|  | Hitit |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   HititHititler'in Anadolu'ya göç tarihleri kesin olarak bilinmemektedir  Hint-Avrupalı bir kavim olan Hititler'in, anlam ayrım MÖ 3000'li yılların sonunda, 2000'li yılların başında küçük gruplar halinde Kafkaslar üzerinden Hazar denizi ve Karadeniz arasında bulunan dağlar  Anadoluya girdikleri en kabul gören tezlerdendir  Tezlerden bir diğeri Çanakkale Boğazı'ndan, bir başkası ise, Karadeniz'den geldikleri varsayımıdır  Yeni gelenler yerli Anadolu Hatti Beylikleri'ni egemenlikleri altına almışlar, kısmen politik ve askeri, bir dereceye kadar da ekonomik gücü ellerinde tutmuşlar ve yerli Anadolu kelimesi Yunanca güneşin doğduğu yer anlamına gelen "Anatoli"dan doğmuştur  Romalılar, kendi topraklarına göre doğuda kaldığından buraya doğu toprağı anlamında Thema Anadolia demişlerdir  Anadolu isminin bir bölge adı olması ise Selçukluların Anadoluya gelmesiyle başladı  Hatti nüfusu ile karışmışlardır   Hititler, Asurluların Anadolu dan çıkma zorunda kalmasıyla devlet idaresini ellerine almışlardır  Anadolunun yerli halkıyla kaynaşıp  Hitit Devletini kurmuşlardır  Bu devletin kurucusu  Labarna?dır  Başkenti ise  Hattuşaş dır  ( Boğazköy (Çorum)) Hitit tarihi M  Ö  1650-1450 eski krallık ve ''M  Ö  1450''-1200  Hitit İmparatorluğu Devri olmak üzere iki safhada incelenir  Hitit Devleti'nin kuruluşundan itibaren, sanattaki  Mezopotamyalı unsurlar kaybolarak,  Anadolu'nun yerli sanatıyla birleşmiştir  Sanatta, boyutları büyümüş anıtsal eserler ortaya çıkmıştır  Mabetler, saraylar, sosyal yapılar, kaya kabartmaları ve  orthostatlarla (bina cephelerinde alt sırada yer alan kabartmalı taşlar)  önceki sanattan ayrılır   Aslında Hattiler'e ait olmasına rağmen Hitit Güneş Kursu olarak anılan törensel nesne, Hititlerin sembolü kabul edilir   Hititadı Eski Ahit'e göre uydurulmuş bir isimdir  Bugün Hitit diye anılan bu halkın kendilerine "Nesi dili konuşan" anlamında ''Nesili'' dediklerini biliyoruz  Hitit Siyasi Tarihi M  Ö  1800 yılları,  Anadolu tarihinin başlangıcı yerli  aglutinant dil grubuna ait  Hattiler ve  Hint Avrupalı Hititler hakkında ilk bilgilerin edinildiği dönemdir  Bu çağ,  Hitit kültürünün başlangıç ve gelişme aşamalarının kaynağıdır  M  Ö 2500-2000 yılları arasında Kuzey  Kapadokya ve  Orta Karadeniz bölgesinde gelişmiş kültürün temsilcisi  Hattiler di  Şehir devletleri tarafından yönetilen bu bölgenin müstahkem şehirleri, kral mezarları, hazineleri,  Hatti kültürünün simgeleridir  M  Ö 2000 yılları sonlarında büyük savaşlar sonucunda çıkan yangınlarla sona eren bu çağı,  Asur Ticaret Kolonileri dönemi izler  Yazılı kaynaklardan Hititlerin,  Anadoluya M  Ö  3  binin son yıllarında, 2  binin başında küçük gruplar halinde, girmeye başladıkları ihtimali çıkmaktadır  Hititlerin  Anadoluya  kuzey Karadeniz üzerinden veya kuzeydoğudan,  Kafkaslar üzerinden geldikleri ve  Kızılırmak kavisinin kuzey kesimine yerleşmiş oldukları değerlendirilmektedir   Birbirini izleyen