Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atlantisin, inanılmaz, öyküsü

Atlantis'in İnanılmaz Öyküsü

Eski 08-21-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Atlantis'in İnanılmaz Öyküsü




Atlantis'in İnanılmaz Öyküsü


*

Atlantis bugünkü dünyayi nasil etkiliyor?

Atlantis için çaglardan beri hep "var mi, yok mu?" tartismasi yasandi Biz ise, onun varligini kabul edip, insanlarinin yaptiklari hatalara ve bu hatalarin bugünün Dünya'sini etkilemesine bir göz attik Varligina inanip, inanmamak size kalmis?



Tarihin kadim zamanlarinda büyük bir uygarlik vardi Insanligin ulasmis oldugu en yüksek uygarlik seviyesine ulasmis olan "Mu" Uygarligi Mu'nun çevresi de yavru uygarliklarla çevriliydi Bu yavru uygarliklardan biri de Atlantis Uygarligi'ydi Bugün, her iki uygarlik hakkinda "efsanevi" tanimlamasi yapiliyor olsa da onlarin varliklari bilimsel arastirmalar ve arkeolojik bulgularla her geçen gün biraz daha gerçeklik kazaniyor Onlarin varligina kanit arayanlar için bir kaç örnek verebiliriz: Eflatun, Atlantis'le ilgili ilk yazdigi eseri Timea (Timaios) ve daha sonra MÖ345 yilinda "Kritias"I yazdigi zaman kaynak olarak MÖ7 yy'da yasamis atasi politikaci Solon'u gösteriyordu Solon MÖ 590'da Misir'a gitmis ve Misirli rahiplerden kadim bilgiler edinmisti Bu bilgiler Atlatis'de yasam seklinin yani sira Misir Uygarligi'nin köklerinin Mu ve Atlantis'e dayali olduguna iliskindi Bu büyük ada ülke Solon'un anlatimlarina göre, Solon'un dogumundan 9 bin sene önce çok güçlü bir krallikti ve buradan gelen isgalci kabileler, Akdeniz kiyisindaki tüm ülkelere yayilmislardiVe Solon rahiplerden birsey daha ögrenmisti; uzun yillar boyu Misir'in bati ülkeleriyle baglantisinin kesilmis oldugunu Bunun nedeni Atlantis'in deprem ve su taskinlari sonucu batmasinin ardindan, Atlantik Okyanusu'nun, Atlantis'in varoldugu kabul edilen bölgesinde, denizin bir çamur ve yosun tabakasiyla geçit vermez olusuydu Bu durum baska tarihçiler tarafindan da anlatilir Rusya'da St Petesburg Müzesi'nde bulunan ve bilinen en eski papirüslerden olan bir papirüsde ise, Ikinci Hanedan Firavunlarindan Sent'in, onlara bilgeligi getiren atalarinin, anavatanlarini arastirmak üzere bir arastirma grubunu Atlantik Okyanusu'na gönderdigi yazilidir Arkeolojik açidan bu konuya iliskin önemli bulgular ise, Eski Truva'da Dr Schliemann tarafindan bulunan ve ithaf yazisinda "Atlantis Krali Kronos"dan yazili "Baykuslu Vazo" ve yine üzerinde ayni yazi bulunan"Kus Sfenksi"dir Kanit olarak; çözülmüs Naacal Tabletleri'ndeki anlatimlar, Misir Uygarligi'nin hiyerogliflerinden elde edilen bilgiler, Maya yazitlari, efsaneleri, ilahileri de gösterilebilir Jeolojik kanitlar ise, Kuzey Atlantik Okyanusu'nun dibi ya da yataginin biçimidir Buradaki veriler "bölgesel çökmeye" isaret etmektedir Bugünkü teknolojiyle Kuzey Atlantik bölgesinde Atlantis'in haritasi da çikarilmistir Jeolojik olarak da kabul edilen diger kanitlar ise söyle siralanabilir: Amazon Denizi'nin yok olusu, Missisippi Vadisi'nin kurumasi, St Lawrence Vadisi'nin kurumasi, Florida'nin ortaya çikisi, Kuzey Amerika Atlantik kiyi hattinin genel olarak genislemesi? Bunlarin hepsi de büyük bir kütlenin denize batmasi ve batma nedeniyle deniz dibinde olusan büyük çukura çevre sularin dolmasini kanitlar niteliktedir Ayrica jeologlar, Brest ile ABD'nin kuzeyi arasindaki alanda 15 bin yil öncesine ait açik havada katilasmis olan lav parçalari kesfetmislerdir









