Prof. Dr. Sinsi
|
İvan Franov Gundulic
Hayatı:
Gundulic, 8 ocak 1589’da, Dubrovnik(Ragusa)’te, soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelir Eğitiminden sonra, 1608’de, büyük meclis üyesi; 1615 ve 1619’da da, Konavlye’de yönetici olur 1615-21 arası, Bosna büyükelçiliğini yürütür 1620’de Katolikliği kabul eder 1621’de, istinaf (Dava mahkemeleriyle Yargıtay arasındaki mahkeme) mahkemesi üyesi olur Daha sonra, 1627’de senatör olur 1637’de, ceza hakimliği görevine gelir 1638’de de küçük meclis üyeliğine seçilir Yazar, 8 aralık 1638’de, doğduğu şehir olan Dubrovnik’te hayata veda eder
Eserleri:
Gundulic, çok sayıda eser bırakmıştır Önceleri, Rönesans etkisiyle, aşk ve din şiirleri ile Latin ve İtalyan edebiyatından esinlenerek klasik, mitolojik tiyatro oyunları yazar 1620’den önce, “Kleopatra”, “Diana”, “Armida”, “Galatea”, “Cerera” ve “Adon” adlı tiyatro oyunları yazmıştır 1620’de, “Yağmalanan Proserpina” adlı oyununu; 1621’de de, “Kral David’in Pişmanlık Şarkısı” adlı şiirini yazar Gundulic’in, ayrıca erken döneme ait, “Kutsal Tören” adlı oyunu ile “Utangaç Aşık” ve “Toskana Prensi 2 Ferdinand’a” adlı şiirleri vardır
Gundulic, 1622’de, “Yitirilen Oğul için Gözyaşları” adlı şiirini yazar Hıristiyan ahlakını yansıtan bu dinsel destan, yazarın ilk önemli eseridir Gundulic, bu dünyada her şeyin, özellikle de zevklerin geçici olduğuna ve insanın, düşüncelerini, tüm gücüyle dine yoğunlaştırması gerektiğine inanmıştı Bu inanç, şiirde baskındır
Konusunu Kutsal Kitap’tan alan bu şiirde; zevklerin boşunalığı, yaşam, ölüm, cennet, cehennem, insanların kötülükleri, buna karşın Tanrının iyilikleri ve Tanrı’yı arayıp bulmanın gerekliliği vurgulanır Şiir, yaşamın sevinç kaynağını ise yalnızca; evlilikte, dinsel duygulara odaklanmakta ve iç dünyanın huzur veren alanına girmekte bulur Eserin temelindeki düşünce, İtalyan yazar Torquato Tasso ve Luigi Tansillo’nun eserlerininkiyle benzeşmektedir
Şiirde, kaybolan bir oğulun vasiyeti konu edilir Okuyucuya, günahlardan kaçınmak, kendini üzmekten sakınmak ve pişmanlık anlatılır Şiir, bu başlıkları kapsayan 3 bölümden oluşur 8 heceli, ABABCC uyak düzeni olan şiirin yapısı, monologlara dayanır
Gundulic, 1626’da, en uzun şiiri olan “Osman”’ı yazmaya başlar Eser, 1638’de yazarın ölümüyle yarım kalır 20 şarkıdan oluşan bu destanın 14 ve 15 şarkıları, Gundulic yerine, “İsmail Ağanın Ölümü” adlı eserin yazarı olan, İvan Mazuranic tarafından kaleme alınmıştır
Şiirin konusu şöyledir: Kazak isyanının öcünü almak isteyen Osmanlı sultanı Genç Osman (2 Osman), 1621 yılında, Hotin yakınlarında konaklamış olan Polonyalılara saldırır Polonyalıların komutanı Charles Hotkiewicz’dir Ayrıca, Sigismond kralının oğlu prens Vladislas da onunla birliktedir Savaş başlar Ancak, savaşa karşı çıkan yeniçerilerin isyanı ve Polonyalıların kahramanca savunması sonucu, Osmanlı ordusu bozguna uğrar Genç Osman İstanbul’a dönerek, orduyu isyancı yeniçerilerden temizleyerek gençleştirmek ve imparatorluğu güçlendirmek için çalışmalara başlar Ancak, bu yeniliklerden hoşnut olmayanlar; onu, Mustafa Davut Paşa’nın yeniçerilerine boğdurtur Prens Vladislas ise, tüm Hıristiyan dünyasında coşkuyla karşılanır Roma’da, papa tarafından düzenlenen görkemli bir törenle taç giyer
Bu epik şiir, eski Dalmaçya edebiyatının başyapıtlarından biridir Gundulic, İtalyan yazar Torquato Tasso’nun, “Kurtarılmış Kudüs” adlı eserini Hırvatçaya çevirmişti Osmanlı ordusunun, Polonya orduları karşısında bozguna uğraması; Gundulic’e, Hıristiyan ordularının kazandığı zaferlerle, bu zafer arasında karşılaştırma yapma düşüncesini esinlemiştir Bu savaş, destansı bir dille ve klasik edebiyatçıları andıran bir zevkle dile getirilir şiirde
“Osman”, yazarın diğer önemli bir eseri olan “Dubravka”’nın temel düşüncesi olan özgürlüğü ve onun anlam ve önemini etkili bir şekilde dile getirmektedir Ancak, burada, “Dubravka”’daki düşsel dünyanın yerine; Avrupa’da meydana gelen, gerçek olaylar işlenmektedir Slavların durumu, Hıristiyanların İslamiyet karşısındaki tutumu gibi, önemli konular üzerinde durulmaktadır