akınlarla Orta Anadolu içlerine yayılan Hititler, zamanla etki alanlarını genişletmişler, Hattili Prenslerin arazilerine hakim olmuşlardır   Asur Ticaret Kolonilerinin geç evresinde ( M  Ö 1800-1730)  Kuşşara Kralı Pithana ve oğlu Anitta tarih sahnesine çıktılar  Onlar  Hitit diline  Naşili adını veren Kaniş/Neşayi zaptedip krallığın ilk merkezi yaptılar  M  Ö  1700lerde  Kuşşara kralı Anitta,  Hattuş Kralı Pijustiyi yenip şehrini tahrip ettiğini anlatmaktadır  "Geceleyin yaptığım bir saldırı ile şehri aldım  Yerine yaban otu ektim  Benden sonra her kim kral olur ve Hattuşu yeniden iskan ederse gökyüzünün  Fırtına Tanrısının laneti üzerinde olsun  " Hattuşa M  Ö  17  yy  ın ikinci yarısında,  Hitit Kralı I  Hattuşili tarafından başkent olarak seçilir  Eski  Hitit Devletinin kurucusu  I  Hattuşili  Kızılırmak kavisi içindeki çekirdek ülkede birliği sağladıktan sonra,  Kuzey Suriye ve  Yukarı Fırat Bölgesinde  Hurri Ülkesine karşı yönettiği akınlarla, kendisini izleyecek  Hitit Krallarına bir  Dünya devleti olma amacının işaretini veriyordu  Murşili istilalara güneyde devam ederek ve  Suriyedeki şehir devletlerini devreden çıkartarak,  Mezopotamya ticaret yollarını kontrol altına aldı  Halep ele geçirildi ve ordu  Babile kadar ilerleyerek  Hammurabi  hanedanlığına son verdi   Ancak, Murşilinin Hantili tarafından öldürülmesi bir karışıklık dönemi getirir  Hantili idareyi ele aldıysa da o da öldürüldü  ''Hantili''den sonra tahta geçen  Zidanta ve  I  Huzziyada  Hantili ile aynı kaderi paylaşarak öldürüldüler   Bu dönemde Hitit devleti, Torosların güneyindeki ülkeleri, Güney ve Güneydoğu Anadoludaki diğer bölgeleri yeniden Mitanni Krallığına kaptırdı   Telipinu tahta geçince, saraydaki kan davalarını durdurmayı başardı  Önceki kralların uzak bölgelere yaptıkları seferleri durdurarak,  Anadoluyu kendi içinde tutarlı bir idari teşkilat altına almaya çalıştı  Bu amaçla eyalet sistemini kurdu  Telipinu fermanı olarak bilinen  fermanı yayınlayarak, taht verasetini belli kurallara bağladı   Geleneksel Hitit tarihi çağ ayrımına göre, Telipinu devrini Orta Krallık adı verilen dönem izler   Aynı zamanda I  Tuthaliya Hititlerin amansız düşmanı  Kaşkalar la da başetmek zorunda kalmıştır  Metinlerde  Tuthaliya zamanında,  Fıratın yukarı yatağında kalan bölgelere ve  Kuzey Mezopotamyada  Hurrilere karşı yapılan askeri harekatlardan söz edilmektedir  Bu başarılarla  I  Tuthaliyanın  Hatti ülkesinde krallığın gücünü yeniden sağladığı anlaşılmaktadır  Ancak  I  Tuthaliyanın hükümdarlık alanı genelde  Anadolu ile sınırlı kalmıştır   I  Şuppiluliuma tahta geçince, öncelikle  Anadolu daki hakimiyetini sağlamlaştırmıştır  Daha sonra  Suriye ve  Kuzey Mezopotamya nin bazı bölgelerini  Hitit Krallığı na katmıştır  Kaşkalarla savaşmış,  Ugarit Kralı II  Nigmedu ile bir anlaşma yapmıştır  Şuppiluliuma  Mısır da  Tutankhamon un ölümünden sonra çıkan çatışmaları fırsat bilmiş,  Kargamış ı alarak Mitanni Krallığı na son vermiştir   II  Murşilinin,  Anadolunun