Prof. Dr. Sinsi
|
Tanis / Yarı Elf
“Fistandantilus!” Haykırdı Tanis, onları da öldürmek istemiyordu “Pes et!”
* * *
Tanthalas Quisif nan-Pah ya da bilindik adıyla Tanis Yarı-elf
EjderhaMızrağı evreninin ortaya çıkmasına sebep olan Big Bang, nam-ı diğer EjderhaMızrağı Destanı Üçlemesi’nin protagonisti, başrol oyuncusu, ana kahramanıydı Tanis Olayları genellikle onun gözünden gördük, onun ağzından konuştuk ve onun problemlerle çalkalanan beyninde durduk muhteşem üçlemenin büyük bölümünde
Neden mi bu sayfaları dolduruyorum Tanis hakkında?
Çünkü Tanis uğrunda değil sayfalar, kitaplar doldurabilirim de ondan  
Bu uzun yazı boyunca; güçlü, savaşçı ruhlu, günahıyla sevabıyla, yanlışıyla doğrusuyla, korkusu ve cesaretiyle Tanis olan bu adamı üç bölümde inceleyeceğiz
Birinci bölüm ya da Yükselen Anka; Tanis’in doğumunu, doğumunun yarattığı olayları, çocukluğunu, gelişimini ve ailesini içerecek İki dünya, daha doğrusu iki evren arasında kalmış bu küçük çocuğun kendine ve etrafındakilere getirdiklerini, onlardan götürdüklerine şahit olacağız
İkinci bölüm ya da Gölge Yıllar; Tanis’in gençliğini, bir erkek olmak için yaptıklarını, başından geçenleri, çıktığı yolculukları, sevdiği kadınları, hayalkırıklıklarını, esrarlarını barındıracak Sevdiği kadın için tüm evreni feda edebilecek bir erkeğin ortaya çıkışını izleyeceğiz
Üçüncü ve son bölüm olan Ruhlar Savaşı’nda ise; Ansalon’un, Krynn’in en büyük kahramanlarından biri, belki de en büyüğü olan Tanis Yarı-elf’in efsanelerine, başarı öykülerine, yaşamında başardığı ve başaramadığı şeylere, sevdiği kadına, ölümüne ve ölümünden sonrasına göz atacağız
Öyleyse mumlar sönsün ve dumanları mağrib diyarlardaki egzotik kadınlar gibi titreyerek yükselirken cennetlere, biz de açalım deri kaplı kitabımızı ve girelim söze  
* * *
Yükselen Anka
Qualinost’un ulu ağaçları, altın kuleyi saklıyordu Bu altın kule Qualinesti elflerinin kalbiydi Güneş Kulesi’nin altın görkemi bu güzel ağaçların arasından bir ok başı gibi fırlıyordu göklere E’li’ye yapılmış bir mızrak gibiydi
Bu muhteşem güzellikler, elflerin biricik prensesi Elansa Günaltın’ın kaçırılmasıyla solmuş, silikleşmişti Qualinesti’deki her elf prenseslerini kurtarmak için ya plan yapıyor, ya da eşi, biricik sevgilisi, Qualinesti’nin koruyucusu Kethrenan Kanan’a dua ediyordu Kethrenan ne de olsa Güneş’in Konuşmacısı Solostaran Kanan’ın kardeşi, onun generali idi
Elansa, ölen ağaçlara yardım etmek için çıktığı yolculuğunda bir grup haydut tarafından kaçırılmıştı Afet sonrası bu dönemler çok tehlikeli ve karanlık günlere sahiplik ediyordu Pax Tharkas ve Qualinesti arasındaki bölge haydutlarla, goblinlerle kaynıyordu Tehlike ve ölüm kol geziyordu Elansa da iyi bir zamanda iyi bir yerde değildi doğrusu Böylece Elansa, Brand ve adamları tarafından kaçırıldı, kayalık bozkırın altındaki tünel ve mağaralarda uzun bir zaman saklanmak zorunda kaldı Kethrenan karısını kurtarma fikrine saplanmış, bunu obsesyon haline getirmişti Öyle ki, günden güne soluyor, kuruyordu Onu gören elfler ise Kethrenan’ın tüm Qualinesti’ye kötü şans getireceğine inanmaya başlamışlardı artık Eski sevgiler soluyor, güven yerini korkuya bırakıyordu
Bu sırada Elansa Kethrenan’dan olan çocuğunu düşürmüştü Brand ile de yakınlaşmaya başladılar Brand, Elansa’yı diğer haydutlardan uzak tutmaya çalışsa da, böyle güzel bir elf hanımının varlığı uzun zaman boyunca kanun kaçağı olmuş insanları özellikle cezbediyordu Bir gece Brand yer yatağının yorganını açarak Elansa’ya “Seç  ” Dedi Uzakta haydutların sıkı nefes alıp verişleri duyuluyordu
Elansa da Brand’ı seçti
Brand, Elansa’nın sihirli, iyileştirme gücünü ihsan eden Yükselen Anka cevherinden başka şeylere de sahipti artık, Kethrenan, karısının bir insan pisliğine teslim olacağına intihar edeceğini sanarken
Yaşam fazlasıyla güzeldi, bir çırpıda bırakıp gitmek zordu
Kethrenan, Pax Tharkas’ın kapılarında eşine bir savaşın ertesinde ulaştı Brand ‘ı Kethrenan, Keth’i de Brand’ın haydutlarından biri olan kara elf Leyerlain öldürdü Bu sırada Elansa, Tanis’e hamileydi ve Tanis, bir tecavüz çocuğu olmaktan hayli uzaktı Prensesin kocası Kethrenan Kanan’dı ama gerçek sevgilisi insan haydut Brand olmuştu
“Valth! Caslth! Valth!”
(Fahişe! Kaltak! Fahişe!)
