Prof. Dr. Sinsi
|
Allah'ı Hissetmek.
His ,ruhun gözetiminde irade ile kalp arasındaki titreÅŸimlerin kalp tarafından anlamlı bir hale getirilmesidir Hislerin etkili ve güçlü algılanması ,irade ile kalp arasındaki ortamın net ve açık olmasına, titreÅŸimlerin geçiÅŸini saÄŸlayan engellerin olmamasına baÄŸlıdır Bu durumu bir telsiz konuÅŸmasına benzetebiliriz Uzak iki mesafe arasındaki görüşmenin anlaşılır ve net yapılabilmesi için havanın yağışsız olmasına ve frekansların geçiÅŸini saÄŸlayacak yüksek engellerin olmamasına baÄŸlıdır İşte kalbimiz yüce Allah(c c)?ı bu ÅŸekilde hisseder Allah(c c)?ı hissetmek ruhlarda yeÅŸil filiz vermiÅŸ Allah sevgisinin ,iradenin ibadet ve takva ile yoÄŸrulması sonucu, kalpte yedi renkli gökkuÅŸağı gibi Allah bilincinin oluÅŸması demektir Ruhlarımızda oluÅŸan Allah sevgisi meyvelerinin ve kalplerimizdeki takvanın olgun ve tatlı olması,Allah(c c)?ı hissetmeyi daha güçlü ve sürekli kılar Yüce Allah(c c) kendisini sürekli anmamız ve O?nu hissetmemiz için dikkatimizi yıldızlara,güneÅŸe,aya,daÄŸlara,denizlere,aÄŸaà §lara ve canlılara çeker ??Deveye bakmıyorlar mı, nasıl yaratılmıştır! Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiÅŸtir! DaÄŸlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmiÅŸlerdir! Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!??(ÄžaÅŸiye,17-18-19-20)Allah(c c) kendisinin insanlara çok yakın olduÄŸunu ve insanların sürekli melekler tarafından izlendiÄŸi hissini de bizlere hatırlatır ??Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona verdiÄŸi vesveseyi de biz biliriz Çünkü biz, ona ÅŸah damarından daha yakınız Üstelik, biri insanın saÄŸ tarafında, biri sol tarafında oturmuÅŸ iki alıcı melek de (onun yaptıklarını) alıp kaydetmektedir İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın ??(Kaf,16-17-18)Adeta Allah(c c), insanların enselerinde nefeslerini hissedeceÄŸi melekler ve ÅŸahdamarlarında akan kanın verdiÄŸi hisden daha güçlü bir hisle insana yakın olduÄŸunu belirtir Şüphesiz Allah(c c) insana insandan daha yakın ve insanı insandan daha iyi bilir İşte bütün bu hissetmeler,ruh,irade ve kalp ekseninde oluÅŸan süreçlerdir Bu hislerin derin ve sürekli olması ancak iradenin saÄŸlam ,güçlü ve bütün olayların Allah?ın gör dediÄŸi yerden yorumlanmasıyla mümkündür İradenin güçlenmesi halinde kalpte oluÅŸan siyah noktalar ,yanan- beyaz parlak kandillere dönüşmeye baÅŸlar Kalbin beyaz kandilleri ne kadar güçlü olursa ruhun aydınlatıcı ışıkları da o denli parlak ve güçlü olacaktır Bu aydınlanma ile karanlıkta kalmış ruhumuz daha güçlü aydınlanacak ve Allah(c c) sevgisiyle ışıl ışıl parlayacaktır İradenin zayıf ve güçsüz olması halinde ise, ruh karanlığa gömülür ve ruhsal bunalımlar baÅŸ göstermeye baÅŸlar Çağımızdaki ruhsal bunalımların sebebini de böyle anlamak ve algılamak gerekir İşte ÅŸeytanın yapmak istediÄŸi de Allah(c c)?