Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > ForumSinsi Ansiklopedisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
kehanetleri, maya, takvimi

Maya Takvimi, Ve Kehanetleri

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Maya Takvimi, Ve Kehanetleri




Mesih’in geri gelişi nasıl gerçekleşiyor?


Beşinci Gündüz, Mesih Bilinci ve Yeni Çağ: Atatürk, Anadolu, Sri Aurobindo ve Einstein


Galaktik Altdünya’da Beşinci Gündüzün enerjisi ile uyumlanmakta olduğumuz şu günlerde Maya takvimi bilgisini kullanarak ulaştığım bir yorumu sizlere paylaşmak istiyorum Bu yoruma giden yolda çıkış noktam şöyle bir soru: “Mesih tek bir insan olarak mı geri geliyor, yoksa Mesih enerjisini taşıyan bir insan grubu olarak mı?” Maya takvimine göre bu soruyu sormanın tam zamanıdır Beşinci Gündüz enerjisi, hem onu yöneten tanrısı Kukulcan’ın (Işık tanrısı) Maya inanışlarında tanımlandığı haliyle Mesih’e eşdeğer olmasından, hem de kozmik zaman-bilinç piramidinin önceki katlarında Beşinci Gündüz zamanında Mesih enerjisinin dünya üzerinde yayılmasından dolayı böyledir


Mayalara göre Işık Tanrısı Kukulcan, Yaratılışın yedi gündüzünün en parlağı olan Beşinci Gündüzü yönetir Ayrıca Maya efsanelerine göre Kukulcan geri dönüşü ile aydınlanmayı getirecektir Bu yüzden Mayalar onun geri dönüşünü beklerler, tıpkı Hıristiyanların İsa Mesih’in geri dönüşünü bekledikleri gibi İsa Mesih’in Işığının yeryüzünde yayılması ise Işık Tanrısı Kukulcan’ın enerjisinin insan bilincine yön verdiği döneme denk gelir: Ulusal Altdünyanın Beşinci Gündüzü (40 – 434)


Maya takviminin holografik yapısına göre Beşinci Gündüz, bundan sonra üç kez daha tekrar eder Gezegensel Altdünya’da (1913 – 1932), Galaktik Altdünya’da (24 Kasım 2006 – 19 Kasım 2007) ve Evrensel Altdünya’da (21 Temmuz – 10 Ağustos 2011) Benim düşünceme göre de Mesih bilinci, Beşinci gündüz ile beraber her seferinde tekrar tezahür eder Fakat bu tezahür her seferinde farklı bir şekilde gerçekleşir ve piramidin her bir üst katında daha fazla sayıda insanca paylaşılır En üst katta, yani Evrensel Altdünya’da ise tüm insanlıkça paylaşılacaktır Bu da Mesih’in nihai geri gelişi ve İnsan ırkının ve Gaia’nın aydınlanması anlamına gelir


Bu konuyu etraflıca açıklamadan önce Maya takviminin holografik yapısına dair bir açıklamaya ihtiyaç duyuyorum


Maya takviminin holografik yapısıyla eşdeğer olan Holografik Evren yapısı


Mayalı şamanlar Evrensel/İlahi yaratılış planının kalıplarını, trans hallerinde edindikleri sezgisel bilgiler ile çözmüşlerdir Bu bilgilere göre Mayalar Yaratılışının 9 seviyede/süreçte gerçekleştiğini söylerler Bu 9 yaratılış süreci/seviyesi birbirinin üstüne binen piramit katları gibidir (Mayaların piramitlerinin 9 katlı olması bu nedendendir)


Bu 9 seviyenin çok önemli bir özelliği vardır Bunlar aslında birbirinin holografik bir kopyası olan süreçlerdir Microkozmostan Makrozkozmosa kendini tekrar eden kalıplardır Böylesi bir evrim/zaman anlayışını klasik zaman algılama sistemlerini kullanarak kavramak zordur Mesela Klasik astroloji, evrenin holografik yapısından bir haberdardır ve yerel ve lineer bir zaman anlayışına sahiptir Güneş sistemi dahilinde ki ve sadece gözlemlenebilir verilere dayanan, 3 boyutlu bir evren algısıyla sınırlı bir sistemdir


Mayaların “9 Altdünya ve 13 Üstdünya” ile tanımladıkları Evren anlayışı ise batı biliminin bugün fraktal evrenler veya holografik evren yapısı diyerek açıkladığı çok boyutluluğu içeren bir anlayıştır


Evrenin holografik yapısı ve buna bağlı olarak bilincin izlediği evrim sürecinin de bu holografik yapıyı takip ettiğini Maya takvimine bakarak anlayabiliyoruz


Bu bilgiye ulaşırken izlenen yol nedir peki?