kuzeyindeki ve batısındaki seferleri,  Hitit çekirdek ülkesinde vebanın hüküm sürdüğü ve giderek artan  Asur etkisiyle  Suriyede huzursuzlukların yaşandığı bir döneme rastlamıştır   Babası Murşilinin ardından fazla zorluk çekmeden tahta geçen 11  Muvattalli, yirmi yıldan fazla Büyük Kral olarak hüküm sürmüştür  O nun küçük kardeşi  Hattuşili, askeri birliklerin başı, saray memuru, kuzey sınırının sürekli huzursuz bölgelerinde ve  Hattuşada  Vali olarak  Hükümdara birçok alanda hizmet vermiştir  Bu dönemde  Muvattalli sarayını,  Tanrı ve atalarının heykelleri ile birlikte  Hattuşadan  Tarhuntaşşaya taşımıştır  Muvattalli zamanında  Orta Suriyedeki  Amurru bölgesi nedeniyle,  Hititlerin anlaşmazlığa düştüğü ülke  Mısırdı  Bu anlaşmazlık  Kadeş Savaşı na yol açtı  ( M  Ö  1274) Günümüzde Mısır daki Abydos, Luksor, Abu Simbelin duvarları ve Ramsesseumun pylonlarının üzerindeki kabartmalarda, Yakındoğunun geçmişindeki en ünlü savaşlardan biri olan Kadeş Savaşı nın tasviri görülmektedir  Kabartmalara II  Ramsesin Hitit Kralı II  Muvattalliyi yenerek elde ettiği zaferin kutlandığı hiyeroglif metinler eşlik etmektedir  Firavun çok iyi hazırlanarak savaş alanında bizzat bulunmasına rağmen, savaşın asıl galibi Hititler olmuştur  Amurru yeniden Hitit yönetimi altına girmiş, ayrılıkçı yerel kral Benteşina ise Anadoluya sürülmüş, Kadeş Kalesi Hitit denetiminde kalmıştır   Büyük Kral II  Muvattalli öldüğünde, eski bir kurala uyulmuş ve imparatorluğun en güçlü adamı olan kardeşi Hattuşili yerine, oğlu III  Murşili/Urhi-Teşup tahta geçmiştir  O, başkenti Tarhuntaşşadan, yeniden Hattuşaya taşımıştır   Bölgede II  Muvattalli döneminden ve Kadeş Savaşı ndan bu yana II  Ramses hüküm sürmekteydi  Hattuşili Asur ve Babil Hükümdarları ile olduğu gibi, II  Ramses ile de hükümdarlar arasındaki olağan ilişkilerini sürdürmüştür  I  Şuppiluliuma dan beri süregelen savaş durumunu sona erdirmiş ve Mısır ile barış antlaşmasını imzalamıştır  Antlaşma Hattuşa da ortaya çıkarılan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde bulunan kil tabletten anlaşılmaktadır  Akadca yazılmıştır  Ayrıca Mısır-Karnak Ramesseum da da Mısır hiyeroglifi ile kaleme alınmış kopyaları görülmektedir  II  Ramses ile yapılan barış antlaşması, Hattuşili nin hükümdarlık döneminde ulaştığı bir zirvedir  Bu başarı kendisinin rakipleri Asur ve Babil ile Ege deki rakibi Ahhiyava karşısındaki konumunu güçlendirmiştir   Kurallara uygun olmaksızın tahta çıkmış olmasına rağmen, III  Hattuşili önemli politik başarılar ve uluslararası takdir kazanmıştı; ancak Hattuşada tahtına çıkacak kişi ile ilgili düzenlemeyi yapmak da kendisi için önemliydi  Önceden seçilen varisten vazgeçilmiş ve yerine Prens IV  Tuthaliya seçilmişti  Tuthaliya tahta çıktıktan sonra, Tarhuntaşşa Kralı Kurunta ile antlaşma yapmış ve Tarhuntaşşa ülkesinin sınırları yeniden çizilmiştir  II  Muvattalinin oğlu olarak hanedandan gelen Krala, imparatorluk hiyerarşisi içinde Karkamış Kralı ile aynı düzeyde yer