Prof. Dr. Sinsi
|
Padişahların Son Anları 2
ÇELEBİ SULTAN MEHMED HAN GÂZİ
Çelebi Mehmed vefatında 32 yaşında bulunuyordu; "Çocuk yaşımda bunca belalar kim çekdim, kimse çekmiş değildir" sözü ne kadar büyük mesuliyetin altında olduğunu gösterir 24 defa muharebeye girmiş; 40 yara almıştı Devleti eski haşmetine kavuşturmak için, yorulmak bilmez bir gayretle çalışmıştı (16) Sultan Çelebi Mehmed, çocuk denecek yaştan beri üzerine almak mecburiyetinde kaldığı ağır mesuliyetlerden son derece yıpranmıştı Osmanlı’yı, yıkılma tehlikesi geçirdiği fetret döneminden kazasız belasız çıkarmayı başarmıştı Son derece ağır ve karmaşık problemler yumağıyla boğuşmuş; fakat hepsinin de hakkıyla üstesinden gelmeyi bilmişti
Bazı tarihçiler, devletin en kritik anındaki fevkalâde hayatî hizmetlerinden dolayı, ona devletin “ikinci kurucusu” ünvanını layık görmüşlerdi
Ölüm döşeğinde ifade ettiği şu vasiyeti ne denli tâkat yetmez sıkıntılar yaşadığının ve verilen ünvânı fazlasıyla hak ettiğinin bir alâmetidir: “Tez ulu oğlum Murad’ı getirin! Ben bu döşekten herhâlde kurtulamayacağım Murad gelmeden eğer ölürsem; korkarım ki memleket yine birbirine karışır Onun için Murad gelinceye kadar, aman benim vefâtımı duyurmayasınız! ” Sultan Çelebi Mehmed kısa süren bir hastalık döneminden sonra Mayıs 1421 de Edirne'de vefat etti Vasiyeti gereğince vefatı, şehzâde Murad Bursa’dan gelinceye dek, 40-42 gün kadar büyük bir özenle gizlendi ve cesedi tahnid edilerek (ilaçlanarak) sarayda muhafaza edildi (17)
Ölüm haberi gizlendi Osmanlı Padişahları arasında ölümü gizlenen ilk Padişah o oldu Cenazesi Bursa'ya getirilerek Yeşil Türbe'ye defnedildi (18)
SULTAN MURAD-I SÂNİ HAN GÂZİ
Padişahın vefatıyla ilgili klasik dönem Osmanlı kaynaklarında Sultan Murad’ın irtihali şu şekilde anlatılır İkinci Kosova Savaşında, zaferden sonra birçok imar çalışmaları yaptıran Sultan Hazretleri, Edirne'de yine bir teftişten dönerken, köprübaşında, kendisine gülümseyerek bakan aksakallı bir ihtiyar gördü Hürmetle Padişahın yaklaşmasını bekleyen zat; Padişah Hazretlerine seslendi: «Ey padişah-ı cihan; Halin nicedir? Haydi, hazırlan, vakit kalmamıştır Hakk'a yürümeye  Artık hatalarına bir hata daha eklememeye çalış! Kapına gelmek üzeredir ecel  Artık işin tevbeye dönmektir  » mealindeki sözlerle, ancak sırr-ı mertebe sahiblerine has olan bu haber, Sultan Hazretlerini seccadesine oturtup bilerek, bilmeyerek işlediği hatalarına tevbe ettirdi İshak Paşa ve Saruca Paşa pâk ihtiyarın sözlerini söylediği zaman yanındaydılar
Sultan Murad ihtiyarın kim olduğunu sorduğu zaman İshak Paşa; ihtiyarın, Hazreti Emir'in tekkesinde yetişmiş saf (nüfusu safiye) erbabından makamında bir zat olduğunu söyledi (Saf mertebesi tasavvuf mertebelerinin sonuncusudur Nefsin terekkî ede ede erişebildiği son merhaledir Her asırda bu mertebede üç zatı akdes bulunur Bunlar kutbul îrşad, Gavs ve Kutbul Aktap yâni insan-ı kâmildir Bazı devirlerde ise üç vazifenin bir zatta birleştiği de olur )
Seccadeden kalkan Sultan, şiddetli bir sancıyla –baş ağrısı- yatağa düştü Derhal vasiyyetini hazırlayıp (19) “Vefatımda beni, Bursa’ya oğlum Alâeddin’in yanına gömünüz Mezarımın üstüne muhteşem türbe yaptırmayınız Vücudumu doğrudan doğruya toprağa gömünüz ki, Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti üzerime yağsın Mezarımın üstüne dört duvar yapınız ve hâfızların oturmaları için yanına mahaller yapınız  Cenâzemi Perşembe günü naklediniz ki, defin Cuma günü yapılabilsin ” (20) der
Çandarlı Halil Paşa'yı sadrazam, oğlu Sultan II Mehmed'i taht-ı Osmaniye tayin edip, birçok nasihatler yazdırarak, vasiyetini tamamladı
Köprüde, haberini aldığı davetten 4 gün sonra, hakiki tevhid mertebesinde, gönül rahatlığı içinde H 855/M 1451 senesinde rahmet-i rahmana kavuştu, mekanı cennet, makamı yüce olsun  (21)
Türbesi, Bursa’nın Muradiye semtinde yaptırdığı caminin yanındadır Kubbenin tepesi, yağmur damlalarının üzerine düşmesi için padişahın vasiyeti üzerine açık bırakılmıştır (22)
Dipnotlar
1- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 26
2- http://www turksultans com/sultans php?id=5
3- Ahmet Akgündüz-Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, OSAV, s 37
4- Ahmet Akgündüz-Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, OSAV, s 40
5- http://iktibas net/metin php?seri=1359
6- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 45
7- http://www turksultans com/sultans php?id=6
8- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 64-65
9- http://www gulistandergisi com/dergi_oku php?id=276
10- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 65
11- http://www gulistandergisi com/dergi_oku php?id=276
12- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 65
13- Ahmet Akgündüz-Said Öztürk, Bilinmeyen Osmanlı, OSAV, s 60-61
14- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 86
15- http://iktibas net/metin php?seri=1361
16- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 104
17- http://www gulistandergisi com/dergi_oku php?id=276
18- http://www turksultans com/sultans php?id=9
19- http://www enfal de/osmanlitarihihasircizade/007 htm#_Toc112383528
20- Ziya Nur Aksun, Osmanlı Tarihi, Ötüken Neşriyat, c 1, s 123
21- http://www enfal de/osmanlitarihihasircizade/007 htm#_Toc112383528
22- http://iktibas net/metin php?seri=1363
|