![]() |
Hidayete Ermek İçin Dua Edelim |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hidayete Ermek İçin Dua EdelimSelamın Aleyküm değerli kardeşlerim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Allah'ım; Sen Hakan kardeşimi hidayet makamına eriştir ![]() ![]() ![]() ![]() Katılan katılmayan herkesden razı olsun Allah ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Hidayete Ermek İçin Dua Edelim |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hidayete Ermek İçin Dua EdelimAyrıca şu yazıyıda paylaşmak isterim: Allah ile insan arasındaki basamaklar 28 basamak dedik ![]() 1- Birinci basamakta, olaylar var ![]() 2- Etrafımızda olaylar var ![]() ![]() ![]() ![]() 3- İkinci basamağın muhakemenin ötesinde artık bir karara varmamız lâzım, bir hükme varmamız lâzım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte kim, irşad yoluna tâbî olacaksa, bu âyet-i kerime gereği o kişi kalbinde Allah'a ulaşmak konusunda bir istek duyar ve bu isteği duyan kişi, kalbi Allahû Tealâ'ya ulaşmayı dileyen kişi, mutlaka Allah'ın yardımlarına muhatap olur ![]() (Bakara-256) 4- Dördüncü basamakta Allahû Tealâ; Kim, Allah'a ulaşmayı dilerse onun üzerinde "rahim" esmasıyla tecelli ediyor ![]() 5- Dördüncü basamakta tecelli eden Allahû Tealâ, beşinci basamakta (Maide suresinin 16'ncı âyet-i kerimesine göre) o kişiyi mürşidine ulaştırmayı garanti ediyor ![]() 6- Altıncı basamakta, insanların kulaklarındaki "vakra" ismindeki bir ağırlığı alıyor ![]() 7- Yedinci basamakta, kişinin kalbindeki "ekinnet" isimli engeli alıyor ![]() ![]() İşte, Allahû Tealâ, kimler Allah'a ulaşmayı dilemezse, o kişileri bu makamlara getirmiyor, onlar ikinci basamakta kalıyorlar ![]() Öyleyse, Allahû Tealâ'nın mutlaka bir hedefi var ![]() ![]() Bir insanın Mürşidine ulaşmasının ön hedefi ise, kişinin kulaklarındaki vakrayı ve kalbindeki ekinneti Allah'ın alması ![]() Bir insanın kulaklarına "vakra" İsra suresinin 45 ve 46'ncı âyet-i kerimeleri gereğince konuluyor ![]() ![]() ![]() 8- Sonra ne görüyoruz? Sonra kişinin kalbine Allah'ın hidayet koyuduğunu görüyoruz ![]() 9- Bu hidayetin o kişinin kalbini Allah'a çevirdiğini görüyoruz ![]() 10- Sonra Allahû Tealâ'nın o kişinin göğsinden kalbine bir yol açtığının görüyoruz: 10'uncu basamak ![]() "Femen yüridillâhü en yehdiyehü yeşrah sadrehü lil'islâm ![]() Allah kimi kendi Zatına ulaştırmayı dilerse onun göğsünden kalbine, onun göğsünü teslime açar ![]() Yani göğsünden kalbine bir yol açar ![]() 11- Kişi zikir yapmaya başlayacaktır ve Zümer suresinin 23'üncü âyet-i kerime gereğince, kişinin zikriyle Allah'tan gelen 2 tane nur; rahmet ve fazl o kişinin göğsünden kalbine ulaşacaktır ama kişinin kalbi baştan sölediğimiz Casiye suresini 23'üncü âyet-i kerimesi gereğince mühürlü ![]() ![]() ![]() Ve bu o kişinin kalbinde yavaş yavaş bir nurun birikmesine sebebiyet verecektir: 11'inci basamak ![]() 12- 12'nci basamakta bu nurlar %2 çevresine ulaşacaktır ve kişi Hadid suresinin 16'ncı âyet-i kerimesine göre huşû sahibi olacaktır ![]() 13- İşte huşû sahibi olan bu kişi hacet namazını kılacaktır, Allah ona Mürşidini gösterecektir: 13'üncü basamak ![]() Ve bu kişi mürşidine ulaşacaktır ve mürşidin önünde tövbe edecek ve "lâ ilâhe ilâllah