verilmiştir   Hitit İmparatorluğunun bilinen son hükümdarı IV  Tuthaliya nın oğlu II  Şuppiluliuma, başgösteren yiyecek sıkıntısıyla daha da gerginleşen duruma rağmen bazı askeri başarılar elde etmiştir  Hattuşada bugün Güneykale olarak adlandırılan kesimdeki bir yazıtta, II  Şuppiluliuma nın askeri birliklerinin Orta ve Güneybatı Anadoluda başarıyla savaştığından, Tarhuntaşşa da da hükümdarın yeniden otorite kurduğundan söz edilir  Çivi yazılı belgeler de, Kargamış Kralı ve doğrudan Büyük Kral tarafından denetlenen Alaşiya (Kıbrıs) ülkesiyle antlaşma yapıldığı belirtilir   Hitit İmparatorluğunun M  Ö  1200den kısa bir süre sonra yıkılma nedeni halen tam olarak anlaşılamamıştır  İmparatorluğun yıkılmasına çeşitli etkenlerin neden olduğu değerlendirilmektedir  Son büyük kralın hüküm sürdüğü dönemde, halk içinde huzursuzluklar ve Hitit aristokrasisinde giderek artan çatışmalar başgöstermiştir  Hitit Devletinin ayakta olduğu son yıllara tarihlenen yazılı kaynaklar, sefalet içinde olduğu belirtilen Anadoluya Suriye ve Mısırdan büyük miktarlarda tahıl sevk edildiğini kanıtlamaktadır  Aynı zamanda Anadoludaki huzursuzluklar ve Suriye üzerindeki Hitit etkisinin azalması da Hitit İmparatorluğunun yıkılmasında neden ya da sonuç olarak değerlendirilmektedir  Hitit DiliArkeolojik araştırmalarda Hitit yerleşimlerinde bulunan yazılı belgeler, Anadoluda aynı dönemde (M  Ö  1800 lü  yıllarda) Hint-Avrupa dillerinin en eskisi Hititçeden başka, yine aynı dil grubuna ait Luvi ve Pala dillerinin, ayrıca Hurrice, Hattice ve Akadca nın yazı dili olarak kullanıldığını göstermektedir  Çivi yazısı ile yazılan bu dillerde her işaret bir heceyi simgeler  Hititlerin kullandığı bir başka yazı türü de Luvi dilinde yazılan ve hiyeroglif denen resim yazısıdır  Hititlerin kullandığı ve Mısır hiyeroglifinden tamamen farklı olan bu hiyeroglifte, heceler hatta kelimeler tek bir işaretle temsil edilebiliyordu  Hiyeroglif daha çok mühürlerde ve kaya anıtları gibi büyük yazıtlarda tercih edilmekteydi  Hititlerde okur yazarlık yalnızca çok küçük bir gruba ait bir beceri olarak kabul edilirdi  Çivi yazısını kralların da (LUGAL  GAL)  okuyamadıkları, aldıkları mektupların sonunda yer alan ve yazıcıya hitap ettiği anlaşılan "sesli oku" ibaresinden anlaşılır   Hitit Dilinin Çözülmesi: Hitit dilini ilk defa Hrozný çözmüştür  Çıkış noktalarından birincisi özel adların saptanması, ikincisi de Hititçe metinlerde ideogram denilen ve kavram ifade eden işaretler oldu  Bu dilin Hint-Avrupa olduğu "nu ninda-an ezzateni ụadar-ma ekutteni" (Şimdi sen ekmeği yiyeceksin ve sonra suyu içeceksin) cümlesi ile ilk defa tahmin edildi   Hrozný'nin çalışmalarında düzeltmeler yapıldı  1920'de Alman Ferdinand Sommer, Hozný'nin bütün tezlerini filolojik açıdan bir bir taramıştı   Sommer'in çalışmalarını Johannes Friedrich ve Albrecht Götze geliştirdi  İlk gramer çalışmasını da 1919'da Fransız dilcisi L  Delaporte yaptı  1933'te Amerikalı Sturtevant bu çalışmayı geliştirdi  Johannes Friedrich de 