|  | İstanbulun Alınması(29 Mayıs 1493) |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İstanbulun Alınması(29 Mayıs 1493)Mehmet II  padişahlığının ilk yıllarında, her şeyden önce  İstanbul'u almak için çalışmaya başladı  İlkin, Bizans'a yardım gelecek tek yol olan deniz yolunu kontrol altına alacak tedbirler düşündü  Bunun için Boğaz'ın en dar yerinde İstanbul, Marmara Bölgesi'nde il ve Türkiye'nin en büyük kenti  Tarih boyunca çeşitli imparatorluklara başkentlik yapan, 133 milyar dolarlık yıllık üretimiyle Dünyada 34  sırada yer alır  Türkiye'nin kültür ve finans merkezidir  İstanbul, 41° K, 29° D koordinatlarında yer alır  Marmara kıyısı ve İstanbul Boğazı (Boğaziçi) boyunca, Haliç'i de çevreleyecek şekilde Türkiye'nin kuzeybatısında kurulmuştur   Rumeli Hisarı'nı yaptırmaya başladı  Boğazkesen adı verilen ve kısa bir zamanda tamamlanan bu kalenin vazifesi, Boğazdan geçecek gemileri kontrol etmek, Bizans'a yapılabilecek her türlü yardımı önleyebilmekti  Kale içine yerleştirilen ağır silâhlarla, bu kontrol ödevi, gereci gibi yerine getirilebildi   İstanbul 1453te Fatih Sultan Mehmedin şehri kuşatmasından önce de birçok kuşatmaya uğramıştı  Şehri çevreleyen Roma devri surları bütün önceki kuşatmaları durdurabilmişti  Çok uzun süren kuşatmalarda şehrin ihtiyaçları deniz yolu ile takviye edilirdi   Mehmet II  bütün yaz boyunca bu hazırlıklarla uğraştıktan, yapılan her şeyin başında bulunduktan sonra 1452 yılı sonbaharında  Edirne'ye döndü  Bütün kışı, ertesi yılın baharında girişmek kararında olduğu büyük işin hazırlıkları ile geçirdi   1453 baharının ilk günlerinde, Edirne Marmara Bölgesinin Trakya kısmında yer alır  Sınır kapısı, 'Bursa'nın oğlu, İstanbul'un babası' olarak vasıflandırılan ve Osmanlı Devletinin ikinci başkenti ve 'müze şehir' Edirne'nin doğusunda Kırklareli ve Tekirdağ, güneydoğusunda Çanakkale, batısında Yunanistan, kuzeybatısında Bulgaristan, güneyinde ise Ege Denizi bulunmaktadır   Rumeli Beylerbeyi Karaca Bey, büyük ordunun ve ağır silâhların geçeceği yolları ve köprüleri tamir etmek için önceden yola çıktı  Anadolu'dan da toplanan askerler, İshak Bey ve İsfendiyar oğlu İsmail Bey kuvvetleriyle  İstanbul önlerine geldiler ve Boğazkesendin koruyuculuğu altında kolayca Rumeli yakasına geçtiler  Rumeli' nin her yanından gelen askerler de İstanbul surlarının önünde yer aldılar  Beri yanda  Gelibolu'dan da 300 gemilik bir deniz kuvvetiyle hareket eden Baltaoğlu idaresindeki Türk donanması  İstanbul Boğazı'na girdi  Bütün bu ön hazırlıklardan sonra padişah Mehmet II  2 Nisan 1453 günü surların 3 kilometre kadar yakınında ve  Topkapı yöresinde ordugâhını kurdu  Kuşatmanın ilk günlerinde surlardan çıkan Bizanslılar, Türk ordusuna bir saldırıda bulunmak istedilerse de çok büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar  17/18 Nisan gecesinde, Türk askerleri, şehre bir saldırıda bulunmak istedilerse de bir başarı elde edemediler   21 Nisan günü, devam eden topçu ateşleri sonucu, Topkapı surlarının bir kısmı yıkıldı  