Atlantis'in, efsane mi, gerçek mi oldugu, Rönasans döneminde de kafalari en çok mesgul eden sorulardan biri durumundaydi Özellikle 17 ve 18 yy'da bu tartismalar oldukça yogunluk kazanmisti




Atlantis, Dünya Edebiyati'nin devleri tarafindan da tartismisti Bu tartismalarin sonucunda onun varligina tüm kalpleriyle inanan yazarlar; Montaigne, Bafflon ve Voltaire olmuslardi




Atlantis vardi ve batti? Peki neden? Neden çok basit, sadece küçücük bir kelime; "ego" Bugünkü biz Dünya çocuklarina ne kadar da yakin gelen bir sözcük degil mi? Hemen hemen tümümüzün içini kemiren, bizi olmadik yollara, asklara, yasamlara ve hirslara sürükleyen o çoklukla kontrol edemedigimiz yönümüz içimizdeki yaramaz çocuk ego Peki Atlantislileri bu ego'nun en uçlarina sürükleyen ve onlari yokolusa götüren nedenler nelerdi? Aslinda bu nedenler bugün yasadiklarimizdan hiç de farkli degildi? Insanlari, geçmiste toplu yokoluslara götüren hatalar günümüzde hala tüm hiziyla devam ediyor? Peki devam etmek zorunda mi? Bu sorunun yaniti tabii ki "Hayir" Simdi, bu "Hayir"i gerçeklestirmek için Atlantis'in tarihine bir göz atalim





(Asagidaki bilgiler Eflatun'un "Kritias", Akasa Yayinlari'nin "Galaktik Insan", Ruh ve Madde Yayinlari'nin "Kahin" isimli kitabinda Edgar Cayce'nin, 1000'e yakin kisiye yaptigi -önceki yasamlara döndürme seanslari- sirasindaki Atlantis dönemine iliskin okumalarindan elde edilmistir)





