|  | Atlantis'in Bilimsel Kanıtları |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Atlantis'in Bilimsel KanıtlarıAtlantis'in Bilimsel Kanıtları 11,000 sene önce büyük bir uygarlık var mıydı? Bu uygarlık hemen hemen hiç iz bırakmadan yok oldu mu? Böyle bir olay şüphesiz insan belleğinde derin bir iz bırakırdı  Felaketten kurtulanlar çocuklarına o korkunç günleri anımsatırdı, onlarda aynı şekilde çocuklarına anlatırlardı  Atlantis öyküsünün kalıntılarını dünyanın her tarafında görmekteyiz  Kimi yerlerde Avalon, Asgard, Aztlan, Aden gibi kayıp ülkeler öykülerde, efsanelerde yer alır, kimi yerlerde doğrudan doğruya tufan anlatılır  Ancak efsaneler kendi başlarına yeterli değildir  Bunları destekleyecek bilimsel kanıtlar da gereklidir  Gerçi bu yazıyı yaklaşık on yıl önce yazdık ve bu arada bu yazıda bulunmayan çok ilginç yeni kanıtlar ortaya çıkmıştır  Vakit bulursak ileride bunları da ilave ederek revizyona tabi tutarız   Platon Atlantis'te sıcak ve soğuk suların yerden fışkırdığını yazmıştı  Bu olay volkanik bölgelerde olduğu gibi, Atlantis dağlarının su üstünde kalmış tepeleri olduğu varsayılan Azor adalarında da görülür  Platon, Atlantis'te kırmızı ve siyah taşlardan duvarlar inşa edildiğini yazmıştı, halen bu renklerde volkanik taşlar Azor kıyılarında görülür  Ayrıca insanların dünyanın yassı olduğunu ve denizin (Atlas Okyanus) dünyanın sonundan boşluğa aktığı inanıldığı bir devirde, Amerika kıtasının keşfinden 2000 bin yıl önce, Platon açıkça Amerikan kıtalarının varlığını dile getiriyordu  Platon Atlantis'in atların yurdu olduğunu ifade etmişti  Binlerce sene evvel atların ilk soylarının Amerika'da bulunduğunu ve sonradan bu kıtadan yok olup Asya'da varlığını sürdürdüğü bilinir  Ayrıca, Atlantis de fillerin bulunduğunu da yazmıştı  Çeşitli kızılderili medeniyetlerin kalıntılarında fil kabartma motifleri halen açıklanamamıştır   Paleontologlar Amerika'da mamut kemikleri ilkel insanların yontma taş silahları ile birlikte bulmuşlardır  Ancak fillerin soyları, atlar gibi tufan sonrası bu kıtalardan silinmişti  Platon'un Atlantis öyküsünde tarif ettiği kabuğu sert meyve Hindistan cevizi olabilir, bu meyvede ancak adalarda yetişir  Mısırlı rahip "Sonchis"in anlattığı gibi Greklerin atalarının Atlantis ile savaşmış olmaları belki de olanaksızdır  Greklerin Yunanistan'ı istila etmeleri M  Ö  1900 yıllarına rastlar  Proto-Grek Pelasklar ise daha önceleri muhtemelen Kafkasya'dan Anadolu'ya ve Akdeniz kıyılarına göç etmişlerdi  Onlardan önceki yerliler konusunda fazla bir şey bilmiyoruz, ancak bunlar Sonchis'in anlattığı topluluklar olabilir  Ayrıca Sonchis'in anlattığı gibi Mısır'ın böyle bir felaketten sıyrılma olasılığı gözükmüyor  Tanrıça Athena'nın adı ise Neith'in anagramıdır (harflerin yer değiştirmesi ile çıkan farklı sözcük)  Platon'un öyküsü açısından diğer ilginç bir izlenim, Atlas Okyanus'un kıyılarında çok eski yerleşim ve uygarlık bölgeleri oluşudur  Kuzey Amerika'daki yapıtlara ve Peru'da Nazca yapıtlarına benzer esrarengiz yapıtları buralarda görmek mümkündür  Son zamanlarda yapılan bir araştırmaya göre, bu kıyılardaki megalit (büyük taş) yapıtlar, sanıldığından çok daha eskidir  20-30 bin sene evvel oralarda yerleşmiş olan Aurignak adamı, taş devrin en güzel mağara resim örneklerini Fransa ve İspanya'da bırakmıştır  Kromanyon adam ölülerini yüzleri batıya çevrili gömerlerdi  