Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
benzemeyeni, seveceksin

Sana Benzemeyeni Seveceksin...

Eski 08-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sana Benzemeyeni Seveceksin...




Sana Benzemeyeni Seveceksin





Kocaman bir kedi gibi yatıyorum bazen gecenin içine

Ilık bir karanlığın örttüğü evlerdeki ışıklar tek tek sönüyor

Aniden bir ışık huzmesinden kanatları beyazlanarak bir kuş geçiyor

Sonra sessizlik

Öyle durup, ruhumun sessiz karanlığa akmasını, boşalmasını bekliyorum

Ağır bir yük ruhum bazen bana

Sandalyenin üzerine atılıvermiş bir gömlek gibi gecenin içine bırakmak istiyorum onu

İnsanlar birbirinden ne kadar değişik, ne kadar farklı

Biri diğerine benzemeyen onca insan hayatın içinde sürekli birbirlerine değerek, dokunarak yaşıyor, bazen dümeni kilitlenmiş gemiler gibi çarpışıyor, bazen dağ suları gibi çağıldayarak birbirlerinin içine akıyor, birbirlerine karışıyorlar

Her birinin ruhu, zihni, duygusu, düşüncesi diğerinden farklı böyle büyük bir kalabalığı yeryüzüne yerleştirmenin, her birini bir diğerine muhtaç ve bağımlı yaşatmanın, kendilerine hiç benzemeyen insanlara karşı onlara sevgiler, şefkatler ve nefretler yüklemenin, onların her birini kalın sır örtülerinin ardına saklayıp birbirlerini anlamalarına engel olmanın amacı ne?

Ne istiyor tanrı bizden?

Küçük bir gezegenin üstünde birbirine benzemeyen altı milyar insan yaratıp, altı milyarına da değişik parmak izleri veren o irade farklılığı neden bu kadar çok seviyor?

Parmak uçlarımız bile farklı

Şu küçücük parmak uçları

Parmak uçları bile benzemeyen insanların, zihinleri, düşünceleri, duyguları, bilincin karanlıklarına saklanmış gizli arzuları, kişilikleri nasıl benzer birbirine?

Eğer duygularımız da parmaklarımız gibi dokunduğu yerde iz bıraksaydı, onların her birinde de diğerlerininkine benzemeyen çizgiler, kıvrımlar, helezonlar görürdük herhalde, herkesi duygu izlerinden tanıyabilirdik

Belli ki birbirimize benzememizi istemiyor tanrı

Her birimizin hayata başka bir biçimde değmemizi istiyor

Başka izler bırakmamızı

Bütün bu dinler, ırklar, milletler, tarih boyunca hayatı "tekleştirmek", herkesi birbirine benzetmek isterken, tanrının bütün yarattıklarında açıkça görülen buyruğu onların isteğiyle uyuşmuyor

"Farklı olun" diye buyuruyor tanrı

"Birbirinize benzemeyin"

Tanrının yarattıklarıyla, tanrının kitaplarında öğrendiğimiz dinlerin talepleri nasıl böylesine birbirine zıt peki?

Tanrıdan değil, dinden de değil Ama dini kavrayış biçimimizden kuşkulanmamız gerekiyor sanırım

Bir şeyi yanlış anlıyor olmalıyız

Her bir parmak ucunu bile diğerinden farklı yapan tanrının yarattığı bu dünyada, "birbirinize benzeyin" demek tanrının buyruğuna da karşı gelmek olmalı

Ne yaparsak yapalım, kim ne yaparsa yapsın, birbirimize benzemeyeceğiz

Tanrıyı ve hayatı anlayabilmek için bu farklılığın amacını anlamalıyız

Hayata biraz daha yakından bakmalıyız belki

Hayatı hayat yapan ne?

Buna tek kelimeyle cevap verebilirim:

Hareket

Hayat, hareketle var olur

Rüzgarı düşünün

Esip duran rüzgarı

O rüzgar, çiçeklerin polenlerini, ağaçların tohumlarını alıp savurur, çiçekler, bitkiler rüzgarla yayılır

Rüzgar olmasaydı, hava hareket etmeseydi, hayat dururdu, dünyanın bereketi kalmazdı

Çoğalmak, yayılmak, bereketi sürdürebilmek için insanların da sadece bedenleriyle değil ruhları, zihinleri, duyguları ve düşünceleriyle hareket etmeleri gerekiyor

Bütün düşünceler ve duygular birer rüzgar aslında

"Polenlerimizi," tohumlarımızı yeryüzüne duygularımızla yayıyoruz, çoğalıyoruz, bereketleniyoruz

Ve bu duyguların yayılabilmesi için farklı olmamız gerekli, suların akması için dağların olması gerektiği gibi Eğer bütün dünya dümdüz olsaydı, vadiler ve dağlar olmasaydı, toprağın her metresi diğerini tekrar ederek uzayıp gitseydi, sular bir yerden bir yere akmazdı

Dağla ova arasındaki fark suları akıtıp duran

İnsanlar da bunun için böylesine değişik

Bizim de dağlar, ovalar, vadiler gibi birbirine benzemeyen ruhlara ve zihinlere sahip olmamız, duyguların bir insandan bir insana hareket etmesini sağlıyor

Hepimiz birbirimize benzeseydik, düz bir toprak gibi olurduk, suların kımıldamayacağı gibi duygularımız da kıpırdamazdı

Herkes birbirine benzeseydi kimse kimseyi sevmezdi, aşık olmazdı

Aşkı, farklılıklar yaratıyor, bunu anlamak kolay

Ama anlaşılması zor olan; varlığını savunabilmek için daha doğuştan kendine duyduğu bir aşkla dünyaya gelen, kendine hayran, sürekli olarak kendi üstünlüğünü ve farklılığını görmek isteyen, o derin bilinçaltlarında söylenemeyecek hatta bilinemeyecek kadar gizli arzular yüzen, on parmağında on ayrı parmak izi taşıdığı gibi ruhunun her parçasında farklı kimlikler barındıran, kendine benzemeyenden sürekli kuşku duyan, hep yaralanacağı, örseleneceği korkusunu içinde besleyen bu insanların birbirlerini nasıl seveceği

Tanrı, bize bunu söylemiyor

"Sevin" diyor

Ama nasıl?