ı hissetmeyi çeÅŸitli meÅŸguliyetlerle unutturup ve bu hisleri etkisiz hale getirip dünyalık hazlarla ,insanların ruhlarını karanlığa gömüp ,iradelerini kontrol altına almaktır Yeryüzündeki insan ile ÅŸeytan arasındaki mücadelenin alt yapısını Allah(c c)?ı hissetmek ve bu hissi unutturmak eylemleri oluÅŸturur Zira Allah(c c), ÅŸeytanla mücadele etmez Çünkü o yaratılmış asi bir kuldur Åžeytan görünen ve görünmeyen ÅŸer güçleri ifade eder Åžeytan ,Allah(c c)?ın rakibi olamaz Ancak insanın rakibi olabilir Allah(c c)?ın hiçbir rakibi yoktur ve hiçbir zamanda olmayacaktır Åžeytanında hiçbir gücü ve hakimiyeti yoktur ?? Oysa ÅŸeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu? ??(Sebe,21)Åžeytanı güçlü kılan insanın kendisidir Åžeytan insandan aldığı güçle size karşı koyar İradenizdeki her düşüş ÅŸeytanın gücüne ilavedir İnsan, Allah(c c)?a karşı ibadetlerinde zaaflar gösterip günahlar iÅŸlemeye baÅŸladıkça,ÅŸeytan da güçlenmeye baÅŸlar Kalpte oluÅŸan her bir siyah nokta ,ÅŸeytanı güçlü kılan bir puan demektir Allah?tan uzaklaşılan her adım,bir adım daha ÅŸeytana yaklaÅŸmak ve bir derece daha ÅŸeytanı güçlü kılmak demektir Åžeytan, mücadelesindeki taktikleri karşısındaki rakibin sahip olduÄŸu imana göre belirler Åžeytanın en büyük taktiÄŸi Allah(c c)?ı unutturmaktır ??Åžeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah?ı anmayı unutturmuÅŸtur???(Mücadele,19)Åžeytan, nefisler için albenili yaratılmış dünyalıkları kalbe yerleÅŸtirmek ve oraları iÅŸgal edip kiÅŸileri sürekli meÅŸgul etmek suretiyle Allah(c c)?ı unutturma eylemini gerçekleÅŸtirir İnsanın yeryüzünde bir imtihana tabi olup,imtihan sonucunda kazananların ve kaybedenlerin belirlenmesi için Allah(c c) ÅŸeytanın ileri sürdüğü unsurları insanların nefislerine ve hazlarına hoÅŸ gelecek ÅŸekilde yaratmıştır Fakat yüce Rahman, ÅŸeytanın bu tuzağını nasıl bertaraf edeceÄŸimizi bizlere bildirerek bu sınavda baÅŸarılı olmamız için de bizlere kopyalar vermektedir ??Kadınlar, oÄŸullar, yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin ÅŸiddetle arzuladığı ÅŸeyler insana süslü gösterildi Bunlar dünya hayatının geçimliÄŸidir Oysa asıl varılacak güzel yer ancak Allah?ın katındadır ??(Ali İmran,14)Allah(c c),ayeti kerimesinde adeta:?Sakın bu dünyalıkları kalbinize yerleÅŸtirip kalıcı olarak düşünmeyin,bunları geçiçi olarak düşünün Zira kalıcı olarak düşünmek onları amaç edinilmesinin, geçici olarak düşünmek de onları araç edinilmesinin bir göstergesidir Bu dünyalıklar ceplerinize girsin,ama kalplerinize girmesin Onları siz kullanın,onlar sizi kullanmasın Siz malın efendisi olun O sizin efendiniz olmasın EÄŸer kalplerinize girip de sizin efendiniz olursa kaybedenlerden olursunuz ?