Eski Mısırlıların "ölüler diyarı" Amenti, Batıda bulunmuyordu  Bu motif aynı şekilde bir çok Batı mitolojilerinde yerleşiktir  Batının ölüm diyarı olması güneşin battığı yer oluşundan mı? yoksa Atlantis felaketinin bir anısı mıdır? Velikovsky'nin doğal felaketleri daha yakın bir tarihte saptaması, onun Eski Ahit'te İbrani peygamberlerin kitaplarını harfiyen doğrulaması çabasından kaynaklanıyor, bunun sebebi de, belki onun politik ilişkilerinden kaynaklanıyor (34)  "Çarpışan Dünyalar" adlı kitabında (1950) Velikovsky Atlantis felaketinin aslında Girit adası yakınlarında Thera (Santorini) adasının, M  Ö  1450 yıllarında bir volkanik patlamada havaya uçmasından kaynaklandığını iddia etmişti  Velikovsky'e göre Platon Atlantis tarihi için 9000 yıla bir sıfır fazla koymuştu, ve asıl zaman Solon'un Mısır ziyaretinden 900 yıl önceymiş  Thera adasında meydana gelen bu felaket beraberinde üzerinde yerleşmiş şehri yok etmişti  Bu patlama aşağıda anlatacağımız Krakatoa yanardağı patlamasından dört misli daha şiddetliydi  Onun meydana getirdiği felaket Minoan uygarlığının sonu olduğu düşünülüyor  Velikovsky "Ages in Chaos"(35) isminde kitabında Thera patlamasının Hz  Musa'nın İsrail oğullarını Mısır'dan çıkartmasıyla aynı zamanda rastladığını, ve Mısır'a gelen cezaların volkanik zincir patlamaların etkileri olduğunu inandırıcı bir şekilde kanıtlamaya çalışmıştı   Thera-Atlantis tezi 1960 yılında Yunan Sezmolojist, Angelos Galanopoulos tarafından yeniden ortaya atıldı ve Platon'un öyküsü ve Thera olayı arasında 19 ortak nokta olduğu ortaya atıldı(36)  Ancak bu ortak noktaların çoğu başkaları tarafından çürütüldü  Her şeyden önce, Platon Atlantis'in yerini açıkça belirti, Atlas Okyanus'da yer aldığını ve Atlantis'in evrensel bir tufan'da batan kıta büyüklüğünde bir ada olduğunu belirtiyordu  Şüphesiz rahip Sonchis'in belirttiği gibi birçok felaketler olmuştur, ancak bir tufan farklı çapta bir olaydır  Belki de, Velikovsky'nin yazdığı en önemli eser "Sarsılan Dünya"dır (48)  Bu eserde Velikovsky birçok bilimsel araştırmalara dayanarak, kanıtları bir bir inceleyen bir detektif gibi dünya geçmişindeki akıl almaz felaketleri saptamaya çalışmıştı  Onun üzerinde durduğu felaketler M  Ö  776 ve M  Ö  687 arasında, M  Ö  1500 civarlarında ve M  Ö  3200 yıllarındakilerdi  Ancak M  Ö  10  000 civarlarındaki tufan ve ondan önceki genel felaketler konusunda ilginç veriler de toplamıştır  Velikovky'e göre Kuzey Kutup ve Gronland civarında bulunan mercan kayalık kalıntıları, Güney Kutup ve Gronland'ın buzları altında bulunan sıcak iklim bitki örtüleri, o yerlerin bir zamanlar tropik bölge olduklarını gösteriyor  Aynı şekilde Afrika ve Güney Amerika kıtalarında görülen geniş buzul izleri, ancak Dünya ekseninin yer değiştirmesi ile açıklanabilir  Böyle bir olay ancak astronomik / meteorolojik bir dış etkiden kaynaklanabilir  Velikovsky'e göre hemen hemen bütün önemli sıra dağları nispeten yakın devirlerde aniden oluştu  Çoğunda acı içinde çırpınan balıkların kalıntıları ile serpilmiştir  Zaten fosilleri oluşturan nedenler ancak felaket şartlarında olabilir  Normal şartlarda canlı artıkları eriyip yok olur   Himalayalar ve Tibet bir zamanlar deniz altını oluştururken, aniden yükseldiği saptanmıştır  Aynı şekilde Amerika ve Afrika'da birçok yeni kara parçaları oluştu(37)  Ayrıca Atlas Okyanus'un dibindeki sıra dağların