-Kethrenan Kanan, karısı Elansa Günaltın’a  
* * *
Yazarın notu: Kindred Spirits, Tanis, the Shadow Years, Steel and Stone, DragonLance Chronicles, DragonLance Legends, Dragons of Summer Flame ve War of Souls romanlarını okumamış olanlar bu yazıda, kendilerine bu kitaplarda geçen olaylar hakkında bazı bilgiler verildiğini göreceklerdir Bu bilgiler eğer alınacak zevki engelleyecekse şimdi okumayı bırakmaları tavsiye olunur  
Afetten Sonra 258 (burada bir küçük anlaşmazlık mevcuttur Tanis’in doğum tarihi olarak hem 258 hem de 247 geçmektedir Yazıda 258 kabul edilmiştir ) senesinde dünyaya geldi Tanthalas Adını veren, herkesin bildiğinin aksine, onun bakıcısı olan yaşlı bir elf hanımı Eld Ailea’dır Tanthalas eski bir insan diyalektiğinde “Daima Güçlü” anlamına gelmekteydi Qualinesti’de yaşayacak bir yarı-elfin bu güce ihtiyacı olacağını düşünmüştü Eld Ailea Ayrıca Açıklamalı Destanlar’da (Annotated Chronicles) Margaret Weis ve Tracy Hickman, Tanthalas’ın “Kaderinde Hükmetmek Olan” anlamına geldiğini de açıklıyordu
Elansa doğumdan kısa süre sonra öldü Çocuğunu bir defa kucağına almış ve ona sadece bir kez annelik etmişti O zamana kadar herkese, insan haydut tarafından tecavüze uğradığını söyledi Bunu doğmamış çocuğunu korumak için yapmıştı
Tanis’in, uzak diyarlardaki ele geçirilemez bir kalenin balkonlarından birinde, eski bir dostunun oğlunu korurken sırtından yiyeceği kılıç darbesine kadar sürecek olan çalkantılı hayatı ise, başlamıştı artık
Solostaran Kanan, Elansa ve Kethrenan’ın anısına Tanthalas’ı büyütme işini üzerine almıştı Tanthalas’ı, kendi çocukları olan soğuk ve mesafeli Porthios, ateşli Gilthanas ve güzeller güzeli Lauralanthalasa (Doğumu Afetten Sonra 278) ile birlikte büyüttü
Tanis, elbette ki büyük bir önyargının hedefinde olmuştu Nasıl ki EjderhaMızrağı diyarının en popüler tiplemesi olan Raistlin Majere çocukluğunda sinsi olarak adlandırılmış ve hor görülmüşse, Tanthalas da sanatçı ruhlu, ince ve nazik yapılı, duyarlı elf çocukları tarafından hor görülmüştü Tanis, Raistlin’in aksine bu durumu kendiyle barışarak ve dünyaya kin duymadan yendi
“Uğraşmayın Sizi asla kabullenmeyecekler Onlar gibi olmayanları kabul etmezler ”
Tanthalas, Flint’e
Ancak o kadar koşuşturmayalım, Tanthalas’ın çocukluğu belli zorluklara gebeydi ve bunların merkezinde iki nosyon yatıyordu Biri annesinin yani bir elf prensesinin, bir insan tarafından tecavüze uğraması, diğeri ise Tanthalas’ın bir yarı-elf olmasıydı Elflerin insanlarda rahatsız edici buldukları o hantallık, kabalık, barbarlık ve çirkinlik; Tanthalas’da sezilebiliyordu Diğer çocuklar gibi ince yapılı, şarkıda, sanatta, yayda başarılı değildi Kaslı ve kalın kemikli bir yapıya sahipti, diğer çocuklardan daha güçlüydü ve çabuk tepki veriyordu Yaşamda aceleci bir hali vardı
Bu önyargıların oluşturduğu bir çemberin içinde Tanthalas uzun süre yaşadı Bu süre içinde üç tane arkadaşı avrdı; Solostaran’ın halefi, soğuk ve kibirli Porthios; ortanca prens umursamaz ve savaşçı ruhlu Gilthanas; ve  ve dünyalar güzeli, büyüleyici elf prensesi Lauralanthalasa
Laurana’ya sonraları birkaç defa döneceğiz Şimdilik gözlerimiz Tanthalas’da kalmalı
Porthios’un küçük gören tavırları, Gilthanas’ın bir hata kollayan tavrı ve Laurana’nın şımarık saplantısı (!) Tanthalas’ı gerçek dostluğa yabancı bırakmıştı Evet, Laurana’yı şımartılmış bir küçük kız olarak görüyor, ona olan aşkını sadece kendisinden farklı olduğu için macera arayışına bağlıyordu Ancak bu, Laurana’nın aşkına karşılık vermediği anlamına gelmemeli Tanthalas, kendi hesabına Laurana’yı çok seviyordu Hatta, tüm elfler arasında onun en yakın olduğu insan elf prensesinin kendisiydi Sadece bu teslimiyeti yapmaya kendisini hazır hissetmiyordu Elf yaşamı içinde bir “yarı-insan”dı o Durağan yaşantı, etrafını sarmalayan bu yavaş tempo onun kanını kaynatmaktan başka birşey yapmıyordu İleride Kitiara’ya tutulmasının sebebi de işte bu insan yarısının tutkulu ve hararetli yapısı olacaktı
Sık sık yalnız kalıyordu, düşünceleri darmadağındı ve toparlaması mümkün gözükmüyordu genç melez gözlerine
Tanthalas, henüz daha bir çocuk olduğu 30 yaşında, 288 senesinde; Qualinost’a Flint Fireforge geldi Solostaran onun hünerli ellerini çok duymuştu Fireforge ustaya Qualinost’da bir iş teklif etti Flint, oldukça cazip bu teklifi kabul etmekte gecikmedi Bir akşam elf çocuklarına yaptığı oyuncakları verirken gördü genç yarı-elfi Flint Konuşmamış, hep arkadan onu izlemişti Bir süre sonra bu içine kapanık gençle tanıştı ve onun karakterine, zekasına hayran kaldı Tanthalas bu dönem içinde Miral adındaki bir büyücüden tarih ve politika, Lord Tyresian adındaki Qualinesti’nin en iyi savaşçılarından birinden de silah dersleri almaya başlamıştı Tyresian’ın ve onun etrafındaki soylu ve kibirli elf takımının alaylarına sık sık maruz kalan Tanthalas içinde büyüyen öfkeye teslim olup Porthios ile bir çekişme bile yaşamıştı
Ancak bu sıralarda başlayan bir trajedi hepsinin yaşamlarını kökten değiştirmeye başladı Elf soyluları bir bir katledilmeye başlamıştı Şüpheler yavaş yavaş Tanthalas’a doğru kayıyordu Konuşmacı – Solostaran – Tanthalas’ın suçlu olmadığını düşünse de onun kendisini aklayacak bir kanıt bulamamasından dolayı çaresiz kalmıştı Ve eski bir iyiliğin bedelini, biricik kızı, Lauralanthalasa’yı Lord Tyresian’a vermekle ödemeyi uygun bulmuştu Bu, Tanthalas ve Lauralanthalasa için gergin bir dönemi tetikledi Çocukken birbirlerine verdikleri evlilik sözünü unutan Tanis ve onun hayalini kuran Laurana şimdi ayrı düşmüşlerdi Ancak katil, Konuşmacı’nın çocuklarının – yani Porthios’un, Gilthanas’ın ve Laurana’nın - peşindeydi
“Seni ve Konuşmacı’yı öldürmek için kurulmuş bir komplo var ”
“Konuşmacı? O iyi mi?”
“O iyi Ben katili durdurmak için geldim ”
Tanthalas, Porthios’a
Tanis bu dönemde Flint Fireforge’dan demircilik öğreniyor, kendine silah yapmakla geçiriyordu zamanını
