08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ksenofanes Ve Elea Okulu
(M Ö 575-490) Pisagor, Anaksimandros ve Anaksimenes'in görüşlerini Anadolu'dan Yunanistan'a ve güney İtalya'ya taşıyanlardan biridir Pisagor'un yurdu olan Sisam adasından ayrılarak Güney İtalya'ya yerleşmesine, Anadolu'nun İranlılar tarafından işgal edilmesi sebep olmuştur
Pisagor gibi yurdunu terkedenler arasında, çağdaşı olan filozoflardan Ksenofanes de vardır Ksenofanes Batı Anadolu kıyılarında doğmuş ve genç yaşında yurdundan ayrılmak zorunda bırakılmıştır Bize kadar ulaşan yazılarından anlaşıldığına göre; o da Anaksimandros ve Anaksimenes gibi filozofların yapıtlarını biliyordu
Ksenofanes aynı Pisagor gibi, bir bilgin olmaktan çok bir yenilikçidir Yaşamı konusunda bildiklerimiz ise: Güney İtalya'da çok gezmiş ve gittiği yerlerde öğretici ve eğitici nitelikteki şiirlerini okuyarak dikkatleri üzerine çekmiştir Yaşamının sonlarına doğru, günümüze ancak yıkıntıları kalmış olan "Elea " kentine yerleşmiştir Bu Elea kenti sonradan ünlü bir felsefe okulunun merkezi olmuştur
Herşeyden önce bir din yenilikçisi olarak tanıdığımız Ksenofanes, özellikle, kökleri Homer ve Hesiod'a kadar inen, halkın Tanrı kavramı ile savaşır Halk dini, Tanrıları insanlaştırıyordu Bir yazısında Ksenofanes, Homer'den şikayet eder Çünkü Homer Tanrılara insanların çirkin ve kötü davranışlarını yüklemiştir Homer'in şiirlerindeki Tanrılar biri ötekini aldatır, entrikalar çevirir, hırsızlık yapar, özetle insanlardaki tüm kötülüklere sahiptir Buna karşı Ksenofanes Tanrı kavr****** ahlâki bir temel kazandırmak ister
Ona göre; bir yandan Tanrılara saygı duymak, öte yandan onlar için bu tür çirkin masallar uydurmak, biri öteki ile uyuşmaz Ayrıca Ksenofanes, Tanrıyı insan biçiminde tasarlamaya da karşıdır Onun verdiği örnek ile bu durumu açıklarsak: Zenciler Tanrıların siyah renkli, kıvırcık saçlı, kalın dudaklı olduğunu düşünür
Güney Trakyalılar ise Tanrılarını mavi gözlü, sarı saçlı olarak tasavvur eder Şayet öküzler de resim yapmasını bilebilselerdi Tanrılarını herhalde öküz şeklinde çizeceklerdi O halde herkes Tanrıyı kendi biçiminde tasarlayacaktır Gerçekte ise Tanrı ne insan ve ne de hayvan biçiminde olamaz Tanrı birdir, her şeyi görür, her şeyi işitir, hareket etmez, sabittir, değişmez, ölümsüzdür, soyut gücüyle evrendeki tüm davranışları ve değişmeleri düzenler Bu düşünceleri ile Ksenofanes daha sonraları Eflâtun ve Aristo'da gördüğümüz Tanrı kavramının hazırlayıcısı olmuştur
Görüldüğü gibi Ksenofanes monoteist (tek Tanrı) hır görüşe sahiptir Ancak ondaki monoteizm Hıristiyanlık ve Müslümanlıktan farklıdır Çünkü onun Tanrı kavramı, aynı zamanda panteisttir (Tanrı ile evreni özleştirmek) Yani Hıristiyanlıktaki ya da Müslümanlıktaki gibi, Tanrı bir yaratıcı olmayıp evren ile aynıdır, özdeştir, evrene eşittir
Tanrıya bir biçim vermek gerekseydi, her halde evren biçiminde, yani küre gibi düşünmek gerekirdi Hareketini kendinden yaratan bu evren, Tanrının kendisidir Demek ki, Ksenofanes bir yandan Tanrı kavr****** ahlâkî bir öz kazandırırken, halkın kaba görüşlerinden arındırır, öte yandan Tanrı ile evreni aynı ve özdeş sayar
Ksenofanes'in fizik anlayışında, ondaki bu panteist dini görüş etkili olmuştur Ksenofanes'ten bize ulaşan yazılardan onun Anaksimandros ve Anaksimenes'teki doğa kavramını bildiğini görüyoruz Bu yazılarında, evrendeki en önemli unsurun hava olduğu, ruhun insan bedenini kavrayan canlı bir soluk olduğu, güneşin ise yanan bir bulut olduğu vurgulanır Bu anlayış Anaksimenes'i anımsatır
Ksenofanes Anaksimandros gibi dünyanın başlangıçta tamamen sularla kaplı olduğunu ileri sürer Buna kanıt olarak da, dağlarda gezinirken rastlanan balık fosillerini gösterir Başlangıçta bir bütün olan bu evren sonradan zıtlıklara ayrılmıştır Bu zıtlıklar bize kendisini unsurlar halinde tanıtır
Ksenofanes'in yaşamının sonlarına doğru yerleştiği Elea kentinde sonradan kurulmuş olan bir felsefe okulu Yunan felsefesi tarihinde ilk gerçek felsefi tartışmayı başlatmıştır Bu tartışmayı başlatan Efes'li Heraklit'tir Heraklit; okulun kurucusu Parmenides'ten yaşlı, onun çağdaşı Ksenofanes'ten gençtir
|
|
|