üzerinde bulunan buzul izleri, bu dağların bir zaman deniz üstünde olduklarını işaret ediyor  Dünyanın her tarafında bulunan toplu hayvan mezarlarına dikkat çeken Velikovsky  Bunların bir genel felakette sular tarafından sürüklenip, kayalar üzerinde parçalandıklarını, üzerlerine suların taşıdığı taşlar yığılıp, üst üstü gömüldüklerini kaydetmiştir  Binlerce parçalanmış hayvan cesetlerinin bir arada oluşunu başka türlü nasıl açıklarız? Bu tip toplu mezarlarda zaman zaman insan cesetlerinin de bulunması, bu felaketin oldukça yakın bir dönemde olduğunu gösterir  Peking yakınlarında Choukoutien'deki bir toplu hayvan mezarında yedi parçalanmış insan iskeleti bulunmuştur  Bunlar üç ayrı ırka aitti, Beyaz, Eskimo ve Melanesyalı  Bu toplu mezarlarda farkı coğrafi bölgelerin hayvanlarının bir arada oluşu, suların onları uzak bölgelerden sürüklediğini gösteriyor  Bu felakette sayısız hayvan türü yok olmuştur   Paleontolojik bulgulara göre felaketten önce hayvan nüfusu oldukça kabarıkmış ve son buzul çağın sonunda (M  Ö  10  000 sene) 40 milyon hayvanın ani bir ölüm gördükleri ileri sürülmüştür  Böyle bir felaket olabilir mi? Her şeyden önce bilmemiz gerekir ki bizim yeryüzünde hayatımız sanıldığı kadar güvenli değildir  Tarih boyunca doğal afetler, önemli toplu ölümlere sebep olmuştur  Bir sene içersinde dünyada hemen hemen her ay olan bu afetlerde ölenlerin sayısı akıl durdurucudur  1883'de Sumatra ve Java arasında Krakatoa adında ıssız bir adada bir yanardağ patladı  Bu patlama 2 bin mil ötede Avustralya'da insanları uykularından uyandırdı  Şok dalgaları dünyanın etrafında 7 kez döndü  Dev dalgalar köyleri sildi, gemileri kibrit çöpü gibi karaya oturttu  Dalgaları 4  500 mil uzaklara kadar ulaştı  Havaya 13 kübik mil lav püskürtüldü  Bunlar dünyanın etrafını kuşatarak gökyüzünü kararttı, aylardır dünya iklimi soğumuştu, çünkü bu tür volkanik bulutlar güneşten gelen ısıyı keser  Felakette 62  000 kişi öldü  526 yılında Antakya'da 250  000 kişi, 1042 yılında Tebriz, İran'da 40  000 kişi, 1556'da Çin'de 830  000 kişi, 1908'de Messina, Sicilya'da 200  000 kişi, 1923 Tokyo civarlarında 200  000 kişi ve 1976'da Çin'de 700  000 kişi şiddetli depremlerle hayatlarını kayıp ettiler  Sellere gelince Çin'de 1887'de Huang Ho nehrin taşıması en az iki milyon insanın ölümüne yol açtı  Aynı nehrin 1931'de taşıması 4 milyon insanın ölümüne yol açtı (38)  Atlantoloji açısından, nispeten yakın zamanlarda iki ilginç felaket kayda değer  1692 yılında Jamaika adası, bir korsan merkeziydi  Ani bir zelzelede limanı Porto Prince'in büyük kısmı 1  600 kişi ile birlikte denizin dibini boyladı  Dev dalgalar karaya oturdu  Halen deniz altında eski şehrin kalıntılarını bulmak mümkün  1755 yılında, 1 Ekim azizler günü dini törenlerin ortasında, Portekiz'in başkenti ve liman şehri Lizbon büyük bir depremle neredeyse yerle bir olmuştu  Binlerce bina tamamen yıkıldı ve felaketten kaçan halkın üzerine 15 metre yükseklikte deniz dalgaları indi  Lizbon 1531 yılında da çok büyük bir depremle yerle bir olmuştu  Deprem aynı anda Avrupa'da, Karaipler de ve Kuzey Afrika'da duyuldu  Şiddetli deniz dalgaları Amsterdam limanında gemilerin iplerini kopardı  Donnelly felaketi şöyle anlatıyor, "Yer altından bir şimşek sesi geldi, hemen ardından şiddetli bir deprem şehrin büyük kısmını yerle bir etti  Altı dakikada 60  000 kişi can verdi  