Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bergson

Bergson

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Bergson, Henri:

1859-1941 yılları arasında yaşamış olan çagdas düşünür

Temel İlkeler: Temel eserleri arasında Essais sur les Donnees immediates de la Conscience (Bilincin Dolayımsız Verileri Üzerine Denemeler), Matiere et Memoire (Madde ve Bellek), Les Deux Sources de la Morale et de la Religion (Ahlak ve Dinin İki Kaynağı) ve L'Evolution creatrice (Yaratıcı Evrim) gibi kitaplar bulunan Bergson, Almanya'da doğup gelişmiş olan idealist yaşama felsefesinin Fransa'daki temsilcisi olarak tanınır Aynı zamanda, süreç felsefesi adı verilen felsefe türünün de en önemli temsilcilerinden olan Bergson, pozitivizmin ya da oldukça dar bir çerçeve içinde kalan bilimsel yorumların iddialarına şiddetle karşi çikarken, insani ve tinsel değerlerin önemini vurgulamıştır O, işte bu çerçeve içinde, 20 Yüzyılda gelişen akla karşi başkaldırının önemli öncülerinden biri olmak durumundadır

Başka bir deyişle, ondokuzuncu yüzyılda ortaya çikan maddecilik dirimselcilik karşitlığından yoğun bir biçimde etkilenen Bergson, bilimin bulgularını özü itibariyle bilimsel olmayan bir gerçeklik anlayışına ulaşmak için kullanmıştır Metafiziği, dinamizm ve sürekliliğin önemini vurguladığı, aklın gerçekliğin yapısını bilmeye yetili olmadığını dile getirdiği için, Bergson Romantik gelenek içinde yer alır Başka bir deyişle, diskürsif düşüncenin ve dolayısıyla, tüm determinizmi ve mekanizmiyle bilimin kapsamı ve açıklama alanının oldukça dar olduğuna dikkat çekmis ve yaşam fenomeni, bilinç ve özgürlügün sadece ve sadece dolayımsız sezgi ile anlaşilabileceğini öne sürdüğü için, Bergson aynı zamanda yaşam felsefesinin 20 Yüzyıldaki en önemli temsilcisi sayılabilir

Metafiziği: Gerçekliğin sezgi yoluyla bilinebileceğini savunduğu için ondokuzuncu yüzyıl Alman düşünürü Schopenhauer'a çok yaklaşan Bergson, bununla birlikte, bir ilerleme ögretisi olarak evrim teorisini çok ciddiye alıp metafiziğine temel yaptığı için, onun kötümserliğini paylaşmaz

İlk araştırmalarını zihin ve beden arasındaki ilişki konusuna ayıran filozof, zamanının bu konudaki gözde ögretisi olan psiko-fizyolojik paralelizme, yani her psikolojik olguya onu belirleyen fizyolojik bir olgunun karşitlık geldiğini dile getiren ögretiye şiddetle karşi çikmistir Bergson, bu bağlamda belleğin, ve dolayısıyla zihin ya da ruhun bedenden bağımsız olduğunu ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için bedeni kullandığını öne sürmüştür

Yaşam düşüncesini incelerken, evrimin gerçekliğini kabul eden, onu kesin olarak belgelenmiş ya da kanıtlanmış bir teori diye gören Bergson, evrimin mekanist bir tarzda gelişmeyip yaratıcı olduğunu iddia etmiştir O, bu gelişme sürecinde, biri içgüdü, diğeri de zeka yoluyla gelişen iki çizgi bulunduğunu söylemiş ve bunlardan her ikisinin de, evrenin her yerinde iş başinda olan yaşam atılımının eseri olduğunu savunmuştur