1940'ta tamamladı  Friedrich'in "Hititçe'nin İlkeleri"nin 2  bölümü 1946'da yayımlandı  Burada çok sayıda okuma parçaları çevriyazıya geçirilmiş, bunların açıklamaları yapılmış ve ayrıca kelime cetvelleri eklenmişti  1952-54'te "Hitit Sözlüğü"nü yayınladı   Hitit hiyerogliflerini ilk defa Sayce çözmeye başladı  Alman Leopold Messerschmidt, Peter Jensen gibi isimler bu yazıyı çözmek için çalışmalar yaptılar  Aynı sonuçlara ilk varanlar Meriggi ile Bossert oldular  Friedrich Hrozný de onları onayladı  Bittel ile Güterbock 1936'da ilk kral adını okudular  "?uppiluliuma" kesin bir biçimde okundu  1946'da Alman profesörü Helmuth Th  Bossert'in bulduğu en uzun çiftdilli tabletti   Hitit Dilinin Gramer Özellikleri: Adlar: Hititçe adlarda iki cins tesbit edilmiştir  1-Müşterek Cins (Eril ve Dişil) 2-Cinssiz  Hititçe ad çekiminde bu iki cins arasındaki fark sadece Yalın ve Belirtme hallerinde görülür  Hangi ismin Müşterek Cins hangisinin Cinssiz olduğunu hatırda tutmak için ismin Yalın hal çekimini bilmek yeterlidir   Hititçe adların sekiz hali vardır: 1-Yalın Hali 2-Hitap Hali 3-Belirtme Hali 4-İlgi Hali 5-Yönelme Hali 6-Bulunma Hali 7-Çıkma Hali 8-Alet Hali Şimdi bu hallere örneklerle değinelim: 1-Yalın hali Türkçe'mizde adın eksiz halidir  Yani Türkçe'de kelimenin sözlükte bulunan şekli yalın haldedir  Oysa Hititçe'de Yalın hali dediğimiz zaman yabancı terminolojideki Nominativusa bulunan karşılık olan Yalın Hali terimi biraz eksik kalıyor  Çünkü Türkçe'de yalından kasıt bu halin Türkçe'de eksiz olarak bulunması, yani kelimenin en sade, katkısız biçimi olmasındandır  Oysa Hititçe'de bu halde bulunan müşterek cinste kelimeler teklik halinde -? , çokluk halinde ise -e? ,-u? ,-a? eklerini almış haldedir  Ancak cinssiz kelimeler çoğu zaman bu halde eksiz bulunmakla birlikte, teklik halinde -n , çokluk halinde -a ve -i ekleri de görülür   Örnekler: anna- "anne-" anna? "anne" (müşterek cins teklik ve yalın hali); i?hiul- "suç-, günah-; problem-" i?hiul "suç, günah; problem" (cinssiz teklik ve yalın hali); peda- "yer-" pedan "yer" (cinssiz teklik ve yalın hali) 2-Hitap Hali Türkçe'de bu durum için özel bir çekim yoktur  Onun için Hititçe bu halde bulunan kelimenin önüne bir "ey" edatı getirmek yada yazıda sadece bir "!" işareti ile çeviride yazılmak suretiyle belirtilebilir  Mesela i?ha- "bey-" i?ha "ey bey!, bey!"  Hititçe hitap hali eksizdir ya da bazen -e eki ile bulunur   3-Belirtme Hali Türkçe'mizde -ı, -i, -u, -ü, -yı, yi, -yu, -yü tamlamadan sonra -nı, -ni, -nu, -nü şekillerinde görülür  Cümle analizi yapmakta acemi olanlar -ı, -i, -u, -ü, -sı, -si, -su, -sü (tamlama ya da üçüncü şahıs iyelik eki) ile belirtme hali ekini karıştırabilirler  Hititçe'de Belirtme Hali eki müşterek cins için -n iken, cinssiz kelimede yalın hali ile belirtme hali aynıdır   Örnekler : halki- "tahıl" halkin "tahılı" (Müşterek Cins Teklik ve Belirtme Hali) peda- "yer" pedan "yeri" (Cinssiz teklik ve belirtme hali) Not: Cinssiz kelimeler analiz edilirken iki