İkazında bulunmaktadır Rabbimiz bizden bir denge kurmamızı istiyor Dünyalık unsurları yok sayın ve görmezden gelin demiyor Onları geçici bir düşünceyle Allah(c c)?a yakınlaÅŸtıran Burak adlı binek gibi kullanmamızı istiyor Dünyayı irade ve kalbimizin kontrolünde geçici bir alan olarak görmemizi istiyor İşte ÅŸeytan bu dünyalıklar üzerinden tespit ettiÄŸi üç taktikle insanlarla mücadele eder Bunların ilki dünyalıkları somutlaÅŸtırıp kalbe yerleÅŸtirmek,ikincisi dünyalıkları ÅŸurup ÅŸeklinde kalbe içirmek,üçüncüsü de dünyalıkların bir sonucu olan virüslü vesveseleri hisler halinde kalbe üflemek ÅŸeklinde bu mücadelesini sürdürür Bu mücadelesini merhale merhale uygulamaya sokar İnsanların iman ve iradelerinin gücü nispetinde hangi merhaleyi kullanacağını belirler Åžeytan dünyadaki somut ÅŸeylerin sevgisini direkt kalbe yerleÅŸtirerek mücadelesinin ilk adımını atar
Yukarıdaki ayette belirtilen dünyalık unsurları adeta kalbin içine doldurarak,insanları hantallaştırıp hareketsizleştirir Bu şeytanın en çok kullandığı ve başarılı olduğu bir taktiktir Rabbimiz bu tuzağı ve bu tuzaktan nasıl kurtulacağımızı bizlere şu ayetlerinde ifade ediyor; ??Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size ?Allah yolunda sefere çıkın? denilince, yere çakılıp kaldınız Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir ??(Tevbe,38)??Tâlût, ordu ile hareket edince, ?Şüphesiz Allah, sizi bir ırmakla imtihan edecektir Kim ondan içerse benden değildir Kim onu tatmazsa işte o bendendir Ancak eliyle bir avuç alan başka ? dedi İçlerinden pek azı hariç, hepsi ırmaktan içtiler Tâlût ve onunla beraber iman edenler ırmağı geçince, (geride kalanlar) ?Bugün bizim Câlût?a ve askerlerine karşı koyacak gücümüz yok ? dediler Allah?a kavuşacaklarını kesin olarak bilenler (ırmağı geçenler) ise şu cevabı verdiler: ?Allah?ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır Allah, sabredenlerle beraberdir ??(Bakara,249) Ayetlerde görüldüğü gibi dünyanın insan kalbine yerleştiğinde kalbi nasıl işgal ettiğini ve kalbin gerçek fonksiyonunu icra edemeyip, nasıl bedeni hareketsiz ve iş göremez halde bırakabileceğini görmekteyiz Tevbe suresindeki ayette bahsedilen insanlar adeta dünyaya binmemişler,dünya onların üzerine binmiş gibidir Dünyanın ağırlığı altında hareketsiz güçsüz ve bitap düşüp, adeta yere çakılıp kalmışlar Halbuki olması gereken dünyanın insanı taşıması ve insanın dünyayı kullanması ve dünyadan gerektiği kadarını almasıydı Avuç avuç değil ,sadece bir avuç almalıydı Avuç avuç alındığında Talut kıssasında ki bir sonuçla karşılaşılacağını ,Yüce rahman bizlere bildiriyor Herkes kalbindekilere bakmalıdır Kalplerimizde Allah(c c)?a karşı yapılan ibadetleri ağırlaştıran ve tembelleştiren ne varsa kalbin dışına atmalıyız Zira secde anında kalplerinde dünyaya ait şeyler bulundurmayanlar ancak miraca çıkabilirler Kalplerinde ağırlıklar taşıyanlar ise olduğu yerde kala kalırlar
Kalplerdekiler Miracınızın yüksekliğini belirler Kimi insan Secdede Miraca çıkar Kimi insan bedeni namaz da fakat iradesi ve ruhu halen dünyayla meşgul olmakta ve Miracın daha ilk basamaklarına bile adım atamamakta İşte "vay o namaz kılanların haline"(maun,4) denilen kimselerde bunlar olsa gerektir Şeytan dünyayı şurup şeklinde insanların kalbine içirmesiyle mücadelesinin ikinci adımını atar