Bilgi Görüşleri: Bilgi görüşünde, rasyonel düşünceye güvenmeyen, kuru bir akılcılık ve bilimciliğe karşi çikip, bunun yerine sezgiyi temel alan Bergson, bilincin her zaman bir şeyin bilinci olduğunu, bizim doğrudan ve aracısız olarak yalnızca kendi tecrübemizi bilebileceğimizi ve dolayısıyla en iyi ve en yetkin bir biçimde kendi bilinç akışımızı ve süreyi idrak edeceğimizi belirtmiştir Bu ise, kavramsallaştırılabilen bir bilgi değildir; yani, bu, akıl ve analiz yoluyla değil de, ancak yaşanarak, ve sezgi yoluyla bilinebilir

Başka bir deyişle, Bergson felsefesinde öncelikle, kavramsal bilgiye şiddetli bir eleştiri yöneltmiştir Kavramların sürekli ve dinamik bir gerçekliği, onu statik hale getirmek ve bölmek suretiyle çarpittigini öne süren Bergson, 'biricik' olan gerçeklikle ilgili hakikatlerin kavramsal yolla söze dökülemez, ifade edilemez olduğunu söylerken, bir yandan da bizi gerçekliğin özüne götürecek bilgi türü olarak sezgiden söz etmiştir Bilimi reddetmeyen, fakat bilimsel bilginin en önemli bilgi türü olarak görülmesine karşi çikan Bergson'a göre, gerçekliğe nüfuz eden, nesnelerle doğrudan ve aracısız bir temas kuran başka bir bilgi türü daha vardır Bu bilgi dile getirilemez, söze dökülemez Bu bilgiye, en azından bilimsel bilgi kadar önem ve değer verilmesi gerektiğini öne süren Bergson, analiz adını verdiği bilimsel, rasyonel bilginin karşisına, sözcüklerle dile getirilemez olan sezgiyi geçirmiştir

Bergson'a göre, sezgi bize, gerçekliğin şemasını değil de, bizzat kendisini bilme olanağı verir Şu halde, Bergson bir şeyi bilmenin iki yolunu birbirinden ayırır Bu yollardan birincisi bizi bilinecek nesnenin çevresinde hareket ettirir, oysa ikincisi nesneye nüfuz etmemizi sağlar Birincisinden elde edilen bilgi, nesneyi gözlemlediğimiz bakış açısına bağlıdır; dolayısıyla, bu bilgi göreli bir bilgidir Buna karşin, ikincisinde nesneyle doğrudan bir temas içinde olur ve herhangi bir bakış açısının sınırlamalarından kurtuluruz Burada nesneyi gerçekte olduğu şekliyle kavrarız Bunlardan birincisi analiz, ikincisi sezgidir

Sezginin bize gösterdiği gerçeklik nedir? Bergson bu konuda aradığı ipucunu kişinin kendi doğasına ilişkin sezgide bulur Ona göre, kendi içimize dönüp baktığımızda tecrübe ettiğimiz şey, değişen haller veya özellikleri değişen şeyler değil de, değişmenin bizzat kendisi, süre ve yaşamdır Sezgi yoluyla bilinen benden hareket eden Bergson, burada kalmayıp daha sonra dünyanın aynı süreden meydana geldiğini iddia etmiştir Başka bir deyişle, gerçekliğin bilimin varsaydığı gibi, madde olmadığını göstermeye çalisan, doğanın, bilimin söylediği gibi, yalnızca mekan içindeki maddi cisimlerden oluşmadığını savunan Bergson, insanların mekanla düşünmeye çalistiklari için, maddeciliğe eğilimli olduklarını iddia etmiştir Oysa, zaman mekandan daha temel olup, bütün gerçekliğin özü zamandır, süredir

Anlamamız gereken şeyin, zamanın bir birikim, bir büyüyüp gelişme, bir süre olduğunu belirten Bergson, bir adım daha ileri giderek, sürenin yalnızca akıp giden bir şey olmakla kalmayıp, yaratıcı olduğunu savunur Başka bir deyişle, süre görünüşün gerisindeki gerçeklik, bilimlerin araştırdığı gözle görülür empirik dönüşümlerin gerisindeki esas nedendir Buna göre, türlerin evrim geçirdiği hipotezini doğrulanabilen deneysel bir hipotez olarak benimseyen Bergson, buradan bütün bu evrimsel gelişmenin gerisindeki esas gücün, temel nedenin süre olduğu metafiziksel tezine geçmiştir

