Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Genel Kültür & Serbest Forum > Serbest Forum

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
okursanız, sabetaycılıkuzun, sevinirim

Sabetaycılık...(Uzun Ama Okursanız Sevinirim:))

Eski 08-20-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sabetaycılık...(Uzun Ama Okursanız Sevinirim:))




ön bilgi olarak ,Dinler Tarihi uzmanı DR lütfü Özşahin'in sözleri
"Yahudiliğin tarihsel serüveninde Babil sürgününe kadar henüz Mesihlik anlayışı doğmamıştır
Özellikle Batılı araştırmacılara göre Yahudilerin kendilerini kurtarıp "göksel-şeriat" devletini kurarak yeniden Kral Süleyman dönemindeki ihtişamlı günlerini getirecek Arz-ı Mev'ud, Büyük İsrail Projesi'ni gerçekleştirecek Mesih beklentisi yoktu
Nabukadnezar MÖ 587'de Süleyman Mabedi'ni yıkıp 50 bin Yahudi'yi Babil'e köle olarak götürünce Yahudiler burada Zerdüştlük'teki son kurtarıcı simgesi olan Saoşyant inancından etkilenerek Mesih inancını geliştirdiler Öyle ki, bütün sürgün ve işgal dönemlerinde kendilerini kurtaracak Mesih beklentilerini daima diri tuttular"


Sabetaycılar


İspanyollar, topraklarından İslâmiyet’i silme çalışmalarına 1200’lü ilk yıllarda başladılar 1492’ye gelindiğinde, çalışmalar hedefe ulaşmıştı Sıra, Yahudiler’e – Musevîler’e gelmişti Bilindiği gibi; Yahudilik ırk, Musevîlik ise dindir Ancak Yahudi ırkı ile Musevî dini özdeşleşmiştir Birlikte anılırlar
Yahudiler, 1490 ‘lı yıllara kadar İspanya’da altın çağlarını yaşadılar Bu tarihlerde başlayan asimilâsyon, sindirme ve göçe zorlama amaçlı baskılar, dayanılmaz hâle gelmişti Yahudiler, Osmanlı Devleti’nden gelen dâveti kabul ederek 1492 yılında İspanya’yı terk etmeye başladılar
Göçmenler: İstanbul, İzmir ve Selânik’e yerleştirildiler Huzur dolu, sâkin bir hayat yaşıyorlardı
İzmir’de, Kadifekale semtinin fakir Musevî ailelerinden oluşan alt kesimlerinde, l6 Eylül l626 tarihinde bir erkek çocuk dünyaya geldi Adını ‘Sabetay’ koydular Aile soyadları ‘Sevi’ idi Sabetay Sevi, din adamı olarak yetiştirildi O, 39’uncu yaşının eşiğinde yoğun bir mistisizme saplandı Toplumu kurtarabilecek ilâhi bir güce sahip olduğunu söylemeye başladı 31 Mayıs 1665 tarihinde Mesih olduğunu ilân etti
Yahudi inancına göre Mesih (kurtarıcı), kendilerine bu günkü İsrail topraklarında bağımsız bir devlet kuracak ve dünyanın dört bir yayına dağılmış olan Yahudiler’i bir araya toplayacaktır
Sabetay Sevi, haham olarak sinagoglarda ateşli konuşmalar yapar Taraftarlarının sayısı her gün artmaktadır Avrupa’dan Yemen’e, Kuzey Afrika’dan Anadolu’ya kadar geniş bir coğrafyada yaşayan insanlar arasında dalgalanmalar, kaynaşmalar olur Heyecan kasırgası ile Yahudiliğin resmî tutumundan ayrı, yeni ve radikal bir akım doğar Bu akım, Hıristiyanlar arasında etkileşimlere, Müslümanlar arasında ise sert ve ciddî tartışmalara yol açmıştır
İnsanlar, Sabetay Sevi’ye tapmaya, sinagoglardaki konuşmalarından sonra taşkınlıklar yapmaya başladılar Kimse, neler olabileceğini kestiremiyordu Taraftarlar: “Efendimiz, Türk’ü tahtından indirecek ve dünyayı 18 krallığa bölecek” Diyorlardı
Sabetay Sevi, oluşmasına yol açtığı heyecan seline kapıldı Taraftarlarıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin başşehri İstanbul’a doğru yürüyüşe geçti

