|  | İnsandan Önce Yaratılmış Cin Toplumu |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İnsandan Önce Yaratılmış Cin Toplumuİnsanoğlunun atası Adem yaratılmadan çok önce cinler yaratılmıştı  Cinler, Dünya'dan önce Marsgibi başka gezegenlerde muhtemelen yaşamlarını sürdürdüler  Bu gezegenlerde yaşayan "cin toplumları", insan toplumları gibi kendilerine gelen elçilerin İslam'a çağrılarını kabul etmeyip, elçilerini öldürmek istediklerinden dolayı, yaşadıkları gezegenle birlikte helaka uğramışlardır  Allah, insanlar gibi cinleri de takva ve fucura yönelme potansiyelleriyle yaratmıştır  Bir süreAllah'a köle olarak yaşayan cinler, daha sonra sapmışlardır  Cin toplumlarına da içlerinden elçiler gönderildi ve uyarıldılar  Ancak uyarılardan yüz çeviren, yaşadıkları gezegeni ifsad eden ve kan döken cin toplumları, sünnetullah gereği helak edildiler  Cinlerin boyut ve hızları dikkate alındığında helaklarını, "zalim cin toplumu"nun yok oluşuyla beraber yaşadıkları gezegenin yaşanmaz hale geldiği şeklinde anlayabiliriz  İslam'a çağıran elçilere icabet edenlerin ise kurtuluşa ererek; başka bir gezegende; en son Dünya'da yaşamaya devam ettikleri bir gerçektir  Bu helakların sayısınıAllah bilir  Ancak şu da bir gerçektir ki; Adem daha yaratılmadan önce dünyanın sorumlu sakinleri elbette cinlerdi  İblis, Allah'tan en çok korkan ve O'na itaatte en önde bulunan "cin toplumu"nun öncülerinden birisiydi  Allah onu, kendisine olan bu "samimi itaati ve ibadeti" sebebiyleyükseltti ve başmelekler boyutuna çıkardı  O artık meleklerle beraber Allah'ı zikreden"nefis sahibi bir melek"ti ve ismi de Azaz-El'di  Yani "El"in(Allah'ın) azizi; şereflisi,değerlisi  Dünya'da yaşayan "cin toplumu"nun uyarıcı elçilik görevini ve liderliğini de üstlenen Azaz-El, zaman zaman Dünya'ya gelip müslüman cinlerle beraber, kafir cinlere karşı savaşmış ve büyük yararlıklar göstermiştir  Bu durum, Adem yaratılıncaya kadar böyle devam etmiştir  İlk önce Adem'in kendisine bağlı olacağını sanan Azaz-El, daha sonra "meleklerle beraberAdem'e saygı"ya çağrılacağını anlayınca; kalbinde sakladığı kibrini açığa vurmuştur  Azaz-El, Sonsuz Yüce Allah'ın kendisine verdiği "yükselme nimeti"nin şımarıklığı ve sapkın cinlerle mücadeledeki başarılarının sarhoşluğuyla; günbegün kendisini, diğer meleklerden de üstün görmeye başlamıştır  Daha sonra bu saklı kibrini, Sonsuz Yüce Allah ortaya çıkarmış ve kovmuştur  Böylece "melek boyutu"ndan düşürülmüş, Azaz-El iken İblis;ümitsiz, değersiz bir cin-şeytan olmuştur  Adem'in cennette denenmesinde de kendisine rol verilen İblis; Adem'i de cennetten kovdurmuş ve yeryüzünde Adem ve oğularının, yeminli-intikamcı bir düşmanı olmuştur: Biz meleklere dediğimiz zaman: "Adem'e secde edin!" (Melekler), İblis müstesna, secde ettiler  O, cinlerdendi  Böylece Rabb'inin emrinden dışarı çıktı  "Beni bırakıp, onu ve soyunu mu veliler edineceksiniz? Onlar(şeytanlar), sizin düşmanlarınızdır  Zalimler için ne kötü bir bedel!" [KEHF(18)/50] Biz meleklere, "Adem'e secde edin!" dediğimiz zaman; İblis müstesna, secde ettiler  (İblis), diretti, büyüklenmek istedi ve kafirlerden oldu  Biz söyledik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun  Siz ikiniz dilediğiniz yerden bol bol yiyin, şu ağaca yaklaşmayın  (Şayet yaklaşırsanız) zalimlerden olursunuz  " Şeytan(İblis), oradan o ikisini