Bergson'a göre, gerçekten varolan şey madde, cansız varlık değildir; gerçeklik süredir ve bunu yalnızca sezgi kavrayabilir Zaman bir birikimdir Gelecek hiçbir zaman geçmişin aynı olamaz, zira her adımda yeni bir birikim ortaya çikar O bilinçli bir varlık için var olmanın değişmek olduğunu kabul eder, zira değişmek demek olgunlaşmak demektir; olgunlaşmak ise, sonsuzca kendi kendini yaratmak demektir Bu, yalnızca bilinçli insan varlığı için değil, fakat bütün gerçeklik için böyledir Bergson gelişmeyi, ancak süre olarak anladığımız takdirde açıklığa kavuşabileceğimizi savunur

Ona göre, insan işte bu yaşamda maddeyi yener, mekanın sınırlarının üstüne çikar ve içinde salt süreyi yaşar İnsan kendisini bütün benliğiyle bir işe verdiği zaman da aynı şeyi duyar Geçmiş, sürekli olarak bugüne ve geleceğe doğru akar İşte, bu biricik gerçeklik olarak süredir Bergson'a göre, süreyi yaşayabilmemizin koşulu bellektir Bellek zaman aralıklarını yener, geçmiş, şimdi olarak yaşanır Süreyi bütünlüğü içinde yakalayıveren ise sezgidir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bergson

Eski 08-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Henry (Henri) Bergson Kimdir? (1859-1941)

Fransız filozof Sezgiciliğin kurucusudur İnsan yaşamının başlangıçta yönlendirici bir atılımla sürekli gelişme süreci içinde olduğu görüşünü savunmuştur Paris'te doğdu, gene orada Öldü Yahudi kökenli Polonyalı bir baba ile İrlandalı bir annenin oğludur Dokuz yaşına dek Londra'da kaldıktan sonra Paris'e döndü Ortaöğrenimini Condorcet Lisesi'nde, sonra 1878'de Ecole Normale Superieure'de, yükseköğrenimini Yüksek Öğretmen Okulu'nda gördü Öğrenimini bitirince 1881'de felsefe öğretmeni olarak görevlendirildi Önce Angere, daha sonra Clermont liselerinde felsefe okuttu 1889'da "L'Essai Sur Les Donnees Immediates de la Consdence" adlı yapıtıyla Sorbonne Üniversitesinde felsefe doktoru sanını kazandı

Oldukça başarılı bir çalışma sayılan bu yapıtından sonra Rollin Koleji'nde felsefe öğretmenliğine, daha sonra Dördüncü Henry Lisesi'ne atandı Öğretmenlik görevini sürdürürken, bir yandan da felsefe çalışmalarını hızlandırdı 1896'da Matiere et Memoirc adlı yapıtını yayımladı Bir süre Yüksek Öğretmen Okulu'nda "konferansçı" olarak çalıştı (1898-1900) Sonra College de France'a felsefe profesörü olarak atandı 1900de Le Rie adını verdiği yapıtı yayımlandı Bir süre sustu 1907'de en büyük yapıtı sayılan ve kendisine büyük ün sağlayan "Devolution Creatrice"i yayımladı Fransa dışında da ününün yayılmasına yol açan bu yapıtın yayımından sonra uzun bir süre gene sustu 1924'te Akademi üyeliğine seçildi 1928'de Nobel Ödülü'nü aldı 1932'de "Leş deux Sources de la Morale et de la Religion" yayımlandı Yapıtlarında deneycilik, usçuluk ve görecilik akımlarına karşı eleştiriye dayalı savlar ileri sürdü

