Prof. Dr. Sinsi
|
Epictetus
Epictetus 55-135 yılları arasında yaşamış Stoalı Stoa, Antik Yunan mimarisinde bir sokak ya da agoranın yanında yeralan, üstü kapalı, sütunlu galerilere verilen ad
filozof ve ahlakçıdır
Azad edilmiş bir köle olan Epiktetos'un Stoacılığının temelinde, özgürlük, tanrısal kayra, insanlık ve ahlak düşüncesi bulunur Kendisine bilge kişi olarak En genel anlamda, düşünce ve teorileriyle başta kendisi olmak üzere halkının ve insanlığın ufkunu genişletmiş bir şeylerin yepyeni perspektiften görülmesini sağlamış kişi Biraz daha özel bir anlam içinde, hayata iyi yönleriyle bakan, hoşgörülü, güçlükleri tevekkülle karşılayan kalender kimse
Sokrates'le Sokrates M Ö 469-399 yılları arasında yaşamış olan ünlü Yunanlı düşünür, filozof Pla*to]'un hocası olan Sokrates, görüşleri, tar*tışmaları yeni iktidarın temsilcileri tarafın*dan beğenilmediği için, yeni tanrılar icad ettiği, görüş ve tartışmalarıyla, gençleri baş*tan çıkardığı gerekçesiyle ölüme mahkum edilmiştir
Diogenes'i örnek almış olan Epiktetos, temelde ahlak ile ilgilenmiş ve gerçek eğitimin, bütünüyle bireye ait olan tek şeyin bireyin iradesi ya da amacı olduğunu kavramaktan başka bir şey olmadığını iddia etmiştir İnsan, ona göre, iradeden bağımsız olan iyi ya da kötü hiçbir şey bulunmadığını ögrenmeli ve olayları öngörmeye ya da yönlendirmeye kalkışmayıp, yalnızca onları anlama çabası göstermelidir
İnsanın kendisinin dışındaki şeylere düşkünlük gösterme, yani kölelikle, ahlaki amacını hayata geçirme, eşdeyişle özgürlük arasında bir tercihte bulunması gerektiğini savunan Epiktetos'a göre, bir insana başka bir insan zarar vermez, ona yalnızca kendisi zarar verebilir Akademik tartışma ve teoriyi hor gören Epiktetos'un mesajı, Stoalıların birçoğu gibi, entellektüellere, yönetici sınıfa değil de, ortalama insana yönelmiştir
Siyaset alanında, Epiktetos, insanı, Tanrı'dan başka insanları da içeren büyük bir sistemin üyesi olarak görmüştür Ona göre, her insan öncelikle, kendi toplumunun bir yurttaşidır Ama o, bir yandan da, tanrıların ve tüm insanların oluşturduğu daha büyük bir topluluğun üyesidir Kent devleti bu topluluğun yalnızca kötü bir kopyasıdır İnsanlar akıllı yanlarıyla, Tanrı'nın çocuklaridirlar ve kendilerinde tanrısal ögeler taşirlar Bundan dolayı, insanlar, Epiktetos'a göre, kentlerini ve yaşamlarını Tanrı'nın iradesine göre yönetmeye çalışmalıdır
Epiktetos'un İki Temel Kuralı:
Stoacı Epiktetos'un ahlak felsefesinin temelinde bulunan iki kural: 'İradenin dışında, iyi ya da kötü olan hiçbir şey bulunmadığını kabul etmemiz gerekir' ve 'Olayları öngörüp yönlendirmeye çalismak yerine, onları yalnızca bilgelikle kabul etmeliyiz'
Epiktetos'a göre, insan için iyi olan tek şey iradedir ve en önemli erdem bilgeliktir Bilgelik ise, insanın kendisini doğanın ayrılmaz bir parçası olarak görmesiyle ve doğanın seyrine ayak uydurmasıyla elde edilir İnsan kendisini dünyanın gidişinden sıyırıp ayıramadığına göre, yapılacak en iyi iş dünyanın gidişini olduğu gibi benimserse, kendisini gereksiz sıkıntı ve tedirginliklerden kurtarır
Epiktetos'un bu anlayışına göre, insan bir dramdaki aktöre benzer Dünya ve dünyanın tarihiyle ilgili bu dramda, insan yalnızca bir oyuncudur Oyuncu oynayacağı rolü seçemez, dekora, oyunun kendisine etkide bulunamaz Tanrı ya da akıl ilkesidir ki, her insanın bu tarih içinde ne olacağını belirler Dünya sahnesinde bir tiyatro eserindeki oyuncuya benzeyen insan, hiçbir etkide bulunamayacağı şeyler karşisında kayıtsız kalmak durumundadır Onun kontrol edebileceği tek bir şey vardır: Kendi tavrı ve tutkuları
O, bir başkasına daha iyi bir rol verildiği için kıskançlık duymamalı, makyajı yapan burnunu çirkin gösterdiği için, kendisini aşağılanmış hissetmemelidir Yani, insan kendisine ne verilmişse onunla yetinmeli, erişemeyeceği, sahip olamayacağı şeyler için, açlık, kıskançlık duymamalıdır Bütün bu duygular onu mutsuz kılar Öyleyse, yapılması gereken şey, akla uygun olmayan duygular, tutkular karşisında, kişinin güçlü olması, bağımsızlığını kazanmasıdır Bu bağımsızlığa giden yol ise, bilgelikten geçer İnsan kendisini bu olumsuz duygulardan kurtarabilirse, yani duygusuzluk haline ulaşabilirse, bilge insana özgü olan huzur ve mutluluğa kavuşabilir Zira, yalnızca bilge insan rolünün ne olduğunu bilebilir
|