08-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gece Bulantılari
Güz kıyıyor yeşile ve ben yaprak ölülerine basa basa trene bindiğin yüzünle yalnızlığımın ellerinden tutup tüm sokakları gezdiriyorum Hislerim ketum, son geceki halimizi unutuyorum Esmer günlerdeyiz düzelecek elbet her şey Bir sevinçle koşacağım insanlara şimdi her ne kadar kıysa da bize güz Ne olursa olsun adresimize teslim umutlar bulur bizi  
Eski aşk yaraları dökülüyor ömrümün  Bir kat sevinç bir kat hüzün sıvıyorsun tenimin dökülen yerlerini Bu kadar ilgiyi, sevgiyi hakettim mi bilmiyorum Önce yağmur içimde başlıyor yağmadan şehre, fırtına içimde önce Şehir farketmiyor beni ve sağır bir şaka gibi geçiyor günler Yüzüme bakan her güzel kadın anlıyor seni sevdiğimi Sır tutuyorum, kendi içime kaçıyorum Söz tutuyorum düşe kalka geliyorum Yağmura ıslanarak, soğuğa üşüyerek rüşvet veriyorum Sana her gelişimde tüm doğayı alet ediyorum
Saatim durdu  Vazgeçtim üç öğün yemekten Bir resimden taşan gözlerin yetiyor açlığıma Çocukluğumun geçtiği yeşil evimizin bahçesinde hiç kiraz ağacı yoktu Seni kiraz dudaklarından arsızca öpüşüm bundan Sana erken gelişlerim, acelem hep bir yerlere geç kaldığımdan Seni sımsıkı tutuşum kaybettiklerimin çokluğundan Çocukluğumdan her gün yeni bir şey öğrenmek isteyişim  
Senden başka bir şeyim kalmadı  O yüzden vazgeçtim paylaşmaktan Ben şimdi en çok köpeklerin bile sokağa çıkmadığı, baykuşların ötmekten yorulduğu ve şehrin kuytularına sessizliğin çığlıkları dolmaya başladığı vakit arıyorum ellerini, gözlerini Çünkü yokluğunda başlıyor gece bulantıları Şizofrenik alınganlıklar bana hep o vakit değmeye başlıyor Hani sevginden şımarıp‚ ´´yokluğunda güzel be! ‚´´ diyordum ya! Bir daha söylersem çarpılayım Ölüme 365 gün açık bu dünyada bir tek seni kaybetmekten korkuyorum Ama aşkının bana verdikleri de cesaretlendiriyor beni Bir zamanlar sevdiğim ve unuttuğum ne varsa bir hüzünle hatırlıyorum
İsteklerim gitgide azalıyor Neyim varsa aç gözlü tanıdıklarıma dağıttım İçimdeki onlardan kalma ölüyü aç kurt gibi nasıl kapıştılar, görmeliydin!!! Ah sana günlüğümden sayfalar okusam nasıl da şaşardın! En çokta kendine  Kelimeler senden önce çok taşıdı, çok onardı beni ‚´ Nerde kelimelerin nerde mektubun‚´ dediğini duyar gibiyim Söz! Gecelerle, ellerimle, gözlerimle ve en önemlisi aklımla barıştığım gün yeniden yazacağım Hiçbir imgenin giremeyeceği en az senin kadar gerçek satırlar göndereceğim sana
Günlerim suskunlaşıyor ya da ben duymuyorum Yüreğim burkuluyor ve bakışlar, iğreti gülüşler tokat gibi yüzümde Ben de utanırım dedim sana  Benim de alçaklıklarım vardı belki senden gizlediğim Korkularım zaman zaman korkakça Benim de karanlık yanlarım vardı belki herkesten gizlediğim Duygularım duygusuz Belki kaç bahardır kimseyi özlemedim, ağlamayı unuttum belki  Bu kadar ilgiyi, sevgiyi hakettim mi bilmiyorum  Ben böyle her gece zor toparladığım öfkeli sözcüklerden eksik mısralar yazıyorum Bir şiire kendimi nasıl asarım hala bilmiyorum Bilmiyorum seni en güzel nasıl sevebilirim, nasıl ölümsüzleştirebilirim  
Avucumu sımsıkı kapatmıştım Renkleri kaçmıştı parmaklarımın Tırnaklarım batıyordu avucuma Yakaladım sanmıştım aşkı sıkıca Parmaklarımın arasından bir damla ter damladı sonunda Usulca açtım avucumu Boştu Nasıl da aldanmıştım Böyle yakalanır sanmıştım sevda…
Gözlerimi sımsıkı kapatmıştım Çizgisi bile kalmamıştı suratı*** batıyordu Kor değmişçesine yanıyordu gözlerim Hapsettim sanmıştım aşkı sıkıca Göz pınarlarımdan bir damla yaş damladı sonunda Usulca araladım gözlerimi Boştu Nasıl da aldanmışım Böyle yakalanır sanmıştım sevda…
Yüreğimi sıkıca kapatmıştım Sesi bile kalmamıştı bedenimde Canım acıyordu Yakaladım sanmıştım aşkı sıkıca Artık benim sadece benim sanmıştım Gitmez sanmıştım beni bırakıp Usulca araladım yüreğimi Kanıyordu Nasıl da aldanmışım Böyle yakalanır sanmıştım sevda…
Aşık olabildiğin için şükredeceksin Nasıl güneşsiz yeşeremezse yaprak,susuz filizlenemezse tohum,aç kalınca cılızlaşır beden…Bunları bilecek ve aşkını koruyacaksın Sahip çıkacak ve uğrunda savaşacaksın En önemlisi ona saygı duymaktan asla vazgeçmeyeceksin Ne zaman ki aşkın ,gözlerinin ta içine baktığında ısıtmıyor seni,bir adım geri atacaksın Ama onurunla Aşkı yaşamanın verdiği keyifle Alçalmadan…Yıpratmadan…Yaşanmış onca güzelliği tüketmeden…Çünkü nasıl olsa saklayacaksın Yıpratma ki bir de dikenleri batıp daha fazla yanmasın canın…
bulutları izleyerek geldim sana
deniz hüzünlüyüm bu akşam
yokum deme
gözyaşlarımı göstermeyeceğim sana
senin yerine de dinleyeceğim
yaralı martıların çığlıklarını   
|
|
|