Ve olaylar tırmandı, tırmandı Flint, Tanis’e eliyle yaptığı kusursuz işçilikte bir kılıcı hediye etti, Eld Ailea, katile kurban olmadan hemen önce Tanthalas’ı koruyacak olan tılsımı Flint Fireforge’a teslim etti ve onu kılıca takmasını istedi Ölüler ve aldanışlardan sonra katil suüstüne çıkarıldı ve Tanis, Flint ile birlikte terketti Qualinost’u
Not: Kindred Spirits’e göre, katil, Kethrenan ve Elansa’nın da ölümünün sorumlusuydu ancak The Inheritance, Elansa’nın Brand’e aşık olduğunu, onun çocuğunu isteyerek doğurduğunu ve katilin bu ilişkide parmağı olmadığını yazmaktadır Seçim size kalmış
Gölge Yıllar
Tanthalas, artık genç bir erkek, olgunluk dönemine adım atan yakışıklı ve yapılı bir savaşçıdır Onun laf ebesi karakteri, diplomatik becerikliliği Flint için bulunmaz fırsattır Ortak olurlar ve bir süre birlikte iş yaparlar Tanis, Solace’de bir ev satın alır ve yirmi sene orada yaşar
Ancak Tanis’in içinde macera arayışı sürmekte, insan kanı onu dürtmektedir
Tanis bir gün, yaban arazide bir kadını hobgoblinlerden kurtarır Bu kadın Kitiara’dır Ateşli savaşçı kadın Kit, bu yarı-elf onu eğlencesinden mahrum ettiği için çok kızgındır Ancak kızgınlığı gecenin soğuğunda ve bu yakışıklı adamın çıplak bedeninde serinler
Kitiara, Tanis’in insan tarafının tutulduğu kadındır Laurana’nın tam tersine, şeref, yardımseverlik, naziklik, aşk gibi nosyonlar ile uzaktan yakından alakası yoktur Kılıcını en çok para verene satar, kendi istediğiyle yatar, ve yine kendi istediğiyle dövüşür Üstelik en başından beri, tüm o cesur, hatta cüretkar yaklaşımına rağmen Kitiara, Tanis’e bağlanmayı reddetmekte, onun romantizmini hor görmektedir Kitiara, Laurana gibi Tanis’e bağımlı gibi görünmemekte, tam tersine hayatını kendi ayakları üzerinde yaşamaktadır Solostaran’ın değil, kendi kılıcının himayesinde yaşamaktaydı Canı istediği yere gidiyor, istediğini yapıyordu Tanis ona hayran kalmıştı
Birlikte bir maceraya atıldılar Kit’in eski komutanı kadını çaldığı taşlar yüzünden arıyordu Bu macera iki sevgiliyi karmaşık bir intikam planının ortasına koyuvermişti Kit’in eski sevgilisi (yüzlercesinden sadece biri) Coven ve Xanthar adındaki sihirli bir yaratıkla birlikte Krynn’ın az bilinen Buzduvarı’na gittiler Orada kan döktüler ve büyücü Janusz ile Valdane’i uzak bir savaşta katlettiler
“Hanımın; çayın özellikle hamile kadınlara iyi geldiğini bildiğinden emin ol Ama sıkı birkaç yudum almadan bunu ona söyleme ”
Tanis, handaki gence
Kitiara bu macera sırasında yanında bulunan iki erkekten – Caven Mackid ve Tanis – birinden hamile kaldı Ancak Caven öldükten ve Tanis le ikisi Solace’e döndükten kısa bir süre sonra ortadan kayboldu ve bir süre görünmedi Ardından tekrar geri geldi Sorunlarından kurtulmuş görünüyordu EjderhaMızrağı evreninde bu konudan hiçkimse bir daha bahsetmedi Olası bir macera kancası olarak bekliyor olmasına karşın, Kitiara’nın – Sturm Brightblade’den olan oğlu Steel dışında – Tanis’den bir çocuk sahibi olabileceğini düşünüyorum
Bir uyarı yapmak için uygun bir zaman Bilinmelidir ki Tanis Yarı-elf bir ikilemler ve karmaşalar insanıdır Yaşamı iki kelime üzerine kurulmuştur “İnsan” ve “Elf” sevdiği kadınlar, verdiği kararlar, yaşamı, savaşı, stili, herşeyi bu iki nosyonun çatışmasıyla şekillenmiştir Yayı iyi kullanır ama kılıçla da dövüşür, Laurana’daki huzuru, adanmış aşkı, ulvi sevgiyi sever ama Kitiara’daki hareketli yaşamı, çarpık neşeyi, sallantıdaki ihtirası arar, Karısıyla huzurlu bir yaşam sürmek ister ancak sorun olan her yere koşar, yerinde duramaz, yardıma muhtaç olana gider Yaşamı boyunca verdiği kararlarda hep bu iki kan çekişmiştir Ancak Tanis bu iki kana rağmen, daima ne gerekiyorsa onu yaptı, bedeli ne olursa olsun
Tanis, bu maceradan sonra Sturm, Kit, Raist, Caramon, Flint ve Tas ile birçok maceraya karışır Ancak bunlardan sonra en önemli olay Gölge Yıllar tabir edilen zamanda geçer Tanis, bir akşam Otik’in sohbetinden faydalanır ve arkadaşlarıyla eğlenirken içeriye Clotnik adında bir cüce girer Tanis, “Seni babanı tanıyan birine götürebilirim ” Sözleriyle birlikte bir başka maceraya doğru ilerler
Kishpa adındaki bir büyücü, hayatının aşkını bulmasını istemektedir Bu kadının olduğu yerde Tanis, babasını da bulacaktır  
“  İkisini de benim geçmişimde arayacaksın Hatıralarımda yaşıyorlar  ”
Kishpa, Tanis’e
Tanis burada, pek kimsenin bilmediği biriyle karşılaşır Bu insan bir daha sözü geçmeyecek de olsa Tanthalas’ın yaşamını derinden etkiler ve değiştirir Hepiniz Tanis’in iki aşkı var sanıyordunuz değil mi? Ama yanıldınız  
Tanis, Kishpa’nın zihninde ölen büyücünün aşkıyla tanışır Brandella, Kishpa’nın anılarında yaşamaktadır Tanis’in amacı onu dışarı çıkarmaktır Bu büyük maceranın sonunu sizlere anlatmayacağım İsteyenler Tanis the Shadow Years adlı kitaba ulaşmayı deneyebilir
Ancak bu aşk bir trajediyle sonuçlanır Tanis istediğine ulaşamaz Bu satırlarda, enfes yazılmış bu romanın son sözlerinde, Tanis’in geçmiş ve gelecek arasındaki çatışmaya direndiğini görürüz Tanis bu acılı aşk üçgeninde Tanis, büyük bir aşkın varolabileceğini anlar Ve belki, bir gün kendisi için bile  
Bütün bir kış boyunca Tanis, granit bir yamaca iki heykel yontar Kendi zihniyle birlikte, Kishpa ve Brandella’nın ölmesine engel olmak için Sonsuz aşkın bir simgesi olarak Bu heykellerin hiçbir yerine bir tek imza, bir tek işaret koymaz Bir daha eline keski de almayacaktır Solace yakınlarındaki bu dağları terk eder ve ortadan kaybolur Bu zamandan seneler sonra, hepimizin yakından bildiği buluşmaya gelene kadar neler yaşadığı ve sakalını büyütme hikayesi maalesef henüz yazılmamıştır O yıllar içinde bu acılı, ikilemlerle dolu, başkaları ve dünya için doğruyu yapmaya çalışan ancak kendi doğrularını bulamayan, dertli ve yalnız adamın maceraları karanlıktadır
Yıllar sonra, Tanis’den ve savaşlardan bile  İnsanlar bu heykellerin yarattığı görüntüleri takdir etmek için uzaklardan gelirler Bu görüntüden ilham bulmaya  
Ve zaman içinde bir kadın ve bir adam hakkında bir efsane belirir
Ve onları yontan heykeltraş hakkında  
“  Ben burada kalırken, eğer bu dünyayı terkedersen, seni hatıralarımda sevgiyle saklayacağım Sonuçta, hatıralar nedir ki, asla kaybetmek istemediğin şeyleri saklamanın bir yolu olmak dışında?