kaydırdı  Böylece içinde bulundukları o (cennetten), ikisini çıkardı  Biz de dedik ki: "Bazınız bazınıza düşman olarak (Arz'a) inin  Arz, sizin için karar yeridir ve bir vakte kadar da geçim vardır  " [BAKARA(2)/34-36] Muhakkak Biz, sizi yarattık, sonra size şekil verdik  Sonra meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik  İblis müstesna secde ettiler  (İblis), secde edenlerden olmadı   (Allah) dedi ki: "Sana emrettiğim zaman, senin secde etmene mani olan nedir? (İblis) dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; (çünkü) onu çamurdan, beni ateşten yarattın  " (Allah) dedi ki: "Öyleyse oradan in! Burada senin büyüklenmen olmaz! Çık! Muhakkak sen, aşağılık olanlardansın  " (İblis) dedi ki: "Bana kalkış gününe kadar süre ver  " (Allah) dedi ki: "Şüphesiz sen, süre verilenlerdensin  " (İblis) dedi ki: "Sen'in, beni azdırman sebebiyle, Sen'in doğru yolunda onları (saptırmak için) elbette oturacağım  " "Sonra da onların(insanların) önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından elbette geleceğim ve Sen onların çoğunu şükredici bulmayacaksın  " (Allah) dedi ki: "Sen oradan kınanmış ve kovulmuş olarak çık! Onlardan (insanlardan) her kim sana tabi olursa, elbette sizin hepinizi, cehenneme dolduracağım  " [ARAF(7)/11-18] Allah'ın şerefli bir kölesiyken; büyüklenerek, kovulmuş şeytan olan İblis, "cin toplumu"nun önderlerinden bazılarının da ayaklarını kaydırarak; kendisiyle birlikte onları da şeytanlaştırdı  Böylece Dünya'da ilk "şeytani çekirdek kadro" oluştu  Önceden Müşrik ve Müslüman olarak ayrışan cin toplumu; daha sonra Müslümanlar, Müşrikler ve Şeytanlar olarak üç millete(topluma) ayrılmış oldular  İblis'in başını çektiği cin-şeytanlar; bir taraftan kendi aralarında hiçbir ahlaki sınır tanımayan ilişkilerle çoğaldılar  Diğer taraftan İblis, cinlerden birçoklarını saptırıp kendisine köle edindiği kimselerle"şeytan milleti"ni çoğalttı ve insanların peşlerine düştü  Tarih boyunca da insanlardan İblis'e köleler devşirdiler  Bu yolla devşirdikleri "insan şeytanları"yla yeryüzünde giderek güçlendiler  Hanok'un Kitabı'nın Kumran mağaralarında bulunan Aramca aslında; İblis'in, "düşmüş melekler" olarak yutturmaya çalıştığı cinlerden 19 yardımcısı, isimleriyle sayılmaktadır  Ayrıca cinlerden olup, İblis'i, Allah'a tercih eden bu sapkınların, insan kızlarıyla birleşerek "devler"i; yani "Ye'cuc-Me'cuc"u oluşturduğu ifade edilmektedir: "   Bütün bunlar(19 İblis'e tabi cin), seçtikleri arasında kendilerine eş seçtiler, onların yanına gitmeye başladılar ve onlarla kendilerini kirlettiler  Onlara büyücülük ve sihirbazlık öğretmek için    onlardan hamile kalıp 'devler'i doğurdular  " Nitekim Kur'an, bu konuya şöyle ışık tutmaktadır: O gün (Allah) onların hepsini toplar: "Ey cin topluluğu, siz insanlardan kendinizi çoğaltmak istediniz  " (Bunun üzerine) onların(cinlerin), insanlardan dostları olan kimse dedi ki: "Rabb'imiz, bazımız, bazımızdan yararlanıp, bizim için takdir ettiğin süreye ulaştık  " (Allah) dedi ki: "Allah'ın dilediklerinin dışında, onların barınağı ateştir ve orada kalıcıdırlar  Muhakak senin Rabb'in Hakim'dir, Alim'dir  " [ENAM(6)/128] Bu mesele, bilindiği gibi Tevrat'da da, saptırılmış bir ifadeyle; "Tanrı oğulları, insan kızlarıyla evlendi, Nefilimler(Devler) ortaya çıktı" şeklinde ifade edilmiştir  Buradaki Tanrı