Maya takvimi araştırmacısı John Major Jenkins, “Maya Evrenbilimi” (pp 326 -328) kitabında bakın nasıl açıklıyor Mayaların deneyimlerini:


“Uzun Sayım Evrenbilimi “psikedelik” veya “çok boyutlu” olarak tanımlanabilir, “doğanın” sınırları insan zihninin de sınırlarıdır Yeni Dünya’nın şaman astronomları tarafından bilgiyi aramak için yapılan vizyon yolculukları, evrenbilimi derinlemesine oluşturabildikleri veriyi sağlamaktaydı Maya düşüncesinde ‘astronomik gözlemler, evrenbilimsel kurgular ve ilaç alınarak girilen trans durumu arasında yakın bir bağ vardır’ Kızılderili evren bilimciler, bilgiyi edinmek için içe dönmekle, “insan zihninin çok katmanlı boyutlarını” izlemekle uğraşıyorlardı Böyle yaparak, yaşamın, zamanın ve ruhsal gelişimin temel ilkeleri içinde iç görülerle karşılaşıyorlardı Bu dünya görüşleri, insan mikrokozmosunda yansıması görülen daha büyük bir kozmos düzenini kapsar Mezoamerika evrenbilimi, insan zihninin ve ruhunun çok boyutlu kapasitesine, gerçekliğin çok boyutlu doğasına ulaşmaktan türemiştir Batı biliminde, Maya evrenbilimine en yakın bulunan düşünce, Kara Delik, solucan delikleri, kuasarlar ve diğer değişik uzay-zaman anormallikleriyle kuantum fiziktir bu kavramlar Maya yaratılış düşüncesinde yaygındır Mayalar, sadece kuantum anormalliklerini bilmekle kalmıyorlardı aynı zamanda bunları büyü yoluyla ortaya koymaya ve içlerinde dolaşmayı başarabiliyorlardı Kozmik merkeze, Galaksimizin merkezindeki Kara Deliğe derinlemesine bakabiliyorlardı, olasılıkla onlar için modern fiziğin yaptıkları çocuk oyunuydu


İnsan zihninin ve ruhunun bu çok boyutluluğu aslında bizi İnsan – Dünya – Evren birliğinin idrakine götürür Dolayısıyla İnsan – Dünya – Evren’in evrimi de bir holografik yapı olarak karşımıza çıkar Burada evrim yine 9 Altdünya ve 13 Üstdünya kalıbını izler


Maya takvimine göre evrimsel süreçler ve yaratılış planının tam ve derin bir kavrayışı için Carl J Calleman’ın “Maya Takvimi ve Bilincin Dönüşümü” kitabını tavsiye ederim Ayrıca benim verdiğim seminerlerin kitapta anlatılanları daha anlaşılır kıldığını ve tamamlayıcı bir görev oynadığını pek çok kez duydum Bu yazıda ki yorumlar ve ifadeler okuyucunun Calleman’ın kitabında açıkladığı hipotezin genel bir kavrayışına sahip olduğunu varsayarak yazılmıştır


Beşinci Gündüzü yöneten Kukulcan ve Mesih Bilinci


Calleman’ın kitaplarında ve seminerlerinde sıkça kurduğu bir ilişki Beşinci Gündüzü yöneten Işık Tanrısı Kukulcan (Quetzalcoatl) ile Mesih bilinci arasındadır Şimdi dilerseniz Calleman Matrix’i olarak anılan, 9 Altdünya ve her bir Altdünya içinde tekrar eden 13 Üstdünya kalıbına bakarak Mesih ile Işık Tanrısı Kukulcan arasında ki ilişkiye tekrar bakalım 13 Üstdünya’nın başka bir açılımı 7 gündüz ve 6 gecedir, ve bildiğiniz üzere yaratılışın 7 gün 6 gece sürdüğü pek çok dini/ruhsal kaynakta geçmektedir Maya takvimine göre bu 7 gündüz ve 6 gece her bir Altdünya’da yani piramidin her bir basamağında tekrar ederler Altdünyalar’dan farklı olarak biz biliyoruz ki her bir üstdünya, yani her bir gündüz veya gece belli bir tanrı veya tanrıça tarafından “yönetilmektedir” Bunun çağdaş bir yorumu belli nitelikte ki bir ruhsal enerjinin bu zaman dilimlerini etkisi altına aldığı şeklinde olabilir


