08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sokrates??????????????????????????????????????????
"üç gün içinde öleceğim" derken, gençlerin ahlakını ve toplumun huzurunu bozduğu gerekçesiyle ölüm cezasına çarptırılacağını bilmiyordu henüz rüyasına giren birinin kulağına fısıldadığı sonu kabullenmişti hemen atinalılar'ın onu ölüme mahkûm ettiğini söyleyenlere verdiği "doğa da onları" karşılığına bakılırsa korkmuyordu cezası okunduğunda gözyaşlarını tutamayan ve haksız yere yaşamına son verildiğini söyleyerek isyan eden karısı ksanthippe'ye "haklı olsalardı üzülmeyecek miydin?" diye sorarken sakindi
dinsel bir arınma dönemine denk geldiği için cezası bir ay ertelenince, başta platon olmak üzere öğrencileri onu kaçırmayı teklif ettiler ancak atina'yı büyük ve ulu bir ata, kendisini ise bu atı sürekli rahatsız edip uyandırmaya çalışan bir at sineğine benzeten sokrates bunu kabul etmedi kaçmak, düşüncelerinden ve savunduğu fikirlerden vazgeçmesi anlamına gelecekti çünkü üstelik o tanrı'nın değil, insanların yaptığı kanunlara güveniyordu onaylamasa da kendisini mahkûm eden kanunlara karşı gelmemeye kararlıydı
yaşamının son dakikasına kadar sözleriyle ve davranışlarıyla şaşırttı çevresindekileri filozofların kapalı yerlerde para karşılığı ders verdiği atina'da, o hiçbir bedel almadığı öğrencileriyle açık havada çalışıyordu matematik ve doğa bilimlerine sırtını dönen filozofa göre, insan zaten doğuştan herşeyi biliyordu ünlü sözü "kendini tanı"yı bu yüzden dilinden düşürmüyordu önemli olan insanın içindeki bilgiyi ortaya çıkarmak için doğru yolu kullanmaktı bir gün annesinin mesleğini örnek göstererek şöyle açıkladı bunu: 'o bir ebe olarak bir çocuğun dünyaya gelmesine nasıl yardımcı oluyorsa, ben de size yeni bir şey öğretmiyorum öğretmen ancak öğrencisinin aklında var olan bilgileri gün ışığına çıkarır "
genellikle sorular sorarak doğru yolu göstermeye çalışıyordu karşısındakilere bi gün yolda yürürken hiç tanımadığı bir adam gördü in bir biçimde bir arkadaşı hakkıı bîr şeyler duyduğunu söyleyer adama, kendisini dinlemeden önce üç soru sordu sokrates'iı ilk merak ettiği, adamın anlatmak istediklerinin gerçekliğinden emin olup olmadığıydı sonra  dinleyecekleri iyi ve işine yara şeyler miydi acaba? aslında bi başkasından duyduğu kötü şeylerin, işine yarayacağını sanmadığını söyledi adam bunun üzerine "söyleyeceklerin doğru, iyi ve işe yarar değilse niye bana anlatacaksın ki" dedi ve yoluna devam etti sokrates bütün kötülüklerin bilgisizlikten ileri geldiğine inanıyor; hakkında kötü konuşanlara da bu yüzden kızmıyor, 'iyi söylemeyi' bilmediklerinden böyle davrandıklarını yineliyordu
tek bildiğinin hiçbir şey bilmediği olduğunu söylüyor ama annesinin trakyalı olduğunu hatırlatanlara, "siz böyle birinin iki atinalı'dan doğacağını mı sanıyordunuz" dediğine bakılırsa kendisini başkalarından farklı olarak akıllı buluyordu kendisiyle alay edenlere tepeden bakıyor ve onlarla ince ince alay ediyordu durmadan yasaları ve ahlak konularını tartışan sokrates, tavırları nedeniyle çoğu kez görülüp alaya alınıyor, hatta bazen tekme tokat dövülüp başı yolunuyordu bir keresinde sabrına şaşırarak neden davacı olmadığını soranlara, kendisini tekmeleyen bir eşekten nasıl şikâyetçi olmayacaksa, dayak yediği kimseler hakkında da aynı nedenden ötürü şikâyette bulunmayacağını söyledi