Dünya'nin unutulmus tarihinin önemli bir bölümünde, Dünya üzerindeki hakimiyet dinozorumsu ve sürüngenimsi irkin kurmus oldugu uygarliklardaydi Bu irklar bugünkü Dünya insanlariyla kiyaslanacak olurlarsa üstün bir zekaya sahiptiler Ama kötü bir yanlari vardi, kendileri disindaki fiziksel varliklara yasam hakki tanimiyorlardi Bu nedenle, 900 bin yil kadar önce, o dönemlerde karada yasayan, memeli deniz öncelleri dedigimiz varliklarin ( yunuslar ve balinalar) ve Dünya spiritüel hiyerarsisi'nin de destegi ile Dünya'dan yokedildiler Ve bu yokedilisten bir süre sonra Dünya'da insan irki var olmaya basladi Dünya insanlari ilk kolonilerini, Pasifik Okyanusu üzerinde bulunan, Lemurya Kitasi (MU) denilen yerde kurdular Insanin bes irkinin bu kitada yaratildigi ve sonralari Dünya'ya yayildiklari söylenir Ilk koloninin kuruculari olan bu insanlar, hayatin tüm düzeylerinde demokratik ilkelerin geçerli oldugu bir Lyra/Srius uygarligi olusturdular Sonraki 850000 yil boyunca Lemuryalilar bir dizi yavru imparatorluklar kurarak Dünya'ya yayilmaya basladilar Bu yavru imparatorluklarin en önemlisi, Atlantik Okyanusu'nun ortasinda bulunan kocaman bir ada olan Atlantis idi Atlantis'in batisinda Kuzey ve Orta Amerika, dogusunda ise Avrupa ve Kuzeybati Afrika yer aliyordu Yüzölçümü bugünkü, Avrupa ve Rusya'nin birlesik yüz ölçümlerine esitti Poseidon, Atlantis'in kurucusuydu Atlantisliler, babalari oldugunu kabul ettikleri Poseidon için bir tapinak yapmislardi Her bes ve her alti yilda bir insanlar burada toplanir ve bogalar kurban ederek tapinagin sütünlarina islenmis kutsal yazilara riaet için yemin ederlerdi Atlantisliler topraktan gelmis insanlardan, Euenor'un kizi Kleito'yu anneleri olarak kabul ederlerdi Insanlari; kültüre, bilime, sanata oldukça düskündüler Kibar insanlardi Atlantis'de çogunluk kizil irktaydi Yönetim sekli ise, sosyalist egilimli bir monarsiydi Toplumda din adamlarinin sayisi hayli fazlaydi Din adamlari, o devrin en bilgili kadin ve erkekleriydiler Hekimlik,vicdani ahlaki degerlerin danismani olarak görev yapiyorlardi Atlantis varoldugu dönem boyunca üç imparatorluk dönemine ayrilmisti "Galaktik Insan" Kitabi'nda Atlantis'in yükselisini ve düsüsünü incelerken söyle bir anlatima yer veriliyor; "Atlantis'in tarihinin üç imparatorluga ayrildigini görürüz Ilk tarihi dilime "Eski Imparatorluk "denir (MÖ 400000 yildan 25000 yila kadar uzanir) Eski Imparatorluk, Lemurya ile ayni zamanlarda var oldu ve nihayet Lemurya'nin yikimini planladi Ikinci tarihi dilime, "Orta Imparatorluk" denir (M Ö 25000 yildan 15000 yila kadar uzanir) ve o, Dünya Gezegeni'nin ilk gerçek hiyerarsik yönetimine sahne olmustur Son tarihi devreye ise "Yeni Imparatorluk" denir O Atlantis tarihinin son 5000 yilini kapsayan nihayi çatisma ve yikimin öyküsünü içerir (MÖ 15000 yildan 5000 yila dek uzanir) "Santesson kitabinda ise Atlantis'deki yasam, Eflatun'un yazdiklarindan yola çikarak Atlantis'i söyle tasvir edilir; "Atlas soyundan gelenler, Atlantis'e hakim olmayi sürdürdüler On bölge yöneticisi, birbirlerinden sadece askeri islerle ilgili ayrintilar bakimindan ayriliyorlardi Atlantis krallarinin her biri kendi ülkesinde hükümdardi, ama hepsi merkezi adadaki Poseydon Mabedi'nde dikili, Orisalk'tan yapilmis bir sütüna, ilk on kral tarafindan kazilmis bir isarete itaat ederlerdi Atlant krallarinin ilk yasasi, birbirlerine karsi silah kullanmamak, hücuma ugramalari halinde birbirlerine yardim etmekti Atlantis'in dogal kaynaklari sanki sinirsizdi Kiymetli madenler çikariliyor, kokulu bitkilerden kokulu özler damitiliyordu Köprü ve kanal agi, ülkenin çesitli bölgelerini birlestiriyordu Kitanin altinda bulunan tas ocaklarindan çikarilan beyaz, siyah ve kirmizi taslar, evlerin ve sair yapilarin yapiminda kullaniliyordu Her bir araziyi çevreleyen duvarlar yapiyorlar, bu dis duvarlari bakirla kaplarken, sehri tahkim eden iç duvarlari orsalk, orta duvarlari ise kalayla kapliyorlardi Merkezi adada kurulu sehirde saraylar, mabetler ve halka ait diger binalar kurulmustu Merkezde altin bir duvarla kusatilmis bir mabed bulunuyordu Bu mabed, Kleyto ile Poseydon'a adanmisti? Bahçe ve koruluklarda sicak su kaynaklari akiyordu Çesitli tanrilara adanmis birçok mabet, insan ve hayvanlar için arenalar, hamamlar ve bir hipodrom vardi Pek büyük limanlardan kalkan gemiler, Dünya'nin her yerine gidiyordu Bölge halkinin nüfusu o kadar yogundu ki her yerde sesleri isitiliyordu Merkezi sehrin etrafinda, sarp yükseklik ve güzelliklerinden dolayi ünlü daglarin korudugu çok genis bir ova uzaniyordu Ovada senede iki kez hasat yapiliyordu Bu büyük imparatorluk Helen Devletleri'ne en kudretli ve sanli olduklari bir devirde hücum etti Ve böylece bilgelik ve biat yolundan sapti Ölçüsüz alanlara sahip olan Atlantis krallari, tüm Dünya'yi zapt etmek azmindeydiler" Bundan sonraki bölüm, "Kritias"in orjinalinde söyle devam ediyor; "Zeus, Iste o zaman bir vakitler erdemli olan bu soyun bahtsizligini farkederek, onlarin aklini basina getirmek, onlari uslandirmak için cezalandirmaya karar verdi Bütün tanrilari, evren'in ortasinda kurulu ve oradan durmadan degisen her seyi gören en kutsal evinde bir araya topladi; onlara dedi ki?" Eflatun'un "Kritias"I burada sona eriyor Sonrasi malum?