oğulları; bir İblis yalanıdır  Tevrat'ta geçen"Tanrı oğulları", İblis kovulduğunda onunla beraber şeytanlaşan yukarıda söz ettiğimiz cinlerdir  Bu temel tespitleri yaptıktan sonra; "cinlerin toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni gözden geçirebiliriz  Tabii ki cinlerin sapkın kardeşleri cin-şeytanların, "toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni ayrı bir araştırma konusu yapacağız  İnsan nesli, yeryüzünde yaşama başladığında, kendisinden daha önce yaratılmış, insan gibi sorumlu ve nefis sahibi cinlerde yanı başlarında bulunmaktaydı  Aynı "dünya uzayı"nı paylaşan bu iki "cin ve insan toplumu"nun yaratılış gayesi aynıdır  Nitekim Kur'an da Sonsuz Yüce Allah şöyle buyurur: ''Ben, insanları ve cinleri, ancak Bana köle olsunlar diye yarattım  '' [ZARİYAT(51)/56] Biz bu yazımızda, Kur'an ve hadis kaynakları ışığında, cin toplumu üzerinde duracağız  Bilim ve teknoloji; matematik, fizik, astrofizik, mühendislik, kimya, tıp v  s  alanlarındaki gelişmelerle birlikte; evrenin yaratılışı, madde-antimadde yapısı ve özellikleri, boyut kavramı, zaman, hız, insanın yapısı gibi temel konuların daha iyi anlaşılması nedeniyle"cinler"in, yaratılışı-yaşayışı ve özelliklerini daha iyi kavramamız mümkün olmuştur  KUR'AN'DA "CİN" VE KELİME ANLAMI Kelime olarak "cin", "cnn" kökünden türemiştir  "Cenne" fiilinin anlamı; bir şeyin duyu organlarından saklı kalması, gizlemek, saklamaktır  Bu kökten türemiş kelimelerden birkaçı şunlardır; "Cinne"; cin demektir  Topluluk ismidir   "?  İblis müstesna, secde ettiler  O, cinniler(cinler)dendi?" [KEHF(18)/50] "Cinnet"; delilik, çılgınlık, cinler  "Yoksa onda bir cinnet(delilik) mi var diyorlar?" [MÜMİNUN(23)/70] "?  Elbette cehennemi, tamamen cinnet(cinler)den ve insanlardan dolduracağım  " [HUD (11)/119] "Canne"; cinler, bir tür yılan  "(Musa), onun cannu(yılan) gibi hareket ettiğini gördü  " [NEML(27)/10] "Canne(cinleri), dumansız, karışık ateşten yarattı  " [RAHMAN(55)/15] Elmalı Hamdi Yazır, tefsirinde, "Cânn" kelimesiyle ilgili şu ifadeleri kullanır: "Nûn"un şeddelenmesiyle "cin" demektir  "cin", cins ismi; "cânn" da, sıfat ismidir  Cenne; karanlığın basmasıyla çevremizdekilerin görünmez olması, örtü  "Vaktaki gece (İbrahim'i) cenne(örtünce), bir yıldız gördü    " [ENAM(6)/76] Cenin; Anne rahmi içinde gelişip büyüyen çocuk  Doğumdan önceki bu insan yavrusuna, cenin adı verilir   "   Annelerinizin karınlarında ecinnetun(ceninler) iken   " [NECM(53)/32] Mecnun; deli, cinli demektir  "Sen, Rabb'inin nimetiyle mecnun değilsin  " [KALEM(68)/2] Cunnete; kalkan, siper  "Onlar, yeminlerini cunneten(kalkan-siper) edindiler?   "[MÜNAFİKUN(63)/2] Cennete; Ağaçlı yer, bahçe  "? sen, cennete(bahçe)ye girdiğin zaman?  " [KEHF(18)/39] "Cnn" kökünün, Kur'an'daki tüm türevlerine bakarsak; "örtülü, saklı, gizlenen, gizli bir saik-illet" ortak anlam etrafında yoğunlaştığını görürüz  Kur'an'da geçen "cinler", insanlar gibi sorumlu; ahirette amellerinden hesaba çekilecek olan akıl ve nefis sahibi; yiyip içen, evlenen, çoğalan; kendi istekleri dışında gözlerimizle göremediğimiz farklı boyutta; daha doğrusu bir üst boyutta yaratılmış ve dünya yaşama alanını ortak paylaştığımız "varlıklar"dır  Cinler, sizi görürler, siz onları göremezsiniz  Bu da ancak bir üst boyutta bulunabilmelerinden kaynaklanmaktadır  Bir üst boyut varlık, alt