08-21-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tıkandı Baba
Sultan Mahmut kılık kıyafetini değiştirip dolaşmaya başlamış Dolaşırken bir kahvehaneye girmiş oturmuş Herkes bir şeyler istiyor
Tıkandı Baba, çay getir! 
Tıkandı Baba, kahve getir! 
Bu durum Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş
– Hele baba anlat bakalım, nedir bu Tıkandı baba meselesi?
– Uzun mesele evlat, demiş Tıkandı baba
– Anlat Baba anlat! Merak ettim deyip çekmiş sandalyeyi
Tıkandı baba da peki deyip başlamış anlatmaya;
Bir gece rüyamda bir çok insan gördüm, her birinin bir çeşmesi vardı ve hepsi de akıyordu Benimki de akıyordu ama az akıyordu "Benimki de onlarınki kadar aksın" diye içimden geçirdim Bir çomak aldım ve oluğu açmaya çalıştım Ben uğraşırken çomak kırıldı ve akan su damlamaya başladı
Bu sefer içimden "Onlarınki kadar akmasa da olur, yeter ki eskisi kadar aksın" dedim ve uğraşırken oluk tamamen tıkandı ve hiç akmamaya başladı Ben yine açmak için uğraşırken bir zat göründü ve: "Tıkandı Baba, tıkandı Uğraşma artık", dedi O gün bu gün adım "Tıkandı Baba"ya çıktı ve hangi işe elimi attıysam olmadı Şimdi de burada çaycılık yapıp geçinmeye çalışıyoruz
Tıkandı Baba'nın anlattıkları Sultan Mahmut'un dikkatini çekmiş Çayını içtikten sonra dışarı çıkmış ve adamlarına:
"Her gün bu adama bir tepsi baklava getireceksiniz Her dilimin altında bir altın koyacaksınız ve bir ay boyunca buna devam edeceksiniz" demiş
Sultan Mahmut'un adamları peki demişler ve ertesi akşam bir tepsi baklavayı getirmişler Tıkandı Baba'ya baklavaları vermişler Tıkandı Baba baklavayı almış, bakmış baklava nefis
– "Uzun zamandır tatlı da yiyememiştik Şöyle ağız tadıyla bir güzel yiyelim" diye içinden geçirmiş Baklava tepsisini almış evin yolunu tutmuş Yolda giderken "Ben en iyisi bu baklavayı satayım evin ihtiyaçlarını gidereyim" demiş ve işlek bir yol kenarına geçip başlamış bağırmaya
Taze baklava, güzel baklava!
Bu esnada oradan geçen bir adam baklavaları beğenmiş Üç aşağı beş yukarı anlaşmışlar ve Tıkandı Baba baklavayı satıp elde ettiği para ile evin ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamış
Müşteri baklavayı alıp evine gitmiş Bir dilim baklava almış yerken ağzına bir şey gelmiş Bir bakmış ki altın Şaşırmış, diğer dilim, diğer dilim derken bir bakmış ki her dilimin altında altın var Ertesi akşam adam acaba yine gelir mi diye aynı yere geçip başlamış beklemeye Sultanın adamları ertesi akşam yine bir tepsi baklavayı getirmişler Tıkandı Baba yine baklavayı satıp evin diğer ihtiyaçlarını karşılamak için aynı yere gitmiş
Müşteri hiçbir şey olmamış gibi: "Baba baklavan güzeldi Biraz indirim yaparsan her akşam senden alırım" demiş Tıkandı Baba da "Peki" demiş ve anlaşmışlar Tıkandı Baba'ya her akşam baklavalar gelmiş ve adam da her akşam Tıkandı Baba’dan baklavaları satın almış Aradan bir ay geçince Sultan Mahmut:
"Bizim Tıkandı Baba'ya bir bakalım" deyip Tıkandı Baba'nın yanına gitmiş Bu sefer padişah kıyafetleri ile içeri girmiş Girmiş girmesine ama birde ne görsün bizim tıkandı baba eskisi gibi darmadağın Sultan:
– "Tıkandı Baba sana baklavalar gelmedi mi?" demiş
– Geldi sultanım!
– Peki ne yaptın sen o kadar baklavayı?
– Efendim satıp evin ihtiyaçlarını giderdim, sağ olasınız, duacınızım
Sultan şöyle bir tebessüm etmiş
"Anlaşıldı Tıkandı Baba anlaşıldı, hadi benimle gel" deyip almış ve devletin hazine odasına götürmüş
"Baba şuradan küreği al ve hazinenin içine daldır küreğine ne kadar gelirse hepsi senindir" demiş Tıkandı Baba o heyecanla küreği tersten hazinenin içine bir daldırıp çıkarmış ama bir tane altın küreğin ucunda, düştü düşecek Sultan demiş;
"Baba senin buradan da nasibin yok Sen bizim şu askerlerle beraber git onlar sana ne yapacağını anlatırlar" demiş ve askerlerden birini çağırmış
"Alın bu adamı Üsküdar’ın en güzel yerine götürün ve bir tane taş beğensin O taşı ne kadar uzağa atarsa o mesafe arasını ona verin" demiş
Padişahın adamları 'peki' deyip adamı alıp Üsküdar’a götürmüşler
Baba hele şuradan bir taş beğen bakalım, demişler
Baba, "niçin?" demiş Askerler:
"Hele sen bir beğen bakalım" demişler Baba şu yamuk, bu küçük, derken kocaman bir kayayı beğenip almış eline
"Ne olacak şimdi" demiş
"Baba sen bu taşı atacaksın ne kadar uzağa giderse o mesafe arasını padişahımız sana bağışladı" demiş
Adam taşı kaldırmış tam atacakken taş elinden kayıp başına düşmüş Adamcağız oracıkta ölmüş Askerler bu durumu Padişah’a haber vermişler İşte o zaman Sultan Mahmut o meşhur sözünü söylemiş:
VERMEYİNCE MABUD, NEYLESİN SULTAN MAHMUT !
-ALINTIDIR-
|
|
|