Bergson bu çalışmalarının yanı sıra değişik felsefe dergilerinde araştırmalar, incelemeler yayımladı Einstein'ın zamanla ilgili kuramı konusunda, kendi görüşlerini, özellikle "süre" sorununu içeren bir çalışma yaptı Bu çalışmasında, Einstein'ın "zaman" kavramı ile kendisinin "süre" kavramının bağlantılı olduğu görüşünü savundu

Bergson felsefeye kendinden önce gelen ve yaşadığı dönemde özellikle pek yaygın olan Darwincilik, Lamarckçılık ve Entelektüalizm gibi akımları eleştirmekle girdi Ona göre yaşamı birtakım değişmelerle, dönüşümlerle açıklama olanağı yoktur Bu nedenle Danwin'in, Lamarck'ın gelişim kuramları insanı anlamaya, açıklamaya yetmez Onlar gibi, insanı yalnız özdek ya da tin olarak gören öğretiler de soruna çözüm getirecek güçte değildir İnsanı anlamak başka varlıklardan yola çıkmakla değil, onun özünü, kişiliğini, benliğini kuran öğeleri bulmakla bağlantılıdır

İnsan, eski felsefenin ileri sürdüğü gibi, yalnız gövdenin birliğinin kurduğu bir bütün değildir, onun bugüne değin işlenmemiş öğeleri, üzerinde durulmamış yönleri vardır Bu alanların sınırları içine girebilmek için bütün önyargılardan sıyrılmak, yeni bir yöntemle işe koyulmak gerekir

Alıntı Yaparak Cevapla

Bergson

Eski 08-23-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Henry Bergson'un Felsefesi

Bergson'un düşünce evreninde odak sorun "zaman" kavramıdır O, zaman kavramına başlangıçta kendi çağına dek gelen bütün filozofların, konuyla ilgili açıklamalarını eleştirmekle yaklaşmıştır Ona göre eski felsefenin anladığı zaman, bilimin ölçülebilen bir uzay (mekân) olarak nitelediği olgudur Böyle bir görüş zaman kavramının içerdiği sorunu çözmeye yetmez Zaman insan bilincinin bir oluşumu ve yaratıcı gelişimidir Bu nedenle insan bilincinin dışında değil, gelişim süreci içindedir İnsan bilinci ise belleğin oluşturduğu ayrı bir varlıktır Belleğin kökeni de geçmişin şimdiki sürede uzamasıdır Bellek bu özelliği yüzünden, durağan değildir, geçmişten bugüne doğru uzayan kesintisiz bir akıştır Nitekim insanın "bilinçli varlığının özünü, geçmişin şimdiki sürede uzaması demek olan bellek kurar, geçmişin geriye dönmesi söz konusu değildir Deney bunu, doğrudan doğruya, göstermektedir"

İnsan tin-gövde ikilisinin değil, "ben" in biçimlendirdiği bir varlıktır "Ben" ise insan bilincinin bir "kabuk bölümü" us, anlayış gücü, mantık, bilim gibi katları oluşturur Bu bölümün biçimlenmesinde başlıca etken, içinde yaşanan toplumun genel geçerlik taşıyan koşullarına uymaktır Bu kabuk bölümün çalışması "nedensellik ilkesi"ne bağlıdır Bilincin içini oluşturan öz ise "temel ben" (moi fondamental) denen varlıktır "Temel ben" sürekli bir devinim, atılım içindedir Onun için durağanlık, belirlenim söz konusu değildir "Ben"in oluşmasında bilinç değişmelerinin etkisi büyüktür Sürekli bir akış niteliği taşıyan bilinç değişmelerinin aralıklı olarak kavranması "ben" kavramının doğmasını sağlar

Değişme bir gelişme süreci özelliği taşır, bu bakımdan kesintisiz bir ilerlemedir İlerleme ise canlı varlık için söz konusudur Bergson "değişme" kavramından kendine özgü bir anlam çıkararak önceki bilgelerden ayrılır Ona göre değişme bir durumdan başka bir duruma geçmek değil, yeni bir tür ortaya koymak için yaratıcı bir atılımda bulunmaktır, bu da yaşamın özü gereğidir