Korunmak için bir alay insan yeni mermer rıhtımın üzerinde toplandı  Ancak, o birdenbire üzerinde bütün insanlarla birlikte sulara gömüldü ve bir tek ölü beden su yüzüne çıkmadı  Ona yakın demirlenmiş bir çok insan dolu gemiler ve tekneler bir su girdabının içinde yutuldular  Tek bir tekne veya gemi parçası geri dönmedi   Rıhtımın bulunduğu yer şu anda 600 fit (200 m) su altındadır  Depremin kapsadığı alan çok genişti  Humboldt derki Avrupa'dan dört misli büyük bir alan aynı anda sarsılmıştır  Baltik'ten Karaibler, Kanada'dan Cezayir'e kadar yer sarsılmıştır  Fas'ın bir kaç kilometre yakınlarında 10  000 kişilik bir köyü toprak açılarak yutmuştu  Büyük olasılıkla bu depremin kaynağı Atlas Okyanusunun ortasındaydı ve binlerce yıl önce Atlantis'in batmasına sebep olan felaketin yankısıydı  " (39) (Bu dönemi incelerken, ister istemez Kuzey-Anadolu fay hattı ve devinimleri akla geliyor  1752 yılında İzmit depremi olmuştur ve 1766 yılında büyük İstanbul depremi olmuştur  Unutmamak gerekir ki ondan 250 yıl önce 1509 yılında yeniden büyük bir İstanbul depremi olmuştur  Aynı şekilde 1531 de büyük Lizbon depremi olmuştu  Yukarıdaki yazıyı ele alırsak görürüz ki 250 yıl önce sadece Türkiye'de değil bütün dünyada büyük sarsıntılar olmuştur   Joseph Goodavage Astroloji Uzay Çağı Bilimi kitabında şöyle yazıyor: "    Isaac Newton, tuhaf konularda araştırma yapmıştır, Hermes'i inceledi ve simya üzerinde geniş bir kütüphanesi vardı  Grek mitolojisi ilgisini çekmişti ve Grek tanrılarının kayıp ve unutulmuş bir uygarlığın gerçek kişileri olabileceğini belirtmişti  Newton teoloji ve kadim gizemcilik konusunda bir milyon kelimeden fazla ve diğer ezoterik konularda 500 bin den fazla kelime yazmıştı  İnsan tarihinde büyük değişikliklere yol açan 250 yıllık güçlü devinimlerden söz etmişti  Bu devinimleri hesaplarken Arap astrolojisindeki Arap noktaları esas olarak almıştı  Esasın bize cebri de veren Arapların matematikleri Newton'un zamanındaki matematikten çok üstündü  Onların matematik sistemleri Arap noktalarını da içermekteydi, ki menşei meçhuldür  Gariptir ki Spengler Tarih ve Devimler eserinde, Pluto gezegenin 248 yıllık yörüngesinin önemi vurgulamaktadır   | 
|   | 
|  | 
|  | Atlantis'in Bilimsel Kanıtları |  | 
|  08-20-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Atlantis'in Bilimsel KanıtlarıPluto gezegenin perhelionu (güneşe en yakın dönüşü) devinimleri 250 yıllık aralıklarla oluşan psiko-kültürel değişiklikleri belirlemekte ve eş zamanlılık göstermektedir    iki önemli araştırmacı Lamprecht ve Bradford, Sprengler'in fikirlerini desteklemektedir  Newton Pluto kadar uzak ve küçük bir gezegenin etkilerini önceden belirlemiş olabilir mi? (Pluto 1930 yıllında keşfedildi)  " Kitabının ayrı bir bölümünde Goodavage şöyle yazıyor: "Felaketleri önceden tespit etmede bilimsel yöntemlerin araştırılmasında yüzde yüz güvenilir bir kurala göre: Büyük depremler her zaman güneş tutulmalarını takip eder ve çoğu zaman önemli gezegen kavuşumları ile birlikte olurlar     Astrolojik kehanetlerin birinde Newton, İngiltere'den oluşan en ilginç doğal olaylar dizisini önceden bildirdi  Ölümünden 23 yıl sonra 1750'nin ilk üç ayında Aurora Borealis'in (Kuzey Işıkları) göklerde ani ve şaşırtıcı bir gösterisi ile başlayacaktı  Kehanetine göre Kuzey Işıkları yıkıcı rüzgarlarla birlikte gelen büyük fırtınalar takip edecekti    