduğunu; umduğu, beklediği
yiğitçe davranışı yaşamaktan mutlu olduğunu anlatmak
ister gibiydi

infaz savcısına döndü:

--mektuplarımı babama verirsiniz, değil mi?-- dedi

--elbette veririz,-- dedi savcı --bize güvenin yok mu?--

--yok tabii,-- dedi yusuf --size niye güveneyim?--

--veririz, veririz merak etme sen,-- dedi savcı

ve infaz savcısı, sözünde durmadı: yusuf'un yazdığı
iki mektuptan birini, köylülerine, akrabalarına
yazdığı ikinci mektubu yerine iletmedi

--tuvalete gitmek istiyorum,-- dedi yusuf

--peki,-- dedi savcı

yusuf'u prangalarıyla götürdüler

orada bulunan bir albay,

--dikkat edin, intihar edebilir,-- dedi, yusuf'un arkasından

ama yusuf duymadı bu sözleri

--bunu yapacak insanlar değil onlar merak etmeyin,--
demek zorunda kaldık

--hiç belli olmaz,-- dedi albay

az sonra getirdiler yusuf'u intihar etmemişti

--yusuf, bir sigara içer misin?-- dedim

uzun maltepe'ydi çıkardım

--son bir sigara içeyim;-- dedi

sıkıştırdım dudaklarına, yaktım

gardiyanlar yardımcı oldular, sigarasını sonuna
kadar içirdiler

son sigarasını içerken, birden, odadaki kalabalığın
içinde birini tanıyıverdi tam karşısındaydı
adam sivil biriydi pencerenin yanında duruyordu

--işkenceler nasıl gidiyor?-- dedi yusuf--

adam beklemiyordu böyle bir soruyu telaşlandı

--bizde öyle şeyler yok,-- dedi

--peki elektrik işkenceleri nasıl gidiyor? başarılı mı?--

--öyle şeyler yapmayız biz,-- dedi adam

--yaa, öyle mi? çoluk çocuğun var mı senin?--

--bir kızım var--

--hangi okula gidiyor?--

--daha küçük okula gitmiyor--

--iyi, iyi,-- dedi yusuf

sonradan öğrendik: adam, ankara emniyet müdürüymüş

infaz savcısı, doktorları çağırdı

oda insanlarla dolmuştu yine

--yusuf arslan'ın infaza engel bir rahatsızlığı var
mı?-- dedi savcı

--hiçbir şeyim yok,-- dedi yusuf --sanki komada
olsam asmayacak mısınız?--

savcı bu soruyu yanıtlamadı kararı okudu

--bu okuduğum karar sana mı ait?-- dedi

--bana ait,-- dedi yusuf

--bir diyeceğin var mı?--

--yok--

savcı, o her zamanki çirkin sesiyle, --yusuf'u bekletmeyelim,--
dedi

ceplerini boşalttılar yusuf'un cebinden de 1725
lira çıktı emanet hesabına aldılar

kağıda sarılı ikinci paketi açtılar çıkardıkları
ikinci beyaz ölüm gömleğini de yusuf'a giydirdiler

--bu gömleği giydirmeden asamaz mısınız -- dedi
yusuf

--usul böyle,-- dedi savcı

ayaklarındaki prangaları çözdüler

--hadi yusuf,-- dedi savcı

yusuf yerinde doğruldu yanımızdan geçerken,

--hoşçakalın,-- dedi bize

sustuk

yürüdü iki gardiyanın ortasında

avluya, aynı yere çıktık

hüseyin ağırbaşlıdır, ciddidir gündelik durumlarında
bile hüseyin'in gülmesi olağandışıdır, yapısına
aykırıdır ama yusuf öyle değildir, her zaman gülümser,
güler yüzlüdür o

kalkıp giderken, bize --hoşçakalın,-- derken bile
sesi o kadar olağan, yüzündeki gülüş bile öylesine bildik,
öylesine alıştığımız bir şeydi ki

hiç olmazsa olağanüstü durumlarda bacakları titrer
insanın baktım da, üçü de o kadar olağan yürüyüp
gittiler ki ölüme sinirli bile değillerdi

yürüdü sehpaya yusuf

darağacı hazırlanmış, tazelenmişti tabure masanın
üzerine yerleştirilmiş, tepeye yeni bir urgan bağlanmıştı

yusuf, masaya, oradan da tabureye çıktı

geçirdiler ilmiği boynuna bu kez tek kattı ilmik

yusuf da gür, yürekli bir sesle son sözlerini söyledi:

--ben ülkemin bağımsızlığı ve halkımın mutluluğu
uğrunda şerefimle bir defa ölüyorum sizler, bizi
asanlar şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz biz halkımızın
hizmetindeyiz sizler amerika'nın hizmetindesiniz
yaşasın devrimciler kahrolsun faş---izm

o da sözünün sonunu, faşizm'in 'izm'ini tamamlayamadı;
yine aynı çatlak sesin --çek! çek!-- diye bağırmasıyla,
eliyle koluyla sehpanın başındaki cellata
verdiği işaretlerle ve cellatın tabureyi hızla itivermesiyle
sallanıverdi boşlukta, urganın ucunda

yarım dönüş yaptı yusuf havada ve arkasını döndü
kalabalığa; öylece kaldı

saat 0225'ti

beş dakika bekledikten sonra kelepçesini çözdüler
kolları iki yana sarktı

yaftayı boynundan geçirip göğsüne astılar

deniz'de gördüğümüz kasılmalar onda da oldu

doktorlar yaklaşıp yokladılar --biraz daha bekleyelim,--
dediler

saat 0250'ye kadar beklediler sonra görevliler
urganı kesip aldılar yusuf'u darağacından, aynı biçimde
yere bir bezin üzerine uzattılar urganıyla, alıp
götürdüler

bu arada, sonradan ankara emniyet müdürü olduğunu
öğrendiğimiz, yusuf'un orada sorular sorup
sıkıştırdığı sivil giyimli adam yanıma sokuldu

--yusuf sizi çok iyi tanıyor nerede karşılaşmıştınız?--
dedim

--hayatta karşılaşmadık yusuf'la,-- dedi adam

--hiç görmedim kendisini--

--size sorduğu sorulardan, sizi çok iyi tanıdığı anlaşılıyordu,--
dedim

karşılık vermedi uzaklaştı yanımdan

yine döndük başgardiyan odasına hüseyin getirilmemişti
daha

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.