Atlantis'i tufanlara ugratanlar

Atlantis batisindan önce üç kez tufana ugramistir







Edgar Cayce'nin okumalarina göre, bu tufanlar günümüzden; 50 bin, 28 bin ve10600 yil kadar önce gerçeklesmistir Bu tufanlarin nedenlerini inceledigimiz de günümüzle ne kadar da özdes olduklarini tüm gerçekligiyle görüyoruz Ilk tufanin nedenine baktigimizda günümüzde de siklikla kullanilmakta olan kimyasal maddeleri ve silahlari görüyoruz Bu maddelerin ilk kez yogun olarak kullanilmasinin öyküsü ise söyle; MÖ 50200 yilinda etobur, iri cüsseli hayvanlar, insanlar için büyük sorun olusturmaya baslayinca Dünya'nin bes ulusundan gelen, bes irkin temsilcileri bir araya geldiler, topraktaki ve havadaki unsurlarda bulunan güçlü kimyasal enerjileri hayvanlara karsi kullanmak için karar birligine vardilar Bu kararlarin sonucunda hayvanlarin yasadiklari magaralara ve bölgelere çok büyük miktarlarda kimyasal maddeler, gazlar verildi Bilinçsizce kullanilan bu kimyasal maddeler ve güçlü patlayicilar doganin dengesini bozdu Verilen gazlar, halen sogumakta olan yerkürede volkanik patlamalara, zelzelelere, buzul çagina girilmesine ve Atlantis'in ilk tufanini yasamasina yol açti Bu maddeler size de tanik geliyor mu???





Atlantis de uzun yillar boyunca toplumsal olarak da karisikliklar yasandi Toplum yönetiminde hakim olan ve Isigi temsil eden Bir'in Ogullari; bir tanri, bir din, bir es kurallarini toplumda yerlestirmeye çalisirlarken, Karanligi temsil eden, Belial Ogullari'nin, bu kurallar hiç islerine gelmiyordu Onlar toplumsal normlari hiç sayiyor, insan haklari konusunda ise kayitsiz kaliyorlardi Maddesel, sefahata egilimli, siddete dayali bir hayat biçimi ve anlayislari vardi Toplum hayatinda bu iki grubun anlasmazligi gittikçe artiyor, bu da iç savaslara ve huzursuzluklara neden oluyordu Belial Ogullari'nin bedene bagli, materyalist yasam biçimleri bazi Bir'in ogullarina da cazip geliyor ve onlarin tarafina geçmelerine neden oluyordu Belial Ogullari, bugün Dünya üzerindeki hakim güçlere baktigimizda, sizce de bildik birilerini animsatmiyorlar mi???

GÜÇ YANLIS AMAÇLARLA KULLANILDI




Atlantis'teki ikinci tufan ise MÖ 28000'e dogru gerçeklesti Bu tufanin öyküsü ise söyle anlatilir; Atlantisliler ilk tufanin sokunu atlattiktan sonra hizli bir toparlanis dönemi geçirdiler Atlantis'in ikinci döneminde Atlantisliler, elektrik ve elektronik alaninda önemli buluslar yaptilar ve büyük gelismeler gösterdiler Uranyumdan elde edilen atom enerjisini tasimacilikta kullaniliyolardi Laser gibi her türlü isikli sualar kesfetmislerdi Ölüm suasi da bu gruba dahildi Sivi hava, sikistirilmis hava, kaucuk ve bugün henüz bilinmeyen bakir, aliminyum ve uranyumdan meydana gelen madeni alasimlar kullaniliyordu Asansör, telefon, radyo, Tv yaygindi En önemli bilimsel basarilari ise günes enerjisine hakim olmalariydi Bu gücü denetim altinda tutan merkeze,Tuaoil Tasi veya Ates Tasi adini veriyorlardi Bu dönemde insan bedeni, kristallerden çikan sualarin hafifletilmis bir uygulamasi ile gençlestirilebiliyordu Bununla berebar Ates Tasi yikici amaçlarla iskence ve agir cezalarin yerine getirilmesinde de kullaniliyordu Bu merkezin kuvvetinin, çok ileri bir düzeye ulastigi bir zamanda yapilan bir hata, suanin elektrik güçleriyle birleserek topragin bagrinda birçok yanginin çikarmasina yol açti ve volkanik patlamalar meydana geldi Güç kaynaklarinin bilinçsiz ve kötü kullaniminin bugünün Dünyasi için de yok olusu getirecegi çogumuzun kabul ettigi bir gerçek degil mi???




