|  | Osmanlı Devleti Hakkında Bilgiler |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Osmanlı Devleti Hakkında Bilgilerİçinde bulunduğumuz yıl osmanlı devleti´nin kuruluşunun 700  ,  türkiye Cumuhuriyeti nin  kuruluşunun ise 75  yıl dönümüne rast gelmektedir ve her iki yıl dönümü de  türkiye´de  çeşitli faaliyetlerle resmen kutlanmaktadır  Bu kutlamalar  türkiye  cumhuriyeti´nin  osmanlı´nın bir devamı olduğunun resmen kabulü anlamına mı gelmektedir? Eğer öyle ise bu,  cumhuriyetin  kuruluş yıllarında benimsenen ve daha sonra da uzun süre uygulamada kalan  " osmanlı´dan farklı olma" politikalarına ters değil midir? Bu sorulara verilecek cevap, rahatlıkla "evet"tir   Burada sorulması gereken asıl önemi soru şudur: peki ne olmuştur da 75 yıl içinde birbirine zıt iki yaklaşım benimsenmiştir? Bu sorunun cevabı "zaman" kavramıyla ilgilidir  tarih  kitaplarında zaman genellikle, birbirini takip eden "anlar" ve bu anlarda meydana gelen "olaylar" olarak kullanılır  Zamanın bu tarz kullanımı sonucu  tarih bir "ilk ve tek (biricik) olaylar listesi", yani bir değişme (change) olarak ortaya çıkar  Böyle bir yaklaşım, çoğu   kez, en az değişme kadar önemli bir kavram olan sürekliliği (continuity) tamamıyla ihmal eder  Zaman, birbiri arkasına gelen noktalar olarak ele alındığı gibi, zaman dilimleri (interval) ve dilimler içinde meydana gelen süreçler olarak da ele alınmaktadır  Bu durumda da, olaylar ve olgular, birlikte var oldukları düşünülerek gruplandırılmaktadır  Bu yaklaşımda vurgu, zaman akışında, birbirleriyle ilişkili olan olayların meydana getirdiği örüntüdedir  Başka bir ifadeyle, bir  tarihi olay, devam ede gelen olaylar grubu içinde yerine konularak,  olayların oluşturduğu varsayılan bütünden veya devamlılıktan yararlanılarak açıklanmaktadır  İyi bir tarihi analiz, zamanın bu iki tür kullanılışına da yer vermelidir [1]  Ancak, bunun mümkün olmadığı durumlar da vardır  Mesela,  tarihçinin yaşadığı zamanın  tarihi, yani, yakın  dönem  tarihi göz önüne alınırsa, burada olaylar henüz yaşanmaktadır ve tamamlanmamıştır  Bu yüzden de burada olayları tamamlanmış süreçler olarak gruplandırmak çoğu kez anlamlı olmaz [2]  Bu durumda, yaşanan olaylar, o olayları yaşayanlara bir değişme olarak görünecektir  cumhuriyetin kurucularına ve onların zamanında yaşamış  tarihçilere, yaptıkları ve yaşadıkları olayların neden daha çok bir değişme olarak göründüğü, neden kendilerini " osmanlı dan tamamen farklı" gördükleri böylece daha anlaşılır olmaktadır  Günümüz yönetici ve  tarihçilerinin  osmanlı ya karşı, neden  cumhuriyet in kurucularından ve o  dönemin  tarihçilerinden farklı bir yaklaşım içinde oldukları da aynı şekilde açıklanabilir  Günümüzün yönetici ve  tarihçileri,   cumhuriyet in  kuruluşu, öncesi ve sonrasında meydana gelen olaylara daha geniş bir zaman dilimi içinde  bakabilme imkanına sahiptirler  Böylece, o zamanın olaylarını  dönemler ve süreçler olarak gruplandırmak ve dolayısıyla da değişmeyle birlikte devamlılığı da görmek mümkün olmaktadır  Bununla birlikte,  türkiye  cumhuriyeti´nin hangi bakımlarda   osmanlı  geçmişinden bir "kopuş", yeni bir "başlangıç", hangi bakımlardan onun bir "devamı" olduğuna ilişkin tartışmalar,  çeşitli platformlarda bütün canlılığıyla devam etmektedir  türkiye  cumhuriyeti´nin  kuruluşu, elbette ki, "yeni ve taze" bir başlangıcı simgeliyordu  İlk  kuruluş yıllarında yapılan inkılaplar ve düzenlemeler, bu başlangıcın görünümleriydi  Diğer yandan,  cumhuriyet, selefi  osmanlı´dan, pek çok unsuru da miras almıştı  İşte, bu makalede,  osmanlı´dan  cumhuriyet e devam eden ve değişen unsurlar, toprak ve nüfus, siyasi rejim, hukuk ve kültür başlıkları altında incelenecektir  Asıl konuya geçmeden önce,  osmanlı´dan  cumhuriyet´e geçişin yaşandığı ortam ve   dönemin  tasvir edilmesi faydalı görünmektedir  osmanlı  devleti´nin dört yıl süren  I  Dünya Savaşı´na (1914-1918) girmesi, sonunu getiren sürecin de başlangıcı oldu  Savaşı kazanmasına rağmen, kaybeden tarafta yer alması, O nu  mağluplar arasına koydu  Bu mağlubiyet,  osmanlı  devleti´nin  tarihe karışması anlamına geliyordu  Çöken İmparatorluğun mirası anlamına gelen topraklarını paylaşma konusunu, Müttefikler, Paris´te düzenledikleri bir dizi konferansta tartıştılar  Nihayet, 1920´de  osmanlı  devlet adamlarının eline Sevr Anlaşması tutuşturulduğunda, elde kalan Anadolu topraklarının büyük bir kısmı Müttefikler arasında pay edilmiş, İç Anadolu´da küçük bir bölge Türklere bırakılmıştı  Türkler için bir "var olma"  meselesi halinde dönüşen yabancı işgalleri ve bu işgallerden kurtulmak için verilen *****lı mücadele, aynı zamanda, yeni kurulacak  devletin coğrafi mekanını hazırlama çabası anlamına geliyordu  Bu mekan hazırlama işi-Kurtuluş Savaşı (1919-1923) kastediliyor-çekilen büyük sıkıntılardan sonra başarıyla tamamlandığında, yeni kurulacak  devletin üzerinde gelişeceği coğrafi saha da belirlenmiş oldu  Bu zemin üzerine, yeni  türkiye  cumhuriyeti  devleti inşa edildi  "Var olma"  meselesi,  şimdi de, modern dünyaya ayak uydurarak,  "varlığını devam ettirme" meselesi haline dönüştü  cumhuriyet´in ilanı ile başlayan ve toplum hayatının bütün sahalarına yayılan inkılaplar ve düzenlemeler bu amaçla gerçekleştirildi  Ancak, inkılaplar bir yandan Batı modelinde yeniden yapılanmanın birer sembolünü teşkil ederken, diğer yandan da,  osmanlı  geçmişi ile bağların kopartılması anlamına geliyordu  Yeni kurulan  cumhuriyet in başkentinin Ankara olması da,   geçmişten uzaklaşma arzusunun  en sembolik göstergesiydi  | 
|   | 
|  | 
|  |