halde de adın biçimi aynı olduğundan hep yalın-belirtme hali denir   4-İlgi Hali: Türkçe'mizde -ın, -in, -un, -ün, -nın, -nin, -nun, -nün şekillerinde görülür  Hititçe İlgi Hali eki teklik ve çokluk hali için hem müşterek cinste hem de cinssizde -a? olarak görülür  Fakat dilin eski evresinde çokluk halinde -an eki görülür   Örnekler: DUGi?panduzzi- "şarap kabı" DUGi?panduzziịa? "şarap kabının" (Teklik ve İlgi Hali) heu? "yağmur" heụa? "yağmurun" (Teklik ve İlgi Hali) 5-Yönelme Hali: Türkçe'mizde -a, -e, -ya, ye tamlamadan sonra -na, -ne şekillerinde görülür  Hititçe'nin eski evresinde Teklik Halinde -a eki Yönelme Hali eki iken yeni evresinde Bulunma Hali eki -i her iki hali de karşılar olmuştur  Çokluk Halinde ise Yönelme ve Bulunma durumu eki -a? olarak görülür   Örnekler: aruna- "deniz" aruna "denize" (Eski Yönelme Hali) aruni "denize, denizde" (Teklik ve Yönelme-Bulunma Hali) 6-Bulunma Hali: Türkçe'mizde -da, -de, -ta, -te tamlamadan sonra -nda, -nde şekillerinde görülür  Hititçe Bulunma Hali eki Teklik Halinde -i Çokluk Halinde -a? olarak görülür  Analiz yaparken her zaman Yönelme-Bulunma Hali denir   7-Çıkma Hali: Türkçe'mizde -dan, -den, -tan, -ten tamlamadan sonra -ndan, -nden şekillerinde görülür  Hititçe Çıkma Hali eki Teklik ve Çokluk Hallerinde -az(a) olarak görülür   Örnekler: zahhai? "savaş" zahhiịaz(a) "savaştan" 8-Alet Hali: Türkçe'mizde ile edatıyla karşılayabileceğimiz yapı Hititçe Teklik ve Çokluk Hallerinde -it Hal eki ile görülür   Örnekler: ha?tai- "kemik" ha?tit "kemik ile"   Hititçe Fiiller Hititçe fiillerin Şimdiki Zaman Teklik Hali 1  Şahsın ekine göre mi-çekimi ve hi-çekimi olarak belirlenen iki çekimi ayırt edilir  İki fiil çatısı vardır: Etken ve Orta-Edilgen  Bunlardan ikincisi Yunanca veya Hint-İran Orta Çatısı tarzında Edilgen olarak ve özellikle sık sık Deponent olarak bulunur  (Fiilde Orta-Edilgen çekim Etken anlamla bağlanır) Fiilde Zaman ve Kip çok basit yapılıdır: Basit Zaman bakımından yalnız Şimdiki Zaman (Gelecek Zamanı da kapsar) ve bir Geçmiş Zaman, Kip bakımından da Haber Kipi yanında yalnız bir Emir Kipi mevcuttur  Yardımcı Fiillerle yapılabilen Birleşik Zaman ise seyrek kullanılan bir kaç eski Zamanda oluşturulur   Ayrıca fiilin yalnız Teklik ve Çokluk hali vardır, İkil hali yoktur   Fiilimsilerin şimdilik Mastar I, Mastar II, Supinum ve İsim-Fiil tabirleri kullanılan birkaç şekli, ilaveten Geçişli Fiillerde Edilgen, Geçişsiz Fiillerde Etken anlamı olan bir Ortaç şekli vardır  (Friedrich, J  Hethitisches Elementärbuch, Teil I, Heidelberg, 1960)Hitit DiniHitit dini çok tanrılı bir dindir; panteonun (tanrılar ailesi) içinde binlerce tanrı ve tanrıça vardır ve bunların pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır   Hititler de tanrılar tıpkı insanlar gibidir  Fiziki şekilleri insan gibi olduğu kadar, ruhen de onlarla aynı olup, insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; ancak ihmal edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız yöntemlerle