Nitekim "değişmenin yeni bir türün doğmasına olanak sağlayacak aşamaya ulaşabilmesi için genel bir duruma dönüşmesi, her canlı varlıkta yavaş, ancak sürekli olarak ortaya çıkması gereklidir" Bu süreklilik yaratıcı eylemin gerçekleşmesi için başlıca koşuldur Yaratıcı eylem, değişmenin verimli bir durum kazanmasına, belli bir olgunluğa varmasına bağlıdır Değişmenin başka bir özelliği de bir "çaba" olmasıdır "Canlı varlığın, içinde yaşamak gereğinde kaldığı çevreye uyabilmek için tükettiği bir çabanın ürünüdür"

Değişmenin canlı varlıklarda bir gelişme olduğu açıktır Canlı varlığın hangi türü olursa olsun, cansızlar gibi bir kurala bağlı olması özü gereğidir Bütün canlı varlıklar da gelişme süreci içinde, "fiziksel, kimyasal yasalara bağlıdır" Bu nedenle "herhangi bir canlıya kendiliğinden uygulanabilecek, genel geçerlik taşıyan, bir biyoloji yasası yoktur" Varlık türleri, kendi oluş ortamlarında, özel yasalara bağlı gibi görünürlerse de doğru değildir, doğru olan değişme ile gelişmedir Bir canlının gelişmesi, oğulcuğun (embryon) gelişmesi gibi sürenin kesintisiz olmasını, geçmişin şimdi de sürüp gitmesini, sonunda "organik bir belleğin ortaya çıkmasını gerektirir"
Bütün değişmeler, gelişmeler bir süre içinde gerçekleşir Süre içinde gerçekleşen gelişme yaratıcı bir atılımdır Bergson bu yaratıcı atılıma "elan vital" demektedir Yaratıcı nitelik taşıyan yaşam atılımı ile sürekli bir gelişimi, kesintisiz bir evrimi sağlayan "oluş" birbirini gerektiren iki süreçtir Birinin bulunmadığı yerde öteki de yoktur Öte yandan yaşam atılımı da, evrimi gerçekleştiren oluş da süreye bağlıdır

Süre bir akıştır, kesintisiz bir ilerlemedir, geçmişin gittikçe büyüyen, geleceğe doğru uzayan açılımıdır Bu uzama sürecinde, geçmiş kendi kendini korur, saklarGeçmişin kendi kendini koruması, belli bir yerde durma, kesintiye uğrama anlamına gelmez Burada sürenin bitmeyen bir akış oluşu söz konusudur Akış bir uzayıştır, sonu ve sınırı olmayan, yalnız kendi kendisiyle tanımlanabilen bir uzayıştır Öte yandan, süre bölünemeyen bir devinim, ölçülemeyen bir atılımdır, bir oluştur Süre için "vardır" denemez, yalnız "olmaktadır" denebilir "Vardır" demek, belli bir anlamda sınırlandırmadır, nesneyi bir "yere" koymaktır Oysa süre belli bir yerde değildir, bitmeyen "oluş" tur

İnsan araç yapan bir varlıktır (homo taber), onu başarıya ulaştıran yetileri arasında anlayış gücünün (zekâ) önemli bir yeri vardır Bu kavrayıcı yeti uzamla ilgili özdeğe karşılıktır Adına anlak (zekâ) da denen bu anlayan, kavrayan yetinin özünü "yapma", bir işi başarma, eylemde bulunma oluşturur Anlağın başlıca görevi de gövdeyi, bulunduğu çevreye uydurmak, gövde ile dış nesneler arasındaki ilişkileri kavramak, özdeği düşünmektir Bergson l'Evolution Creatrice adlı yapıtında anlağı tanımlarken, onun gerçek yerinin devinmeyen, cansız, katı nesneler arasında olduğunu ileri sürmüştür Ona göre anlak "katı nesneler arasında bırakıldığı sürece kendini evinde duyar" Bu devinmeyen cansız, katı nesneler bütün başarıların, çalışmaların, çalışma araçlarının, kavramların dayanağıdır Bütün kavramlar, bu katı nesnelerle ilgili tasarımların yeniden yoğrulup düzenlenmesinden doğmuştur