GENLERLE OYNADILAR




Atlantililerin hatalarindan birisi de "gen"lerle oynamalari olmustur Belial Ogullari'nin etkisi altindaki, Atlantislilerin yaptiklari, bugünün dünya insanlarini genetik bakimdan indirgenmis ve mutasyana ugratilmis durumda da birakmistir Nedir bu genetik bakimdan indirgenmis ve mutasyona ugratilmis olmak?





Yapilan islem bugünün gen mühendislerinin üzerinde çalistiklari yöntemlere çok benzer Sadece Atlantisliler bu islemi yaparken, hayvan türleriyle yetinmemisler, insanlar üzerinde de denemeler yapmislar daha da ileri giderek insan ve hayvan karisimi yaratiklar meydana getirmislerdi Atlantisliler bu yaratiklari köle olarak en agir islerde kullaniyorlardiInsanlarin önceleri daha büyük olan kafa yapisini küçültenlerde yine Atlantisliler oldu Atlantislilerin hirsi sinir tanimiyordu Yaptiklariyla yetinmeyip, insanlarda önceleri 12 sarmalli olan DNA yapisini, 2 sarmala indirdiler Öfke, korkular, siddet egilimi, telepati yetenegimizin azalmasi gibi olumsuz durumlar insan irkindan bu sarmallarin çalinmasi sonucu olustu Ve bizler günümüzde bu hirsizligin bedelini hala yasamlarimizda ödüyoruz Peki bugünün dünyasin da yapilan genetik çalismalar, acaba onlarin gelecegi nereye dogru gidiyor???




KENDiLERiNi TANRIYLA ES KOSTULAR VE ACIMASIZLASTILAR




Atlantislilerin zamanla, yaptiklari yaratim ve genlerle oynama çalismalarini öylesine abattilar ve Dünya'ya hakim olma istekleri öylesi bir boyuta geldi ki, bir anlamda kendilerini, Allah, Tanri, Yaradan, Ogan, Kutsal Beyaz Isik gibi birçok isimle anilan "Büyük Yaratici Güç"le es görmeye basladilar Çünkü onlar "yaratmanin" sirrina erdiklerini düsünüyorlar ve "Büyük Yaratici Güce" ihtiyaçlari olmadigini iddia ediyorlardi Isi iyice ileriye götürüp basta Alpha Centauri ve Pleiades kökenli ve Dünya Spiritüel Hiyerarsisi tarafindan dislanan "asiler" denilen gruplarla ittifak içine girdiler Öte yandan, Dünya'daki askeri gücün büyük bölümüne sahip olma istekleri onlari Ana imparatorluk "Lemurya"yi yok etme düsüncesine de götürdü Çünkü Lemurya'da tipki, Atlantis gibi egosunu ön plana almis, Dünya üzerinde hakimiyetini sürdürmek isteyen bir konumdaydi ve Atlantis'in Dünya'ya hakim olma yönündeki amacina engel teskil ediyordu O tarihlerde Dünya'nin iki tane ayi vardi Atlantisli'ler uzayli asilerle yaptiklari ittifaktan da güç bulurak bu aylardan birini kullanarak Lemurya'yi yok etmeye karar verdiler Simdiki Dünya ayinin dörtte üçü büyüklügündeki ayi spiral çizen bir yörüngeye soktular Uzay gemileri, çekme isinlarini kullanarak, Dünya'nin aylarindan birini Lagranj( kritik kütle konumu) noktasina yaklastirdilar Uzay gemileri parçacik isin silahlarini atesleyerek ayi, otam Lagranj noktasina girmeden önce parçaladilar ve ay parçalarinin olusturdugu meteor saganagi Lemurya'yi ve kitayi suyun üzerinde tutan gaz odalarini parçaladi Böylece Lemurya okyanusun derinliklerine, büyük depremler, su baskinlari ve üzerinde yasayan binlerce insanla birlikte batti Hirs ve gücün bilinçsizce kullanilmasinin getirecegi sonuçlar bugünün ülkelerinin, kitalarinin da sonu olamaz mi sizce???