cezalandırmaya hazırdırlar  Bir Hitit metni insanlarla tanrıları birbirleriyle kıyaslamakta ve tanrı- insan ilişkilerini bey - hizmetçi ilişkilerine benzetmektedir   Hitit devletinin panteonu Anadolu ve Suriye şehirlerinin çeşitli yerel panteonlarının zamanla bir araya getirilip birleştirilmesinden oluşmuştur   Hitit devletinin başlangıcından itibaren baş tanrı, fırtına tanrısıdır (Teşup)  Kozmik dönemi (kainatı) sağlayan, krallığı ve ülkenin düzenini koruyan fırtına tanrısıdır  Kral, efendisi adına ülkeyi yönetir  Hitit İmparatorluğunun Yapısı Siyasal yapısı itibariyle Hitit Devleti, Kral ve üyeleri kraliyet ailesinden gelen kişilerden oluşan politik bir kurumdu  Yönetimin politik organı  Pankudur (İmparatorluk Meclisi)  Herhangi bir politik sorun olduğunda Panku Kral tarafından toplantıya çağırılmaktaydı   Hitit Kraliyet ailesi, dışarıya karşı kapalı bir topluluk değildi  Krallık kalıtsaldı, ancak, Kral olabilecek birinci ve ikinci dereceden erkek olmaması durumunda, birinci dereceden bir prensesin eşi de  Kral olabilirdi  Kral tarafından belirtilen veliahdın Pankunun onayını aldıktan sonra bağlılık yemini etmesi gerekiyordu  Krallık yanında, kurumsallaşmış bir Kraliçelik de vardı  Kraliçenin politik hayatta önemli görevler üstlendiği III  Hattuşilinin eşi Puduhepanın icraatlarından anlaşılmaktadır  Ancak Hitit devlet yapısında Kral, mutlak güçtü  Kadeş Savaşı ve Barış AntlaşmasıM  Ö  1274 tarihinde II  Ramses ile Muvattalli arasında Kadeş önünde büyük bir meydan savaşı yapılmış ve Kadeş Barış Antlaşması ile sonuçlanmıştır  Bu antlaşmaya bağlı olarak II  Ramses savaştan önce aldığı yerleri boşaltmış, Kadeş Şehri Hititlere kalmıştır   Kadeş Barış Antlaşması sırasında orduda çıkan bir isyanda, Muvattalli öldürülmüştür  Antlaşma, onun yerine geçen III  Hattuşili tarafından imzalanmıştır  (M  Ö  1269) Bu antlaşma dünya tarihinde eşitlik ilkesine dayanan en eski antlaşmadır  Antlaşma çivi yazısıyla gümüş plakalar üzerine Akadca olarak yazılmıştır  Ayrıca Kralın mührünün yanında Kraliçenin mührü de vardır   Bu antlaşmanın gümüş levhalara kazınmış olan asıl metinleri kayıptır  Mısırda tapınakların duvarlarına kazınan antlaşmanın bir nüshası da, Boğazköy (Boğazkale) kazılarında kil tablet olarak bulunmuş olup Istanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir   Kadeş antlaşmasının Hattuşada bulunan çivi yazılı tabletinin büyütülmüş kopyası New Yorkta Birleşmiş Milletler Binasında asılıdır  BoğazköyMÖ II  bin başlarında, Yukarı  Mezopotamya'daki Assur şehrinin zengin tüccarlarının  Anadolu ile yoğun bir ticari ilişkiye girmiş olduklarını görüyoruz Orta Anadolu'nun geniş toprakları üzerinde kurulan küçük krallık veya beylikler, "Karum" adı verilen pazar yerleri ile son derece canlı birer ticaret merkezleriydiler  Assurlu tüccarlarla birlikte gelişen bir başka ve çok önemli olgu ise, MÖ II  bin de Anadolu'da bilinmeyen fakat Mezopotamya'da MÖ 3000 yılından beri kullanılan çivi yazısının Anadolu'ya gelişidir  Böylece Anadolu tarihi