boyuttan saklıdır, ancak istediğinde alt boyut formuna girebilir: Ey Ademoğulları, Şeytan, anne ve babanızın elbiselerini onlardan soyup, edep yerlerini göstererek, cennetten çıkardığı gibi, sizi de 'fitne'ye düşürmesin  Muhakkak o ve kabilesi(cin-şeytanlar), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor  Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık  [ARAF(7)/27] CİNLERİN ÖZELLİKLERİ Cinlerin Yaratılışı Akıl ve nefis sahibi olarak insanlar gibi "Allah'a köle olsunlar" diye yaratılmış olan bu varlıklar, insanlardan elbette farklıdırlar  İşte İblis'in fitneye düştüğü bu farklılık argümanı: "(İblis) dedi ki: 'Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın  '" [SAD(38)/76] "Cann'ı(cinleri) de, önceden semum(kavurucu) ateşten yaratmıştık  " [HİCR(15)/27] "Semme"nin; iğne, burun ve kulak deliği gibi anlamları vardır  "Semum"; zehir, zehir etkisini yapan "sıcak rüzgar"dır  Tefsirlerde "semum" için şu bilgiler verilir: "Semum" kelimesi, öldürücü sam yeli; gece ve gündüz esen "sıcak yel";"nüfuz edici" veyahut "zehirleyici" anlamlarına gelir  "(Allah), Cann'ı(cinleri), maric(dumansız-karışık) ateşten yarattı  " [RAHMAN(55)/15] "Merece" kökünün anlamı; salıvermek, karıştırmaktır  "Maric"; dumansız ateş  Tefsirlerde "maric"; dumansız ateş için şu bilgiler verilir: Halis ateş ya da dumansız sâfi alev; karışık dumanlı bir ateş; her şeye nüfuz edebilen ve karışan mânâsında ateş; karıştırıcı; çalkalanıp duran ızdıraplı ve çoşkun bir halde bulunan saf bir ateş veya elektrik halinde olduğu gibi her şeye karışabilen bir ateş, veyahut eşyayı birbirine karıştırmak özelliği taşıyan bir ateş  "Semum"(kavurucu, maddeye nufuz eden) ateş ve "maric"; dumansız ateş tanımlamaları, cinlerin; ışın, ışık veya birelektrik(elektron akımı) gibi hareket edebilen, manyetik etkileri de olan varlıklar olduğu çağrışımını yapmaktadır  Bu durum, cinlere, farklı bir boyut ve ışık hızına yakın bir hız yeteneği kazandırmış gözüküyor  İblis'in büyüklenmesine sebep olan da böyle bir kökten gelip, "melek boyutu"na yükselmesi değil midir? Yaratılışları farklı olsa da cinler, aynı insanlara benzer şekilde bedenlere; kalp, göz, kulak gibi organlara; nefse ve akla sahiptirler  Nitekim insanlar ve cinler bu melekelere sahip oldukları halde; şayet "Hak"kı; "Gerçeği" görmüyorlarsa; Kur'an şöyle der: "    Onların(cinlerin ve insanların) kalpleri vardır onunla anlamazlar, onların gözleri vardır onunla göremezler, onların kulakları vardır onunla duyamazlar? " [ARAF(7)/179] Cinlerin: Formları ve Boyut Farkı Sonsuz Boyutlu Allah'ın, tüm yarattığı varlıklar, elbette sonlu boyutludur  Tüm varlıklar ve melekler arasında birboyut hiyerarşisi vardır  Sonsuz Yüce Rabb'imiz, cinleri, insanları, yarattığı her varlığı, kendi boyutuna mahkum etmiş ve belli yasalara bağlamıştır  Muhakkak o ve kabilesi(cinler), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor  Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık  [ARAF(7)/27] Yaşadığımız bu gezegende; cinler ve cin-şeytanlarla birlikte yaşıyoruz  İnsanoğlu, 3 boyutlu; zaman boyutuyla 4 boyutlu iken, cinler, bir üst boyutludur  Üst boyuttakiler, kendilerinden alt boyutta olanları görür ve alt boyut formuna geçebilirler  Ancak alt boyuttakiler, üst boyuttakileri göremezler ve üst boyuta kesinlikle geçemezler  Sonsuz Boyutlu olan Allah, her