sonra büyük bir deprem dalgası Londra'da büyük hasar ve can kaybına yol açacak    Neredeyse çeyrek yüzyıl sonra    Kuzey Işıkları İngiliz toprakları üzerinde parladılar  Ondan sonra saatte 100 millik öldürücü rüzgarlar geldi  Korkunç bir deprem salgını    çığlık atan Londralıları canlı canlı evleri ve yataklarında gömdü  ") Okyanusya civarlarında 1780 yılında keşfedilen Falcon adası, 1894'de denizin dibine çökerek yok oldu  Tomas'a göre "Cook adaları arasında Tuanaki son asırın ikinci yarısında 13  000 yerlisi ile Büyük Okyanus'ta battı  Bir sabah balıkçılar sandalları ile denize açıldılar, döndükleri vakit adaları yoktu  " 1819 yılında İndus nehrinin ağzında, depremler eşliğinde büyük bir yer parçası suların altına gömüldü  Suların üstünde sadece evlerin tepeleri, oranın bir zamanlar kara parçası olduğunu gösteriyordu  Atlas Okyanus'u bir çok volkanik hareketlerin sık sık yer aldığı bir yerdir  1957'de yanar dağlar eşliğinde yeni bir ada Azorların yakınlarında ortaya çıktı  Azor adalarının dağları volkaniktir  İslanda'da faaliyette yanardağlar hemen hemen eksiksizdir  Yeryüzünde toprağın aşağı veya yukarı hareket etmesi doğal ve hemen hemen her yerde görülür  Fransa her sene 3 milimetre batıyor, Hindistan da Ganj nehri ve Himalayalar arasında yer, her sene 18  1 milimetre yükseliyor, Güney Amerika'da Ant dağlarının Amerikan'nın keşfinden itibaren 60  100 metre yükseldiği saptandı (40)  Türkiye'nin kıyılarında kaç tane su altı şehri vardır? Toprak, su seviyesinin altına indiğinde, hemen su örter  Ege Deniz'inde Thera-Santorini adası M  Ö  1500 sene önce patladığı zaman yeraltında boşalan tonlarca magma yüzünden ada çökmüştü  Kısmen sulara gömüldü  Atlantis için aynı şey olduğunu düşünenler var  Otto Muck'a göre büyük bir gök taşının Atlantis civarlarında düşmesi ile yüzlerce yanardağ patlamış ve ardından adanın altında oluşan boşluğun çökmesi adanın batmasına sebep olmuştu, çarpışmanın verdiği hareketle denizler karaya inmişti ve dünyanın dört bir yanında tufan olmuştu  (40a) 1988'de San Fransisco'da bir toplantıda bir araya gelen Amerikan Jeofizik Birliğinde Rochester Üniversitesi Jeolog'u Asish Basu, günümüzde bilim çevrelerce en çok konuşulan tezlerden birini ortaya attı  Bu teze göre 66 milyon sene önce bir asteroid Hint Okyanusuna düşmüştü, çarpışma neticesi zincirleme yanardağ patlamaları olmuştu  Yüz binlerce sene süren bu patlamaların ardından, yarattıkları bulut perdeleri dünya ısısını düşürmüştü ve bir buzul çağ başlamıştı  Neticede dinozorların nesli tükenmişti  Hindistan'da bulunan bir kuvars taşının yoğunluğu, ancak böyle bir çarpışmanın eseri olabilirdi  Newsweek'e göre, "Bazı paleontologlar halen hem asteroid tezini, hem de yanardağ tezini inkar ediyorlar, onlara göre yavaş iklim değişiklikleri dinozorların neslinin tükenmesine neden verebilir  Ancak yakın zamanlarda asteroid tezini savunanlar artmaya başladı  Onların iddiaları yeryüzünde bulunan bazı asteroid kraterleri ile güç kazanmıştır    gökbilimciler yörüngeleri dünyaya yakın kesişen 1000 asteroid olduğunu söylüyorlar (41)  Yukarda aktarılan olayın benzeri, Otto Muck tarafından yıllar önce Atlantis konusunda ortaya atılması oldukça anlamlıdır  Şimdi yaşlı Mısırlı rahibin Solon'a anlattıklarına dönelim  Kritias 22c'de Phaethon (fayton) öyküsünün aslında bir gök cisminin yeryüzüne düşerek büyük bir felakete sebep