Prof. Dr. Sinsi
|
Ermeni Katliamları
Yıl:1895 Yer:Sivas
Fransız bayrağı çekilmiş olan yer Fransız konsoloshanesidir Ermenilerin katledileceği üzerine Başkonsolos Carlier ve eşi, harekete geçmişler ve Sivastaki Ermenileri aileleri ile birlikte evlerine almışlardır Konsolos ve eşi, omuzlarında tüfek evin üst penceresinde nöbet tutmaktadırlar Beklemektedirler Türkler gelecek ve Ermenileri kendilerinden almak istedikleri zaman, evet işte o zaman onlar insanlık uğruna çarpışacaklardır
Ama boşuna beklemişlerdir günlerce Ne gelen vardır, ne de kendilerinden Ermenileri isteyen Konsolos Monsieur Carlier elde ***** nöbet tutarken kulağının dibinden bir kurşunun vınlayarak geçtiğini hissederek yıldırım gibi geriye döner Karşısında bir Ermeniyi görür Elindeki mavzerin namlusundan daha dumanlar çıkmaktadır Ve şöyle haykırır:
-Nankör mahluk İblis ruhlu hain Bu mudur senin minnet borcunu ödeme şeklin?Bu mudur senin insanlığın?
Uzun boylu, yakışıklı, sakal ve bıyıkları kırlaşmış adam bu sözleri, sinirden titreyerek , ayakkabılarını öpmeye çalışan yalvarıp yakaran bir başka adama söylüyor
Sonra ilave ediyordu:
-Nasıl yaptın bu işi  Söyle neden bana kıymak istedin? Cevap versene be adam!
Ve istediği cevap hemen gelir:
-Beni affediniz, diye inler ayaklarına kapanmış Ermeni Evet sizi öldürmek istedim, çünkü sizi öldürdüğüm takdirde Avrupalılar "Ermenileri evine almış olan konsolosu Türkler katlettiler" diye feryada başlayacaklar ve dünyayı ayağa kaldıracaklardı Davamıza hizmetti bu
Konsolos şaşkınlık içinde yere çöker
Yukarıdaki anıyı Başkonsolosun eşi Bayan Carlier daha sonra yazdığı anışlarında anlatmaktadır
Vanda Ermenilerin yapmış olduğu tahribatı ve mezalimi 16 Eylül 1919 tarihli Hariciye Vekaleti yabancı misyonlar gönderdiği genelgede şöyle açıklamaktadır:
"Şamran Mahallesinde 200 kadın ve çocuk sığındıkları evde yakılmışlardır Mirkos Köyü beyaz bayrak çektiği halde tecavüze uğramış, köyün kadınları ve kızları bilinmeyen bir yöne götürülmüşlerdir Bazı köylerde ise öldürülen çocukların etleri annelerine yedirilmek istenmiştir "
"Aksani ve Hınıs Köylerinde 500 kişiye yakın insan, Şeyhane Köyünde ise 200e yakın çocuk ve kadın camiye doldurulup diri diri yakılmışlardır"
Saray civarındaki halk kılıçtan geçirilmiş, sulara atılarak boğulmuş, 10 000in üzerinde ceset Van Gölü üzerinde sayılmıştır "
Vanın içinde camiler, evler, kışlalar hatta içindeki yaralı ve hastaları ile birlikte hastaneler yakılmıştır Yakalanan subaylar işkence çektirilerek öldürülmüşlerdir Bu arada şehirdeki durumu bilmeyen çevre köylerden Vana gelmek isteyen göçmenlerden 1200 kişi Vatsan ve Etkil yolu üzerinde acımadan vahşiyane bir şekilde öldürülmüşlerdir
Ermeniler ve Ruslar, girdikleri köylerde vahşiyane zulümler yapmışlardır Kadınları ve çocukları diri diri yakmışlar, ihtiyar ve genç erkeklerin gözlerini oyarak genç kızlara tecavüz etmişlerdir Örneğin Aşnak Nahiyesinde kadın ve kızlardan onbeş tanesini ayırarak bir odaya hapsetmişler ve akşamları eğlenirken bu kadınları çırılçıplak soyarak "Haydi namaz kılınız bakalım, nasıl kılıyorsunuz?" diyerek alay etmişler ve nihayet çeşitli işkencelerle öldürmüşlerdir
Yine Vanın Abbasağa Mahallesinden Firdevs isimli bir vatandaşın ifadesine göre, çeşitli işkencelerle Müslüman halkın öldürüldüğü, hamile bir kadının karnını yararak çocuğunu çıkarıp kafasını kestikleri, girdikleri evlerdeki insanlara saatlerce işkence yaptıktan sonra öldürdükleri, onbeş-onaltı yaşlarında erkek bir çocuğu çırılçıplak soyarak cinsel organını kestikleri, daha sonra da doğradıkları, Amerikan misyonuna götürülen kadın ve kızların ırzlarına geçildiği anlatılmıştır Teslim olmak isteyen ahali dahi gerek Ermeniler gerekse Ruslar tarafından çeşitli işkencelerle katledilmişlerdir
Anlatılan şu olay vahşetin boyutunun ne kadar tiksindirici olduğunu göstermesi bakımından oldukça önemlidir "İki İslam kadınını Ermeniler beraber getirmişlerdi Bu kadınları ortaya getirdiler Her ikisi de hamileydi iki Rus askeriyle iki Ermeni geldi Kadınların karınlarındaki çocukların oğlan veya kız olduğuna dair iki mecidiye değeri üzerine bahse girdiler Kadınların karınlarını feci bir surette kama ile yardılar, birinin karnından bir oğlan çıktı Diğerinin karnındaki henüz küçük olduğu için cinsiyeti anlaşılamadı ve bunun üzerine bir süre de münakaşa ettiler "
Vanın Zeve Köyünden Kıymet Başıbüyük:
"Ermeni komitacıları hamile kadınların karnını süngü ile yırtıp çıkardıkları çocukları yine süngülerinin ucunda oynatıyorlardı Kadın ve kızların kollarındaki altın- bilezikleri almak için çok kolay bir usul bulmuşlardı Hemen kasaturayı atıp kolu tamamen kesiyorlar, ondan sonra da bilezik veya yüzük gibi ziynet eşyalarını alıyorlardı"
25 Nisan 1918 tarihinde Karsın Doğusundaki Subatan Köyünde büyük küçük 750 Türkü balta ve bıçakla öldürdükten sonra yakarak şehit ettiler
29 Nisan 1918 Gümrüden 500 araba ile Ahılkeleke nakledilmekte olan 3 000 kadar kadın, ihtiyar, çocuk ve erkek yolda öldürülmüşlerdir
Türk Ordusu Erzuruma girdiği zaman şehir içinde 2127 şehit erkek cesedi defn edilmiştir Ayrıca Kars kapısı dışında 250 ceset bulunmuştur Cesetler üzerinde , süngü, balta ve mermi yarası, ciğerleri çıkarılmış, göğüslerine kazık çakılmış cesetlere rastlanmıştır
Rus orduları çekilirken, Ermeniler ordumuzdan kaçarken bir köyde ocağa kazanı koyup su kaynatan bir anayı yakalamışlar, karnını yararak kesmişler, çocuğunu kazana atmışlar Ocağa "Gelin!, Türkler, karnınız açtır Size yemek hazırladık" diye bağırmışlar
Yine bir yerde insanları kol, but, kelle, gövde parça parça edip her birini bir çiviye takmışlar; üzerlerine" okkası on paraya " yazmışlardır
Ne yazıktır ki, bu katliamları yüzyıllardır içimizde barındırdığımız nankör Ermeniler yapmışlardır
|