şeyi, bir şeymiş gibi görür ve kuşatır, ancak O'nu, yaratılmış hiç bir varlık, ne görebilir ne de kuşatabilir  Yaratılmış hiçbir varlık, ne kendisine ne de kendisinden alt boyuttaki bir varlığa boyut atlatamaz, ancak Allah'ın dilemesi ve emri müstesna  Boyut atlamanın veya düşmenin ne demek olduğunu en iyi cin-İblis bilir  Allah'a olan köleliği ile"Başmelekler boyutu"na çıkarılmışken, itaatsizliği ile tekrar "cin boyutu"na düşürülmüştür  "Melekler"in de, gerektiğinde alt boyut varlıklarından birinin formuna girdiklerini Kur'an'dan bilmekteyiz: "?O'na(Meryem'e), Ruhumuz'u(Cebrail'i) gönderdik, (Cebrail), düzgün bir beşer olarak göründü  " [MERYEM(19)/17] Melekler, ancak Allah'ın emri ile hareket ederler  Meleklerin, önce İbrahim'e, sonra da Lut'a "insan formu"nda gittiklerini biliyoruz  Cin-şeytanlar da, bu yeteneklerini kullanarak, bizim görebileceğimiz formlara bürünebilirler  Biz onları göremediğimiz için de kendilerini "melek" olarak pazarlayabilirler  Çünkü onların en temel karakterleri, yalancı ve oyuncu olmalarıdır  Hatta bu yalancılık karakteri, cinlerin adeta bir vasfıdır  Burada, Allah'ın koyduğu yasalar işlemektedir  Cin-şeytanlar, boyut değiştirme kabiliyetleri kendi insiyatiflerinde olsa, istediği zaman birisinin formuna girer, onun yerine işler yapar veya istediği birine hayaller gösterirdi  Cin-şeytanların böyle keyfi yetkileri olamaz  Ancak kişinin sapkınlığı, şeytani vahye açık olması, Allah'a sığınmak yerine cin-şeytanlara sığınması, onlardan korkması yahut onları çağırması-reddetmemesi gibi olumsuz tavırları, bu ilişkilerde belirleyici olmaktadır  Elbette cin-şeytanlar kafirlerin ve zalimlerin dostudur  Onlara vahyeder; tahrik eder ve hatta zafer vadedebilir  Ancak "zafer, Allah'ın ve O'nun kölesi olan müminler"indir  "Bedir savaşı"nda, Süraka kılığında, kafirleri galeyana getiren İblis,"melekler ordusu"nu gördüğünde, tabana kuvvet kaçmıştır: "?ben sizden uzağım, sizin görmediklerinizi görüyorum ve şüphesiz ben Allah'tan korkuyorum?" [ENFAL(8)/48)] [ENFAL(8)/30]'de; "kafirler, seni tutuklamak, öldürmek yahut çıkarmak istiyor ve tuzak kuruyorlar, Allah da tuzak kuruyor" ifadeleriyle, Peygamberimiz'e kurulmak istenen tuzak haber verilmektedir  Peygamberimiz (s  a  v)'in hicret edeceği günün gecesinde; onu hapsetmek, öldürmek veya çıkarmakla ilgili Kureyş ileri gelenlerinin toplantısına; cin-İblis, "Necid'li bir ihtiyar" kılığında katılmıştır  Ve şöyle demiştir: "O'nu, kabilelerin ortak temsilcileri eliyle; kanı-sorumluluğu dağıtarak öldürün!" Günümüzde Yaklaşansaat'in bir belirtisi olarak, kendilerini insanlara göstermeye teşebbüs etmektedirler  Bu teşebbüsleri, "İblis'in planı"gereğince giderek artacaktır  Geçmişte de cinlerin, "kendi formları"nda göründüklerine dair kanıtlar vardır  İslam kaynaklarında da buna dair delillere raslamak mümkündür  Abdullah bin Mesud'tan rivayet edilen aşağıdaki hadis, bu konuya ışık tutmaktadır: "Hz  Muhammed'in (s  a  v  ) ashabından bir adam, cinnilerden bir adamla karşılaşmış ve onunla güreşmiş  Derken insan, cini yere atıp yenmiş  O zaman insan, cine şöyle demiş: 'Doğrusu ben, seni gerçekten zayıf ve çelimsiz görüyorum  Küçücük kolların, sanki köpeğin küçücük kolları gibi! Siz bütün cinler mi böylesiniz, yoksa onların arasından sen mi böylesin?' Cin, şöyle cevap vermiş: 'Hayır, vallahi, doğrusu ben onların