vermesi anlamında olduğunu belirtir  Bu da, kadimlerin ağzından bize, mitolojik öykülerinin nasıl mecazi anlamda tarihi ve bilimsel olayları örttüğünü gösterir  Rahip ayrıca yeryüzünde bir çok felaket olduğunu, insanların birçok kere yok olduklarını yazar  Kısacası Atlantis'i meydana getiren sel tufanından önce başka genel kıyametler ve tufanların olduğunu açıklıyor  Yeryüzü sürekli bir göktaşı, meteor yağmuru altındadır  Bir günde ortalama 200 milyon göktaşı yağmaktadır  Bunlardan sadece bir milyonu bir yıldız kayması görüntüsü yaratabilecek büyüklükte  Hemen hemen hepsi atmosferde sürtünmeyle yanıp kül oluyor  Ancak, zaman zaman bir göktaşı yere düşmektedir, hatta insanların ve evlerin üzerine düştüğü olmuştur  Hitit Kralı 2  Mursilis kayıtlarında rakibi Efes kralının üzerine gök tanrısı Teşup'un bir göktaşı düşürtüp öldürdüğünü yazmıştı  M  Ö  467'de Efes'e düşen bir at arabası büyüklüğündeki göktaşı sonradan heykeltıraşçılar tarafından tanrıça Artemis'in şekline getirildi  Aztek mabetleri de göktaşların düştüğü yerler etrafında inşa edilirdi  Mekke'de Kabe'nin üzerindeki kara taşın bir göktaşı olduğuna inanılır  Bütün bunlara rağmen Aristoteles göktaşlarını inkar ediyordu  1790'da Güney Batı Fransa'ya bir meteor yağmuru yağdı  Buna rağmen Fransız Akademisi göktaşları getirenleri küstahça kovuyordu ve bu olayı, "fiziksel olarak imkansız" olarak değerlendiriyordu  Ancak, 1820'de onların varlığı kesin olarak kanıtlandı (42)  Ayrıca, Milattan önceki devirlerde dünyaya daha fazla meteor yağdığı tespit edildi  Güneş sisteminde serseri mayın gibi dolaşan bu parçacıklar düştükçe azaldığı sanılmaktadır  Aya yapılan ilk teleskop gözlemleri, yüzeyinin binlerce kraterle delik deşik olduğunu gösterdi  Son bulgulara göre bütün yakın gezegenlerinde aynı izler görülüyor  Bu ışık altında şüphesiz dünyamızı farklı bir şekilde yorumlamamız gerekir  1939 yıllında yapılan kazılar Arizona kraterinin sönmüş bir yanardağın ağzı değil, fakat dev bir meteor, daha doğrusu bir asteroid'un çarpışması ile meydana geldiğini kanıtladı  Varılan neticeye göre 20 bin sene önce kuzeyden saniyede birkaç kilometre hızla, bir ve iki milyon ton ağırlığı arasında bir gök cismi yerle çarpışarak 300 kilometre çapında bir alanda bütün canlıları yok etmişti ve yeri taşı delerek bir kilometreden fazla derinliğe gömülmüştü  Teksas�ta Odessa grup kraterlerin aynı zamanda meydana geldiği sanılıyor  O halde ya gök cismi atmosfere inerken parçalanarak bir kaç göktaşı oluşturdu, ya da grup halinde dünyanın yörüngesine indiler  Bunların yeryüzüne tesirleri felaket türünden olmaları gerekir (43)  Asteroidler, ilkin 1802'de keşfedilen, Mars ve Jüpiter arasında bir yörüngeye yerleşmiş olan milyonlarca taş ve metal parçalarıdır  Onların patlamış bir gezegenin parçaları olabileceği düşünülmektedir  Asteroidlerin bazıları oldukça büyük ve yörüngeleri eksantrik olduğundan dünya ile çarpışma olasılıkları zaman zaman oluyor  Aslında dünyanın geçmişinde asteroidlerle bir değil, birkaç kez çarpış olması güçlü bir olasılıktır  Hatta bu durumda, çarpmaması bir mucize olur  Yeryüzünde bütün asteroid kraterleri, Arizona krateri kadar belirgin değildir  Bazıları su ile dolup göl oldular, bazıların arazinin kumlu olmasından dolayı izleri silindi  Unutmamak gerekir ki yeryüzünün yüzde 70  8'I denizlerle kaplıdır  Deniz dibinde mutlaka kraterler vardır  