Hoşçakal, ama asla elveda değil ”
Brandella, mektubunda, Tanis’e  
Doğrudur, Tanis bir Elric değildi Kılıç kulanmayı, öldürmeyi asla sevemedi Tanis bir Robin Hood da değildi Okuyla numaralar da yapamadı Tanis bir Raistlin de değildi, tanrıları öldürmeye kalkmadı Tanis bir Casanova da değildi, kadınları baştan çıkartmak amacıyla çıkmamıştı yola Bir melezdi Bir “insan”dı Günahı ve sevabıyla Kılıç kullandı ama sadece sevdiklerini korumak için Ok attı ama sadece düşmanlarını durdurmak için Tanrılara kafa tuttu ama aşkı için Kadınlarla da birlikte oldu  
  ama sadece sevdiği için
Fantazyanın içinde doğaüstü yaratıklar ve hep olmak istediğimiz gibi insanüstü güçlere sahip canlılar arasında bazılarımıza sönük ve pasif geldi Tanis Raistlin’i kendisine model seçmiş olanlara özellikle Ama Tanis, bizim de bugün kısılabileceğimiz kapanlara karşı savaşıyordu yaşamında Bizim de vermekte güçlük çekebileceğimiz kararları vermişti o Bizden çok fazla şey taşıyordu içinde O sadece “iyiyle kötü arasında kalmış acılı karakter” lerin işlendiği bildungsroman’lardan farklıydı
Bence, Margaret Weis, Raistlin’in daha fazla para getirdiğini anlamadan önce Tanis’i, tüm romanların başında kendi fantezilerinden yaratmıştı Weis’in kafasındaki “mükemmel erkek” idi Tanis bence Sevdiği kadın için dünyadan vazgeçebilen, kendisini feda edebilen ama asla ona güvenenleri yüzüstü bırakmayacak bir erkek
Tanis kendi değerini sorgulasa ve liderliğe kendisini layık görmese de, doğal bir liderdi Grubu ilgilendiren kararları bir general gibi değil, bir aile babası gibi almıştı Kalbiyle
Ruhlar Savaşı
Tanis, Mızrak Kahramanları’nı, Son Yuva Hanı’ndan kaçırdığında yaşamının en büyük adımını atmış oluyordu Yapayalnız, elinde kılıcı, eski bir dostun anısını ve oğlunu kurtarırken yaşamının söneceği o güne kadar
Tanis, Xak Tsaroth yolunda, grubun arabuluculuğunu üstelenmişti İçteki sorunları değil ama dıştaki sorunları göğüslüyor ve kararlar veriyordu Diğer tüm arkadaşlarının hayatı bu kararlarına bağlıydı, bundan sık sık rahatsızlık duymasına rağmen başarıyla yerine getirdi Qualinesti elfleri grubu kurtardığında geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktı
Laurana, bir kez daha karşısına çıkar ve çocukken verdikleri sözü hatırlatır Burada o sarmaşık dallarından örülmüş gibi görünen işlemeli yüzüğü Laurana’ya geri verir Bu genç kadını incitmiştir Yüzüğü fırlatır ve gider Ancak grubu takip edecektir
Grubun Sla-Mori’den geçişi sırasında Tanis’in belki de yaşamı boyunca alacağı ilk büyük işaret onu beklemektedir Bu işaret, onun başarılarla ama acı dolu, dostlarıyla ama kayıp dolu, sevgiyle ama hüzün dolu yaşamını simgeleyecektir
Bu işaret, kadim elf lideri Kith-Kanan’ın kılıcı Ejderöldüren’den başkası değildi
Kith-Kanan’ın mumyası karmaşa esnasında Tanis’e kılıcı kendi eliyle vermişti Bu, Tanis’in varlığının anlamı ve değerini göstermekteydi
Tanis, bu kılıçla Verminaard’ı öldürür Bunun ardından Kharas’ın Çekici’nin bulunmasında ve Pax Tharkas’daki kaçakların kurtarılmasında rol oynar
Grup, Flotsam’a geldiğinde Tanis, belki de Lance okuyucularının en çok eleştirdiği şeyi yapar Kit ile karşılaşır ve görünüşe göre grubu unutur
Tanis, Kit’i özlüyordu Bunda garipsenecek birşey yoktu Onunla uyum içinde çalışarak atlattıkları maceraları özlüyordu, Kit’in sıcaklığını ve tarzını özlüyordu Özellikle Laurana’daki değişimi gördükten ve elflerin onu asla içlerine kabul etmeyeceklerini bir defa daha gördükten sonra insan tarafına yıkılarak bunun acısını çıkarmaya uğraştı Eskisi gibi, savaşsız, ölümsüz bir çocukluk arıyordu Tüm grubun aynı tarafta olduğu, en büyük sorunun Otik’in fazla pişmiş patatesleri olduğu, Raist’in tıksırık, çelimsiz ve küstah bir çocuk, Sturm’un şövalyelere özenen bir genç olduğu zamanları Vallen ağaçlarının arasındaki geçmişlerini arıyordu Beş senedir görmediği dostlarını ve bir anda gecenin içine kaçarak yokedilen huzurlu arkadaşlıklarını arıyordu
Kit işte bütün bunları temsil ediyordu Tanis Kitiara için arkadaşlarını satmadı Sadece asla elde edemedikleri masum gençliklerini aradı Kit’in çelik sertliğinde ve yağlanmış zırh kokulu teninde
Ondan kaçtı sonunda Ona güvenenlere döndü ve hakkı olan liderliği alarak grubu Kan Denizi’nden geçirmek için yola çıktı
Tanis, Kit’in ejderine tırmanıp dostlarını sona terketmektense, ölümü seçti
Bundan sonra Kit, Tanis’i kandırarak, Laurana’nın elinde olduğunu idda ederek onu tuzağa düşürdü Tanis, gerçek aşkı olduğunu anladığı elf hanımının kurtulması için Kötülükler Kraliçesine gitmeye hazırdı
Ancak düşmanın kalbinde, Kötülükler Tanrısı’nın huzurunda, binlerce düşmanın gözleri üzerindeyken kılıcını çekip Ariakas’ı, tüm ejderha ordularının başını öldürdü Laurana’nın ve dostlarının aşkı için
Bundan sonra tüm dünyanın kralı olmaya, Laurana’nın aşkını tercih etti ve Kit’e sırtını döndü
“Ben kararımı çok önce vermiştim Kitiara Ona ulaşabilmesi için Lord Soth’un önce beni öldürmesi gerekecek Benim ölümümün onun – ya da senin – Laurana’yı öldürmenize engel olmayacağını bildiğim halde Paladine’a, onun ruhunu koruması için dua edeceğim Tanrılar bana bir ruh borçlu Her nasılsa bunun – bu son duamın – bana bahşedileceğini biliyorum ”
Tanis, Kitiara’ya  
Tanis ve Laurana savaştan sonra evlenirler Artık daha zorlu bir savaş onları beklemektedir Ulusları birbirlerine yakınlaştırmak, aralarında barış ve huzur ortamı yaratmak tüm zamanlarını almaktadır Laurana eski halinden oldukça farklıdır Onu gören herkesi şok edecek güzelliği durmaktadır, ancak artık Aktaş Konsülü’nün ordularını – Sturm Brightblade’in Yüksek Ermiş Kulesi’nde Kitiara tarafından öldürülmesinden sonra zoraki olarak – komuta etmesi ile insanların gözünde bambaşka bir seviyeye yükselmiştir
Bütün insanlar, onları Ejderha Ordularının zulmünden kurtaran ordulara komuta eden tanrısal güzelliğe sahip Altın General’den ve Tanis Yarı-elf’den bahsetmektedir Laurana aynı zamanda Qualinesti’ye dönerek kardeşleriyle – ki her biri ayrı maceralara gitmiştir – tekrar bir araya gelir
Tanis ise tüm ırkların tanıdığı ve sahiplendiği bir ikona dönüşmüştür Ne elfler ne de insanlar tarafından kabul edilmeyen bir ***in, gün gelip devranın dönmesi sonucu bütün kıtalarını kurtaran kişilere önderlik etmesi, baskı altında ufalıp kaçmaması, tam tersine sertleşip çeliğe dönüşmesi umurlarında değildir aslında Onlar, Karanlık Kraliçe’nin sağ kolu, büyücü ve kara rahip Ariakas’ı, düşmanın karargahında ve Takhisis’in huzurunda öldüren – Raistlin’in büyüsü yardımıyla – bu sakallı ve hüzünlü adamı sevmektedir Onun dertleri, sorunları kimse tarafından önemsenmez, dikkate alınmaz Tanis, tüm ırklar tarafından manipüle edilmeye çalışılmaktadır artık ancak bunu başaramayacaklardır