"İnsan anlağının geometride başarıya ulaşmasının nedeni de" bu katı nesnelerle ilgili tasarımlardır Mantık denen bilimin kökeni de bu nesnelerdir Anlak, yapısı gereği, ne yaşamı, ne de süreyi bir bütünlük içinde kavrayabilir Ancak, bir dizgeyi yasaya uydurabilir, onu yeniden kurabilir Anlağın ayırt etme yetisi vardır


Alıntı Yaparak Cevapla

Bergson

Eski 08-23-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Henry Bergson'un Felsefesinde Sezginin Önemi ve Sezgi Kavramı

Bergson anlayış gücünün gerçeği kavramadaki yetersizliğini kendi düşünce düzeni içinde başka bir, yetiyle gidermeye çalışmıştır Onun "sezgi" adını verdiği bu yeti yapısı gereği kişinin iç evreniyle ilgilidir Sezgi (intuition-intuitus) içten olanı, özde bulunanı görme anlamındadır Araç yapan insanın (homo faber) başlıca özelliği anlakla donatılmış olmasıydı Bilen kişinin (homo sapiens) en önemli özelliği de kendisinde sezgi denen yetinin bulunmasıdır Anlak dışa dönüktür, sezgi ise içe yöneliktir Anlağın kavrayamadığı "süre"yi sezgiyle bilme olanağı vardır "Homo sapiens" in bir yetisi olan sezgi özdeğe dayalı yaşamın denetimi altında değildir Sezgi insanın yöneldiği nesne boyuna devinen, sürekli bir akış içinde olan, diriliği bulunan, süreç niteliği taşıyandır Sezginin en önemli başarısı süreyi kavramasıdır İnsanın gerçeği bilmesi sezginin gücüne bağlıdır Sezginin bir yeti olarak ortaya çıkması kolay değildir Kişide kendi iç evrenine dönmeyi, kendi "temel ben"inin Varlık alanına girmeyi sağlayan bir çabayı gerektirir Bu çaba doğal eğilimlerin akışına karşıt bir girişimdir Bu girişim ise güçlü bir içedönüş eylemidir

Sezgi bilgi kuramıyla bağlantılıdır, bilginin kazanılmasında başlıca kaynaktır Bergson'un felsefesinde sezgiye dayanan yöntemin uygulandığı en önemli alan bilgi sorununun ortaya çıktığı yerdir Ona göre bilgi kuramı belli bir ölçüde ruhbilimin ilgi ortamına girer Bu ortamda bellek kavramıyla karşı karşıya gelinir

Bergson belleği yapısı ve niteliği bakımından, işlevi yönünden ikiye ayırmıştır Birincisi gövdeye bağlı, sürekli yinelenmelerden oluşan, kendiliğinden sürüp giden bir işleve dayanır, ikincisi ise anıların imgeleriyle ilişkilidir, "salt bellek"tir Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, bilgiyi sağlayan yetinin yaşamdan ayrılması olanaksızdır "Salt bellek"i de bu yaşam bağlantısı içinde görmek gerekir, yaşamla olan bağlantı "yaşam kuramı" ile "bilgi kuramı" arasında içten bir ilişkinin bulunduğunu gösterir

Bilginin edinilmesinde tek geçerli ilke olan "sezgi"nin kaynağı da yaşamdır Bu nedenle sezgi-bilgi bağlantısı kişiyi yaşamın içine çeker Ancak, bilgi kuramının da anlağı genel gelişimi içinde ele alması gerekir Yoksa "anlağı genel gelişimi içinde görmek istemeyen bir bilgi kuramı, bize, ne bilgi öbeklerinin kuruluş biçimini ne de bunları hangi yolla genişletip aşabileceğimizi öğretebilir" Anlağın görevi yaşamı anlatmaktan çok oluşturmaktır Yaşam mantık ilkelerine göre ilerleyemez, kimi sürelerde yanılmalara düşer, sapar

