Prof. Dr. Sinsi
|
Tembelliğe Ve Mazerete Son
Halkımız arasında meşhur bir söz vardır Derler ki: “İsteyen bir yol bulur, istemeyen de mazeret bulur ” Bu söz, günümüzdeki Müslümanların bir bölümüne şıp diye oturuyor İnsanlar yapmaları gereken şeyleri “azgın nefis”in telkin ve teşvikleriyle yapmadıklarından dolayı kendilerini temize çıkarabilmek için mazeretler uyduruyorlar Uydurdukları mazeretleriyle kendi sığınakları oluşturuyorlar Hâlbuki bu tür davranış içerisine girenler ancak bilerek ya da bilmeyerek kendi kendilerini aldatıyorlar
“Günahları”nı, “tembelliklerini, “ihmalkârlıklarını, “vesveselerini mazeret kılıfıyla örtmeye çalışanların“, zerre miktarı hayır ve şerrin hesabının görüleceği” günde imtihanı kaybetmesinden endişe ediyoruz
Günümüzün tembellik ve mazeret içerisinde bocalanan bazı meselelere bakalım… Hangi konularda tembellik yapıyoruz?
Allaha kulluk noktasındaki tembellik en tehlikeli olanıdır Bilindiği gibi tembel insanlar zamanında yapacakları işi devamlı ertelerler Namaz kılınması lâzım… Yarın kılarım derler yarınlar bir türlü gelmez
Ramazanda Oruç tutması gereklidir: Bin türlü mazeret hazırlar
Zengin sınıfında ise Zekat vermesi icap eder: Hep bir sonraki sene toptan veririm der ama miktar arttıkça ertelenen sene sayısı da artar
Bu ve buna benzer İtikat, İbadet, Muamelat, ve her türlü dini noktalarda Allaha kulluğunu erteleyen Müslüman öyle bir zamana rastlar ki; Ecelin ertelenmediği vakit gelmiştir Hayıflanmak, üzülmek, esef etmek te artık çare değildir Aklımızı başımıza alalım ve her amelimizi zamanında yapmaya gayret edelim Çünkü yaşadığımız hayatın yedeği yok Ahrette de kandırılacak, aldatılacak, mazeret dinleyecek birilerini bulamayacağız
Kitabımız Kur’ân-ı Kerime yeterli derecede vakıf olmaktan uzağız Kuranı anlamıyoruz, İşin garip olan tarafı anlamaya da çalışmıyoruz Hep birileri okusun, birileri anlatsın… lâkin biz yüzünden dahi okuyamayalım Eğer böyleysek acınacak durumdayız demektir ve en kısa zamanda Kurana hizmet yönünde önce kendimiz kitabımıza sarılacağız, sonra eşimize ve çocuklarımıza Kuran sevgisini aşılayacağız Çevre çevre Kuran halkasını genişleteceğiz Kuranın hizmetçisi olacağız
Çünkü Peygamber efendimiz mealen buyuruyorki: " Sizin en hayırlılarınız Kuranı öğrenen ve öğretenlerinizdir " Müslümanlar için çok önemli olan bu müjdeli habere sımsıkı sarılacağız İnanıyoruz ki; Kurtuluş sadece Kuranda ve İslam’dadır  
Müslümanlar Kur’ân’ın sınırlarını çizdiği helâl-haram hudutlarını kesinlikle ihlâl edemezler Yalnız bu hudutları tayin etmek de İlim ile olur Onun için Kitabımızı çok okuyacağız Anlayana, kavrayana kadar ondan kopmayacağız Zorda kaldığımız her an ona sarılacağız… Edebimiz, ahlakımız, yaşantımız, velhasıl her adım atışımız kitabımıza uygun olacak
Ne olur artık dünyamızı mamur hâle getirmeyi, dünya malına canla başla sarılmayı birazcık erteleyelim birazda Dinimiz için gayret sarf edelim İnanıyoruz ki; Dinimiz düzelirse hem dünyamız, hem de Ahiretimiz nurlanacaktır Şükürler olsun çoğumuzun hali vakti yerinde, imkanlarımız çok geniş Allah’ın dinine sarılmayı ertelemeyelim
