Prof. Dr. Sinsi
|
Auguste Renoir
Auguste Renoir - Ressam
Ailesi 1844'te Paris'e yerleşmiş olan Auguste Renoir, 1854'te bir porselen fabrikasına çırak olarak girdi ve burada porselen üstüne nasıl resim yapıldığını öğrendi Bu ve aynı türden daha başka deneyimlerden sekiz yıl sonra Renoir, Güzel Sanatlar Okulu' na girdi Bir yıl boyunca, okul arkadaşları olan Alfred Sisley, Frederic Bazille ve Claude Monet'yle birlikte Gleyre'in derslerini izledi, daha sonra Narcisse Diaz'ın yüreklendirmesiyle Fontainebleau ormanında "motif üstünde" çalıştı
RENOİR VE İZLENİMCİLİK
1864'ten başlayarak sanatçı Salon'da sergi açmayı denedi; 1865'te buraya kabul edildi; 1866'da Corot ve Daubigny'nin araya girmelerine karşınreddedildi; bir yıl sonra, Courbet'nin o dönemde Renoir üstündeki etkisini gözler önüne seren Avcı Diana adlı yapıtıyla da pek şansı olmadı 1868 Salonu'nda gene Courbet'nin etkisinde gerçekleştirilmiş olan Şemsiyeli Lise [1867] adlı tablosunu sergiledi Ama bir süredir, çalışmaları, daha sonra ortaya çıkacak olan izlenimcilik akımının doğrultusundaki ressamların çalışmalarıyla aynı gidiyordu; ünlü Grenouillere (Kurbağalı Dere, 1869] tablosu, yapılışları bakımından yeni okulun üslup temellerini atan ilk yapıtlardan biri olarak ortaya çıktı Bununla birlikte her ne kadar Grenouillere ve 1869-1870 yıllarında gerçekleştirdiği daha birkaç tuvalle Renoir, izlenimci resmin temel bileşenlerini (tonların bölünmesi ve matlık) doğruladıysa da, matlığın (donuk olma özelliği9 yadsınması, daha 1872'de geleneksel olarak izlenimcilik dönemine bağlı yapıtların çoğunun yapımında bile ortaya çıkmıştır (Loca, 1874; Uzun Otlar Arasındaki Patika, 1874; Le Moulin de la Galette, 1876; Salıncak, 1876; Jeanne Samary'nin Portresi,1877; Chatou'daki Sandalcılar) Bu yadsımanın, sanatçının o tarihlerdeki plastik araştırmalarını dayandırdığı temel öğeyi oluşturduğu sanılır Ressam kısa süre sonra da kimi uzmanlar tarafından karşı-izlenimci olarak nitelenmesine (sözgelimi, Andre Lhote'a göre Renoir da Cezaime gibi karşı-izlenimci bir ressamdı) yol açan bir tarzda çalışmaya başladı Başlıca özelliği, paletindeki boyanın az çok kaim, ama her zaman için reçineli olmasıdır; sanatçı terebentin esansıyla çok az sulandırdığı boyayı, dolayısıyla çok az inceltmiş oluyordu Renoir'ın 1872'den sonra Delocroix'ya büyük hayranlık duyması, katılmış olduğu 1874,1876 ve 1877 izlenimci sergilerden sonra geçirdiği ve 1879 Sergisi'nde (Bayan Charpentier ve Çocuklarının Portresi, 1878) büyük başarı elde etmesini sağlayan bu evrime pek ters düşmez Gerçekten de 1879'da yapıtlarım dostlarının yanı sıra sergilemekten kaçındığı doğrudur
İNGRESCİ DÖNEM ARAŞTIRMALARI
1881-1882'de İtalya'da bir süre kalan sanatçı, orada Floransalı ustaları, Raffaello'yu, Pompei'deki freskleri yakından inceleme fırsatını buldu 1883-1884 yılları arasındaysa izlenimcilikten daha da kopmuş olduğunu açıkladı: 1883'e doğru bir kopukluk olduğunu söyleyen sanatçı, izlenimciliğin sonuna kadar gittiğine ve belli bir noktadan sonra ne resim yapmayı, ne de desen çizmeyi bildiği sonucuna vardığına, kısacası çıkmaza girdiğine inanmıştı Renoir'ın "kuru" ya da "İngresvari" (1839-1890) olarak nitelenen yeni çalışma döneminin başlıca özelliği desenin daha belirgin olması ve aplalara yer vermesidir (yani renkleri düz olarak sürmesi); daha sonra figürleri belirgin konturlarla çevirmeye ve ışığı tekdüze bir biçimde dağıtmaya başladı (Les Grandes Baigneuses, 1883-1885)
"SEDEFLİ" DÖNEM VE SON YAPITLAR
1890'a doğru Renoir'ın yeni bir üslup edindiği görüldü; bunun başlıca özelliği, fırça tuşlarının çok daha yumuşak ve akıcı olmaları ve sanatçının saydamlık etkilerine yer vermesidir Bu dönem "sedefli" dönem(1890-1897) olarak adlandırılır Sedefli üslubun, ellisine yaklaşan Renoir tarafından benimsenmesi raslantısal değildir Sanatçı, Andre Lhote'a göre bu dönemde gençlik yapıtlarının çatlak çatlak olduğunu, tonlarının da bozulduğunu fark etmiş ve bundan böyle karıştırdığı boyalara dikkat etmeye başlamıştı Gerçekten de, Rubens gibi, boyaları karıştırma işini en aza indirdi; yalnızca ince ve tek bir boya tabakasıyla yetindi Piyano Çalan Genç Kızlar (1892) sanatçının devlet tarafından satın alınan tuvali oldu; bu, söz konusu dönemin ünlü bir yapıtıdır Artık çalışmaları ilgi çekmeye başlamıştı 1897'den sonra ve yaşamının sonuna kadar Renoir, içinden geldiği gibi ve dolaysız bir biçimde, rötuşlara başvurmadan çalışmaya başladı; bu biçimde pek çok tombul ve çıplak kadın resmini
(Bacağını Kurulayan Kadın, 1905; Yıkanan Kadınlar (Les Baigneuses, 1918'e doğru) çoğunlukla bir oturuşta ve aşıboyası-kırmızı ağırlıklı renklerle gerçekleştirdi Eklem romatizmasına yakalanmış olan sanatçı, XX yy'ın başlarında, daha yumuşak iklimi olan Güney Fransa'ya gitmek zorunda kaldı Önce Grasse'a (1900) yerleşti, daha sonra Cannet'ye (1902), ardından Cagnes'a (1903) gitti; burada 1912'de kol ve bacakları felç oldu Aynı yılın ağustos ayında ameliyat olan sanatçı, yaşamının geri kalan yedi yılında da, fırça eline bağlı olarak resim yapmayı sürdürdü
Renoir öldüğü zaman geride çok sayıda ve önemli yapıtlar bıraktı Sayıları dört binin üstünde olan bu yapıtlar, Manet, Cezanne ve Degas'nın yapıtlarının toplamından fazladır
|