Buna karşın evrensel bir nitelik taşıyan yaşam atılımı (elan vital) kendi doğrultusunda gider, değişik bölümlere ayrılarak gelişir İşte bilgi kuramı ile yaşam kuramı arasındaki varlık bağlaşımını sağlayan ilkeyi bilmek sezginin işidir Sezginin güçlülüğü, derinliği bu bağlantıyı kavramasıyla orantılıdır


Alıntı Yaparak Cevapla

Bergson

Eski 08-23-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Henry Bergson'un Özgürlük, Bilim ve Metafizik Anlayışı

Bergson ve Özgürlük

Bergson'un felsefesinde özgürlük kavramı yeni bir anlam kazanır Ona göre özgürlük başka bilgelerin ileri sürdükleri gibi bir devinme ve davranış sorunu değildir Özgürlük yaşam atılımı içinde bir oluş, sürekli ilerleme ve süredir Bu oluş ve ilerleme, süre durağan ve kesintili olmadığına göre özgürdür

Bergson ve Bilim

Bilimin kökeni bilmedir, bilginin sağladığı olanaklarla kurulu dizge bütünüdür Bu nedenle sürekli bir oluş, bir ilerlemedir, gelişmedir Kendi içine kapalı, kendi çevresinde dönen bir bilimin geçerliği yoktur Bu nedenle "bir bilimin genellikle başarabileceği en önemli iş kazanılmış sonuçları yeni bir birliğe sokmaktır" Bilim böylece insana yararlı olabilir Bu yarar, kişinin gelişim süreci içinde, bilimle kurduğu ilişkinin gerekli bir sonucudur Ancak, burada sözü geçen "yarar" pragmacılığın ileri sürdüğü anlamda değildir

Sanat bir yaratı alanıdır, dolayısıyla gelişimle, ilerlemekle bağlantılıdır Bergson sanatın insan için yararlı olması gerektiğini ileri sürmüş, "yarar gözetmeyen sanat, yarar gözetmeyen düşünce gibi bir süstakısıdır" demiştir Ona göre sanat bir buluştur, yenilik getiren, gelişime katkısı olan bir nesneyi ortaya koyuştur

Ancak burada sözü geçen "buluş" bilgi verilerine dayanan, bilinen nesnelerden yola çıkan bir eylem anlamındadır Bergson, en yeni buluşların bile bilinen nesneleri bir düzene koymak olduğu görüşünü savunmuştur Bilinen nesneler, bilincin akışı içinde olan, yaşam atılımıyla bağlantısı bulunan, sürekli bir gelişim akışında yer alan varlıklardır, birtakım gelişigüzel türetmeler değildir

Bergson ve Metafizik

Bergson'un felsefesinde metafizik önemli bir yer tutar, ancak onun "eski felsefe" dediği düşünce dizgesinin anladığı metafiziğe karşıt bir görüşü benimsemiştir Felsefenin konusu yaşamın bütünüdür, insanı çevreleyen sınırsız evrendir Bu evreni kavramak da sezginin başarısıdır Sezgi yaşamın ve bütün gerçekliğin bir "oluş" olduğunu kavrar

Gerçekte nesneler değil, eylemler vardır, eylemler bir "oluş" niteliği taşıdığından "varlık oluştur" Oluşun kapsamı varlık kavramınınkinden çok daha geniştir Bilimin açıkladığı varlık alanı özdekle bağlantılıdır, oysa özdeğin kendisi bile bir devinim ve atılımdır Devinim iki türlüdür Biri yaşam atılımının kapsamına giren "yükselen devinim", öteki özdek alanında ortaya çıkan "alçalan devinim"