Müslümanların İnsanlığa faydalı olacak faaliyetlere koşması zaruridir Bu tür sosyal faaliyetlerden kişinin kaçması kendi kendinden kaçması, kendi kendisini aldatması demektir Müslümanlar artık kendilerini ciddiye almalarının vaktinin geldiğini hesap etmelidirler Akıl baliğ yaşını idrak etmiş olanlardan itibaren kimse kendisini geri planda göremez Yaşı ilerleyenler " Artık yeşeripte bostan mı olacağım " düşüncesiyle kendilerini bu hizmetin dışına çıkaramazlar
Bu din kadını, erkeği, yaşlısı, genci, fakiri, zenginiyle yaşanmak için Rabbimiz tarafından Peygamber efendimiz (sav) aracılığıyla bizlere ulaştırılmıştır 1400 küsur senelik geniş bir İlmi birikim bizlere kadar taşınmıştır Bizlere sadece ihlâsla, İslam dinine sarılmak kalıyor… Tekrar ediyoruz Tembelliğe ve Mazerete geçit yok diyeceğiz
Arif Nihat Asya ne diyor şiirinde: " Hâla ne diye oyunda oynaştasın Fatihin İstanbul’u fethettiği yaştasın "
Evet kendimizi ciddiye alalım Biz ciddiye almazsak hiç kimse bizi adam yerine koymaz Yaratılmışların en şereflisi olduğumuzu bilelim ve buna lâyık olalım  
Şeytanın en büyük uğraşı bütün insanlığı yoldan çıkartmak için çalışmak ve bu uğurda Kıyamete kadar gayret göstermektir
Aman Şeytana ve şeytanın uşaklarına fırsat vermeyelim Şeytan Haramları, günahları, Dinimizin çirkin bulduğu bütün amelleri allayıp pullayıp yandaşlarına güzel gösterecektir
Haramların kapısını sonuna kadar açacak zinacıyı, içkiciyi, kumarcıyı, yalancıyı, iftiracıyı, hasta ve illetli beyinlilerin hepsini geçici olarak koruma altına alacak, onların dostu gibi görünecek, Vesvesesi ile muhatabını sapıklığa sürükleyince de zevkten dört köşe olacak…
İnananların kalbine şirk tohumlarını atmak için asker sayısını sürekli artıracak, İsyan bayrağının kıyamete kadar taşıyıcılığını üstlenecektir Aman şeytanın hilesine, desisesine, aldatmalarına kapılmayalım…
Uyanık olalım Kış uykusuna yatmış olanları da uyandırmaya gayret edelim Ömrümüzün geri kalan kısmını Allaha ve Peygamberine (sav) bağlılıkla geçirelim
Unutmayalım: Şeytan bizim günahlardan tövbe etmemizi istemez Şeytan bizim Hidayete, kurtuluşa kavuşmamızı istemez Şeytan bizim Allaha sığınmamızdan hoşnut olmaz Şeytan bizim Namaz kılmamızı, SECDE etmemizi istemez Müslümanlar günah işledikten sonra, Pişmanlık duyup tevbe kapısına yapışınca o kusur ve günahlarından kurtulacakken, Güzel niyetleriyle iblisi çatlatması gerekirken Hâla tembellik ve Mazeret hastalığını gündemde tutarak hayatını sürdürüyorsa o insanın alçalışı ve düşüşü hızlanır…
Allah korusun * ESFELİ SAFİLİNE * Yani aşağıların aşağısına yuvarlanır İnsanlık şerefini ayaklar altına alır ve hayvanlardan daha aşağı derecelere iner
Akıl nimetinin bize tanıdığı güzellikle diyoruz ki Allaha ve onun Resulüne (sav) itaat etmekle Şeytanı, lanetli iblisi çıldırtalım Allahın gazabına uğramaktan korunalım Samimiyetle ve sadakatle dinimize bağlanalım, sarılalım
Ve bilelim ki; hesapların görüleceği o günde:
Ne tembelliklerimize ne de dünyadaki mazeretlerimize…
MAZERET GÖSTERİLMİYOR…
(Alıntıdır)
(Işıkla Kalın Ünal)
|