Tanis, Solamnikler tarafından bir şövalye ilan edilmiştir Sembolik olarak verilen bu şövalyeliği çoğundan daha fazla hakettiğini göstermesi ise an meselesidir Göğsünde Solamniya Şövalyelerinin Gül Şövalyesi zırhı, belinde elflerin en saygın ve ölümcül lejyonu olan Vahşikoşucular’ın yeşil kuşağı, boynunda cücelerin en büyük nişanı ola Kharas Madalyonu Yaşamış hiçkimse bu kadar onurlandırılmamıştı ancak Tanis hala rahat değildi Ya da şöyle söyleyelim, belki de ona rahat batıyordu
Raistlin’in bu arada Cehennem’e girerek Takhisis’i düelloya davet etmesi, tanrçayla kapışma planı başlamıştı Kitiara, uçan hisarlardan biriyle Palanthas’a saldırdı, Lord Soth hortlak lejyonuyla şehrin kapılarına dayanmak üzere at sürüyordu
Tanis, Lord Gunthar ve Amothus’u bu tehlikeye karşı uyarmaya çalışmıştı ancak diğer adamlar Tanis’i hala ciddiye almakta zorlanıyorlardı Yine de Gunthar uth Wistan’ın bilgeliği diğerlerinden fazlaydı Yüksek Ermiş Kulesi’nde konum alırlar ancak uçan hisar onları geçip gider Amacı direk Palanthas’a saldırmaktır Tanis bunu anlamış ve şehre geri dönmüştür Burada komutanlarla münakaşaya tutulur, Lord Soth’u kapılarda karşılayıp onu durdurmaya çalışacaktır Bunun bir intihar olduğunu herkes bilmektedir, zira yüzlerce yıllık bir tecrübeye sahip, ölümsüz bir hortlağın karşısında durabilecek bir ölümlü yoktur Ancak bu Tanis’i durdurmaz ve Laurana’ya, biricik karısına son mektubunu yazarak tüm lordları ikna etmeyi başarır Ne de olsa yaşayan en yaşlı Gül Şövalyesidir Dalamar’dan aldığı tılsım onu Soth’un ölüm büyülerine karşı koruyacaktır
Burada Lord Gunthar’ın Tanis hakkındaki düşünceleri de çok mühimdir:
“Tanis’de kurmuş olduğu gözle görülmeyen engellerin aşılmasını engelleyen bir şey, bir çekingenlik, bir içine kapanıklılık vardı Gunthar, şimdi ona bakınca kendisini bu güne kadar olduğundan çok daha yakın hissetti Tanis’e Hafif çekik gözlerinde bir irfan gördü; pek öyle kolayca kazanılmamış, içindeki ıstırap ve acılardan süzülüp gelmiş bir irfan Korktuğunu hemen kabul edecek kadar cesaretini sindirmiş birinin korkusunu gördü onda Ona bakınca bir lider gördü Öyle sadece kılıcını sallayarak savaşta insanların saldırmasını sağlayan biri değil, sakin bir tarzda, insanlardan en fazlasını alabilen, içlerinde olduğunu bile bilmedikleri cevherlere ulaşmaları için insanlara yardım eden bir lider Sonunda Gunthar o güne kadar idrak edemediği bir şeyi anladı Soyu nesiller boyu hiç kirlenmeden devam etmiş olan Sturm Brightblade’in neden bu *** yarı-elfi –eğer söylenenler doğruysa – acımasız bir tecavüzün bir ürünü olan bu yarı-elfi izlemeyi seçmiş olduğunu artık biliyordu Artık bir elf prensesi ve tanıdığı en güzel, en güçlü kadınlardan biri olan Laurana’nın neden her şeyini – hatta hayatını bile – bu adamın aşkı için gözden çıkartmış olduğunu anladı ”
“Bu bizim son ayrılığımız olacak Dünya bir daha bizi ayıramayacak Seni bekleyeceğim Laurana, zamanın öldüğü o diyarda  ”
Tanis son mektubunda, Laurana’ya 
Tanis, bronz ejderha Khirsah’a binerek Palanthas kapılarına gider Ölümüyle kucaklaşmaya
Soth’un ilk büyüsü Khirsah’ı öldürür ve Soth, şövalye usulüne uyarak atından inerek kılıcını çeker Tanis ile uzun bir süre Palanthas kapılarında kılıç dövüştürürler Tanis çok cesurca savaşır ancak Soth’un kılıcının ucunda can verir
Ancak Tas ve Caramon’un geleceğe yaptığı yolculuk onların bu olayları önceden bilmesine ve bir kender olan Tas’ın geleceği değiştirmesine sebep olur Bileziği alarak kaçan Tas, Tanis’i mutlak bir ölümden kurtarır
Tanis ve Caramon, Yüksek Büyücülük Kulesi’ne hisardan atlarlar ve peşinde Karanlıklar Kraliçesi ile dünyaya dönmekte olan Raistlin’i karşılamak üzere laboratuara inerler Bu esnada Kitiara ve Dalamar ölümcül bir kapışma sonucu yerde yatmaktadırlar Kitiara Dalamara da ihanet etmiştir ancak Tanis ve Caramon’un gelişi Dalamar’ı ölümden kurtarır Kitiara, Tanis’i gördüğünde eski günlere döner Flotsam’da mı? Yeniden mi biraraya gelmişlerdi? Tabii ya! Ona geri dönmüştü! Tanis’i yanına çağırır Tanis gençliğinin bu fırtınalı aşkını görünce şok olmuştur Geçmiş, Sturm’lu, Flint’li, Raist’li, Caramon’lu, Kit’li geçmiş bir anda ikisini de önüne katıp götüren bir sel olmuştur adeta Tanis Kit’i en son, koluna sıcak tırnaklarını saplayarak Laurana ile gitmesine izin verdiği ve bunu aşkı yüzünden yaptığını söylediği o tapınakta görmüştür Şimdi ise bütün bir geçmiş ölüyor gibidir Tanis, eski aşkını kucaklamak için geldiğinde Kitiara onun gözlerinde kendi ölümünü görür Kit, Tanis’e sarılır ve zorlukla inler: “Seni  zayıf  şey  ” Ona bakar ve devam eder Sesi hem azarlar gibi hem de pişman çıkmaktadır Geri dönülemez bir yola gelmiştir ve seçimlerini yaşamaktadırlar Kitiara belki de yaşamı boyunca ilk kez yaptıklarından pişmanlık duyacaktır bu karanlık ve soğuk taşın üstünde ölümü beklerken “Dünya bizim olabilirdi Senin ve benim ”
Tanis hüzünle cevaplar “Ben dünyaya sahibim Kitiara ”
Sonra Kitiara’nın ölüme bakan gözleri orada başka birşey daha görür Bu gördüğü onu dehşete sürüklemiştir Çırpınarak gelecek olan şeyi uzak tutmak isterken Tanis’e yalvarmaktadır Onu kurtarabileceğini düşünmektedir Yaşamında Tanis’e ya da başka bir erkeğe muhtaç olmadan yaşamak için uğraşan Kitiara, Tanis’den medet umarak, yardım isteyerek, onu sevdiğini söyleyerek, laboratuarın karanlık bir köşesinde son nefesini verir
Tanis, kıvırcık saçları yana iterek ölümün getirmesi gereken o buruk huzuru arar ancak Kitiara yaşadığı gibi ölmüştür Getirdiği, yaydığı acılar onu ölümünde bulmuş, rahat bırakmamış hatta ölümünden sonra da ona musallat olmak üzere yanına yanaşmıştır usulca O çekici çarpık gülümsemesi yoktur yüzünde
“Beni almasına izin verme! Tanis hayır! Onu uzaklaştır! Seni hep sevdim yarı-elf! Seni  her zaman  Sevdim  ”
Kitiara, Tanis’e 
Caramon, kardeşini ne pahasına olursa olsun durdurmak için Cehennem’e girer Ve Lord Soth da Tanis, Dalamar ve Kit’in bulunduğu laboratuara gelir Tanis elini kılıcına atar ancak Dalamar tarafından durdurulur Soth, hep hayranlık beslediği Kitiara’nın cesedini almak için gelmiştir Yaşamında sahip olamadığı kadına, ölümünde sahip olmak için
Soth, Tanis’e seslenir Onu bırakmasını ister Tanis’in aşkı (!) Kitiara’yı hala o düzleme bağlamaktadır Dalamar usulca Tanis’i ikna etmeye çalışır Kitiara hepsini, Soth’u bile kullanmıştır Kimseyi sevmemiştir
Ancak Tanis’i ikna eden Soth olur Ona yaşamını hatırlatır, başkaları için birçok seferler vazgeçmeye kalktığı yaşamını Ve aurana’nın yüzü belki de ilk defa tam manasıyla Tanis’in zihninde yerleşir Kitiara’nın soğumuş yüzü artık silinmiştir Tanis elini kılıcından çeker ve Soth, Kitiara’nın ölüsünü de alıp gider
“Sende yaşam var Yarı-elf Yaşaman için bir çok nedenin var Yaşayanlar arasında sana muhtaç olanlar var Biliyorum, çünkü şu an senin olanlar bir zamanlar benimdi Ben bunların kıymetini bilmedim, ışıktansa karanlıkta yaşamayı seçtim Beni mi izleyeceksin? Her şeyi, çok önce gecenin yollarında yürümeyi seçmiş biri için yabana mı atacaksın?”