Bir insanın bir insanı sevmesi kolay mı?

Annemizi, babamızı, kardeşlerimizi, çocuklarımızı; hiç sorgulamadan, kuşkulanmadan, yargılamadan sevebilmemiz için daha doğarken içimize sevgileri konanları severken bile bunca zorlanıp acı çekerken, "başka" birini nasıl seveceğiz?

Dağdan akan su bile nehre karışmadan önce nice kiri, çamuru, çöpü toplayıp taşırken, biz başka birine nasıl "tertemiz," kaygısız, kuşkusuz akacağız?

Ve, tohumları taşıyan rüzgar, nehire karışan su gibi hareketlenip hayatın bereketini taşıyabilmek için öyle bir seveceğiz ki sevdiğimizin yanında en büyük korkumuzu, "ölümü ve zamanı" unutacağız

Onun yanındayken ölüm bizi telaşlandırmayacak

Sadece onu düşüneceğiz

Sadece onu kaybetmekten korkacağız

Hatta onu kaybetme korkusu ölüm korkusundan bile büyük olacak

Birini böyle sevebilmek, ölüm korkusundan kurtulmak ancak kendinden vazgeçerek, kendine duyduğun tüm sevgiyi bir başkasına aktararak olabilir

Bu, nasıl mümkün ey tanrım?

İnsan kendinden nasıl vazgeçer?

Biliyorum, bu mümkün

Aşk dedikleri, insanların binlerce yıldır şiirlerde, şarkılarda, kitaplarda anlattıkları, her yerde arayıp, her yerde ondan kaçmaya çalıştıkları bu işte

Tanrının en tehlikeli mucizesi

Bir insanın bir insanı sevmesi

İmkansız görünen bir gerçek

Ama bir mucizeyi taşımak o kadar kolay değil

Tanrının bu mucizesiyle ödüllendirilenler, bir zaman sonra her işaretiyle "ben sizi farklı farklı yarattım" diyen tanrının buyruğuna isyankar olurlar, sevdiklerini kendilerine benzetmeye uğraşırlar

Kendine benzemeyeni anlayamaz çünkü insan

Ve sevdiğin zaman anlamak istersin

Ne düşünüyor, ne hissediyor

Onu kaybetmek korkusu ölüm korkusundan da ağırsa eğer, kendini ölümden korumaya çalıştığın gibi onu kaybetmekten de korumaya çalışırsın

Her duygu kıpırtısının peşine düşersin

Bir avcı gibi onun duygularının geçtiği yerlerde iz sürersin, nereye gittiğini, geri dönüp dönmeyeceğini kavramaya uğraşırsın

Kuruyup yırtılmış yapraklara, ağaç kabuklarına, çamur birikintilerine bakarken görürler seni, bir iz aradığını bilmezler, delirdiğini, hastalandığını düşünürler

Her yere bakarsın sen

Her yere, her ize

Rüyalarını bile merak edersin

Ama insan insana sırdır

Kimse kimseye benzemez çünkü

Tanrı "benzemeyin" buyurdu

Kimseyi kendine benzetemezsin, sen kimseye benzeyemezsin

Sana benzemeyeni sevmek zorundasın

Bu da tanrının buyruğu çünkü:

"Sana benzemeyeni seveceksin"

Altı milyar insanın her birini diğerinden farklı yaratan, her birinin parmak izlerini bile değişik değişik yapan tanrı benzerlikten nefret ediyor

O, bütün düzenini benzemezlikler ve bu benzemezliklerin yaratacağı hareket üstüne kurmuş

Düzenini bozmaya kalkışanı cezalandırıyor

O yüzden belki, birini sevip de onu kendinize benzetmeye çalıştığınız anda acı çekmeye başlıyorsunuz

Mucizeyi bozuyor, onu kızdırıyorsunuz

Zor olanı yapmanızı istiyor sizden

Zebraların çizgilerini bile birbirinden farklı çizen tanrı, rüzgar olmanızı, su olmanızı, dağlardan, tepelerden, vadilerden aşmanızı istiyor

"Sana benzemeyene akacaksın"

Tanrı bizi seyrediyor, onun emrine uyup sana benzemeyeni sevdiğinde mutlu oluyorsun, onun emrine karşı çıkıp sevdiğini kendine benzetmek için uğraştığında acı çekiyorsun

Zor iş bir insanın bir insanı sevmesi

Ama en korkuncu, insanın sevdiği birinin acı çektiğini görmesi, acısına bir çare bulamaması, teselli edememesi, onun derinlerinde neler oluyor bilememesi

İnsan kendi acısını taşır

Ama sevdiğinin çektiği acı, işte o kendi acından bile çok yaralar seni, tanrıya yakarırsın hatta, "bırak ben çekeyim acıyı, ona biraz sükun ver"

Kocaman bir kedi gibi yatıyorum gecenin içine

Ruhum o ılık karanlığa aksın diye bekliyorum

Kanatları ışıktan bir kuş geçiyor

Sessizlik

Tanrım, sen şimdi neredesin?

AHMET ALTAN

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.