Prof. Dr. Sinsi
|
George Washington Amerikan Bağımsızlık Savaşı
Amerikan Bağımsızlık Savaşı
Washington Delaware Nehri'ni geçerken
George Washington'ın Rembrandt Peale tarafından yapılmış bir portresi
Nisan 1775'te çatışmaların başlamasıyla, II Kıta Kongresi'ne (Second Continental Congress) uniformayla gelen George Washington savaşa hazır olduğunu gösteriyordu Massachusett delegesi John Adams'ın önerisi üzere Kıta Ordusu'nun (Continental Army) başkomutanı seçildi Adams'a göre, o aşamaya kadar kuzeylilerden oluşan Kıta Ordusu'nun liderliğine bir güneylinin atanması mücadelede bütün kolonileri birleştirecekti Washington, bu görev için, masraflarının karşılanmasından öteye bir gelir istemediğini belirtti
3 Temmuz 1775'te, İngilizlerin işgal ettiği Boston'u kuşatma altında tutan Kıta Ordusu'nun başına geçti Mart 1776'da, İngilizlerin Boston'u boşaltmalarından sonra, Washington ordusunu New York City'e çekti 4 Temmuz 1776'te Birleşik Devletler bağımsızlıklarını ilan ettiler Ağustos 1776'da Britanya'lı General William Howe, New York'u işgal etmek için karadan ve sudan yoğun bir sefer başlattı Washington'un New York'u tutamadığı, 22 Ağustos Long Island muharebesindeki yenilgiyi, diğer hüsranlar takip etti 25 Aralık 1776'da, Washington karşı atağa geçti Birlikleriyle Delaware River'i geçerek, İngilizlerin New Jersey'deki 1000 kişilik Hessen kökenli paralı askerlerini esir aldı Daha sonra, Princeton'daki İngiliz birliklerini sürpriz saldırıyla bozguna uğrattı Ardı ardına gelen yenilgilerden sonra, New Jersey'i yeniden kazandıran, İngilizleri New York City'nin çevresine çekilmeye zorlayan bu beklenmedik başarılar, bağımsızlık isteyen Amerikalıların moralini yeniden güçlendirdi
1777 yılında İngilizler birbirinden bağımsız iki saldırı başlattılar Birincisinde General John Burgoyne, New York'a ulaşmak ve New England'i diğer kolonilerden izole etmek için Kanada'dan Hudson Nehri boyunca yola çıktı Aynı anda Howe, New York'u terk edip başkent Philadelphia'ya saldırdı Burgoyne'yi karşılamaları için General Horatio Gates ve eyalet milislerini gönderen Washington, kendi komutasındaki Kıta Ordusu'nu Howe'un önünü kesmek için güneye çekti Washington 11 Eylül 1777'de Brandywine Muharebesi'nde yenilgiye uğradı Howe ise, Washington'u atlatarak, direnişle karşılaşmadan Philadelphia'ya girdi Ancak, aynı anda Howe'un desteğinden uzak kalan Burgoyne, Saratoga'da yenilerek, bütün ordusuyla teslim oldu İngilizler Philadelphia'yı kazanmak uğruna, anlamsız yere iki ordusundan birini kaybetmişti Saratoga zaferi, Fransızları savaşa girmeye teşvik etti İspanyollar ve Hollandalılar da, Fransızların müttefiği olarak peşlerinden takip ederek, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı, İngilizlerin üstünlüklerini kaybettikleri bir dünya savaşı kapsamına dayattılar
Washington, Aralık 1777'de İngiliz etki alanının dışında kalan Valley Forge'da kamp kurdu Kış boyunca 10 000 kişilik ordudan 2500'ü açlık ve hastalık sonucu öldü
Philadelphia'nin kaybedilişi, Washington'un başkomutanlıktan alınması için, Kongre üyeleri arasında tartışma başlattı Washington'un destekçileri komploya dek varan gelişmeleri engellediler
Fransa'nın Amerikalılara gösterdiği destek savaş dinamiklerini değiştirmişti İngilizler denizlerdeki hakimiyetini kaybetmekle kalmayıp, Fransa'nin İngiltere'yi istila etme tehlikesiyle de karşı karşıyaydılar 1778'de Britanya'lılar Philadelphia'yi boşaltıp New York City'e dönerken, Washington yollarını kesip Monmouth Muharebesi'nde saldırıya geçti Sözkonusu saldırı kuzeyde gerçekleşen son büyük çarpışmaydı
Washington 1781'de Marquis de La Fayette'in emrindeki Fransız birliklerin desteğiyle, Yorktown Muharrebesi'nde 7000 İngiliz askerli Britanya'lı General Cornwallis'i yenerek savaşın sonucunu belirledi 25 Kasım 1783'te, Amerikan ordusunun başında İngilizler'in boşalttığı New York'a girdi 1783'te Paris Antlaşması'nda İngiltere Kraliyeti; Birleşik Devletlerin bağımsızlığını tanıdı Washington komutanlığı bırakırken Amerikan Devletlerine güçlü bir merkezi yönetim kurmaları çağrısında bulundu
Cornwallis'in ordusuyla Yorktown'da mütakeresi
Washington, başkomutan olarak, muharebeleri ayırıntılı planlarla kazanabilen, dahi bir strateji uzmanı değil, Amerikan *****lı kuvetlerinin titiz organizatörüydü Mütevazı imkanlarının tamamen farkında olan Washington, asker sayısının büyütülmesini ve orduya maddi açıdan destek sağlanmasını, neredeyse cimri diyebilinecek Kongre'ye düzenli halde ayrıntılı ve tam belgeli bildirilerle talep ediyordu Birliklere en azından giyecek, yiyecek, yakacak, barınak ve cephane temin edilebilinmesi için en ince ayırıntılarla bile ilgileniyordu Sayıca daha az olan Amerikan ordusunu ancak kaçınılmaz veya koşullar bakımından avantajlı durumlarda açık muharebe meydanına sürüyordu
Washington'un başkomutan olarak en önemli etkisi ise, ordu üzerindeki son sözü siviller tarafından seçilmiş devlet görevlilerine bırakmasının, ülkesinde örnek olarak gelenek yaratmasıydı Savaş boyunca kongre üyelerine ve devlet temsilcilerine saygı göstererip, savaş bittikten sonra da önemli ölçüde büyüklüğe ulaşmış askeri gücünü sivillere teslim etti Mart 1783'de ordu içindeki nüfuzundan faydalanarak, haklarını ödemeyen kongreyi isyanla tehdit eden ordu subaylarının görevden atılmasını sağladı Washington ordusunu terhis ederek, 2 Kasım'da askerlerine anlamlı bir veda seslenişinde bulundu
Kaynak : Wikipedia
|