Lord Soth Tanis’e 
Raistlin pes eder Kapı kapalı kalır Kraliçe intikamını almak üzere genç ama çok yaşlı büyücünün üzerinde pençelerini kapar
Bundan sonra çoğu kişi için son macera başlamak üzeredir Tanrıların babası Kaos gelmek üzeredir ve Krynn’ın gördüğü en sıcak yaz başlamaktadır
Tanis ile Laurana’nın Gilthas isminde bir çocukları olmuştur Gilthas, adını amcası Gilthanas’tan almış, zayıf ve kırılgan bir bebekti Büyüdükçe daha iyi ve sağlıklı oldu ama bebekliğinde Laurana ve Tanis’in özenli yaklaşımı ile hayatta kalabilmişti Porthios ve Alhana – iki elf ulusunu birleştirmek için biraraya getirilmiş iki kişi – Qualinesti’den ayrılır ayrılmaz, radikaller küçük bir isyan çıkararak başa Gilthas’ı geçirirler Onun zayıflığı kolayca manipüle edilebilir gibi gelmektedir Ancak yanılırlar Gilthas kukla bir kral olsa da istediklerini kabul ettirir
Porthios ve Alhana sürgündeki kara elflerdir artık
Steel Brightblade ve Palin Majere, Caramon’un diğer iki oğlu olan Tanin ve Sturm’un cesetlerini getirmek içni Solace’e varırlar Tanis onları karşılar Steel, Sturm Brightblade ile Kitiara uth Matar’ın oğludur ve bir Takhisis Şövalyesidir Ancak babasını çağırıştıran bir yapısı, tavrı vardır Bu Tanis’i, onu babasının mezarına götürdüklerinde olduğu gibi yine etkiler Burada, Steel babasının kılıcını ve yıldızcevherini almıştır Tanis, ertesi gün Laurana’sıyla vedalaşır Elf hanımı da Gilthas’dan gelen ve tuzak kokan bir davat üzerine Qualinesti’ye gitmeye hazırlanmaktadır Bunun son vedaları olabileceğini bilmektedirler Bütün gün konuşur, eski günlerden, kaygılardan, mutluluklardan, hüzünlerden bahsederler Gülerler ve birbirlerine sarılırlar Aşkları hiç azalmamıştır, hiç yenilenmeye ihtiyaç duymamaktadır Usulca vedalaşırlar Kırık sözler birbirini kovalar Aşk ve sevgi sözleri Veda sözleri Ayrılırlar
Ayak sesleri durgun havada yankılandı Belki de ikisi de gittiklerinde hep böyle bir yankılanacaklardı Belki de ruhları bu evi dolaşacaktı, aşk ve kahkahanın kutsanmış
ruhları 
Tanis, bundan sonra karanlık haberleri iletmek için Yüksek Ermiş Kulesi’ne gider Ariakas’ın oğlu olan ve Solamnik’ler tarafından yetiştirilmesine rağmen kalbinde Takhisis’e bağlı kalan Ariakan’ın ordusu yola çıkmıştır Takhisis Şövalyeleri, düzensiz ordulardan yakınan Ariakan’ın buluşudur ve şimdiye kadar kusursuz işlemektedir Tanis, Sör Thomas’ı ikna etmeye çalışır ve gelen haberlerin de yardımıyla bunu başarır Birlikte oturup Ariakan’ın ordusunun savaş planını yapmaya başlarlar
Dalamar, Leydi Crysania, Sör Thomas ve diğer şövalyeler ile Tanis bir toplantı yaparlar Dalamar onları Ariakan’ın gücü karşısında uyarır Mamutlar, Lord Soth ve onun hortlak askerleri, yaban denilen Kuzeyli barbar sürüleri, Takhisis Şövalyeleri ve gölgelerde yürüyen hayalet savaşçılar hepsinin yüreklerine korku salar ancak şövalyeler, tüm Krynn’ın savunmasının burada başladığını bilmektedirler Dalamar ve Crysania Palanthas’a döner, Tanis zor bir seçimle karşı karşıya kalır Evine dönüp, yuvasını korumak ile savaş meydanında kalmak ve genç şövalyelere komuta etmek
Laurana uzaklardadır, evi boştur artık Tanis usulca Crysania’ya bakar Crysania, artık görmeyen gözleriyle Tanis’e döner Tanis kararını çoktan vermiş olduğunu anlar Aşağılarda bir yerde taş zeminde kızıl bir leke vardır Şövalyeler onun üzerine basmazlar, ona saygı gösterirler Tanis, Sturm’u görebilmektedir diğer şövalyeler arasında, kendisine bakarken, gülümseyerek Kararını vermiştir Yıllar önce, Son Yuva Hanı’nda garip olaylarla karşılaşan ve birbirine sımsıkı tutnan o tuhaf grubun lideri olarak söylediği sözleri söyler Tarihin sayfalarında yer etmeyecek, insanların yüreklerine huşu salmayacak ama bir grup masum ama cesur dostun dünyayı kurtarmaya çıktıklarında söylediği o sözler
“Mutfaktan çıkacağız  ”
Tanis, Sör Thomas’a  
Tanis, savaşın ilk günlerinden birinde Sturm’un hayalini – rüyasını? – görür Sturm, oğlunun düşmanın saflarında olduğunu ama hala kaybedilmediğini söyler ve Tanis’den ona söz vermesini ister Oğlunu kollayacaktır
Ve uzun bir hayatın sonuna geldik Yer, Yüksek Ermiş Kulesi Zaman, Alev Yazı Steel Brightblade içeri sızmıştır Henüz, daha evvel hiç düşmemiş olan kule, ele geçirilmemiştir Tanis, Solamnikler ve şövalyeler inanılmaz bir savaş vermektedirler Steel birkaç Solamniya Şövalyesi ile karşılaşır, ayağı kanda kayar ve babasının kılıcı elinden kurtulur, kendisi yere düşer Genç şövalye Steel’ı öldürmek üzereyken Tanis, şövalyeyi durdurur Steel, Tanis’in elini tutarak kaldırır yaşamı bir defa daha Yarı-Elf tarafından kurtarılmıştır Teşekkür etmeye kalkar ancak Tanis aniden öne doğru sarsılır Gözleri açılır ve aşağı kayar Ardında bir yaban durmaktadır Kılıcını Tanis’in sırtından çıkarır
Steel aniden Tanis’i kucaklar, yere düşmesine engel olmak ister, “Yarı-Elf!” Diye haykırır “Sana vuran ben değildim! Yemin ederim!” Tanis de: “Biliyorum  ” Diye cevap verir “Sen bir Brightblade’sin  ” Ve gözleri Steel’ın ardındaki bir görüntüye takılır Yılların ötesinden, biricik dostu, yine Yüksek Ermiş Kulesi’nde bir savaşta ölmüş olan dostu Sturm Brightblade, Tanis Yarı-Elf’i öte dünyaya taşımaya gelmiştir Dostunun cesedini kollarına alır ve avluyu terkeder Tarih 383 AC’dir