çağlara girmektedir  Kilden yapılmış tabletler üzerine yazılan mektuplardan, Assurlu tüccarların Anadolu'ya kumaş, koku ve kalay madeni getirerek yerli krallara ve halka sattıklarını, karşılığında altın, gümüş ve bazı tunç malzeme aldıklarını öğreniyoruz   Koloni Çağı'nı izleyen Eski Hitit ( M  Ö  18  yy  ) ve Büyük Hitit Krallığı dönemleri sonunda, takriben 1200 yıllarında batıdan gelen ve Deniz Kavimleri diye adlandırılan toplulukların istilası ile Hitit İmparatorluğu son bulmuş ve Hititler yaşamlarına şehir beylikleri halinde devam etmişlerdir   Başkentleri: HattuşaÇivi yazılı tabletAnadolu'da ilk kez organize devlet kuran Hititleri'in başkenti olan Boğazköy (Hattuşa), dağlık-engebeli bir arazi kurulmuş olup Çorum'a uzaklığı 82 km'dir   Boğazköy'ün gerçek tarihi M  Ö  1900'den az sonra başlar  Geç Hitit ve Asur belgelerinden öğrendiğimize göre Boğazköy; Hattuştu ve Pijusti adlı krallarla son bulan bir hanedanlığın merkezi idi  M  Ö  19  ve 18  yy  'da Hitit öncesi'deki dönemde Boğazköy'de, Hattiler ve Asurlu tüccarlar da konaklamaktaydılar  Şehirde Asurlu tüccarların ticaret yaptıkları "karum" denilen bir pazar yeri bulunmaktaydı   Boğazköy, M  Ö  1200 yıllarına kadar Hititler'in başkenti olma özelliğini korumuştur  İlk Hitit kralı olarak Hattuşa'lı anlamına gelen Hattuşili'yi görüyoruz   Kentin asıl merkezini büyük kale teşkil eder  Büyük kalenin kuzeybatı yamacında Hitit İmparatorluk dönemine ait özel evler ile Büyük Mabed'in yer aldığı "aşağı şehir" bulunmaktadır  Şehrin güney kısmını teşkil eden "yukarı şehir"; M  Ö  13  yy kralları tarafından yapılmış sandık şeklindeki surlarla çevrilmiştir  Bu surda Kral Kapısı, Potern, Sfenskli Kapı, Aslanlı Kapı yer almaktadır  Yukarı şehir içinde Yenice kale ve Sarıkale tahkim edilmiş olarak yapılmıştır   Hitit Krallığı; M  Ö  1200'deki Deniz Kavmi Göçleri sonunda Trak asıllı kavimlerin baskıları sonucu yıkılmış olup, dolayısıyla Boğazköy de başkent olma özelliğini kaybetmiştir  M  Ö  750 yılında Friklerin yerleşimine sahne olmuştur  Hellenistik çağda ise Boğazköy; büyükçe bir yerleşim alanı olamaktan öte gidememiştir  Bizans çağında da iskan edildikten sonra Boğazköy'e 18  yy  'da bugünkü sakinleri yerleşmiştir   Antik Hattuşa harabeleri ile Yazılıkaya Açık Hava Mabedi birer açık hava müzesi olarak önem taşımakta olup, ayrıca; Milli Park projesi kapsamına alınmış ve Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiştir  İlgili bağlantılar   Hitit UygarlığıKaynaklar http://www  corum  gov  tr/tanitim/tarih  htm#Asur Kaynak: Çorum Valiliği Web Sitesi http://www  hermetics  org/Hititler  html Hititler İlgili bağlantılar   Hitit Uygarlığı Hititler Hatti Uygarlığı Hattuşaş Hititler - Askerlik Hititler - Din Hititler - Ekonomi Hititler - Halk Hititler - Yasalar Hititler de devlet yönetimi Hititler'de sanat HurrilerKaynaklar http://www  corum  gov  tr/tanitim/tarih  htm#Asur Kaynak: Çorum Valiliği Web Sitesi] http://www  hermetics  org/Hititler  html Hititler | 
|   | 
|  | 
|  |