muhammeden resûllullah" diyerek tâbî olacaktır mürşidine ![]() ![]() Burası bir insanın mürşidine ulaştığı yerdir ![]() ![]() ![]() Öyleyse görüyorsunuz ki, bir insanın mürşidine ulaşması 14 basamaklık bir olgudur ![]() ![]() Huşû sahibi olamazsa, o hacet namazını kılsa bile Allah ona mürşidini göstermeyecektir ![]() ![]() ![]() 10'uncu basamakta Allahû Tealâ; Allah kimi kendi Zatına ulaştırmayı dilerse, onun göğsünü teslime açar, yani onun göğsünden kalbine bir yol açar, diyor ![]() Kim bunlar? Allah'ın Kendisine ulaştırmayı dilediği kişiler ![]() 10'uncu basamakta Allah'ın kendisine ulaştırmayı dilediği bu kişi, üçüncü basamakta yani daha başlangıçta Allah'a ulaşmayı dileyen kişidir ![]() MÜRŞİDİNE ULAŞAMAYAN YENİLERİNİ GERÇEKLEŞTİREMEZ Öyleyse kişi Allah'a ulaşmayı dilemiştir, Allah da onu kendisine ulaştırmayı dilemiştir ve bu ulaştırma işlemi ancak mürşidler kanalıyla gerçekleştirilecektir ![]() Gerçekten bir insanın ruhunu Allah'a ulaştırmasının kendi kendine mümkün olmadığını söylüyor iki grup âyet-i kerime: 1- Rahman-33 Ey insan ve cin tapluluğu! İçinizden hanginiz, şu göklerin ve yerlerin çapını aşabilir? (Göklerin çapını aşıp Allahû Tealâ'ya ulaşabilir yani) Hiçbiriniz nüfuz edemezsiniz ![]() ![]() ![]() ![]() Diyor Allahû Tealâ ![]() ![]() ![]() "Ve ce'alnâ minhüm eimmeten yehdûne biemrinâ ![]() Onlardan imamlar kıldım, mürşidler kıldım ![]() ![]() Hidayet gördük ki, ruhun ölmeden evvel Allah'a ulaşması ![]() ![]() İnsanlar kendi kendilerine bunu yapabilmiş olsalardı, Allahû Tealâ'nın sultanları, mürşidleri vazifeli kılmayacağı kesindi ![]() Demek ki bir insanın Allah'a ulaşabilmesi, mutlaka mürşidine ulaşmayasıyla mümkün ![]() Nefsini tezkiye etmesi, (Allah'a verdiği ikinci yemin) o da aynı sebebe bağımlı ![]() Habibim, o nefslerini tezkiye ettiklerini, temizlediklerini, arıttıklarının söyleyenleri görmüyor musun? Hayır, öyle değil! (Yani, hiç kimse ben nefsimi temizledim demekle, nefsini tezkiye etmiş olmaz!) Şöyle bağlıyor Allahû Tealâ; Ancak Allah, dilediğinin nefsini tezkiye eder ![]() Öyleyse nasıl tezkiye eder? Mürşidleri vasıta olarak kullanarak ![]() ![]() ![]() Öyleyse onlar olmadan nefs tezkiyesi olmuyor ![]() ![]() ![]() ![]() Peki, fizik vücudumuzun Allah'a kul olması için mürşidine ihtiyacımız var mı? Elbette, çünkü Allahû Tealâ Nahl suresinin 36'ncı âyet-i kerimesinde; Biz bütün kavimlerin içinde mürşidler bas ederiz, mürşidler hayata getiririz; o kavimlerde yaşayan insanları şeytana kul olmaktan kurtarsınlar da Allah'a kul etsinler diye ![]() Öyleyse, biz insanlar için söz konusu olan şey, Allah'ın mürşidlerine mutlaka ulaşmak ![]() Gördük ki, nefsimizin tezkiyesi için Allah'a yemin vermişiz, ruhumuzun Allah'a ulaşması için Allah'a misak vermişiz, fizik vücudumuzun Allah'a kul olması için Allah'a ahd vermişiz ![]() ![]() YEMİNLERİN İFASI CENNETE ULAŞTIRIR Getiremezsek ne olur? Getiremezsek Allah'ın cennetine ulaşmamız da söz konusu değil! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Yâ eyyetühennefsülmutmainne, irci'ıy ilârabbiki râdıyeten merdıyyeh, fedhuluy fiy ibâdiy, vedhuliy cennetiy ![]() Ey mutmain olan nefs! Allah'tan razı ol ve Allah'ın rızasını kazan! (Yani Allah'a verdiğin yemini yerine getir: Tezkiye ol!) Ruha sesleniyor; İrci'ıy ilâ rabbiki; Sen de Rabbine geri dön, Rabbine ulaş! Allah'a verdiğin misakı yerine getir! Fizik vücuda sesleniyor; Fedhuliy fiy ibâdiy; o zaman, (nefsini tezkiye ettiğin zaman, ruhunu da Allah'a ulaştırdığın zaman) o zaman kullarımın arasına gir! Allah'a verdiğin, şeytana kul olmaktan kurtulup Allah'a kul olma ahdini böylece yerine getirmiş ol! Sonuç; 30'uncu âyet-i kerime; Vedhuliy cennetiy; ve cennetime gir! Her kim Allah'a verdiği bu üç tane YEMİNİ yerine getirirse, o kişinin mekanı cennettir ki, hiç kimse bunları mürşidine ulaşmadan yapamıyor ![]() ![]() NEFS TEZKİYESİNDE MÜRŞİDİN ROLÜ Bir insanın yeminini yerine getirmesi mutlaka nefs tezkiyesine bağlı ![]() ![]() Birincisi o kişinin kalbine Allah hidayet koyacak (8 ![]() ![]() İkincisi, bu hidayet o kişinin nefsinin kalbinini Allah'a döndürecek (9 ![]() ![]() Ondan sonra Allah o kişinin göğsünden kalbine bir yol açacak, (10 ![]() ![]() ![]() ![]() Ve nihayet; 14 ![]() ![]() Demek ki, kalbinin içine bir insanın mutlaka "iman"ın yazılması lâzım ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() Onların kalplerinin içine "iman"ı yazarız ![]() Dördüncü şart, 14 ![]() ![]() Nesf tezkiyesine başlamayan bir kişinin nefsinin tezkiye etmesi mümkün değildir ![]() 14 ![]() ![]() 10 ![]() ![]() Öyleyse, bir insanın nefsini tezkiye ettiği yere, nefs tezkiyesi açısından bakarsak, şunu görüyoruz ![]() Ne zaman bir insan Allah'ın nurlarıyla nefsinin kalbinin yarıdan fazlasını ışıtırsa, aydınlatırsa, Allah'ın nurlarını nefsinin kalbindeki karalıklara ne zaman galip kılarsa, işte o zaman o kişi nefs tezkiyesini gerçekleştirmiştir ![]() ![]() Dördüncü şart, kişinin kalbinin içine imanın yazılmasıdır ![]() ![]() O gün Allah'ın birinci ihsanı, başımızın üzerine mürşidimizin ruhunun gelip yerleşmesi ![]() Onların üzerine, katımızdan eğitim görmüş bir ruhu gönderip onunla destekleriz, diyor ![]() ![]() Aynı gün, kalbinin içine "iman"ın yazıldığından bahsediyor ![]() Öyleyse 4 şart bizde varsa ne olur? Nefs tezkiyesine başlarız ![]() İşte, bir insanın nefs tezkiyesine başlaması için bu 4 tane şartın var olduğunu söyledik ![]() Kişi zikir yapar, bu 4 şartın sahibi olan kişi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte yalnız 2 tane nur girse kalbinize, o zaman siz nefs tezkiyesine başlamış oluryorsunuz ![]() ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() Eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı kalbinize girmezse, nefsinizin kalbine girmezse (üzerinize ulaşırsa) içinizden hiçbiriniz nefsinizi ebediyyen tezkiye edemezsiniz, diyor ![]() İşte burası nefsimizin kalbinin tezkiye edilmeye başladığı nokta ![]() ![]() Ancak kalbine imanı yazdığı takdirde gerçekleşebilen bir olgu bir kişinin kalbine Allah imanı yazmıyor ![]() Öyleyse, bu kişinin nefs tezkiyesine başladığı yer burası ![]() ![]() O gün kişinin vücudundan kendi ruhu ayrılıp Sırat-ı Müstakiym'e ulaşır ![]() ![]() ![]() Nebe 39'daysa Allahû Tealâ ruhumuzun vücudumuzdan ayrılıp, bu merasimden sonra Sırat-ı Müstakiym'e ulaştığını söylüyor: "Zâlikelyvmülhakk, femen şâettehaze ilâ rabbihi meâbâ" İşte o gün hak günüdür, dileyen kişi kendisine Allah'a ulaşan yolu; Sırat-ı Müstakiym'i yol ittihaz eder ![]() Neyi