Dünyayı katı halde sindiremeyenlere şuruplaştırılmış bir şekilde kalbe adeta bir çocuğu emzirir gibi dünya sevgisini içirir ??İnkarları yüzünden buzağın sevgisi kalplerine içirilmişti??(Bakara,93)Hz Musa(a s) Tur-i Sina?ya gittiği zaman İsrailoğulları altından buzağı yaparak,kalplerine onun sevgisini doldurdular Buzağının altından yapılmış olması da anlamlıdır Zira altın dünyanın en değerli bir varlığını temsil etmektedir İsrail oğulları altının temsil ettiği dünyaya ve onun gücüne tapıyorlardı Gücün ve kuvvetin, dünyanın değerli şeylerinde olduğunu düşünüyorlardı Şeytan Allah(c c)?ı hissetmesinler diye adeta kalplerine şırınga ile zehir verip, kalplerini felç edip uyuşturmuştu Ve böylece kalpleri hissiz kalmış ve duyguları bozulmuştu Kalplerine enjekte edilen zehirli sıvı, duygularını kokutmuş ve bozmuştur İnsanların bozulmuş düşüncelerini düzeltip değiştirebilirsiniz, fakat bozulmuş duygularını tekrardan düzeltip değiştirmek çok zordur Çünkü duyguları bozulmuş bir insan her şeye önyargılı şartlı ve bozuk bakar Kötü niyetli ,güvenilmez ve her an tehlikeli bir hareket yapmak üzere kendisini kurgulamıştır Bu gibi durumlarda kalpsiz ve yüreksiz bir insan modeli ortaya çıkar Bu insanlar korkak ve cesaretsiz olduklarından umutlarını ve ümitlerinide yitirmiş olurlar Zaten İsrailoğulları da bu duruma düşmüşlerdi Allah(c c)?ın nimet olarak verdiği Men ve Selva nimetlerine şükretmeyip daha önce Mısır?da yedikleri sebzeleri istemişlerdi Allah(c c) da ?İstedikleriniz şu şehirde var, gidin onlarla savaşın ve istediklerinizi elde edin?sözüne karşılık,Hz Musa(a s)?ya ?Sen ve Rabbin gidin savaşın biz burada bekleyeceğiz?Sözüyle Kalplerindeki korkaklığı ortaya çıkarmıştı Şeytanın ,Allah(c c)?ı hissetmeyi unutturmak için uygulamaya soktuğu üçüncü yöntem ise kalbe, vesvese şeklindeki virüslü hisleri üfleyerek sokmasıdır Allah(c c) hissine karşı zararlı ve virüslü hisler,kanser virüsü gibidir güzel ve temiz olan şeyleri bozan,onları kusurlu hale getiren hislerdir Samimi niyetlerle yapılan salih iş ve amellere zehir katmak,bala sirke karıştırmak,süte su katmak,beyaz süte siyah damla damlatmak gibi Yüce Rahman olan Rabbimiz, yüce kitabında şeytanın kalplere vesvese ile vereceği bu zararlı ve virüslü hislerin neler olduğunu ayeti kerimelerinde bildirerek dikkatli olmamızı istemektedir Bu hislerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz Yalan söylemek,öfkeli olmak,kibirli olmak,hırslı olmak,cimri olmak,emanete ihanet etmek,zulmetmek,gösterişte bulunmak,ümitsiz olmak,haset etmek,gıybet etmek,iftira etmek,alay etmek gibi şeylerin hepside şeytanın kullandığı duygu ve düşüncelerdir Şeytanın insanlara karşı uyguladığı bu üç yönteme karşı, biz insanlarda iki yöntem ile şeytanın bu saldırılarına karşılık verebiliriz Birincisi zihinsel süreçlerle, ikincisi bedensel süreçlerle yapılan ibadetler
