08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Samuel Beckett
Samuel Beckett, 13 Nisan 1906 tarihinde, Foxrock, Dublin, İrlanda’da dünyaya geldi Babası günümüzde expertiz olarak adlandırılan “bedel tahmincisi”, annesi ise dini inançları çok yüksek olan bir hemşireydi Ailesi İrlanda Anglikan Kilisesi’ne üye olan Beckett, Dublin’in Foxrock muhitindeki büyük ve gösterişli bir evde, kardeşi Frank ile beraber büyüdü
Anaokuluna beş yaşında başlayan Beckett, burada ilk müzik eğitimini aldı İlk okul eğitimini Earlford House School, orta eğitimini Portora Royal School, lise eğitimini ise Trinity Collage’da aldı Trinity kolejinde Fransızca, İngilizce ve İtalyanca üzerine eğitim gördü
Beckett’in basılan ilk eseri, 1929 yılında Dante  Bruno Vico Joyce adı altındaki bir eleştiri denemesiydi ve de farklı yazarlarla beraber bir toplama kitapta kendisine yer buldu Bundan bir yıl sonra Varsayım adlı ilk öyküsünü yazdı Varsayım’ı takip eden Whoroscope şiiri ile ilk edebiyat ödülünü kazandı
Okuduğu okula, Trinity College’a 1930-1931 yılları arasında okutman olarak geri döndü; fakat utangaç yapısı nedeniyle bu mesleği uzun süre devam ettiremedi Akademik kariyerini böylece kısa bir sürede bitirdikten kısa bir süre sonra, Goethe’nin eserlerinden ilham alarak yazdığı Gnome adlı şiirin Dublin Magazine’de yayınlanmasıyla beraber ünü yayılmaya başladı
Trinity College’den ayrıldıktan sonra başladığı Avrulpa yolculuklarında ilk olarak Fransa’ya gitti Fransa’da, 1931 yılında, Marcel Proust hakkındaki Proust adlı eleştirel kitabını yayınladı Aynı yıl ilk romanı Dream of Fair to Middling Women ve de bir yıl sonra yayınlanacak olan Aşksız İlişkiler adlı öykü kitabını kaleme aldı Babasının ölümü ile yıkılan Beckett, 1933-1935 yıllarını Tavistock adlı tedavi merkezinde, terapilerle geçirdi Bu dönemin izleri, daha sonra yayınlayacağı efsanevi eseri Godot’u Beklerken’de kendisini gösterecekti
1936 yılında, tedaviden ayrılmasından sonra, uzun bir Almanya yolculuğuna çıktı Nazi’lerin iktidardaki yükselişinden duyduğu rahatsızlığı her fırsatta dile getiren Beckett, 1937 yılında memleketi Dublin’e dönerek Murphy adlı romanını yayınladı Roman’ın Fransızca’ya çevrilmesinin ardından Fransa’ya yerleşme kararı aldı; 1939 yılında İkinci Dünya Savaşı başlangıcında bu yerleşim kalıcılık kazandı 1938’de tanıştığı Suzanne Deschevaux-Dumesnil adlı Fransız hanımefendi ile olan birlikteliği ölümüne kadar devam edecekti
1940-1942 yılları arasında Fransız Direnişi’ne katıldı 1942 yılında, bir ihbar üzerine Alman devriyelerine yakalanmak üzereyken son anda Roussillon’a kaçtı Alplerin yakınında olan bu kasabada kaldığı süre boyunca direnişe destek vermeyi sürdürdü Savaşın bitmesinin ardından Fransız Hükümeti tarafından Savaş Haçı (Croix de Guerre) ve Direniş Madalyası (Médaille de la Résistance) ile ödüllendirildi
Savaştan sonra kalıcı olarak yerleştiği Fransa, romanlarının ve hikayelerinin dilini de değiştirmişti Yaratmak istediği absürd havayı Fransızca ile daha iyi verdiğine inana Beckett, bu zamandan sonra yazdığı çoğu yazıyı bu dilde kaleme almıştı
1952 yılında yayınlanan ve de pek çok akademik çevre tarafından absürd tiyatronun en önemli eserlerinden birisi olaran görülen Godot’yu Beklerken, yazara asıl ününü kazandıran eser oldu İlk olarak 1953 yılında Fransız tiyatrolarında sergilenmesinin ardından, Londra, A B D , Almanya gibi ülkelerde de başarı ile sergilenerek yazara haklı ününü kazadırdı Bu dönemde yazdığı oyunlar; 1957’de Oyun Sonu, Krapp’ın Son Bandı, 1960’da Mutlu Günler (İngilizce) ve 1963’te Oyun adları altında yayınlandı
1961 yılında, uzun süren bir beraberliğin ardından sevgilisi Suzanne ile evlendi Aynı yıl, ’nü kazandı Bu dönemden sonra radyo oyunlarını da yazmaya ve yönetmeye başlayan Beckett, yazılarını İngilizce yazmaya da döndü
Beckett, 1969 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü; fakat ödülü almaya gitmeyerek hayranlarını şaşırttı Yaşamının son yıllarını karısı ile beraber, mütevazı bir şekilde geçiren yazar, 17 Temmuz 1989 yılında Suzanne’nin ölümü ile sarsıldı; aynı yılın aralık ayında ise kendisi vefat etti Çift Pariste, Montparnasse adlı bir mezarlıkta gömülüdür ve aynı mezar taşını paylaşmaktadır
|
|
|