YERKÜRE'NiN DENGESiNi BOZDULAR





Atlantislilerin bu uzayli asi gruplarla is birligi, Dünya'ya savasi getirdi Bu dönemde Atlantislilerin Dünya'ya hakim olma istekleri ve kendilerini "Yüce Yaratici"yla es kosma kibirleri çok daha uç boyutlara geldi Yaratici güce sirtlarini döndüler Tapinaklarda insanlar kurban edilmeye baslandi Doga güçlerini kötüye kullaniyorlardi Günes prizmalarinin iskence ve ceza amaçli kullanimi öylesine artmisti ki halk bunlara "Korkunç Kristaller" adini vermisti Insani degerlere hiç saygi kalmamisti Askeri üstünlük için, yerküreyi onlarin degimiyle, "Leydi Gaia"yi dengelemek amaciyla kullanilan Maldek ayini kendi çikarlari dogrultusunda kullanmaya basladilar Bu kullanim Dünya'ya isyanlari ve kaos dolu günleri getirdi Engizisyon ve iskence dönemi basladi "Yü" gibi, Lemurya'nin yavru imparatorluklari Atlantislilerin zulmünden kaçmak için Himalayalar'a oradandan yerin altina siginarak bugün Agarta veya Sambala denilen 5 boyutsal bir uygarlik kurdular (bu konuya iliskin farkli bilgilerde mevcuttur) Bir'in Ogullari insanlari uyariyor, dogruya çekmeye var güçleriyle ugrasiyorlardi Ama Belial Ogullari'nin insanlara, zaaflarina yönelik sunduklari olanaklar her geçen gün Atlantisli insanlarin Karanligin temsicileri Belial Ogullarinin tarafina daha fazla yönelmesine neden oluyordu Belial Ogullari ve Bir'in Ogullari arasindaki savaslar öyle bir duruma geldi ki kristal tapinaklara saldirilar sonucu Dünya'nin iklimini dengede tutan gökkubbelerde önemli boyutta çatlamalar meydana geldi Iste bu çatlamalar Atlantis'in sonunu hazirladi Dev ada büyük bir tufanla karsi karsiya kaldi Depremler, saganak yagislar volkanik patlamalar sonucu Atlantis'in batisi gerçeklesti Atlantis'in ilk olarak 11500 yil önce bir dip yükseltisi olusturarak battigi, daha sonra bu günkü seviyesine indigi söylenir Bermuda Seytan Üçgeni'nin de Atlantis'in batmasi sonucu olusan boyutlar arasi bir geçis kapisi oldugu söylenir




RUHSAL DÜSÜSE NEDEN OLDULAR




Eflatun, Kritias'I Zeus dedi ki;? diye bitirmisti?Onun Zeus olarak nitelendirdigi, bizim Allah dedigimiz o "Yüce Yaratici Güç" belli ki tufan emri vermisti Yahudi ve Hristiyan metinlerinde Atlantis'in sulara gömülüsü "insanin düsüsü olarak" ele alinir Çünkü Atlantisliler yaptiklari hatalar nedeniyle insan irkinin spiritüel yani ruhsal olarak düsmesine neden olmuslardir





Bu gün isimler farkli olsa da zulme ugrayan, sürülen halklar ve Dünya üzerinde güç ve iktidar hirsi içinde olan ülkelerin yaptiklari bu anlatilanlarla ne kadar da çok benzerlik gösteriyor degil mi? Bugün de Dünya'da gücü elde etmek amaciyla üretilen nükleer silahlarin denemeleri sonucunda ozon tabakasi delinmiyor mu? Kutuplardaki buzlar, eko dengenin bozulmasi nedeniyle eriyor ve bu durum Dünya'yi sular altinda birakma tehlikesini beraberinde getirmiyor mu? Vücutlar kimyasal maddelere kanserle karsilik vermiyor mu? Biyolojik denemelerin kötü amaçlarla kullanilmasi daha önce adini bile bilmedigimiz hastaliklarin bizlere bulasmasina neden olmuyor mu? Ve genler üzerinde yapilan denemeler; melez hayvanlarin yaratilmasi, hayvan ve insanlarin kopyalanmasi bunlar acaba gelecekte ne ölçüde olumlu sekilde kullanilacak? "Tarih iyi bir ögretmendir" diyenler yaniliyor olamazlar Bugünün hatalarinin yaratacagi sonuçlari, dünün Dünyasi'na bakarak anlamak olasi?





