Dua Ederken İsrarcı Olmalı Mıyız? |
08-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dua Ederken İsrarcı Olmalı Mıyız?Dua ederken ısrarcı olmalı mıyız? Yoksa hayırlı değilmiş diyip dua etmemeli miyiz? Hz Selmân (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Rabbiniz hayiydir, kerimdir Kulu dua ederek kendisine elini kaldırdığı zaman, O, ellerini boş çevirmekten istihya eder" (Tirmizî, Daavât 118, (3551); Ebû Dâvud, Salât 358, (1488) Hayiy, çok haya eden, fazlaca utanan demektir Haya vasfını Allah hakkında lügat manasında kullanmak uygun değildir Çünkü, lügat olarak haya, kişide ayıplanma ve kınanma korkusu gibi bir şey sebebiyle hâsıl olan değişme ve inkisâr mânasına gelir Böyle bir hâl Zât-ı Zülcelâl hakkında muhaldir Öyle ise lügat yönüyle "çok utanan" mânasına gelen hayiy kelimesi Allah hakkında kullanılınca, bundaki gaye maksuddur Hayadan maksad ve gaye ayıplanacak şeyin yâni hoş olmayan şeyin terki olduğuna göre, ulemâ, Allah hakkında şu mânada anlamıştır: Allah'ın "hayiy" olması, kulu memnun edecek şeyi yapması, ona zarar verecek şeyi terketmesi demektir Öyle ise sadedinde olduğumuz hadisi, "Cenab-ı Hakk, dua eden kuluna, kulun hayrına olan şeyi mutlaka verir, duasını sevapsız, boş bırakmaz" diye anlayacağız Bu "verme" işinin Cenab-ı Hakk'ın hikmeti muktezasınca, ya "istediğine aynen kavuşması" yahut "daha iyisinin verilmesi" yahut da "sevap verilmesi, günahlarının azaltılması" şeklinde tecelli edeceği şeklinde anlamak gerekir Hz İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı" (Ebû Dâvud, Salât 361, (1524) Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) ısrar ve tekrar tavsiye etmektedir Bu rivâyet, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın, dua veya istiğfar ettiği zaman üçer sefer tekrarladığını göstermektedir Hz Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Acele etmediği müddetçe herbirinizin duasına icâbet olunur Ancak şöyle diyerek acele eden var: "Ben Rabbime dua ettim duamı kabul etmedi" (Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikr 92, (2735); Muvatta, Kur'an 29 (1, 213); Tirmizî, Daavât 145, (3602, 3603); Ebû Dâvud, Salât 358, (1484) Müslim'in diğer bir rivâyeti şöyledir: "Kul, günah talebetmedikçe veya sıla-i rahmin kopmasını istemedikçe duası icâbet görmeye (kabul edilmeye) devam eder" Tirmizî'nin bir diğer rivâyetinde şöyledir: "Allah'a dua eden herkese Allah icâbet eder Bu icâbet, ya dünyada peşin olur, ya da ahirete saklanır, yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek sûretiyle olur; yeter ki günah taleb etmemiş veya sıla-ı rahmin kopmasını istememiş olsun, ya da acele etmemiş olsun" Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), bu hadislerinde dua eden insanların bir zaafına dikkat çekmektedir: "İsti'cal" yani acelecilik Bir başka ifâde ile duanın hemen karşılığını görme arzusu, Müslim'in bir rivâyetinde "Ya Rasulallah İsti'cal nedir?" diye sorulunca şu açıklamayı yapar: "Dua ettim, ettim de hiçbir neticesini görmedim" der ve o anda duayı terkeder" Şu halde Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), duanın terkine sevkedecek bir aceleciliği hoş görmüyor Bu sebeple, her hâlukârda dua etmeye devam edilmesi için, duanın mutlaka netice vereceğini kesin bir dille ifâde ettikten sonra bu kabulün şu sûretlerden biriyle olcağını belirtir: "1 Ya isteğe uygun olarak dünyada görülecek bir şekilde makbul olur 2 Ya âhirette verilmek üzere sevap takdir edilir 3 Yahut günahları affedilir" Şu halde, bu hadis, neticeye hiç aldırmadan dua etmeye, Allah'tan hayırlı şeyler istemeye devam etmeye teşvik etmektedir Duayı ibadetin, kulluğun bir gereği bilip, ara vermeden devam etmelidir Mü'min ibadetten usanmaz, zaten hayatının gayesi ibadet ve kulluktur Zîra Allah insanları sadece ve sadece ibâdet için yaratmış bulunmaktadır (Zâriyat, 51/56) İcâbetin gecikmesi, henüz vakti gelmediğinden, yahut daha çok ibadet edip mübâlağa göstermesi gereğindendir Zîra, Cenâb-ı Hakk duada mübâlağa ve ısrarı sevmekte, çok dua edenlerin duasını kabul buyurmaktadır (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları:6/545) |
|