| 
 | |||||||
|    | 
|  | Konu Araçları | 
| bilmekle, görülmez, görülüryoksa, sanat, saniyi | 
|  | Sanat Sani'yi Bilmekle Görülür.Yoksa Görülmez. |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Sanat Sani'yi Bilmekle Görülür.Yoksa Görülmez.Sani=Snat eseri olark meydana getiren Allah(c  c) İnsân, nur-u îman ile a’lâ-yı illiyyîne(en yüksek derece) çıkar; Cennet’e lâyık bir kıymet alır  Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i sâfilîne (sefillerin en sefili) düşer;Cehennem’e ehil (olacak) bir vaziyete girer  Çünki îman, insânı Sâni’-i Zülcelâl’ine nisbet ediyor; îman, bir intisabdır  (bağlanma) Öyle ise însan, îman ile insânda tezahür eden san’at-ı İlâhiyye ve nukuş-u Esmâ-i Rabbâniyye îtibariyle bir kıymet alır  Küfür, o nisbeti kat’eder  (keser) O kat’dan san’at-ı Rabbâniyye gizlenir  Kıymeti dahi yalnız madde îtibariyle olur  Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayât-ı hayvânî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir  İnsânların san’atları içinde nasılki maddenin kıymeti ile san’atın kıymeti ayrı ayrıdır  Bâzan müsavi, bâzan madde daha kıymettar, bâzan oluyor ki; beş kuruşluk demir gibi bir maddede beş liralık bir san’at bulunuyor  Belki bâzan, antika olan bir san’at, bir milyon kıymeti aldığı halde, maddesi beş kuruşa da değmiyor  İşte öyle antika bir san’at, antikacıların çarşısına gidilse, hârika-pişe ve pek eski hünerver san’atkârına nisbet ederek o san’atkârı yâd etmekle ve o san’atla teşhir edilse, bir milyon fiatla satılır  Eğer kaba demirciler çarşısına gidilse, beş kuruşluk bir demir bahasına alınabilir  İşte insân, Cenâb-ı Hakk’ın böyle antika bir san’atıdır ve en nazik ve nâzenin bir mu’cize-i kudretidir ki; insânı, bütün Esmâsının cilvesine mazhar ve nakışlarına medâr ve kâinata bir misâl-i musağğar(küçültülmüş örnek ,numune) sûretinde yaratmıştır  Eğer nur-u îman, içine girse, üstündeki bütün mânidar nakışlar, o ışıkla okunur  O mü’min, şuur ile okur ve o intisabla(Bağlanma) okutur  Yâni; Sâni’-i Zülcelâl’in masnuuyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım gibi mânâlarla İnsândaki san’at-ı Rabbâniyye tezahür eder  Demek Sâniine intisabdan ibaret olan îman; insândaki bütün âsâr-ı san’atı izhar eder  İnsanın kıymeti, o san’at-ı Rabbâniyyeye göre olur ve âyine-i Samedâniyye itibariyledir  O halde şu ehemmiyetsiz olan insân, şu itibarla bütün mahlûkat üstünde bir muhatâb-ı İlâhî ve Cennet’e lâyık bir misafir-i Rabbanî olur  Eğer kat’-ı intisabdan ibaret olan küfür, insânın içine girse; o vakit bütün o mânidar nukuş-u Esmâ-i İlâhiyye karanlığa düşer, okunmaz  Zira Sâni’ unutulsa, Sânia müteveccih mânevî cihetler de anlaşılmaz  Âdeta baş aşağı düşer  O mânidar âlî san’atların ve mânevî âlî nakışların çoğu gizlenir  Bâki kalan ve göz ile görülen bir kısmı ise; süflî esbaba ve tabiata ve tesadüfe verilip, nihayet sukut eder  Herbiri birer parlak elmas iken, birer sönük şişe olurlar  Ehemmiyeti yalnız madde-i hayvaniyyeye bakar  Maddenin gayesi ve meyvesi ise; dediğimiz gibi: kısacık bir ömürde hayvanatın en âcizi ve en muhtacı ve en kederlisi olduğu bir halde yalnız cüz’î bir hayat geçirmektir  Sonra tefessüh eder gider  İşte küfür, böyle mahiyyet-i insânîyyeyi yıkar, elmastan kömüre kalbeder  "İman eden sanatı görür  Küfre giren Sanattan kesilir  Ortadaki güzellik yaratanın inkar edilmesiyle sanatsızlaşır elmas iken kömür olur  --Sanat var ise Sanatçı olmak zorundadır  --" | 
|   | 
|  | 
|  |