İstanbul (İl) Çevre |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul (İl) ÇevreÇevre İstanbul ilinin yüksek nüfusu ve ileri sanayi sektörü çevresel konularda pek çok sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir Hava, su ve toprak kirliliği gibi ana sorunların yanı sıra, çarpık kentleşme ve denetimsizlikten kaynaklanan görüntü ve gürültü kirliği gibi ikincil sorunlar da göze çarpmaktadır İl genelinde bu sorunlarla birlikte hafriyat, atık yağ, kömür, kimyev madde ve tıbb atık denetimleri de İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Çevre Koruma Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir İstanbul'da bugüne dek birkaç çevre faciası yaşanmıştır 1966, 1979, 1982, 1994, 1999 ve 2004 tarihlerinde İstanbul Boğazı'nda gelen tanker kazalarında on binlerce ton akaryakıt Boğaz sularına karışmıştır[48] 1979 yılından bu yana İstanbul Boğazı'nda kaza ya da arıza sonucu sulara gömülen 28 geminin 11'i akaryakıt taşıyan tankerleredir[49] Deniz tabanındaki bu batıkların kimilerinden hala akaryakıt sızması olduğu ve bunların Boğaz suyuna karıştığı sanılmaktadır[49]İstanbul Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nün yaptığı araştırmaya göre Boğaz'da insan sağlığı açısından denize girmeye elverişli nokta bulunmazken, Marmara Denizi ve Karadeniz kıyılarında halka açık plajlar bulunmaktadır[50] Cumhuriyet döneminin ilk elli yılında hızla fabrikalarla dolan Haliç kıyılarıysa yakın geçmişte büyük çabalarla temizlenmiş kent içine yaydığı kötü kokudan kurtarılmıştır İstanbul'da hava kirliliği ise doğalgazın il genelinde yaygınlaştırılmasıyla büyük ölçüde azalma göstermekle birlikte halen büyük bir sorundur[51] İstanbul'da doğalgaz abonesi sayısı 2008 yılında 35 milyona yaklaşırken; bunun sonucu olarak 1997 yılında 88 mcg/m3 olan kükürdioksit miktarı, 2007-2008 yıllarında 13-14mcg/m3a kadar düşmüştür[51] 2004 yılı verilerine göre çevreyi deniz, gürültü ve hava kategorilerinde, Türkiye'de çevreyi en fazla kirleten il İstanbul'dur[52] Bitey İstanbul ili, iklimsel ve coğrafi bakımından sahip olduğu özel konum sayesinde zengin bir doğal yaşam geliştirmiştir İstanbul ili genelinde 2500 bitki türü yaşadığı saptanmıştır[53] Bu sayı Türkiye genelinde rastlanan türlerin 1/4'ine denk gelmektedir İstanbul ilindeki bitki türlerinin 200 kadarı çiçekli bitkiler sınıfına dahil olup bunlardan yaklaşık 40'ı endemik türlerdir İstanbul'un endemik bitki türleri doğal alanların kentleşmesi, ormansızlaştırma, yanlış ağaçlandırma, hava-su-toprak kirliliği, bilinçsizlik ve yasadışı alım-satım gibi nedenlerle büyük tehlike altındadır[53] İstanbul'da yetişen 270 bitki türü ise Türkiye'nin Tehlike Altındaki Nadir ve Endemik Bitkiler Listesi bünyesinde koruma altına alınmıştır[54] İstanbul'un tehlike altında olan ender endemik bitkileri arasında İstanbul çiğdemi, (Crocus olivieri) İstanbul kardeleni, (Galanthus plicatus) Çatalca peygamber çiçeği,(Centaurea hermannii) Kilyos peygamber çiçeği,(Centaurea kilaea) Pendik sarıotu (Buplerum pendikum) ve Boğaziçi keteni (Linum tauricum) sayılabilir[53][54] İstanbul'un ağaç ve çalı türleri arasında en yaygın görülenlerse adi gürgen, adi kızılağaç, adi fındık, doğu kayını, mor çiçekli ormangülü, akçaağaç, muşmula ve Istranca meşesidir[41] Direy İstanbul ili, sahip olduğu yeşila alanlar ve su havzaları nedeniyle önemli bir yaban hayvan nüfusu barındırmaktadır