Atlantislilerin basina gelenler ve bugünün Dünya insanlarinin basina gelmesi muhtemel olanlar? Aslinda bunlarin yasanmamasi yine insanlarin elinde? Dünya insanlarina, Ona her ne ad veriyorsaniz biz yazimizda "Büyük Yaratici Güç" olarak niteledik, O Büyük Yaratici Güç'ten büyük bir sevgi ve isik yagmaktadir Bu, peygamlerler, melekler, basmelekler, yükselmis üstadlar, mesih enerjisi, foton kusagi enerjisi, Beyaz Yildiz enerjisi gibi birçok kanalla bizlere ulasmaktadir Bu isigin amaci bizleri yeniden ilk varolusumuzdaki düzeye "Galaktik insan" bilincine ulastirmaktir Yani sevgi dolu, egosunu asmis, bilge, yükselmis varliklara dönüsmemiz istenmektedir Burada bize düsen görev içimizdeki sevgiyi, birligi, iyiligi kesfedip mümkün oldugunca egomuzdan siyrilarak yasamaya çalismamizdir Yaptiklarimizin sonucunu görerek yapmamiz, çikar savaslarindan, siddetten, maddi çikarlarimizdan mümkün oldugunca vazgeçerek yasamamizdir Yapmamiz gereken hem çok kolay hem çok zor, Parola "Egondan siyril"?




Okuduklariniz size bir masal veya bilim kurgu öyküsü gibi gelebilir Ama masal ama gerçek Ne farkeder? Anlatilan öykü egosuna yenik düsen, kibrin sinirlarini zorlayan, insan irkinin üzerinde haddini bilmezcesine tahakküm kurmaya çalisan bir uygarligin öyküsüdür? Gerçek mi, degil mi ? diye merak ediyorsaniz, yanitini kalbinize sorun O size daima dogru olani söyleyecektir?

Atlantis kristalleri

Tüm Atlantis gizemleri içinde, hiçbiri kristaller kadar ilginç degildir

Bunlar ruhani ve siyasi gücün mistik simgeleri miydiler? Yoksa bilinmeyen teknolojilerin ve psisik tesirlerin yüklendigi mineral aküler miydiler? Bunlar hâlâ okyanusun bilinmeyen derinliklerinde o batik kitanin yikintilari arasinda mi bulunmaktalar? Ya da afetten kurtulanlar tarafindan yeni kitalara mi tasindilar?

Bu sorularin yanitlarinin bazilari, 20 yüzyilin en ünlü psisigi Edgar Cayce'nin sözlerinde bulunabilir Edgar Cayce trans hâlindeyken, zihni yogun bir biçimde degisime ugrayip ruhu farkli boyutlara süzülebildiginden ötürü "Uyuyan Kâhin" olarak anilir Onun kendi adlandirmasiyla, bu "yasam okumalari" esnasinda Cayce, Atlantis tarihini yeniden hatirlamistir





Cayce 1920'li yillarin sonundan 1945'deki ölümüne kadar, batik sehrin bütün detaylari ile birlikte dünyasal ve ruhsal amaçlar için kullanildiklari kabul edilen kristallerden defalarca bahsetmistir Ona göre "Büyük Kristal"in kötüye kullanilmasi, onlarin kendi kendilerini yok edisine neden olmustur Cayce'nin anlattigina göre felâketten geriye kalan insanlar kristal teknolojisi ile diger kitalara kaçarak sonraki uygarliklarin temellerini atmislardir





Atlantis ile ilgili olarak antik döneme ait en eski bilgi, klâsik dönem filozofu Eflâtun'un 2350 sene önce yazdigi bir çift diyalogtan ibarettir Sasaali ve parlak Bronz Çagi uygarligindan bahsederken Eflâtun, ne TIMAEUS ne de KRITIAS adli eserinde kristallerde, ya da Atlantislilerin kristal esasi üzerine kurulmus teknolojilerinden bahsetmemistir Bununla birlikte Eflâtun, aslen özellikle Atlantis kültürünün asker" ve etik yönleri ile ilgilenmis oldugundan, tasvirleri; Cayce'nin "yasam okumalari" ile çelismez Cayce ise esas olarak Atlantis'te teknolojik ve baskalasimla ilgili elemanlar olarak kristal kullaniminin ve bunun suistimal edilmesinin neden oldugu açmazdan bahsetmistir Her ikisi de Atlantis'in yikimina kendi bireylerinin neden oldugunu ifade etmis olup, dejenerasyon öncesi Atlantislerin erdemli ve olaganüstü yetenekler bahsedilmis insanlar olarak esi benzeri görülmemis bir uygarlik seviyesine ulastiklari konusunda hemfikirdirler Eflâtun'un anlatimi, tam Atlantis'in çöküsünü belirtirken bilinmeyen nedenlerden ötürü an"den kesilir





