Prof. Dr. Sinsi
|
Sultan Veli Beyazıd (İi) Han


Baba adı: Fatih Sultan Mehmed (II) Han
Anne adı: Gülbahar Hatun
Doğum: 1447, Dimetoka
Saltanatı: 1481 - 1512, 31 yıl
Tahta çıkış yaşı: 34
Tahttan ayrılma sebebi: Oğlu Selim lehine feragat ( Baskı sonucu )
Ölümü: 10 06 1512, 65 yaşında, Çorlu yakınlarında
Mezar yeri: Beyazıd, İstanbul
Eşleri: Ayşe Hatun, Hüsnüşah Hatun, Nigar Hatun, Şirin Hatun, Gülruh Hatun, Ferrahşad Hatun, Gülbahar Hatun, Bülbül Hatun
Çocukları: Selim, Korkud, Ahmed, Şehinşah, Alemşah, Şehzadeşah, Abdullah, Mahmud, Mehmed, Gevhermülk, Hatice, Selçuk, Hüma, Fatma, Aynışah
Merakı: Binicilik, tasavvuf, müzik, şiir, edebiyat, kozmografya
Sultân II Bâyezid, Gülbahar Hâtun’dan 1450 yılında Dimetoka Sarayı’nda dünyaya geldi Babası Sultân Fâtih’in nâşı 17 gün saklandı ve Amasya’da Sancak Beyi olan Şehzâde Bâyezid İstanbul’a getirilerek tahta çıkarıldı Bazı tarihçilerin, Osmanlı kaynaklarında geçen “îş ü nûşu severdi” şeklindeki ifadelerini, onun gençliğinde eğlence ve içkiyi severdi şeklinde yorumlamaları asla doğru değildir Tam aksine veli lakabını alan nadir Padişahlardan biridir Asrındaki maneviyât erleri ve âlimlere gösterdiği hürmet de bunun şahididir Müstakil bir sorunun cevabında da özetleyeceğimiz gibi, Fâtih’in vefatıyla Hıristiyan alemi istediğine kavuşmuş ve Roma bir İslâm merkezi olmaktan kıl payı kurtulmuştu İşte Şehzâde Cem olayı da bunun tuzu biberi oldu Sultân Bâyezid, İtalya’daki Gedik Ahmed Paşa komutasındaki orduyu hemen geri çağırdı ve maalesef 1495 yılına kadar, birinci derecede Cem Sultân ve Memlüklülerle meşgul oldu Sultân Bâyezid’in asıl saltanatı 1495 yılından başlatılabilir
Bütün bu sıkıntılara rağmen, Sultân Bâyezid, 1483’de 1 Seferini Morava’ya ve 1484 yılında ikinci seferini de Boğdan’a yaptı Maalesef düşmanlar, 1485 yılından itibaren, dünyanın 1 ve 2 güçlü devletleri olan Memlüklülerle Osmanlıların arasını açmaya muvaffak oldular Osmanlı hacılarının güvenliğini sağlamayan Memlüklülere karşı, Mayıs 1485’de Çukurova’ya asker gönderilerek resmen harp başlatılmış oldu Memlüklü Sultânı Kayıtbay düşmanlığın devamını istemiyordu; çünkü bundan Endülüs’de Müslümanlara zulmeden İspanya ve Portekiz ve ayrıca tüm Hıristiyan blok istifade ediyordu Neticede Ramazan Oğulları Memlüklülerde ve Zülkadir Oğlu Osmanlı’da kalmak üzere, yıllar süren ve genellikle Memlüklü lehine sonuçlanan savaş yılları sona erdi
1495’de Cem Sultân’ın vefatı ve de Memlüklü ile yapılan sulhden sonra yeniden asıl saltanat yıllarına başlayan II Bâyezid, evvela Boğdan’a musallat olan Polonya’ya karşı haretekete girişti Bununla da kalmadı; Venedik, Macaristan ve zaten arada düşmanlık bulunan İspanya ile fiilen savaş hali başladı II Bâyezid 4 Ve 5 seferini, sırasıyla 1499 ve 1500 yıllarında Venedik üzerine yaptı 4 yıl süren savaşlar neticesinde, Venedik Balkanlardaki bütün müstemlekelerini, başta Mora ve Yunanistan olmak üzere, Osmanlı Devleti’ne teslim mecburiyetinde kaldı Osmanlı orduları, Macaristan ve Bosna’da yaptıkları savaşlarda da önemli fetihler elde ettiler
Maalesef, bu başarıların ardından, Erdebil’deki Safevî tarikatının şeyhlerinden Şeyh Cüneyd, onun oğlu Şeyh Haydar ve nihayet asırlarca Osmanlı Devleti’ni fetihlerinden uzak tutan Şah İsmail ve onun Şi’i devleti olan Safevîler meselesi ortaya çıktı 1460’da Şeyh Cüneyd katledildi, ama yerine geçen Şeyh Haydar, işi daha da ileriye götürdü Asıl problem, Uzun Hasan’ın da torunu olan Şah İsmail ile başladı Şah İsmail’in desteğiyle Anadolu’dan toplanan Türkmen gençleri, Erdebil’e götürülüyor ve orada ciddi bir Şî’a eğitimi verildikten sonra, birer Şi’î mollası olarak Osmanlı Sofuları adıyla Anadolu’ya gönderiliyordu 1507’de Şah İsmail’in Zülkadir Oğlu Alâüddevle Beyin kızını istemesi ve onun da bir Şi’îye kızını