Karadeniz ve Ege gibi iki zengin ekosistemi birbirine bağlayan İstanbul Boğazı, göçücü pelajik balıklar için en önemli rotalardan biridir[55] 70'li yıllara değin İstanbul'u çevreleyen denizlerde 76'ın üzerinde balık türüne rastlanırken, bugün bu sayı 20'li hanelere kadar gerilemiştir Yakın tarihli kayıtlara bakıldığında İstanbul'da Boğaz, Adalar ve Anadolu Yakası kıyılarında foklara sıkça rastlandığı görülmektedir Ancak bugün bu canlılar İstanbul direyinden bütünüyle silinmiş durumdadır İstanbul açıklarında ve bazen Boğaz'da rastlanan tek deniz memelisi yunuslardır[56] Kuşlar için de önemli bir göç rotası üzerinde bulunan İstanbul'da, Büyükçekmece ve Küçükçekmece gölleri, çevreleri büyük oranda kentleşmiş olamasına karşın, halen kuşlar için önemli birer durak konumundadır[57] İstanbul'a uğrayan göçücü kuşlar arasında, leylek, alaca balıkçıl, ak pelikan, aynak, boz kaz, atmaca, delice doğan ve Mısır akbabası sayılabilir İstanbul'un yerli kuşları içinde en yaygın olanlarsa güvercinler, martılar, kargalar, serçeler ve kanaryalardır[57] Bunun dışında İstanbul'un özellikle ormanlık kesimlerinde pek çok memeli türü de yaşar Bunlar arasında yırtıcılara da rastlanır Başlıca yırtıcılar: yaban domuzu, kurt, çakal, tilki, sansar, gelincik, boz ayı gibi etoburlardır[57] Diğer yabani hayvan türleri arasında porsuk, ağaç sansarı, kokarca, kirpi, kızıl sincap ve tavşan sayılabilir Özellikle Ada tavşanı İstanbul'a özgü yabani hayvanlardandır Belgrad Ormanı ve Çatalca'daki merkezlerdeyse geyik ve karacalar için koruma alanları oluşturulmuştur[57] Ayrıca kent içinde yaygın olarak başıboş sokak kedileri ve köpekleriyle karşılaşılabilir Su kaynakları Riva Deresi'nden bir görünüm İstanbul'da su kaynaklarının, şehirlerin kurulu olduğu kıyı kesimlerine uzaklığı, tarih boyunca yönetimler için sıkıntı olmuştur[58][59] İstanbul'da özellikle Avrupa Yakası'nda kurulan ilk kent olan Byzantion'da da, su kaynaklarının kente uzaklığı büyük sorundu Bu nedenle kente içilebilir su sağlamak için çeşitli yollara başvurulurdu Kentin suyu Osmanlı döneminde de başka kaynak bulunmadığı için dışarıdan getirilirdi İstanbul kent merkezinde ve dışında sıkça karşılaşılan sarnıç ve su kemerleri kentin o dönemdeki su kültürünün en önemli göstergeleridir Osmanlı döneminde bent adı verilen küçük barajlarla tatlı su göletleri oluşturulurken, günümüzde gelişen teknonolojinin yardımıyla il genelinde büyük baraj gölleri oluşturulabilmektedir Günümüzde İstanbul'da hizmet veren 9 adet baraj bulunmaktadır[60] Bunlar içinde en büyükleri, Ömerli, Terkos, Büyükçekmece, Darlık ve Sazlıdere barajlarıdır[61] İstanbul'da akarsu bazında kayda değer bir su kaynağı bulunmamaktadır İstanbul'un akarsuları içinde başlıcaları Riva, Kağıthane, Alibey, Göksu, Kurbağalı ve Ayamama dereleridir[62] İstanbul derelerinin büyük çoğunluğu sularını Küçükçekmece ve Büyükçekmece gölleriyle Haliç'e boşaltırlar İstanbul derelerinin büyük bir bölümü ıslah edilerek yer altına alınmış olup, kimileri kanalizasyon aktarımında kullanılmaktadırlar Beşiktaş, Ortaköy, Sarıyer, Bayrampaşa ve Mecidiyeköy (Büyükdere) dereleri yeraltına alınan İstanbul derelerindendir Düzensiz ve kayıt dışı yapılaşmanın yanı sıra, dere yataklarının gereğinden fazla küçültülerek ıslah edilmesi nedeniyle İstanbul ilinde sık sık su taşkınları olmakta, can ve mal kaybı yaşanmaktadır[62] Kaynak : Wikipedia |
|