Bu iki süreç, iradeyi güçlendirmeye yönelik süreçlerdir İradeyi güçlü tutup şeytanın vermek istediği hasarları ve zararları bertaraf etmek ve en aza indirgemek Birinci süreç olan zihinsel süreçlere yönelik ibadeti bir hadisi şerifle,bedensele yönelik süreci ise bir ayeti kerime ile izah etmeye çalışacağız Zihinsel ibadeti etkili kılan hadisi şerifte Allah Rasulü(s a v) şöyle buyuruyor, ??Yakında oburların yemek sofrasına saldırdıkları gibi,diğer milletler de size saldıracaklar Orada bulunanlardan biri;O gün sayıca azmı olacağız?diye sordu Rasulullah(s a v)buyurdu ki;Aksine o gün sayıca çok olacaksınız,öyleki selin sürüklediği çer çöp gibi olacaksınız Allah düşmanlarınızın kalplerinden heybetinizi söküp alacak ve kalplerinize vehn salacaktır Vehn nedir ya Rasulullah?dediler O da;Dünyayı sevmek ve ölümden hoşlanmamaktır??(Ebu Davut) Dünya ve ölüm Birbirine zıt iki kelime Ölüm dünyanın hoşlanmadığı ve kendisini yok sayan,ağızların tadını bozan ,insanların düşüncesine ve kalplerine korku salan bir kelimedir Varlık ve yokluğu temsil eden iki uç kelime Yüce Rahman?ın bizden istediği varlığı yok ,yokluğu da var saymamızdır Biz iki dünyalıyız Dünyayı kaybettiğimizde üzülmeyiz Çünkü ahiret de dünyadan daha güzellerine sahip olacağımızı düşünürüz Dünyaya geçiçi bakarız Onun son bulacağına ve yok olacağına inanırız İşte varlığı yok saymak budur Ahirette verilecek nimetlere talip olmak da yokluğu var saymaktır Ahirete inanmayanlar dünyalarını kaybettikleri zaman üzüntüden kahrolurlar Çünkü ahirete inanmadıkları için tek dünyalıdırlar Aslında bunlar ahirete değil ,Allah(c c)?a inanmıyorlar Ölüm görülmeyendir Allah(c c)?da görülmeyendir Asıl iman görülmeyeni görüyormuş gibi iman etmektir Sen O?nu görmüyorsan da O seni görüyor, bu da senin için yeterlidir Ölüm Allah?a kavuşmaktır Bu yüzden ölümün bir sonucu olan,Allah(c c)?a kavuşmayı hayatımızın ve dünyamızın merkezine alırsak,dünya onun etrafında döner Dünya yüzünü hep ölüme bakarak dönüşünü yaparsa sağa sola sapmaz,olması gereken yönde ve istikamette yoluna devam eder İşte eşyanın ve dünyanın fıtratı da budur Eğer siz dünyayı bu yörüngenin dışına çıkarırsanız,eşyaya zulmetmiş olursunuz Çünkü zulüm bir şeyi olması gerektiği yerden alıp,yerini değiştirmektir Ölüm duygusu,Allah(c c)?ı hissettiren en güçlü duygudur O?ndan geldik ve O?na döneceğiz Eğer bizlere ?fe eyne tezhebun ,bu gidiş nereye?sorulduğunda ?inne ileyhi raciun,muhakkak ki dönüşümüz O?nadır? cevabını verebiliyorsak, gidişimiz doğrudur Yaradana dönmek ve O?na varmak Yarışın sona ermesi Her şeyin apaçık ortaya çıkması Gizliliklerin ve sırların deşifre olması Savunmanın geçerli olmaması Her şeyin şeffaflaştığı bir ortam İçinde Ahirete dönüş yazılı tek kişilik ve tek geçişlik, dönüşü olmayan bir pasaport Bu pasaportu sürekli yüreklerde taşımak Giderken içinde ameller bulunan bir valiz Zira valiz içindeki ameller kalacağımız yeri gösterecektir Hiçbir zaman Salih amellerin ağır olamayacağı hassas aletlerle yapılacak bir ölçüm,ÇünküAllah(c c)?