Bu olay üzerine Sevi tutuklandı ve yargılandı Sultan Dördüncü Mehmet, çok uzun süren yargılamayı perde arkasından takip etti Yargılama sonunda Sabetay Sevi’nin önüne iki seçenek kondu: İddialarından vazgeçmezse öldürülecek, Müslümanlığı kabul ederse, hayatı bağışlanacaktır Sevi: “Bu can bu bedende olduğu sürece Müslüman’ım” Der, Aziz Mehmet Efendi adını alır

Taraftarlarının bazıları bu ihaneti kabullenmez ve intihar ederler Çoğunluk ise Müslümanlığı kabul eder
Mesih, yâni kurtarıcı, kendisini kurtarabilmek için dinini değiştirmiştir

Bir müddet sonra da taraftarları arısındaki intiharları durdurabilmek ve insanları kendisine çekebilmek için bir atraksiyon yapar: Cübbesinin içine bir kuş yerleştirerek topluluğunun huzuruna çıkar Burada cübbesinin önünü açarak sakladığı kuşu uçurur “Can bedenden çıktı” Diyerek, eski dinine döndüğünü îma eder

Sabetay Sevi ve yandaşlarına, dinlerinden döndükleri için, ‘dönme’ veya ‘avdeti’ denilir Fakat onlar, İslâmiyet’i kabul ettiklerini söylemelerine, görünüşte Müslüman gibi hareket etmelerine rağmen, gerçekte Musevîliğe inanmaktadırlar Bu durum, yetkililerin gözünden kaçmaz 1676 yılında Arnavutluk’a sürgüne gönderilirler Sabetay Sevi aynı yıl Arnavutluk’ta ölür

Sabetay Sevi’nin hayattaki iddiaları kadar ölümü de fırtınalara yol açtı Ona inananlar, Mesih olarak Müslüman olduğunu fakat Musevî olarak gökyüzüne uçtuğunu söyleyip, günün birinde tekrar dünyaya döneceğine ve bütün Yahudiler’i kurtaracağına inanırlar Bu inançlarını korumak ve yaymak için teşkilâtlanırlar Gizli, içine kapanık bir cemaat olarak Mesih’lerini beklemektedirler Sabetaycılar, daha sonra Selânik’e yerleşirler ‘Selânik Dönmesi’ isimlendirmesi böylece oluşur Oradan da 1924 yılında topluca İstanbul’a gelirlerToplumumuzdaki Konumları

Sabetaycılar’ın; Mesih’lerini beklemeleri, çoğunluğu muhafazakâr olan insanlarımız için bir problem oluşturmuyor Ancak kendilerini gizleyen Sabetaycılar’ın sıkıntıları var Birincisi, kendi aralarında üç ana gruba ayrılmış durumdalar:
1- Yâkubiler,
2- Kapancılar,
3- Karakaşlar
Her grubun alt kolları var Gruplar ve kollar arasında çetin bir mücadele yaşanıyor Asıl mücadele ise, Sabetaycılar ile Musevîler arasındadır
Sabetaycılar, Müslüman gibi yaşamalarına rağmen Müslüman değiller İbadetlerini sinagoglarda yapmak istiyorlar
Musevîler ise, Müslüman gibi yaşadıklarından ve Musevîliğin gerekli ritüellerini yerine getirmediklerinden onları Musevî saymıyorlar ve ibadethanelerine kabul etmiyorlar, birlikte dua etmeyi reddediyorlar Aralarındaki bu çekişmelerin oluşturduğu huzursuzluk, toplumumuzu olumsuz olarak etkiliyor

Hele bir de Türk vatandaşı olmaları sebebiyle, İsrail hükümeti nezdinde haklarının aranıp verilmesini devletimizden istemiyorlar mı ? Anlaşmazlıklar böylece milletlerarası boyutlara ulaştırılıyor Yarın neler olabileceğini kestirmek mümkün değil