Atlantolog Egerton Sykes'a göre Atlantis'i batıran meteor yağmuru Karaib taraflarında düşmüştü  Oralarda bazı meteor kraterleri bulmak mümkün  Belki yakında bu konudaki bulgular Atlantis öyküsünü aydınlatır  11,000 sene önce böyle bir felaketin olduğuna konusunda izleri ve kanıtlar vardır  Bilindiği gibi, son buzul çağın sonu 10,000 sene önceydi  O zamanlardan önce bütün Kuzey Avrupa kalın bir buz örtüsü altındaydı  Dünya su miktarının büyük kısmı buz halinde kara üzerinde oturduğu için su seviyesi daha düşüktü  Deniz coğrafyası buluntularına göre Atlas okyanusuna boşalan nehirlerin izleri deniz diplerine kadar devam ediyor ve bir zamanlar su altında olan kıyıların şu anda deniz altında olduğunu gösteriyor  Amerikan Jeoloji Cemiyetinin 1936 yılında yayınladığı bir bildiriye göre Atlas Okyanusun'da deniz seviyesi tertiary çağından günümüze dek iki buçuk kilometre kadar inme ve yükselme göstermişti (44)  Bazı jeologlar ve deniz coğrafyacıları bir zamanlar Atlas Okyanusun'da bir kıta olduğunu kabul ediyorlar, ancak onun Platon'un verdiği tarihten önceki bir devirde bulunduğu konusunda karar vermeyi tercih ediyorlar  R  F  Walworth ve G  W  Sjostrom'e göre son buzul çağında su seviyesinin düşük olması Atlantis'in varlığı için yeterli bir sebeptir (45)  Bu iki araştırmacıların geniş bir araştırmaya dayanan tezlerine göre periyodik gelen zincir volkanik patlamaları dünyanın geçmişinde uzun buzul çağlar yaratmıştır  Bazı jeolojik izlere göre buzlar bütün kıtaları kaplamıştır, su seviyeler inip yükselmiştir  Halen güncelliğini kazanan ve Donelly tarafından ortaya atılan bir teze göre, Atlantis'in batması ile daha önce onun yüksek dağları tarafından engellenen sıcak Gulf Stream akıntısı Kuzey Avrupa'ya ulaşarak buzların erimesine yol açmıştı  Halen yolunda devam eden bu sıcak hava akımı Avrupa'nın ısısını bulunduğu enleme rağmen ılımlı tutmaktadır  Oysa, aynı enlemde bulunan Rusya'daki şehirler çok daha soğuk iklimlere sahiptir  Kuzey Sibirya'da buzlar altında on binlerce donmuş mamut cesetleri vardır  Geçen asır sonlarında bu mamutlar'dan en az 20  000 çok iyi durumda fil dişi çıkartılarak piyasaya sürüldüğü kaydedildi  Bu mamutların toplu bir felakete kurban oldukları ortadadır  Ani bir donmadan ölen bu mamutlardan bazıların ağızlarında halen yemekte oldukları otlar bulunduğu görülmüştür  Karbon 14 testler onlar yaklaşık 12,000 sene evvel öldüklerini gösteriyor  Profesör Frank C  Hibben'e göre son buz çağın sonuna gelen bu devrede sadece Kuzey Amerika'da 40 milyon hayvan ölmüştü  Amerika'da Niagara şelalelerin 12  500 yıl evvel meydana geldiği hesaplanmıştır  Cordilleras dağlar yaklaşık 10,000 sene evvel meydana geldiler  karbon 14 testlere göre şu anda Bermuda civarlarında deniz altında olan geniş bir bölgede 11,000 sene önce sedir ormanları vardı  Aynı şekilde İngiltere�ye yakın Kuzey Denizi, İrlanda ve Gronland yakınlarında deniz diplerinde binlerce sene önce denizin dibini boylamış ormanlar görülür  Unutmamalı ki karbon 14 testlerinde çıkan neticelerde biraz kayma olabiliyor, onun için bütün bu olaylar aynı anda meydana gelmiş olabilir, ancak olayların çoğu Atlantis'in batış tarihine uyuyor (46)  Tomas şöyle yazıyor, "And sıra dağlarının nispeten yakın, insanların gemiler kullandıkları bir dönemde aniden yükselmiş olması gerekir  Eğer bunu reddedersek, Büyük Okyanus'tan 300 kilometre uzaklıkta