ın rahmeti ve bereketenin belirleyici rol oynayacağı bir ölçüm olacak İşte her anı ibadet olacak zihinsel süreçlerimizdeki ibadetlerin anlamı budur İkincisi olan bedensel ibadet süreçlerini etkili kılacak ayeti kerime;??Görmedin mi Allah nasıl bir örnek vermiştir, güzel söz, güzel bir ağaca benzer; kökü sâbittir, dalları, budakları gökte Meyvesini her zaman verir Rabbinin izniyle ve Allah, düşünüp ibret alsınlar diye insanlara örnekler getirir ??(İbrahim,24-25)

Gövdesi insan bedeni olan bir ağaç Peygamber ağacı Kökü imanı temsil eder Kökler imanı temsil ederse meyveler de salih amelleri temsil eder Kök ne kadar derine inerse salih amel meyveleri de o kadar tatlı ve lezzetli olur Gövdesi bir beden gibi Allah(c c)?a karşı esas duruşu temsil eder Sürekli kıyamda ve ibadet halinde olan bir beden Rüzgar,yani şeytanın vesveseleri sağdan,soldan,yukarıdan,aşağıdan hangi yandan gelirse gelsin Allah(c c)?a karşı bu esas duruş bozulmaz Eğilip bükülme, kırılıp düşme söz konusu olamaz Çünkü imanı temsil eden kökler suyunu Kuran suyundan alır Sürekli ve her an Allah(c c)?a karşı bir esas duruş Sürekli ibadet sürekli secde Her bir dal hayatın içindeki her anı ,her zamanı temsil eder Her zamanın ,her anın Allah(c c)?ı zikreden bir hatırlayışı vardır İşte bu hatırlayışlar aynı zamanda bir ibadeti temsil eder Gece yatarken,kalkarken,abdest alırken,namaz kılmaya başlarken,elbiseyi giyerken,yemeğe başlarken,taşıtlara binerken,eve girerken,evden çıkarken yapılan duaların hepside Allah(c c)?ı hissettiren ve Allah(c c)?ı hayatın bir parçası haline getiren dualardır Allah(c c) lı bir hayat sürmemizi sağlar İşte Peygamber efendimiz(s a v)?in her gün okuduğu bu dualar,sahih hadis kitaplarında geçmektedir Ağacın her yaprağı günahların affolunacağı bir duayı temsil eder,ağızların Allah(c c)ı zikretmekle ıslatıldığı duaları Kışların soğukluğu ve sonbaharın rüzgarları hiçbir yaprağı düşürmeye güç yetiremez Yapraklar her an,her zaman titreşerek Yüce Rahmanı zikrederler İşte bunlardan sadece iki tanesi günah işleyenin yapması gereken dua;??Estağfirullah el-azimellezi La İlahe illa huvel hayyul kayyum ve etubu ileyh?Hayy(daima diri) ve Kayyum(daima yarattıklarını gözeten) olan,kendisinden başka ilah olmayan Yüce Allah?tan bağışlanma diler,O?na tevbe ederim??(Ebu Davut,Tirmizi)Rasulullah(s a v)??Kim günde yüz kere- Subhanallah ve bi hamdihi-Allah?a hamdederek O?nu tüm noksanlıklardan tenzih ederim derse deniz köpüğü kadar dahi olsa günahları silinir??