Biz şu an 1999 yılında başlayan Galaktik Altdünya’da Beşinci Gündüzü (24 Kasım 2006 – 19 Kasım 2007) yaşıyoruz Dolayısıyla Kozmik/İlahi Yaratılış planında Mesih bilinciyle eşdeğer tutulan Işık Tanrısı Kukulcan’ın enerjisi manevi evrimimize yön veriyor Başka bir ifadeyle ise Beşinci Gündüzün yedi gündüz içinde en parlak olanı olduğunu söyleyebiliriz Birlik bilincin yolcuları olarak ruhsal evrimsel rüzgârları arkamıza aldığımız bu dönemde Mesih bilinci nasıl tezahür etmektedir? Buna gelmeden önce Beşinci Gündüz ve Mesih bilinci piramidin daha önceki katlarında nasıl tezahür etmişti bir buna bakalım isterseniz


Calleman’ın Ulusal Altdünya olarak tanımladığı bilinç katı, kozmik piramidin 9 katı içinde 6 kattır ve İÖ 3115 yılında başlamıştır Bu bilinç katında Beşinci Gündüz İS 40 – 434 yılları arasına denk gelir İsa Mesih 0 yılında doğmuştur, peki ama onun mesajı ne zaman yayılmaya başlamıştır? Biliyorsunuz Hz İsa 30’lu yaşlarına gelene kadar peygamberliğini ilan etmemişti Yaklaşık olarak İS 40 ise Aziz Paul’un Hz İsa’nın mesajını yaymaya başladığı tarih olarak bilinir Bu da Mesih’in ışığının yayılmasının Kukulcan’ın yönettiği Beşinci Gündüz döneminde olduğunu gösteriyor Ayrıca ilginçtir ki Tarsuslu Paul, bir misyoner olarak yaptığı dört yolculukta çoğunlukla Anadolu topraklarını gezmiştir Bu da sonra tekrar bakacağımız önemli bir noktadır


Gezegensel Altdünya’da Beşinci Gündüz ve Türkiye Cumhuriyeti


Piramidin 7 bilinç katı olan Gezegensel Altdünyanın başlangıç tarihi ise 1755 yılıydı ve onun Beşinci Gündüzü 1913 ve 1932 yılları arasındaydı Peki o dönemde İsa Mesih geri gelmiş miydi? Maya takvimine göre bir gündüz veya geceyi yöneten ilah, piramidin her bir katında kendi zamanları geldiğinde, deyim yerindeyse iktidara geri gelirler Eğer böyleyse geri dönüşü beklenen İsa Mesih 1913 – 1932 arasındaki Beşinci Gündüzde geri gelmiş olabilir mi? Bu soruya siz ne cevap verirsiniz bilmiyorum ama Yehova Şahitleri 1914 yılında Mesih’in geri geleceğini söylüyorlardı Yehova şahitleri ile ilgili bir internet sitesi şu açıklamayı yapıyor:


wwwspatyomcom

Alıntı Yaparak Cevapla

Maya Takvimi, Ve Kehanetleri

Eski 08-20-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Maya Takvimi, Ve Kehanetleri




“Yehova Şahitliği Dini Mesihi bir harekettir Onlar, İsa'nın ikinci gelişinin vuku bulduğuna ve onun 1914 'te gökte " Tanrının Krallığını" başlattığına inanırlar Yehova Şahitlerine göre; 1914 'te hayatta bulunan nesil, İsa'nın yeryüzüne inerek beraberindeki 144000 Yehova Şahidiyle bütün siyasi kuruluşları, devletleri, milletleri, kısacası " Şeytanın Güçleri"ni yok edeceğini görecektir Böylece yeryüzünde de Tanrının Krallığı kurulmuş olacaktır Bu Armagadon Savaşıyla sağlanacaktır” <!--[if !supportFootnotes]-->[1]<!--[endif]-->


İlginç bir tesadüf değil mi? Tesadüf Arapçada aramadan bulmak demekmiş Maya takviminin şifresini anlayanlar için aramadan bulunacak bir durum bu da Peki İsa Mesih geri geldi mi 1914’te? Ya Armagadon (kıyamet) Savaşı neyi kastediyor sizce? Birinci Dünya savaşı mı? Kanımca İsa Mesih, Yehova Şahitlerinin beklediğinden farklı bir şekilde geldi Kıyamet Savaşı ise bence Birinci Dünya Savaşı değildi


Gezegensel Altdünya’nın Beşinci Gündüzünde (1913 – 1932), hangi tarihsel kişilik sanki ilahi bir rehberlikle hareket ediyordu? Kim beraberinde milyonlarca inançlı insan ile bir mucizeyi gerçekleştirircesine ve Şeytanın Güçlerini yok edercesine, özgürlük, bağımsızlık ve refah için savaşıyordu? Kıyamet’in ayağa kalkmak veya birlik olmak gibi anlamları olduğunu biliyor muydunuz? Geniş çapta bir birlik ve beraberlik duygusuyla, kitlesel bir ayağa kalkışın yaşandığı bir savaş biliyor musunuz, tam da o dönemde?