Sabetaycılar gerek Osmanlı, gerekse Cumhuriyet döneminde asimilâsyonist baskılar (!) altında bulunduklarını iddia ediyorlar Fakat bu nasıl bir baskı ise, her iki dönemde paşalık, vezirlik, baş vezirlik, genel müdürlük, milletvekilliği ve bakanlık gibi devletin çok önemli makamlarına gelebiliyorlar İş hayatında, sanat ve basın alanında bir numara olabilenler var
Sabetaycılar’ın, insanlarımıza ters gelen davranışları şöylece sıralanabilir:
-Sabetay Sevi’ye tapanlar olmuş Kendisine ‘Allah’lık izafe edilmiş İtiraz etmemiş Müslüman Türk halkının anlayışına göre bu sapkınlıktır
-Devlete karşı ayaklanmış, yürüyüşe geçmiş Bu hareket anarşi ve terördür
-Sabetaycılar, “Salt mantık açısından bakıldığında, Sabetay Sevi öğretilerinin kavranamayacağını” söylüyorlar Akla ve mantığa uygun olmayan bir felsefe ciddiye alınamaz
-Sabetaycılar, 300 yıllık kültürlerini gizlice yaşamaktan şikâyetçiler Türkiye’de, 4000 yıllık kültürlerini yaşamak ve yaşatmak isteyenler var Onları fundamentalist( yaradılışın kökenini araştirmak) ve çağ dışı olmakla suçluyorlar


-İstekleri, Devletimiz tarafından karşılanmadığı için “Türkiye bu gün, Osmanlı Devleti’nin çok gerisindedir Bu şartlar altında hiç kimse, Türkiye’ nin Avrupalı sayılmamasından gocunmamalıdır” Diyorlar

Azınlığın Çoğunluğua Dayatması
Türkiye’deki akl-ı selim sahipleri, Sabetaycılar’a, ‘Ya sev, ya da git’ demiyor
Yukarıda bir kısmı özetlenen olumsuzluklara rağmen Sabetaycılar, kültürümüzün alt zenginliklerini oluşturan bir grup olarak saygın insanlar halinde aramızda yaşama hakkına sahipler Kimse varlıklarından rahatsız olmaz

Saygınlığın devamını güçleştiren davranışlar, Sabetaycılar’dan geliyor
-Milliyetçi ve muhafazakâr aydınlarımıza batıcı bir hayat tarzını dayatıyorlar Millî ve manevî değerlere önem vermeyen kozmopolit insanlar olarak tanınıyorlar Kendilerinin bu şekilde tanımlanmasından rahatsız olmadıklarını açıkça belirtiyorlar

-“Elhamdülillah Müslüman’ım” Diyorlar Fakat değiller Bu durum, onlar için sadece bir dinî tercih olarak kalsa, kimsenin bir diyeceği olmaz Olması gerekenin bu olduğunu söylemeleri insanı tedirgin ediyor

-Sağ-sol, lâik-dindar, Alevî-Sünni ve Türk-Kürt sürtüşmelerinde gizliden gizliye kışkırtıcı roller üstlendikleri sezinleniyor

-Kimlik bunalımı içerisinde olmaları sebebiyle yaşadıkları huzursuzluk, giderek topluma yayılıyor

Sabetay Sevi, kendi cemaatine; “Benzet, fakat benzeme !” emrini vermişti
Onlar, bu emir gereği, kendilerini Müslüman’a benzetiyorlar Türkiye’de Türk ve Müslüman olduklarını söylüyorlar Milletlerarası platformlarda ise, Yahudi – Musevî olduklarını iddia ediyorlar Bu iki yönlü söylem, Müslüman-Türk imajımızı zedeliyor
Kendilerini samimiyetle ortaya koyanlar, hoşgörü ile karşılanabilir Çifte kimliği benimseyenler de Onlar değişmeseler de olur Fakat içerisinde bulundukları toplumu değiştirmeye çalışmaları hoş karşılanmıyor
Yine de onlar, çifte kimlikleri ve çifte standartları ile alt kültürümüze ayrı bir renk katıyorlar Tatlı tonlarda olmasa bile
Oğuz Çetinoğlu

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.