Bu iki devinim türü varlığın temelini oluşturur Özdek dağılan, bölünen yaratıcı bir davranış niteliği taşır, buna karşın yaşam uzamla bağlantılı olmayan, daha çok ruhbilim alanına giren bir atılımdır Özdek-yaşam karşıtlığından doğan olayın benzerini bilinç alanında görme olanağı vardır Bu alanda temel karşıtlık sezgi ile anlak arasında ortaya çıkar

Sezgiyle yaşam eş doğrultuludur, anlak karşıt yönlüdür Anlağın bir varlık olarak özdeğe göre düzenlenmesi bundandır Eski felsefe bu gerçeği görememiş, yalnız anlak ve onun kapsamı içine giren kavramlarla yetinmiştir Sorunlara sağlıklı bir çözüm bularak başarıya ulaşamayışının nedeni budur


Alıntı Yaparak Cevapla

Bergson

Eski 08-23-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Bergson




Henry Bergson'un Ahlak (Etik) ve Din Anlayışı

Etik konusunda Bergson'un gelenekçi felsefeden ayrı bir yol tuttuğu görülür Ona göre ahlakın iki türü vardır Biri içedönük (kapalı) ahlak, öteki dışadönük (açık) ahlaktır "Leş deux Sources de la Morale et de la Religion" adlı yapıtında işlediği ahlak sorununu dinle birlikte ele almıştır Kapalı ahlak'ın kaynağı içgüdüye dayalı eylemlerin toplumla olan ilişkileridir Bu eylemler, toplum yaşamının sürekli baskısı altında, kendiliğinden biçimlenerek birer töre niteliği kazanmıştır Kişi bunlara bir içgüdü eyleminde olduğu gibi uyarak davranır Bireyin "ben"i ile bu tür ahlak ilkeleri arasında uyuşmazlık çıktığında gerginlik artar, kişi topluma karşı direnir Bu ahlak türü baskı altına alıcıdır Açık ahlak ise üstün insanlara özgü olan ve tarihte benzen az bulunan kişilerde ortaya çıkan bireysel ahlaktır Bu ahlakın kaynağı baskı değil esindir, yaratıcı, ilerletici bir nitelik taşır Onun açık oluşu bütün yaşamı kuşatması yüzündendir Özgürlük duygusunun gelişmesinde etkili olan açık ahlakın belli bir nesnesi yoktur

Bergson ahlak sorununu incelediği yapıtında dine de geniş yer vermiş, onunla ilgili görüşlerini ayrıntılı olarak sergilemiştir Ona göre dinin de ahlak gibi iki türü, iki ayrı kaynağı vardır Din "durağan din", "devingen din" olmak üzere ikiye ayrılır Durağan din, kişinin varlığını ilgilendiren, doğanın geliştirdiği bir korunma aracıdır Kişiyi içinde yaşadığı topluma bağlayan, bireyle toplum arasında uyum ve birlik sağlayan bu tür dindir Bu dinin başka bir kaynağı da ahlakın bir söylence niteliği kazandırdığı kişisel işlevlerdir Devingen dinin kaynağı gizemciliktir Bu nedenle
yaşam atılımıyla yakın ilgisi vardır

Bergson çağdaş felsefeye getirdiği yeni sorunlarla, bu sorunlara aradığı çözümlerle ilgi çekmiş, özellikle felsefeye ruhbilim açısından bakanlar üzerinde etkili olmuştur

YAPITLARI

Matiere et Memoire, 1896, ("Özdek ve Bellek"); Le Rire, 1900, (Gülme); l'Evolution Creatrice, 1907, (Yaratıcı Tekamül, 1947); Leş deux Sources de la Morale et de la Religion, 1923, (Ahlak ile Dinin İki Kaynağı, 1949), Leş Donnees Immediates de la Conscience, 1889, (Şuurun Doğrudan Doğruya Verileri, 1950)

KAYNAKLAR

Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi; IM Bochenskı, Çağdaş Avrupa Felsefesi, 1983; M Sekip Tunç, Bergson, 1937; Filozoflar AnsiklopedisiCemil Sena


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.