Kurtuluş savaşından ve Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsediyorum


Calleman, 1913 – 1932 arasında demokrasinin bir atılımı olduğundan bahseder, bu Osmanlı imparatorluğunun dışında Avusturya-Macaristan imparatorluğunun ve Rus çarlığının çöküşleri ve yerlerine demokratik devletlerin kurulmasıyla kendini göstermiştir Ve evet Rusya’da yaşananda oldukça güçlü bir hareket idi ve Lenin’de belki Mesih enerjisinden nasibini almıştı Yine de “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesiyle yola çıkan Atatürk’ün ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin dış ülkelerle barışçı ilişkileri, içinde ise farklılıklara hoşgörülü yaklaşması ile Mesih Bilincini daha çok temsil ettiğini düşünüyorum Özellikle de kuruluş tarihini inceleme altına alırsak bu düşüncemi destekleyecek bir veri ediniriz


Bu noktada Maya takvimini kullanırken dikkat etmemiz gereken önemli bir kritere değinmenin yeri geldi: “orta noktalar” Her bir Altdünya’nın veya Üstdünyanın orta noktası, bilincin evrimi açısından önemli bir hareketin olduğu bir tür dönüm noktası olarak bilinir Gündüzlerde ise bu o gündüzün enerjisinin en yüksek noktaya ulaştığı ve enerjisinin tam olarak tezahür etmeye başladığı noktadır Gezegensel Altdünyanın Beşinci Gündüzünün (5 Nisan 1913 – 21 Aralık 1932) orta noktasını hesaplarsak 12 Şubat 1923’ü buluruz Bu Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun (29 Ekim 1923) Beşinci Gündüzün orta noktasına ne kadar yakın olduğunu ve dolayısıyla Mesih Bilincinin doğrudan tezahürü ile ne kadar uyum içinde olduğunu göstermektedir


Türkiye ve şu an içinde bulunduğumuz Galaktik Altdünyanın Beşinci Gündüzü açısından ne gibi bir anlam çıkarabiliriz? Galaktik Altdünya’da Beşinci Gündüz 24 Kasım 2006’da başladı Peki, bu tarihten bir kaç gün önce haberleri takip ediyor muydunuz? 21 Kasım tarihinde Erke isimli bir Türk şirketi tükenmeyen bir enerji üretim yöntemi keşfettiklerini açıkladı<!--[if !supportFootnotes]-->[2]<!--[endif]--> Enerji teknolojisi açısından bir devrim niteliğinde ki bu haberin devamı gelmedi ve şirket bu yöntemi açıklamadığı için eleştirildi 15 Aralık 2006 tarihinde ise Vestel'in icat ettiği bir teknoloji gazetelerdeydi: yakıtsız pil Bu Dünya piyasalarında bulunmayan seviyede bir teknoloji olarak açıklandı<!--[if !supportFootnotes]-->[3]<!--[endif]--> Bu teknolojiler ne için böyle bir zamanda Türkiye’den çıkıyor? Bu atılımlar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde ki ruhsal enerjinin geri gelmesinden (Beşinci Gündüz) kaynaklanıyor olabilir mi?


Peki Galaktik Altdünya’da Beşinci Gündüzün orta noktası olan 22 Mayıs 2007 tarihine yaklaşırken neler oluyor? 16 Nisan tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin orta noktaya bu kadar yakın olması ne anlama geliyor? Seçilecek kişi ve belki bu seçim sürecinin getireceği TBMM seçimleri Türkiye Cumhuriyeti için bir yeniden doğuş olabilir mi? Maya takvimi bilgilerine göre öyle gözüküyor Tıpkı bir insanda olduğu gibi bir devlet için doğum sırasında aktif olan enerjinin geri gelmesi, yaşam misyonu ile bir uyumlanma, bir hizalanma anlamına gelir Küresel anlamda baktığımızda Türkiye’nin bu misyonu, Galaktik Altdünya ile güçlenen Doğu yarıküre ve İnsan’ın Dünya ile olan ilişkisini şifalandıracak süper temiz enerji teknolojilerinin atılımı ile alakalı diye düşünüyorum