Gundulic, geçmişe duyduğu özlemi bir kült haline getirirken, buna eşlik eden vatan sevgisi de eserin merkezini oluşturur Destan, ulusal bir nitelik taşımaktadır Bu yüzden, Hırvatların mücadelesinde etkili olmuştur Dolayısıyla, Gundulic’in, şiirinde Genç Osman’ı konu etmesinin nedeni, salt onun öyküsünü anlatmak değil; Slavların, Osmanlıları nasıl bozguna uğrattığından söz ederek, tüm Slavlara özgürlük umudu aşılamaktır
Destanın konusu gerçeğe çok uygundur Şiirde, Polonyalıların ve Osmanlıların hayatları, çok net biçimde betimlenmiştir Yazar, karakterlerin psikolojilerine eğilmiş, içinde yaşadıkları sosyal çevreyi göz önünde tutarak, başarı ve başarısızlıklarını işlemiştir Şiirde, Tasso ve Ariosto’nun destanlarını anımsatan unsurlar vardır Şövalyeler gibi cesur olan kızlar, aşk için yapılan düellolar, aşıklar arasındaki kıskançlıklar ve engeller, adam kaçırmalar bunlardan bazılarıdır
Genç Osman, çevresi sarıldığı için değil, çevresindeki manevi birlik bozulduğu için bozguna uğramıştır Ancak, şiirde yer alan cehennem güçlerinin, İslamiyetin ileri gelenlerini yardıma çağırmaları ile yeniçerilerin ve kadınların entrikalar çevirmesi, destanın gerçekçi bölümlerine uymamaktadır
Eserin dili, İtalyan yazar Marino’ya özgü izler taşımaktadır Şiir, anlatım zenginliğine sahiptir ve benzetmelere sıkça yer verir Gundulic, şiirde, son derece özgün bir söz dizemi ve şiirsel ölçü yaratmayı bilmiş ve Tasso örneğinde olduğu gibi, romanesk bazı ögelere yer vermiştir Ortaçağ Sırp halk şiirinin unsurları, Slav ırkının üstünlüğünün kanıtı olarak yer alır şiirde
Gundulic, 1628’de, “Dubravska” adlı pastoral dramını yazar Komün avukatı görevindeyken yazdığı bu oyun, 3 perdeden oluşur ve ilk kez Dubrovnik’te sahnelenmiştir Oyunda, eski bir geleneğe göre; köyün en yakışıklı delikanlısı olan çoban, en güzel kızı olan çobanla evlendirilmektedir Ancak, yaşlı ve çirkin bir yargıç seçimi kazanır ve güzel Mijenko, bu yaşlı zengine verilir Talihsiz kız, tam intihar edecekken, bu adaletsiz karar Tanrı tarafından düzeltilerek, Tanrı’nın sevdiği kulu Lero devreye girer ve her şey mutlu bir şekilde, özgürlük şerefine bir ilahi okunarak son bulur
Öykü, sahnede oynanmak yerine, ezberden anlatılmaktadır Seyirci, neşe içinde, şarkıları ve dansları izleyip, dinlemeye davet edilir Çobanlar, sahnede neşeyle dans eder 5-14 dizeli madrigal, çeşitli arya ve düetlerle sahnelenir Dizelerin içerdiği müzikalite, esinlendiği düşüncelere, çekici bir anlam ve uyumluluk katar O dönemde, Hırvat tiyatrosunda, bu tarz eserlerin sergilenmesi, çok önemli bir olaydır
Gundulic, insanların kusurlarının ve ahlaksızlıklarının sahnede doğal olarak sergilenmesinde ustadır Yazar, bu şen dış görünüşün ardında; zenginin yoksula zulmünün, paranın kötülüklerinin ve ahlaksızlığın beslediği nefretin barındığını vurgular Ancak, oyun, yine de iyimserlikle doludur Ahlaksız zenginlerin çevirdikleri entrikalar, sonuçsuz kalır Oyunun finalinde, tüm iyiliklerin ve güzelliklerin özünü temsil eden özgürlüğün, zaferi kutlanır Yazar, bu pastoral oyununda; Dubrovnik’teki sosyal hayata, ahlaksızlıklara, Venedik Dalmaçyası’nın durumuna, köylülerle soylular arasındaki ilişkilere göndermeler yapar Oyun, düşsel bir mekanda geçse de, dönemin gerçekliğini alabildiğine yansıtmaktadır
“Dubravska”, Dubrovnik’i temsil eder Gundulic, doğduğu bu şehrin güzelliğini ve özgürlüğünü selamlar Tüm Slav kardeşlerini kucaklar Hıristiyan Slav halklarını, Müslümanlara karşı, ortak bir mücadeleye çağırır ve Dalmaçya’daki Venedik zorbalığına lanetler yağdırır Yazarın bir vatandaş olarak savunduğu siyasi görüş ve özgürlük düşü, oyunun temelini oluşturur Oyundaki kaygı ve korku, sadece Venedik ve Osmanlılar değil, Dubrovnik’teki zayıf siyasi unsurlardır
Gundulic, ayrıca 1633’te; klasik, mitolojik bir tiyatro oyunu olan, “Ariadna”’yı kaleme almıştır
|