Kan-Çou Uygur Devleti |
08-21-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kan-Çou Uygur DevletiBir kısım soydaşlarının aşağı yukarı 150 yıldan beri sakin bulunduğu Kan-su bölgesine gelerek, buranın merkezi Kan-çou'da yerleşen Uygurlar, Ötüken, Kansu ve Doğu Türkistanda bir hâkanlık iki devlet kurmuş olan Türk boyu Uygurların anayurtları Baykal Gölünün güneyindeki Orhun, Selenga ve Tala nehirlerinin bulunduğu bölgedir Bilinen târihleri Büyük Hun İmparatorluğu ile başlar Tabgaçlar (386-534) devrinden sonra beşinci yüzyılın ikinci yarısında beylik kurdular Göktürklerin ilk zamanlarında Selenga Nehri etrâfında oturuyorlardı Yedinci yüzyılın ilk çeyreğinde Sir-Tarduşların altı kabileden meydana gelen birliğine katıldılar Pu Çin ile daha ziyade ticari faaliyetler üzerine kurulu iyi münasebetlerini, imparatorların kızları ile Uygur prenslerinin evlendirilmeleri gibi akrabalık bağları ile de sağlamlaştırmışlardır Ancak T'ang sülalesine karşı isyanların arttığı 10 asır başlarında Kan-su Uygurları, bağlı oldukları ve merkezi Tun-Huang (ünlü Bin-Buda mağaralarının bulunduğu yer) olan Çin askerî bölgesi ile ilgilerini kestiler Burada 905 yılında, muhtar bir devlet kuran bir asi general, Batı Hanları'nın Çin Halk Cumhuriyeti, yüzölçümü itibariyle dünyanın üçüncü, nüfus itibariyle en büyük ülke Güney Doğu Asya'da yer alır Yüzölçüm 'dir Başkenti Pekin olan ülkenin resmi dili Çince, para birimi Yuan'dır Doğusunda Güney Kore, kuzeydoğusunda ve kuzeybatısında Rusya, kuzeyde Moğolistan, güneybatıda Afganistan ve Pakistan, güneyde Hindistan, Nepal, Butan, Birmanya Laos ve Kuzey Vietnam, doğusunda ise Büyük Okyanus ile çevrilidir Altındağ Krallığı adını verdiği bu devlete, Uygurları tabi tutmak istemiş, fakat Kan-çou Uygurları tarafından gönderilen Tegin adlı kumandanın idaresindeki ordu, Tun-huang'ı kuşatarak halkı, kralı teslim etmeğe zorlamıştı (911) ki, bu hadise üzerine Uygurların batı kolu da istiklal kazanmıştır Kan-Çou ve Tun-huang Uygurları, büyük bir askeri kudret gösterememişler, bu sebeple de haklarında fazla bilgi mevcut olmamıştır 10 asrın başından itibaren Ankara şehrinin belediye hudutlar; içinde ve 157737 nüfuslu bor semti ve merkez ilçesi Mançurya ve Mançurya Doğu Asya'da Çin'in kuzey doğusundaki bir bölge Batısında iç Moğolistan, güneyinde Çin, kuzeyinde Doğu Sibirya, güneydoğusunda Kore bulunur Dalgalı alçak düzlüklerden meydana gelen Mançurya'nın etrafında yüksek dağlar vardır Tarım ülkesi olan bölgede tahıl, şekerpancarı, tütün, pamuk, keten, kenevir, sebze yetişir Büyük ve küçükbaş hayvanlar beslenir Ormanlardan elde edilen ürünlerden istifade edilir Kore kabilelerini toplayarak kuzeyde bir baskı unsuru halinde beliren ve bilhassa Kore topraklarında yaşayan ilk insanların yaklaşık yarım milyon yıl önce buraya geldikleri tahmin edilmektedir Fakat bilinen Kore tarihi İÖ 2333 yılında Kral Gojoseon tarafından kurulan krallık olarak bilinmektedir Beşinci Sülale devrinde Çin'in bazı kısımlarını ele geçiren Kitanlar, nihayet bir hanedan (Beşinci Sulale döneminde özellikle dış ilişkileri düzenlemeye çalışmış, içerde ise Firavunların yaşam ve geleneklerini uygulamışlardır Zamanlarını çoğunu Liao Sülalesi, 907-1211) kurarak Kuzey Çin'de hükümran oldukları zaman, Uygur Devleti de onların 940'tan sonra ve daha sonra 1028'lerde Tangutlar'ın nüfuzu altına girdi 1226'da da Cengiz Güney Mançurya halkından olan (Moğol kavimlerinden oluşmaktadır) Kıtan kabilesi reisi Yel Abavgi, 907'de Kıtanlar Hanlığını kurdu Çin tarihinde Liao Sülalesi olarak geçen bu kabile, Kuzey Çin'de 218 yil egemen kaldıktan sonra Curjitler (Tungguzlar) tarafından yenilerek Moğollar'ının tahakkümü altına düştü Kan-çou Uygurları, daha o sıralardan beri Sarı Uygurlar diye bilinen Moğolistan'ın yerli halkı Doğu Asya kavimlerinden Asıl yurtları Moğolistandır Kısa zamanda Asya kıtasının büyük bir kısmına sâhip olup, yayıldılar Türk kavmidir ki, hâlâ batı Çin sahasında yaşamaktadırlar Türk kelimesinin aslı "türümek" fiilinden gelmektedir Bu fiilden türetilmiş, kişi ve insan anlamında "türük" ve nihayet hece düşmesiyle "Türk" kelimesi ortaya çıkmıştır Nitekim Anadolu'da bir kısım göçebeler de yürümekten "yürük" adını almışlardır Türk kelimesi, ayrıca, çeşitli kaynaklarda; "töre sahibi, olgun kimse, güçlü, terk edilmiş, usta demirci ve deniz kıyısında oturan adam" manalarında kullanılmaktadır Coğrafi ad olarak Turkhia (Türkiye) tabiri ise altıncı yüzyıldak |
|