Savaş nasıl gitti? Kaos mu yendi mi çocukları mı? Tas, Caramon, Raist, Tika neler yaptılar? Bu soruları yanıtlamayacağım Hepsinin cevapları ve daha fazlası Dragons of Summer Flame’de Biz biraz daha ilerleyeceğiz
Tanis artık Son Kahramanlar Mezarı’nda yatmaktadır Beyaz mermer lahidi üzerine, yeşil deri zırhıyla yatırılmıştır Yanında Nehiryeli ve Altınay’ın – daha doğrusu tüm Ansalon’un – Mavi Kristal Asa’sı durmaktadır Çünkü Ejderöldüren kayıptır
Şimdi bir süreliğine Gilthas’a odaklanalım Tanis’in “kukla” oğluna Evet, Gilthas Tanis’in oğluydu ancak Laurana’nın çocuğuydu Elfler arasında adet olduğu üzere çocuk, babasının evinin ismini alırdı ancak Tanis geçersiz doğum ve sorgulanabilir bir kana sahip olduğundan Gilthas, annesinin evinden isimlendirildi Ki bu da Solostaran idi Tanis daima kendi yaşadığı sorunların oğluna geçmemesi için dua etmişti Onun, dörtte bir insan kanı taşıdığını biliyordu ancak bu kan, kendisini çocuğun fiziksel yapısında belli etmiyordu Tanis, iç yapısında da belirgin olmamasını dilemişti Maalesef Gil, gençliğinde elf çocukları gibi huzurlu, sakin değildi Asi bir yapısı vardı
Tanis, kendi iç dünyasını ve onlara yasaklanmış gibi görünen huzurunu korumak için kentin dışında yapmıştı evini Etrafta Gilthas’a arkadaşlık edecek kimse de yoktu Böylece Gilthas garip tavırlar göstermeye başladı Korkunç baş ağrılarından yakınıyor, hiçkimseye söylemese de bunların babasından gelen insan tarafının suçu olduğunu düşünüyordu Damarlarını kesse ve bu yabancı kanı akıtsa biteceklerdi sanki
Gilthas babasından utanıyordu Ondan bazen kendisi bile şaşırtacak kadar tiksiniyordu Ona benzemediğini tekrar tekrar söylüyordu Böylece bir yuvaya, ırka, aileye, huzura, dengeli bir karaktere sahip olamayan Tanis, bir oğuldan da mahrum kalıyordu bir anlamda
Gilthas bir gün Thalas-Enthia’dan yani Qualinesti’nin senatörlerinden bir davet alır Porthios adına düzenlenen bir kutlamaya çağırılmaktadır Tanis ve Laurana gitmesine izin vermezler, böylece Gilthas kaçar Tanis onu bulmak için yola düşer Elflerin kendi içine kapanmasını radikal olarak savunan Rashas oğlunu götürmüştür
Gilthas Qualinesti’yi hayatı boyunca ait olduğu ama hiç görmediği yuvası olarak kabul eder Herşey çok güzeldir, ahenkli, huzur içinde Eski yaşamına ait herşey ondan esirgenmiş bu güzellik içinde yitmektedir Atı bile çirkin ve hantal görünmektedir İnsan gibi Babası gibi Tanis gibi Böylece tam bir elf gibi hissetmeye başlamıştır kendisini Ancak onu öyle kabul etmeyeceklerin arasında durmaktadır Senatonun, Rashas’ın ve radikal elflerin Ancak Alhana Yıldızmeltemi ile karşılaşması onun babası hakkındaki tiksintisini değiştirmeye başlar Tanis, oğluna başarılarından, onurlarından ve yaptıklarından bahsetmemiştir Bunlarla övünmeye çalışmamıştır Yaşamı mücadele etmekle geçen bir baba gibi, oğlunu bunlardan uzak yetiştirmek istemiştir
Şimdi Tanis’i Alhana’nın ağzından Rashas'a verdiği bir söylevde dinleyelim:
“  Tanis Yarı-Elf zamanımızın büyük adamlarındandır Tüm Ansalon tarafından tanınır ve saygı duyulur Bütün ulusların verebileceği en büyük onurlarla şereflendirilmiştir, ki bunların içinde elf ulusu da vardır Gururlu Solamniya Şövalyeleri onun önünde saygıyla diz çöker Palanthas’daki Paladine Tapınağı’nın Saygıdeğer Kızı Crysania onu dost olarak kabul eder Thorbardin’in cüce kralı Tanis Yarı-Elf’e kardeşim der Ve kendisini kenderlerin masum takdirini kazanmakla şanslı hisseder  ”
Bunların üzerine Gilthas farkeder ki Qualinesti’de hapis olmuştur Rashas ve Senato onu manipüle edebilecekleri bir krala dönüştürmeye karar verirler Yani Güneşlerin ve Yıldızların Sözcüsü Gilthas aynı babası gibi – farkında olmadan – rütbeyi, gücü, kudreti elinin tersiyle iter Ancak bu güç ona teklif edilen bir güç değildir Bu, ona çiviyle çakılan bir güçtür Hemen tepesinde ipleri olan  
Tanis, bu sırada Dalamar tarafından Yüksek Büyücülük Kulesi’ne getirilir Burada ikili Gilthas ile Tanis’i buluşturacak bir plan yaparlar
“Kara Majesteleri’nin gözünde senin çok yüksek itibarın var Tanis ”
Dalamar, Tanis’e  
Gilthas, Alhana’nın da yardımıyla kaçmaya çalışır ancak onu ve Yıldızmeltemi’ni yakalarlar ve ayrı odalara kapatırlar Rashas burada ilk defa gerçek yüzünü gösterecektir Laurana’ya ve Tanis’e hakaretler ederek Gilthas’ı sindirmeye çalışır Ancak Gilthas için bu son birkaç gün fazlasıyla aydınlatıcı olmuştur Babası ve annesinin neden onu Qualinesti’ye götürmek istemediklerini, babasının yaşadığı zorlukları ve onların başarılarını anlamıştır
“Seni küstah melez Baban bir ***ti Annesiyle düzüşen adamın adını asla bilmedi Kadın, utancı ile birlikte sürülmeliydi Böyle söylemiştim, ama Solostaran yumuşak kalpli, tetenek bir yaşlı aptaldı Annene gelince! Hangi aklıbaşında elf hanımı zırh kuşanıp bir erkek gibi savaşa gider? Bunu eğlendirici bulduğuna şüphem yok – Gece ve gündüz birçok askerle çevrili olmak! Senin annen şişirilmiş bir kamp takipçisinden başka birşey değildi Diğerlerinin işi onunla bittiğinde, yarı-elf onu alacak tek kişiydi! Böyle bir sülaleyle, Qualinesti’nin havasını bir koklamana izin vermek bile, hakettiğinden daha büyük bir onurdur, Prens Gilthas!  Sen tam babanın oğlusun!”