(Buhari ve Müslim) Yukarıda şeytana karşı verilen mücadelede ki zihinsel ve bedensel olarak yapılan ibadetler iradeyi çelik misali sağlamlaştırır İnsanın, nefsin ve şeytanın önünde değil,yalnız Yüce Rahmanın önünde diz çökmesini sağlar Sürekli Allah(c c)? ı yanında hissetmesini ve her an ve zamanda O?nun gözetimi altında olduğu bilinciyle hareket etmesini sağlar Ölümün bir sonucu olan Allah(c c)?a dönüşü hayatın merkezine alıp onun etrafında takvanın ,ibadetin ve Allah(c c)?a kulluğun tavafını gerçekleştirdiğimiz anda şeytanın hiçbir etkisi ve gücü kalmayacaktır Şeytan ve şeytanlaşmış her şeyin gözlerimizde küçüldüğünü hissedecek,imanın verdiği gücün tadını ve lezzetini kalbimizde ve ruhumuzda hissedeceğiz Hz Ebubekir(r a),Rasulullah(s a v)?ı takib edenlerin ayak seslerini çok yakından duyunca heyecanlanmıştı Mağaranın çok yakınında seslerini ve münakaşalarını duyuyordu Kendisi için değil Rasulullah(s a v) için kaygılanıyordu Rasululah(s a v)?a??İçlerinden birisi ayağını kaldırsa bizi görecek??diye fısıldadı Allah Rasulu (s a v) Hz Ebu Bekir?e:??Üzülme ,Allah bizimledir??ve??Üçüncüleri Allah olan iki kişiye ne olacağını sanırsın??buyurarak O?na teselli veriyordu Rasullulah(s a v)?ın sahabelerinden Abdullah ibn Mesud(r a)?u hatırlayalım Bacakları çok ince ve bedence de çok zayıf biriydi ?Kim Kabe?de müşrikler duyacak şekilde Kur?an okuyacak? sorusuna?Ben okurum?yanıtını vermişti ??Sen zayıf ve güçsüzsün??Sorusuna karşılık da ?Bırakın beni Allah beni korur ? diyordu Ve bedeni küçük ama imanı dağ gibi olan bu sahabe, Kabe de herkesin duyacağı bir şekilde Rahman suresini hem okuyor,hemde dayak yiyordu Yüzü gözü kan revan içinde müminlerin yanına gelince şu meşhur sözünü söylüyordu??Allah düşmanları bana ,hiçbir zaman şimdiki kadar zayıf görünmemişlerdi Eğer isterseniz,yarında gidip onlara aynı şeyleri söyleyeyim? Firavunun sihirbazlarını hatırlayalım Sihirbazlar Musa(a s)?ya iman edince Fravun onları ölümle tehdit etmişti Onlar çağının fravununa ve gelecek çağlarda ki fravunlara şu mesajı veriyorlardı;???Şimdi andolsun, sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim ve mutlaka sizi hurma dallarına asacağım Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz? (Onlar)Artık sen vereceğin hükmü ver Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin ?(Taha 71-72)İşte dünyada nefis ve şeytanla yapılan mücadelenin alt yapısı,Sürekli Allah(c c)?ı unutmayıp akıllarda tutarak kalpleri mutmain kılmak ve güçlü bir iradeyle imanın vermiş olduğu tat,lezzet ve üstünlükle dünya ve içindekileri kalplerde ve ruhlarda küçültmek Sonuç olarak: Dünyada nefislere, şeytana ve şeytanlaşmış şer güçlere karşı Allah(c c)?a dönmeyi hayatımızın merkezine koyup,sürekli Allah(c c)?ı anarak,imanın kazandırdığı üstünlüğün gerekliliklerini yerine getirmeliyiz ve şu ayeti kerimeler de hayatımızın temelini oluşturmalıdır *??Biz Allah içiniz ve O?na döneceğiz??(Bakara,156)?*?Onlar, inananlar ve kalpleri Allah?ı anmakla huzura kavuşanlardır Biliniz ki, kalpler ancak Allah?ı anmakla huzur bulur ??(Rad,28)*??Gevşemeyin, üzülmeyin Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz ??(Ali İmran,139)Velhamdulillahi Rabbilalemin*Seyfettin Budak
alıntı
|