Mesih Bilincinin, Ulusal Katta Tarsuslu Paul ile Anadolu’da yayıldığını ve Gezegensel Katta bir Kurtuluş savaşı ardından orta noktada kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili olduğunu düşünürsek, küresel aydınlanma adına önemli bir rolün Anadolu’da canlanacağını düşünmek oldukça mantıklıdır


Atatürk’ün ilahi bir rehberlik ile hareket ettiğine dair sezgileri olan kaç kişi tanıyorsunuz? Ben en azından Atatürk’ün gizli vasiyetini araştıran sevgili Meriç Tümlüer’in böyle düşündüğünü biliyorum Meriç Bey, Atatürk’ün gizli vasiyetini gün ışığına çıkarma misyonunu babasından devralmıştır Atatürk’ün ölümümden 50 yıl sonra açıklansın dediği vasiyetin açıklanması 1988 yılındaki yönetimce “halk buna hazır değil denilerek” 25 yıl ertelenmiştir Meriç Tümlüer, Atatürk’ün ilahi bir misyon taşıdığını ifade ederek bu vasiyetin bir an önce açıklanması yolunda çalışmalarını sürdürmektedir Son günlerde ki bir ifadesi ile de “çok yakında çok büyük manevi depremler yaşanacaktır


Birde 1933 yılında yani Beşinci Gündüzün bitişinde Atatürk’ün neler söylediğine bir bakalım:


“Bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız


Atatürk 10 yıl nutkunda sanki evrimin hızlanan temposunu açıklıyor ve zaman ve bilinç ile ilgili direk ilişkiye işaret ediyor Bence şu içinde bulunduğumuz dönem Atatürk’ün bu söyleminin acil bir idrakini gerektiriyor İlahi yaratılış planın rüzgârları arkamızdan esiyorken az zamanda büyük işler başarma vaktindeyiz


Atatürk’ün ifade ettiği bu zaman - bilinç ilişkisi mayaların dünya görüşü ile de uyum içindedir Mayaların zaman algısına yakın bir algılayış dönemin başka bir dâhisince de ortaya atılmıştı: Albert Einstein


Einstein ve Mesih Bilinci’nin diğer temsilcileri


1912 yılında yani Gezegensel Altdünya’nın Beşinci Gündüzü başlamadan az önce Albert Einstein, zamanın dördüncü boyut olduğunu ileri sürmüştü Bu benim Maya takvimini anlamak ve anlatmak için kullandığım bir ifadedir Mayalara göre zaman ve uzay arasında direk bir ilişki vardır, ve aynı kelime ile ifade edilir: Najt Einstein ve onun ortaya attığı fizik anlayışı da Maya takvimi anlayışı ile uyum içindeki görüşlerdir Jenkins’in de belirttiği gibi Kuantum fiziği Maya evrenbilimine en yakın düşüncedir Einstein, Kuantum fiziğinin temellerini oluşturan görecelilik kuramını 1912 yılında geliştirmeye başlamıştır


Bilim tarihinde ve bilimsel düşüncenin evriminde bir sıçrama noktası olan bu kuram neden Beşinci Gündüz sırasında geliştirildi? Maya takviminin bize gösterdiği evrensel zaman-uzay yapısı neden Beşinci Gündüz sırasında bilim tarihine yön verdi? Bunun, Beşinci Gündüzü yöneten Işık Tanrısı Kukulcan’ın Maya takvimini yarattığı mitolojisiyle bir ilgisi olabilir mi? Zaman’ın ve Evren’in doğasına dair derin ve sezgisel bir kavrayışın bu dönemde ortaya çıkmasının nasıl bir anlamı olabilir?


Batı bilimin evriminde bir atılım getiren Einstein nasıl bir insan peki? Sözlerini dikkatle dinlediğinizde Doğulu bir mistikten duyabileceğiniz bir bilgelik kulağınıza çarpar:


"Dinsiz Bilim topaldır Bilimsiz Din ise kördür "


"Geleceği asla düşünmem O yeterince çabuk geliyor"


"Tanrının zar atmadığı konusunda ikna oldum"


"Gerçekten değerli tek şey sezgidir"


Sizce Mesih Bilincin temsilcilerinden biriside Einstein olabilir mi? İsa Mesih’in enerjisi Kukulcan ile geri geldiyse, Yehova şahitleri de bu yönde bir sezgisel kehanette bulunduysa ama İsa tek bir kişi olarak geri gelmediyse Mesih enerjisi birden çok kişi üzerinden geri gelmiş olabilir mi? Atatürk ve Einstein İkna olmadıysanız bir iki örnek daha sunacağım Hem de çok önemli örnekler


wwwspatyomcom

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.