ve 3800 metre yükseklikte Titicaca gölünde bir deniz limanın bulunmasının açıklanması olanaksız olur  Rıhtımlarda gemi halatlarının halkaları o kadar büyük ki onlar sadece deniz aşırı gemiler için kullanılabilirdi  Bu Ant dağlarındaki limanda halen deniz yosunu kalıntıları bulmak mümkündür  Bir çok yükselmiş kumsal sahil şeridi de var  Titicaca gölünün güney kısmı halen tuzludur  " Atlas Okyanusunun ortalarında Platon'un işaret ettiği yerde deniz altında nispeten sığ olan geniş bir arazi vardır  Bunun adı Orta Atlantik Çıkıntısı (Mid-Atlantic Ridge) dir  Bazı Atlanatologlar, onu batmış kıtanın kalıntıları olarak kabul ederler  1949 yılında Colombia Universiteden Professör M  Ewing bu düzeyde yaptığı araştırmalarda 4 ile 5  5 kilometre arasında deniz dibinde bir kumsal sahil şeridi bulundu  Kum ancak atmosfer şartlarında erozyonla meydana gelir, su altında oluşması mümkün olmadığına göre bu plajın battığı kaçınılmaz (47)  Atlas Okyanusunun dibinde geniş alanların lavla kaplı olduğu görüldü  Fransız jeolog Pierre Termier'e göre su altından alınan lav örnekleri cam basalt lav türündedir ve ancak su dışındaki atmosferik basınç altında katılaşabilmektedir  Eğer su altında katılaşsaydı kristal halini alırdı  Ayrıca Termier bu lavların katılaşmalarından kısa süre sonra suya girdiğini tespit etti  Bu lavların 15,000 sene içinde suda çözülmeleri gerektiğini belirilerek, onların Platon'un öyküsüne kuvvetli bir kanıt olduğu kaydediliyor (48)  Edgar Cayce okumalarında Atlantis'in yakınlarda tekrar yükseleceğini söylemişti  İlkin 1968 Karaiplerde Bimini adası yakınlarında bir Atlantis mabedinin ortaya çıkacağını söylemişti  1968 yılında, bu kehaneti incelemek üzere Edgar Cayce Vakıfı (A  R  E  ) Bimini civarlarında bir uçakla keşif gezisi düzenledi  Neticede su altında bir megalit (büyük taş) duvar veya yol bulundu  O zamandan beri Bimini yolu arkeolojik incelemelere tabi tutuldu  Yakınlarında yivli mermer bir sütün parçası ve harç ile sıvanmış bir kiremit parçası bulundu  Bimini yolunun insan işi olduğu şüphesiz, bir gözlemcinin dediği gibi, "Doğa kare şeklinde taş yaratmaz, ve taşları da sıra halinde dizmez"  Deniz seviyesinin son buzul çağında yükselmesini göze alarak burasının en az 8 bin yıl önce deniz seviyesinin üstünde olduğu hesaplanmıştır   | 
|   | 
|  | 
|  | Atlantis'in Bilimsel Kanıtları |  | 
|  08-20-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Atlantis'in Bilimsel Kanıtları  Sular altında kaldığı söylenen efsanevi ada Atlantis de insanoğlunun en fazla merak ettiği ve bulunması için araştırmacıların çalışma yaptığı en önemli kayıplardan biri olarak dikkat çekiyor   İspanya’nın güney sahilleri, Girit Adası yakınları, Konya, Kıbrıs ile Suriye arasında Akdeniz’in derinleri gibi birçok değişik bölgede olduğu ileri sürülen medeniyetin izlerini bulmak için yapılan çalışmalar bıkmadan sürdürülüyor   Bugün birçok insanın varlığına inandığı Atlantis’ten ilk bahseden ise ünlü düşünür Eflatun…  Kaynak olarak Atinalı Solon’u gösteren Eflatun’a göre Atlantis, Cebelitarık Boğazı’nın batısında, Libya’dan daha büyük bir ülke  Eflatun’dan günümüze kadar gelen bilgilere göre, Batı Avrupa ile Libya’yı ezip geçen Atlantis orduları, Atinalıların gösterdiği direnç karşısında gerilemek zorunda kalır ve şiddetli bir deprem sonunda da MÖ 9600′de, bir gece içinde sular altında kalır  | 
|   | 
|  | 
|  |