dileyen kişi? Allah'a ulaşmayı dileyen kişi ![]() ![]() İşte, bir insanın ruhunu Allah'a ulaştırmak konusundaki yeminini yerine getirmesinin başlangıç noktası burası ![]() ![]() Sırat-ı Müstakiym'e ulaşmak, Allah'ın bütün insanlara farz emridir ![]() İşte En'am suresi 152 ![]() "Ve bi'ahdillahi evfû" Allah ile olan ahdlerinizi ifa edin! Ve bir sonraki âyet-i kerime: En'am-153; Allahû Tealâ buyuruyor En'am 153'de, diyor ki: "Hâzâ sırâtıymüstekıymen fettebiûh" İşte o Sırat-ı Müstakiym'dir ![]() Sizin Allah'a verdiğiniz yeminlerden, ruhunuzu Allah'a ulaştırma yeminini yerine geirmeniz, ruhunuzun Sırat-ı Müstakiym'in üzerinde olmasına bağlıdır ![]() Bütün insanlara verilen bir farz emirdir bu, herkesin Sırat-ı Müstakiym'e tâbî olması emrediliyor ![]() ![]() Bu ise hiçbir şekilde Allahû Tealâ'ının mürşidine ulaşmadan gerçekleşmeyen bir olaydır ![]() ![]() Allah'a doğru yola çıkar ![]() ![]() Öyleyse mürşid farz mı? Görüyorsunuz her açıdan mürşidin farz olduğu sonucuna ulaşıyoruz ![]() Öyleyse o kişinin hidayete ermesi de mümkün olmayacaktır ![]() Her açıdan meseleye baktığınız zaman aynı sonuçla karşı karşıyasınız; kişinin bırakınız dünya saadetine, daha cennet saadetine ulaşması için, mutlaka mürşidine ulaşması gerekiyor ve Allahû Tealâ görüyorsunuz ki, bütün bu standartları açık bir biçimde yerli yerine oturtmuş ![]() Hiç kimse demek ki mürşidine ulaşamadan nefsini tezkiyeye başlayamıyor, gördük ![]() ![]() Biz bu iki işlemi tahakkuk ettiremezsek, nefsimizi tezkiye edemezsek, ruhumuzu da Allahû Tealâ'ya ulaştıramazsak o zaman Allahû Tealâ'nın indinde hiçbir zaman bir cennet ehli olamıyoruz ![]() ![]() Her ikisi de mutlaka mürşidimize ulaşlamıza bağlı ![]() ![]() ![]() Bu cümleden olarak konunun en önemli noktasına bakalım: Bundan 14 asır evvel sahabe ne yapmışlar? Tâbî olmuşlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ondan sonraki nesil sahabeye tâbî olmuş ![]() Ondan sonraki nesil de sahabeye tâbî olanlara tâbî olmuş ![]() Tâbiyet zamanımıza kadar hiç kesilmeden eksiksiz olarak gelmiş; hep insanlar tâbî olmaya devam etmişler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() -Eğer ben mürşidime ulaşamasaydım mahvolurmuşum ![]() Şafi mezhebinin kurucusu olan İmam-ı Şafi Hz ![]() ![]() -Sen bir mezhep kuracak kadar büyük bir ilmin sahibi iken, nasıl olur da bir çobana tâbî olursun? diyenlere demiş ki, -O çoban bana dinimi öğretti ve kurtulmamı sağladı ![]() Öyleyse bu 2 tane mezhebin kurucusunun mürşidlerine ulaşığını hiç unutmamamız lâzım ![]() -Bu kadar din adamı gelmiş, bunları söylemiş; hiçbirisi mürşidin farziyetinden behsetmiyor da, siz mi bahsediyorsunuz? Siz onlardan daha iyi mi biliyorsunuz? Biz de onlara deriz ki; -Sen hangi mezheptensin kardeşim? İki tane cevap verebilirler bana, Şafi mezhebindenim diyecek veya Hanefi mezhebindenim diyecek ![]() ![]() ![]() -Siz, o sizin tâbî olduğunuz mezhebi kuranlarıdan daha mı iyi biliyorsunuz? Öyleyse yeryüzündeki en büyük bu mezhebin kurucusunun da mürşidlerine tâbî olduğunu gördük ![]() ![]() Öyleyse hepinizin mürşidlerinize tâbî olarak cennet saadetene ulaşmanız Allah'tan dileyerek bu yazıma burada son vermek isteriz ![]() Dualarımızla ![]() ![]() ![]() (Alıntı) Kaynak |
![]() |
![]() |
|