Fakat Bizanslılar, bu gediklerden Türklerin girmesini önleyebilmek için derhal yıkılan yerleri tamir ettiler  Böylece, iki taraf da canla basla, savaşta, karşı tarafı yenebilmek için çalışıyordu   Sultan Mehmet II  bu sıralarda, şehrin en zayıf noktası olan Haliç önlerinden, donanma aracı ile İstanbul'u tehdit etmek için bir çâre düşünmeğe başladı  Haliç önü, büyük bir demir zincirle, gelecek gemilere kapalı bir durumda bulunuyordu  Bunun üzerine, bir gece, Mehmet II  Dolmabahçe ile  Kasımpaşa arasında kazıklar döşeterek 67 gemiyi, Dolmabahçe önlerinden Kasımpaşa'da Haliç'e indirmeyi başardı  Sabahleyin Türk gemilerini Haliç limanında gören  Rumlar, büsbütün dehşete kapılarak şaşırdılar   Türkler, bir buçuk aydır devam eden bu kuşatmadan, artık kesin sonucun alınması zamanının geldiğini gördüklerinden, son hücuma hazırlanmak için çalışıyorlardı   28 Mayıs sabahı, Türk topları görülmedik bir şekilde ateşe başladılar  Ertesi gün de topçu ateşinden sonra "kesin saldırıya geçilmesi kararlaştırıldı  Mehmet II  o gece bütün mevzileri dolaşmış ve gereken emirleri bizzat "vermişti   Gün doğmadan üç saat kadar önce Türk ordusunda hareket başladı  Askerlerden bazıları, surlara çıkmayı sağlayacak merdivenleri, surların önüne yığmağa başladılar  Bu işte çok kayıp verilmekle beraber, başarıya ulaşıldı   Bu çabalar sonunda, Ulubatlı Hasan adındaki bir Türk askeri, ilk defa olarak surlara çıkabilmeyi başardı   Orada derhal şehit olmakla beraber bundan şevke gelen öbür Türk askerleri hep birden hücuma geçerek surları almayı başardılar  Duvarların arkasında müthiş bir boğuşma başladı  Barut dumanı, ateş ve yangınlar her rafı kaplamış olduğundan, Türk askerleri, artık surların önüne kolayca yanaşabiliyorlardı  Top sesleri ve Allah Allah! sesleri arasında Türk askerleri artık çıkabiliyor ve surların üstteki çarpışmalara katılabiliyorlardı  Beri yanda  Marmara'daki Türk donanmasında bulunan askerler karaya çıkmışlar,  Haliç'te bulunan gemilerde  leventler de surların önüne gelmişlerdi  Artık, Bizans, Türklerin eline gitmek üzere idi  Surlardaki ilk çarpışmalardan kurtulabilen yeniçeriler, şehrin içine akmaya başlamışlar, bir meydandan ötekine uçmaya başlamışlardı  Önlerine, karşı koyabilen pek az insan çıkıyordu   Sabahın erken saatlerinde, Bizans halkı kiliselerde dualarını yaparken Türkler de, birçok yerlerden şehre girmiş bulunuyorlardı  Bizans fatihi Osmanlı İmparatorluğunun ilk hükümdarı  Fatih Sultan Mehmet, sade ve göz yaşartıcı bir törenle şehre girdi  İlk  Ayasofya'ya giderek Tanrıya dua etti  Ogüne kadar kilise olarak kullanılmış olan bu kutsal binayı, cami haline getirdi   Böylece, 23 yaşındaki genç hükümdar, yüzyıllar boyunca Müslüman devletlerin bir hayalini gerçekleştirmiş oluyordu   İstanbul'un alınması ve Bizans imparatorluğu'nun tarihe karışması, Fatih'in, tarihe en büyük başarısı olarak geçmiştir  Fakat bu olay, Fatih'in  Osmanlı İmparatorluğunu kurmak yolundaki çabasının ve yaptığı önemli işle bir başlangıcı durumundadır  | 
|   | 
|  | 
|  |