vermek istememesi üzerine, II Bâyezid’in kayınpederi ve Yavuz’un da dedesi olan Zülkadir Oğlu beğliğine saldırdı ve zulme başladı Osmanlı Devleti’nden ve Memlüklülerden tepki görmeyince iyice şımardı Tepki, 1487 yılından beri sancakbeğliğinde bulunduğu Trabzon’dan yani Yavuz’dan geldi ve Şehzâde Yavuz hemen Gürcistan Seferine çıktı Bu sefer sonucunda, Yavuz komutasındaki Osmanlı orduları, Şah İsmail’in oğlu İbrahim Mirza’nın komuta ettiği Safevî ordusunu Erzincan yakınlarında perişan etti Halk, Yavuz adına “Yürü Sultân Selim, devrân senindir” türkülerini söylüyor ve babasının pasifliğini bir nevi protesto ediyordu
Zor olan nokta Şah İsmail’in şahlığı ve şeyhliği beraber götürmesiydi Bu sebeple Antalyalı bir Türkmen olan ve Erdebil’e giderek tam bir Şi’i mollası haline gelen Şah Kulu isimli halifesi, çevresine topladığı bazı göçebelerle devletin başına yeniden gâile açmaya hazırlanıyordu Veziriazam Ali Paşa, üzerine yürüdü ve Sivas yakınlarındaki Gökçay mevkiinde 1511 yılında katledildi Bu arada önce Kırım’a geçen ve ardından da Edirne’ye gelerek babasıyla görüşmek isteyen Selim’e, Şehzâde Ahmed ve Korkut taraftarları engel olmak istiyorlardı Nitekim Çorlu’da babasının ordusuyla Şehzâde Selim’in ordusunu karşı karşıya getirdiler Babaya kılıç çekilmez diyerek, Karabulut isimli atıyla kaçtı (1511) Aynı yıl Şehzâde Ahmed bu kargaşadan yararlanarak Konya’da sultanlığını ilan etti Meşru veliahdlıktan düştü ve Şehzâde Korkut veliahd oldu
Yeniçeri ve bazı devlet erkânının ısrarla Şehzâde Selim’i istediğini bilen Sultân Bâyezid, başka çare olmadığını anlamıştı Şehzâde Ahmed'in, Şah İsmail'in yakın adamı Nur-ı Ali isimli halifesinin Amasya ve Tokat’da kargaşa çıkarmasına rağmen, karşı gelemeyerek Konya’ya gelmesi, Selim’in işini kolaylaştırıyordu Bu hadiseler üzerine, 24 Nisan 1512 tarihinde Şehzâde Selim lehine tahttan ferâğat eden II Bâyezid, 11 gün Eski Saray’da ikamet ettikten sonra, Dimetoka’ya gitmek üzere yola çıktı Kendisine tahsis edilen ikametgâha ulaşmadan Çorlu yakınlarında yolda vefat etti
II Bâyezid devrinin önemli devlet adamları arasında, Vezir-i A’zamlardan İshak Paşa, Hersek-zâde Ahmed Paşa, Çandarlı İbrahim Paşa ve Koca Mustafa Paşa; Şeyhülislâmlardan Molla Abdülkerim Efendi ve Zenbilli Ali Efendi; ilim ve maneviyât erbabından ise, Molla Lütfi Efendi, Sarı Gürz, Muslihuddin bin Sinan Efendi, İdris-i Bitlisî, kendilerine uzaktan taltiflerde bulunduğu Molla Cami ve Ubeydullah Ahrar Hazretleri ve şairlerden ise, Niyâzî-i Mısrî, Vasfî ve İznikli Celilî misâl olarak zikredilebilir
Gâzî, âlim, şâir, hattât, veli ve müzehhib gibi çok sıfatları bulunan II Bâyezid, babası Fâtih’in fetihlerini çok iyi hazmetmesine rağmen, kendi zamanında sadece 160 000 km2’lik genişleme temin edebilmiştir Fetret devrinden sonra Osmanlı Devleti’nin en sıkıntılı dönemlerinden olması, bunun başlıca sebeplerindendir
Bayezıd Han, orta boylu, kaarayağız, sık ve gür sakallı, iri gözlü, koç burunluydu Hep üzüntülü görünürdü Az yer, çok ibadet eder, çok sadaka dağıtıp sürekli okurdu
Dönemindeki Sadrazamlar;
İshak Paşa: İkinci kez, 1481 - 1482, azil
Davud Paşa: 1482, 1497, azil
Hersekzade Ahmed Paşa: Birinci kez, 1497 - 1498, azil
Çandarlızade İbrahim Paşa: 1498 - 1499, ölüm
Mesih Paşa: 1499 - 1501, ölüm
Hadım Ali Paşa: Birinci kez, 1501 - 1503, azil
Hersekzade Ahmed Paşa: ikinci kez, 1503 - 1506, azil
Hadım Ali Paşa: İkinci kez, 1506 - 1511, şehit
Hersekzade Ahmed Paşa: Üçüncü kez, 1511 - 1511, azil
Koca Musatafa Paşa: 1511 - devam 
Dönemindeki Şeyhülislamlar;
Molla Güreni Efendi: Devam - 1488, ölüm
Molla Abdülkerim Efendi: 1488 - 1495, ölüm
Arap Alaeddin Efendi: 1495 - 1496, ölüm
Efdalzade Hamidüddin Efendi: 1496 - 1503, ölüm
Zembilli Ali Efendi: 15003 - devam 
Osmanlı Padişahları Biyografileri
|