“İltifatınız için teşekkürler bayım ”
Rashas ve Gilthas arasında geçen diyalog  
Bundan sonra Tanis ve Dalamar, Gilthas’ı kurtarmak için planlarını yürürlüğe sokarlar Ancak Gilthas Tanis ile gelmeyi reddeder Çünkü Rashas, Alhana’nın hayatını tehdit etmektedir Gilthas babasını reddederek ona yalan söyler Tanis buradan sonra Dalamar’ın isteğiyle Rashas’ın evine gider Orada ikili, Alhana Yıldızmeltemi ile karşılaşır Tanis, Alhana’yı bırakmayı reddeder ve Rashas’ın adamları tarafından yakalanır Ancak salıverilir Qualinesti sınırında ise Dalamar ile konuşurken büyü yardımıyla oraya gelen oğlu ile buluşur Gilthas, babasını görmek istemiştir
Baba ve oğul ilk defa birbirlerini görür gibi sarılırlar Tanis, oğlunun zayıf bir bebekten, güçlü ve gururlu bir krala – kukla olarak düşünülse bile, Gilthas ise babasının iğrenç yarı-insandan Mızrak Kahramanı Tanis Yarı-Elf’e dönüşmesini izler
Burada Gilthas Tanis’e, onun bir defasında Lord Gunthar’a, eğer özgür iradesiyle seçebilseydi, asla ve asla Mızrak Savaşı’na girmeyeceğini ancak yapması gerektiği şeyi yapıp, savaştığını söylemesinden bahseder Gilthas da şimdi yapmak zorunda olduğunu hissettiği şeyi yapmayı seçmiştir Tanis bunu en iyi anlayacak insandır Oğluna belki de hayatının ilk ve son danışmanlığını yapar Ona savaşında yardımcı olacak hayati şeyleri aktarır Savaşında yalnız olmadığını hissettirir Yapması gerekenleri açıklar Gilthas ile Tanis vedalaşır, oğul gözden kaybolur Tanis ise Dalamar ile birlikte Alhana ve Porthios’u kurtarmak için yola düşerler
“Daha evvel söylediğim gibi, Tanis Yarı-Elf’in oğlu, Takhisis’in elf tahtında görmek istediği son kişi Eğer bu bir telkin olacaksa dostum, Karanlık Majesteleri işlerin böyle gitmesini düşünmemişti Başarısız olmamızdan dolayı sonsuz bir üzüntü duyuyor ”
Dalamar, Tanis’e  
Laurana, bundan sonra Tanis ile olan evliliği yüzünden sadece oğluna akıl verebilecek Kraliçe Ana lakaplı bir danışmana dönüşür Tanis’in ölümüyle birlikte artık sadece oğlu kalmıştır Yeri artık onun yanındadır ve Qualinesti’ye yerleşir Gilthas, Alev Yazı’nda da kahramanlıklar gösterir ve ilk defa bir kukla olmadığını aslında kendi kuklacılarını yöneten daha büyük bir kuklacı olduğunu gösterir Gizli gizli isyancı elfleri desteklemektedir Babasının öğüdünü tutmuştur Gilthas burada ilk iblis savaşçıyı öldürerek Kaos Savaşı’nadaki yerini alır Ancak savaş sonrasında tanrıların gidişiyle, Ejderha Yüksek Efendileri’nden olan Beryllinthranox Qualinesti’yi ele geçirir Qualinesti, Beryl’in emriyle ejderhaya bağlı Neraka Şövalyeleri (Tanrıların gidişiyle bu ismi alan Takhisis Şövalyeleri) tarafından korunmakta ve yönetilmektedir Elfler artık köle bir topluluktur Ruhlar Savaşı başladıktan sonra, Gilthas karısı ve isyankarların lideri Dişi Aslan ile, Qualinesti elflerini cücelerin yaptığı geçitlerden Silvanesti’ye kaçırırken, Kraliçe Ana’yı yani bir zamanların Altın General’i yani annesi Laurana’yı geride bırakmak zorunda kalır Ancak bu vedadan önce bir defa da Laurana’ya kulak verelim:
“Binlerce yaşamın sorumluluğunu almak ne kadar zordur bilirim Yüzyüze olduğun şeyi biliyorum Sana cevaplar arayarak gelenlere sende sadece soruların olduğunu söylemek zorunda kalacaksın Umutsuzluğa düşenlere senin umudun olduğunu söyleyeceksin, umutsuzluk kalbini ağırlaştırmış da olsa Korkmuşlara cesaret aşılayacaksın, içinde korkuyla titresen de Ejderhayla yüzleşmek büyük cesaret gerektirir oğlum ve ben seni takdir ediyor, onurlanıyorum bu cesareti gösterdiğin için Ama böyle bir cesaret, halkını geleceğe götürmek için gereken cesaretin yanında önemsiz kalır, belirsizlik ve tehlike ile dolu bir geleceğe
-Ya yapamazsam, Anne? Ya başarısız olursam?
Başarısız olacaksın oğlum Zaman zaman başarısız olacaksın Ben, kendi isteklerimi onların ihtiyaçları üzerine çıkardığımda, beni takip edenleri başarısızlığa uğrattım Baban, Ejderha Yüceefendisi Kitiara’nın aşkını kovalamak için onları terkettiğinde, dostlarını başarısızlığa uğrattı
Sen mükemmel olmayan bir anne ve babanın çocuğusun oğlum Tökezlenip, dizlerinin üzerine düşecek ve tozun içinde bereli yatacaksın, bizim gibi Sadece tozda yatar kalırsan, gerçekten başarısız olursun Eğer tekrar ayağa kalkar ve devam edersen, bu başarısızlığı başarıya çevirirsin ”
Gilthas, annesini ve babasının anısını başarısızlığa uğratmayacağına yemin eder
Laurana, ona umutsuzca aşık olan Neraka Şövalyeleri lideri Mareşal Medan ile birlikte Beryl’i öldürme planı yapmıştır İsyankar elfler ve cücelerin yardımıyla Laurana, Beryl’i öldürmeyi başarır Bunun için hipnotize edici kılıç Kayıp Yıldız ve Tanis’in Ejderha Mızrağı’nı kullanır
Bu Ejderha Mızrağı, Tanis’e, Laurana ile evlenmelerinin hemen ertesinde bir hanım tarafından verilmiştir Kadın, kocasına ölümünden önce ait olan ve adamın severek baktığı Mızrak’ı Tanis’e teslim eder Ancak bu hediyeyi verirken sözleri çok düşündürücüdür Adam bir not bırakmıştır Ejderha Mızrağı’nı “anlayacak birine” vermesini ister Bu aynı zamanda Sturm’un ölmeden önce balkonlarda, Laurana’ya söylediği son sözlerdir “Tanis’e de ki  ” Der Sturm “O anlayacaktır ” Böylece bu Ejderha Mızrağı’nın Sturm’dan bir hediye olduğuna inanabiliriz
Mareşal Medan, bir elf tarafından öldürülür, ölürken ise Laurana’nın bin yıl evvel duyduğu sözleri söyler Bu sözler o zamanlar başka bir şövalye tarafından söylenmiştir Sturm Brightblade tarafından “Artık komuta sende ” ve Laurana da Beryl’in düşen çenesi ve çöken Güneş Kulesi’nin altında can verir Laurana için bir parça kurtuluş olmuştur belki de bu Ondan önce giden tüm dostları onu beklemekte gibi hissetmektedir Orada ona yardım edecek Tanis yoktur Sturm yoktur Quisalan elevas! Son sözleri olmuştur “Sevgi-bağlarımız ezeli  ”
Burada sözlerimin sonuna geliyorum Bu noktada iddialı sözler haykırmayacağım Tanis’in gerçekten yaşayan tek kahraman olduğunu idda etmeyeceğim Raistlin sevenleri küçük görmeyeceğim Tanis’i anlamak isteyenler yazının tamamını değil sadece Lord Gunthar uth Wistan’ın sözlerini tekrar okumalılar Bu adam bilgece konuşuyor zira Ve sadece umabilirim ki, Tanis’i yanlış anlayanlar yazıyı – dayanabildilerse tabii – okuduktan sonra fikirlerini değişmiş bulacaklardır Çünkü Tanis Ejderha Mızrağı’dır İyi ve Kötü arasındaki savaş Denge Tanis bizim gibidir Ama birçok yönden de bizden farklıdır Hem olduğumuz gibi hem de olmak istediğimiz gibidir Onun için Karanlıklar Kraliçesini yenmek, kendi içindeki karmaşayı yenmekten daha kolay bir iştir Önyargıyı yenmekte, bir ölüm şövalyesine saldırmaktan daha fazla zorluk çeker Sevgi arar Kabulleniş arar Farklı olduğu için dışlanan herkes gibi Yanındakilere varlığıyla destek olur “Bir hayaller adamıdır Dünyaya, kendine güvenen, cesur bir yüz gösterir Ama maskesinin altında kendini sorgulayan, şüpheci ve korkan bir adam saklar İçe dönük gözleri, gölgelere bakar Dışarı, güneşe değil Ve o bu hislerin zayıflık olmadığını bilir Tam tersine, bunlar onu daha iyi bir lider, daha büyük bir kral yapacaktır ” (Mareşal Medan’ın sözlerinden alıntılanmıştır )
Sevdikleri için savaşır, onlar için yaşar ve onlar için ölür Yapmak zorunda olduğu şeyler için Onu hep takip ettiler, onun için hayatlarını verdiler, çünkü o da onlar için hayatını vermekten çekinmedi
Şimdi uzun bir çalışmanın sonunda kendi zorunluluklarımı tamamladığımı hissediyorum Bu upuzun yolculuk boyunca sakalını sıvazlayan ve beni yalnız bırakmayan Tanthalas’a teşekkür ederim Uzun yıllar evvel gökyüzüne baktığımda ve kendimi yalnız hissettiğimde bana dostluk eden yarı-elfi uğurluyorum şimdi
Şimdi borcumu ödeme zamanı
Teşekkürler
|