|  | Dalga Ve Parçacık İkiliği |  | 
|  08-21-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dalga Ve Parçacık İkiliğiDALGA VE PARÇACIK İKİLİĞİ  Kuantum fiziğinin                    maddenin doğasıyla ve belki de kendi varoluşuyla ilgili                    önermesi en devrimci ve bizim açımızdan da en önemli olanıdır  Önermenin temeli                    dalga/parçacık ikiliğine dayanır  Dalga/parçacık ikiliği bütün varlıkların atom-altı seviyede ya                    çok ufak bilardo topları gibi parçacıklardan ya da deniz                    üzerindeki dalgalar gibi dalgalardan oluşma durumudur   Kuantum kuramının öne sürdüğü parçacıklar aynı anda hem dalga hem parçacıktır önerisinin Newton fiziğine uygulanabilmesi mümkün değildir   Newton fiziğinde gözle gördüğümüz tüm varlıkların en küçük ve bölünmez parçasına atom dendiğini ve bunların birbirlerini çekip, ittiğini ve sürekli birbirlerine çarptıklarını biliyoruz  Bunlar her biri uzay ve zamanda kendine ait yeri                    kaplayan, birbirinden ayrı, katı oluşumlardır  Diğer yandan,                    dalga hareketleri ise, ışık dalgalarında olduğu gibi eterimsi                    uçucu bir zemindeki titreşimler gibidir  Newton'un fiziğinde                    hem dalgaların hem de parçacıkların rolü vardır, ama                    parçacıkların daha temel olduğu ve her bir parçacığın maddeyi                    oluşturduğu düşünülmüştür  Kuantum fiziği için ise, hem dalga hem de parçacık aynı derecede temel unsurlardır  Her biri maddenin beliriş yollarından biridir ve                    maddeyi ikisi birlikte oluşturur  Hiçbiri kendi içinde                    tamamlanmış değildir ve ikisi birden bize bir gerçeklik                    tablosu çizmek durumundadır  Bu da, asla ikisine birden aynı                    anda net bir şekilde bakamayacağımız anlamına gelir  Bu durum,                    kuantum kuramında Tamamlayıcılık ilkesi kadar önemli olan                    Heisenberg'in Belirsizlik ilkesinin özüdür  BELİRSİZLİK İLKESİ Belirsizlik ilkesine göre dalga ve parçacık tanımlamaları birbirlerine engel olurlar  Varoluşun tam anlamıyla anlaşılması için her                    ikisinin de aynı anda ulaşılır olması gerekirken, belli bir                    zamanda ancak birisine ulaşmak mümkündür  Bu durumda, ya                    elektron parçacık konumundaysa onun kesin durumunu, ya da                    dalga konumundaysa momentumunu (hızını) ölçebiliriz  Fakat                    asla ikisini birden aynı anda ölçemeyiz  Elektronların çoğu ve atom altı varlıklar, ne tam anlamıyla parçacık, ne de dalgadırlar; onlar daha çok "dalga paketi" diye adlandırılan, ikisinin muğlak karışımıdır  Bu nokta, dalga ve parçacık                    ikiliğinin ve kuantum gizeminin devreye girdiği yerdir  Dalga                    ya da parçacık değerlerini ölçerken ulaşmak istediğimiz asıl                    ölçü, ikiliğin ortak değerleri nedeniyle her zaman için gözden                    kaçacaktır  Dalga paketinin ölçümünden umacağımız en iyi                    sonuç, durumu ve hızıyla ilgili tam olarak belirlenemeyen bir                    değer olacaktır  Bu belirlenemezlik olgusu Belirsizlik ilkesinin kaynaklandığı yerdir  Koca bir kazan çorba içerisindeki şeyler gibi, hiçbir                    şeyin sabit ve tam anlamıyla ölçülebilir olmadığı ve her şeyin                    belirsiz, sanki hayaletvari, kolay anlaşılamayacak olma                    olgusudur ve Newtoncu determinizmdeki her şeyin sabit, belirli                    ve ölçülebilir olma olgusunun yerine konmuştur  Nasıl başka bir insanı asla tam anlayamıyor, ne kadar düşünsek de onun özünü bir türlü kavrayamıyorsak temel parçacığı da anlayamayız  Bazı kuantum kuramcıları, ki bunlar arasında                    Niels Bohr ve Heisenberg gibi çok önemli kuramcılar da vardır  Gerçekliğin temelde belirsiz olduğunu, bilinen günlük                    yaşamımıza bir taban oluşturacak sabit ve net hiçbir şeyin                    olmadığını ileri sürmüşlerdir  Gerçeklikle ilgili her şey bir olasılıktır ve öyle kalmaya da mahkumdur  Bir elektron bir                    parçacık olabilir, bir dalga olabilir, ya da falanca yörüngede                    olabilir, yani her şey olasılık dahilindedir  Böyle şeyleri                    ancak verili bir durum içindeki genel sınırlandırmalar                    dahilindeki en mümkün olasılıkları dayanak alarak önceden                    tahmin edebiliriz  Gerçekliğin aslında birçok olasılık içerdiğine dayanan bu görüşle bizler kuantum kuramının yanıtlanmamış ana sorusuyla baş başa kalmış oluyoruz: "Bu dünyada herhangi bir şey nasıl olur da hakiki ya da sabit olabilir?" Bu Newton'un, yeni olan hiçbir şeye yer olmayan, bir makine gibi tıkır tıkır işleyen evrenindeki açmazın tam tersidir  Newton'u okurken,                                       "herhangi bir şey nasıl olur?"                                       diye sormamız gerekir  Kuantum mekaniğinin Bohr-Heisenberg                    yorumundaki en büyük sorun ise,                                       "herhangi bir şey nasıl varolur?"dur  Oysa ki, salt katı mekanistik bir evren olamayacağı gibi,                    gerçeklikle ilgili her şeyin olasılık kapsamında olduğu                    tesadüfi bir evren de yoktur  Yaratıcı Gücün yasalarıyla                    belirlenmiş, yaratılmış ve kendi kendini olağanüstü bir                    düzenle koordine eden                                       "Ruhsal Evren"                   kavramını algılamaya çalışmakta ve onun günlük yaşamdaki                    izlerini bulup, uygulamaya çalışmakta büyük yararlar vardır  Einstein'ın izinden giden bir grup coşkulu kuantum kuramcısı, böylesine belirsiz ve olasılığa dayalı bir gerçekliğin insanın algılama sınırlarının ötesinde olduğunu savunmuşlardır  Einstein                                       "Tanrı evrenin varoluşu üzerine zar atmaz",                    diyerek evrenin bilinmez kurallarla işlemesine izin                    vermeyeceği görüşü oldukça gerçeğe yakın ve aslında metafizik                    bir görüştür  Bilimle metafizik arasındaki köprülerin                    kurulması bu yüzden çok önemlidir  Bilim varoluşla ilgili                    temel sorulan açıklayamaz  Bu sorulara yanıt aramak bilimin                    disiplini dahilinde değildir  Ancak unutulmamalıdır ki,                    bilimin laboratuarda elde ettiği sonuçlar ancak ruhsallıkla                    birleşirse bir anlam ve derinlik kazanır  | 
|   | 
|  | 
|  |