Filozofun durakladigi noktadan Cayce devam ederek; ulusal açgözlülükleri yüzünden kozmik kuvvetlerle oynamanin getirdigi felâketi anlatarak devam eder Onun açiklamasina göre: "Atlantis'te dünyanin içsel tesirleri ile baglanti kurmak amaci ile kazilmis çukurlara yerlestirilmis kristaller mevcuttu Bu kristallere günes isiginin düsürülmesi ile meydana getirilen güçlü isinsal etki, yikici bir nitelige sahipti" Ve daha sonra "Tasin (Tuaoi) küreler üzerindeki ilkesi bunlar yikici güçleri meydana getirmistir"

Tüm Critias Dokümanlari

Platon'un Timaeusve Critias adli dialoglari Atlantis'in mevcudiyetinden kesin olarak bahsedilen tek yazili kayitlardir Dialoglar Sokrates, Hermo Crates, Timaeus ve Critias arasinda geçen konusmalar seklindedir Timaeus ve Critias, Sokrates'in ideal toplumlar hakkinda yapmis oldugu bir konusmaya "hayal ürünü olmayan gerçek bir hikaye" ile katilmaya karar verirler

Hikaye Platon'un 9000 yil öncesinde antik Atina ve Atlantis arasindaki savas hakkindadir Uzak geçmise ait bilgiler Platon'un Atina'da yasadigi zamana kadar unutulmus, Atlantiss'in hikayesi Solon'a Misir'li rahipler tarafindan aktarilmistir Solon hikayeyi Dropes!e yani Ciritias'in büyük büyük babasina aktarmistir Critias hikayeyi kendisiyle ayni ismi tasiyan büyük babasindan ögrenmistir Asagida yazili olan dialoglar Platon tarafindan asagi yukari MÖ 360 yilinda yazilmis ve ingilizceye tercüme edilmistir





NOT: (BENJAMIN JOWET'TIN NOTU) : Dialoglarin sayfalari ve paragraflari arasindaki kurgu tarafindan yaratilmistir Bunlar kasten uzun geçmise bagli kisaltmalar yapilmasi ve bilgisayar ekraninda okunmasini kolaylastirmak amaci ile gerçeklestirilmistir





TIMAEUS

Timaeus, Atlantis'e ait hikayeyi özetleyerek bir ön giris yapmak görevini üstlenir Yazinin büyük bir kismi, olusum evresinin tarif edilmesi ve dogal fenomenin izah edilmesi hakkindadir 2 nci sayfa Timaeus'un Atlantis'ten söz ettigi ve onu tanimladigi tek bölümdür

CRITIAS

Critias, kayip adanin detayli olarak tanimlanmasini saglamis ve bu adanin hakki hakkinda en az antik Atina kadar bilgi vermistir Bu hikayede adi geçen veya yer alan bütün kahramanlarin (Timaeus disinda) antik Yunan' da gerçekten var olduklari bilinmektedir Onlarin hayatlari ve ölümleri hakkindaki diger kayitlar, baska bir zaman periyodu içinde kaydedilecektir





NOT: Hikayede adi geçen iki Critias adli kisi bir karmasaya neden olabilir Birinci Critias dialoglarda yer alan gerçek kisidir Atlantis'in hikayesini Sokrates'e anlatan odur Ikinci Critias yani birinci Critias'in büyük babasida dialoglarda geçer Bu büyük Critias Atlantis hakkinda hikayeyi torununa anlatmis, torunuda bunu dialoglarda görülecegi gibi Sokrates'e tasimisti







DIALOGLARDA AKTIF OLARAK YER ALAN KISILER SUNLARDIR

TIMAEUS: Hakkinda tarihsel bir kanit yoktur

CRITIAS : Platon'un büyük büyük babasidir

SOKRATES : Platon'un akil hocasi ve ögretmeni Atina'nin otoriteleri tarafindan, Atina'nin gençliginin ahlak yapisini zedeledigi için idama mahküm edilmistir MÖ 466-399 yillari arasinda yasamistirr

HERMOCRATES : Devlet adami Syracuse'un askeri





DIALOGLARDA BAHSI GEÇENLER

SOLON ; Atina'li gezgin, sair ve yasamaci, asagi yukari MÖ 638-559 yillari arasinda yasamistir Plato'ya göre Misir'li rahiplerden, Atlantis'in hikayesini ilk ögrenen odur

DROPIDES :Critias'in büyük büyük babasi Hikaye ona uzaktan akrabasi ve yakin arkadasi olan Solon tarafindan anlatilmistir

CRITIAS : Dropides'in oglu ve dialoglarda yer alan Critias'in büyük babasi Hikayeyi Critias'a aktaran odur


ALINTI

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.