şikâyetçi olmadığı bir kişi daha vardı: karısı ksanthippe  aristoteles'in yazdıklarına bakılırsa, atinalılar erkek sayısı azaldığı için birden fazla kadından çocuk sahibi olunabileceği yönünde bir karar almıştı ve sokrates bu karara dayanarak iki evlilik yapmıştı eşlerinden ksanthippe başkalarıyla daha fazla vakit geçirerek evini ihmal eden kocasını herkesin yanında azarlıyor ve her seferinde öfkesine hâkim olamayarak başından aşağıya bir kova su döküyordu bu duruma nasıl dayanabildiğini soran bir arkadaşına sokrates, hiç kesilmeyen bir makara sesi dinler gibi karısının sesine de alıştığını anlatırken daha iyi anlayabilmesi için sordu: "sen kaz sesine dayanabiliyor musun?" arkadaşı kazlarının yavruladığını ve yumurtladığını söyleyince şöyle dedi 'o da bana çocuklar doğuruyor ' kendisine "evlenmeli mi, evlenmemeli mi?" diye soranlara hangisini yaparlarsa yapsınlar pişman olacaklarını söyleyen sokrates, eğer karıları iyiyse mutlu, değilse filozof olacaklarını söylüyordu evliliğini nasıl yürüttüğünü anlatırken binicileri örnek göstermişti bir keresinde de onlar nasıl azgın atları zaptettikten sonra diğerlerinin hakkından kolayca geliyorlarsa, kendisi de ksanthippe ile yaşayarak öteki insanlarla daha kolay geçiniyordu babası kendisi gibi heykeltıraş olmasını istediyse de o düşünürlüğü seçti varlıklı bir ailenin oğluydu ama paraya ve parayla sahip olunabilen hiçbir şeye değer vermiyordu atılmış bozuk paraları biriktirip harcayan filozofa göre en güzel yemek katıksız ekmek, en güzel içki bir sonrakini beklemeden içtiği içkiydi gümüş sofra takımlarının ve erguvan giysilerin ancak tragedyalarda işe yarayacağını söylüyor, 'harmani' ismi verilen çuvala benzer bir giysiyle ve yaz kış yalın ayak dolaşıyordu insanın sahip olduğu serveti kolayca sayıp dökebilmesine karşılık, sahip olduğu dostlarının isimlerini söyleyememesini ise son derece tuhaf buluyordu zenginlik ve soyluluğun onur verici bir yanı yoktu hatta her türlü kötülüğün başıydı bu ikisi zenginleri yemeğe çağırdığı bir akşam hazırladığı sofranın beğenilmemesinden endişe eden karısını telaşlanmaması için yatıştırdı eğer ölçülü insanlarsa misafir geldikleri yere uyum sağlarlardı sağlamazlarsa da onlar için yapabilecekleri bir şey yoktu, kendileri bilirlerdi  dini ve koyulan kuralları bıkmadan eleştiren sokrates, devleti çoğunluğun değil, seçkin ve bilgili kişilerin yönetmesini istiyor, bir devlet adamının aynı zamanda bir filozof olması gerektiğini savunuyordu öğrencilerine "size ne yapacağınızı söyleyebilirler ama ne düşüneceğinizi asla" diyerek birçok kişiyi rahatsız eden sokrates'i sonunda üç atinalı mahkemeye verdi anytos el işçileri ve politikacılar, lykon hatipler, meletos ise hatipler adına onu suçladı mevcut devlet düzenini sarsacak sözler sarfeden ve bu yolda gençlere kötü örnek olan filozof kendini savunduysa da çıkarıldığı mahkemede suçlu bulunarak ölüm cezasına çarptırıldı
son saatlerinde giymesi için uzatılan giysiyi, üstündekilerin yaşam gibi ölüm için de uygun olacağını söyleyerek reddetti verildiği kişiyi bir anda kaskatı keserek öldüren baldıran zehri verilmeden önceki son birkaç saatinde sokrates'in, aralarında platon ve ksenophon'un da bulunduğu öğrencileri zindanında yanındaydı ayrılma saati yaklaşıyordu ama filozof son derece sakindi herkesin kendi yoluna, kendisinin ölmeye, onlarınsa yaşamaya gittiğini söyledikten sonra ekledi: "hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca tanrı bilir " ölümün kendisini kucaklamaya hazırlandığı dakikalarda, öğrencilerinden birinin elinde bir lir gören sokrates, onu çalmayı öğretmesini istedi kendisine üzgün bir biçimde onu çalmaya vakit bulamayacağını hatırlatan öğrencisine döndü ve son dersini verdi "esas zevk onu çalmakta değil, nasıl çalınacağını öğrenmekte " sonunda vakit geldi çattı kendisine uzatılan baldıran zehrini içerken gülümsüyordu
isa'dan dört yüz yetmiş yıl önce yaşayan sokrates, filozoflar içinde ölüme mahkûm edilerek öldürülen ilk filozoftu çok konuştu ancak aisopos'a (ezop) öykünerek dizelere döktüğü masallar dışında hiçbir şey yazmadı ama öğrencileri platon, aristoteles, ksenophon ve phaidon'un kaleme aldığı fikirlerini herkes okudu "
|
|
|