arasında gerçekten güçlü kuvvetliyim?'" Darimi, C  6, Hno: 3384, s  435-436  Ayrıca cinlerin, biyolojik yapılarının, insanlara göre daha zayıf ve sıvı ihtiyaçlarının daha fazla olduğu; bu durumun "madde-enerji dönüşümü"nü kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır  İnsanlık tarihi boyunca ve günümüzdeki gözlemlere ve İslamkaynaklarındaki bilgilere dayanarak; bir cin tasvirini şöyle yapabiliriz: "Kavimlerine göre boyları değişse de, genelde kısa boylu, oldukça zayıf; adeta iskelet gibi, tüysüz, sürüngen derili, vücuda oranla büyük kafalı ve iri gözlü insan benzeri bir varlık    " Her şeyi yaratan Sonsuz Yüce olan Allah, yarattığı her şeyi de takdir eden, yasalara bağlayan, sınırlarını çizendir  Yarattığı hiç bir şey, kendi yaratılış sınırlarının dışına çıkamaz, yaratılışını değiştiremez  Her ne oluyorsa, Allah'ın yaratması ve izniyledir  Cinler, ya "kendi formu"nda, ya "insan-hayvan gibi alt form"da, ya da bir "enerji-ışın formu"nda bulunabilirler  Ve maddeyi, enerjiye; enerjiyi, maddeye dönüştürebilirler  Madde- enerji dönüştürmelerinin bir kanıtı; kendilerinin, "maddi bir biyolojik yapıları" olmasına rağmen, görünmez "enerji boyutu"na ve geriye dönüşmeleridir  Madde-enerji dönüşümünün bir başka kanıtı ise aşağıdaki ayettir: (Süleyman) dedi ki: "Ey ileri gelenler, sizden hanginiz, o (Belkıs), bana teslim olmuş olarak gelmeden önce, onun(Belkıs'ın) 'taht'ını bana getirecektir?"Cinlerden bir ifrit, dedi ki: "Sen makamından kalkmadan önce, ben onu, sana getiririm  Muhakkak ben, (bu işte), kuvvetli ve eminim  " [NEML(27)/38-39] İfrit, Süleyman Peygamber'in emrindeki cinlerdendir  Ayette geçen konu, "Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtı"nın getirilmesidir  İfrit, Süleyman Peygamber daha oturduğu yerden kalkmadan bu işi yapabileceğini ifade etmektedir  Başka bir ülkeden ve muhafızlarla korunan bir yerden "cin-İfrit"in, "taht"ı getirebilme potansiyeline sahip olmasının anlamı açıktır  Bu, cinlerin, madde-enerji arasındaki dönüşümü sağlama yeteneklerinden ileri gelmektedir  Bugün, bilimin peşinde olduğu madde- enerji dönüşümüyle; "madde"nin bir yerden bir yere taşınması; cinler tarafından, Allah'ın onlara yaratılıştan verdiği bir potansiyelle başarılabilmektedir  | 
|   | 
|  | 
|  | İnsandan Önce Yaratılmış Cin Toplumu |  | 
|  08-20-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İnsandan Önce Yaratılmış Cin ToplumuCinlerin Hızları Cinler ve insanlar, kendi boyutlarına hapsedilmişlerdir  Zamanda ne geri ne de ileri gidemezler  Zamanda geri gitmeleri için ışık hızından, daha hızlı olmaları gerekir  Bu ise ancak "melekler"e has bir hız ve özelliktir  Sonsuz Yüce Allah'ın hızı ise "sonsuz"dur  O, "zaman"ı, bir boyut olarak yaratmış, yaratılmışları o zaman boyutuna bağlamıştır  Allah'ın üzerinden zaman geçmez, O, zamana haşa tabi değildir  Onun içindir ki O, ezeli ve ebedidir  O, her an her yerdedir  O'nun için her şey, bir şey gibidir  Tabi ki yaratılmışların, boyut farklılığı; dolayısıyla hızları ve buna bağlı yaşam süreleri farklıdır  Boyut arttıkça hız artar ve buna bağlı olarak ömür uzar  Cinler ve insanlar, "ışık hızı"na mahkum edilmiştir  Bu bizim evrenimizin hapsedildiği"üst sınır hız"dır  Bunu ne insanlar, ne cinler aşamazlar  Bu evrenin sınırlarından aşıp gidemezler: "Oysa biz, duymak(kulak hırsızlığı yapmak için), (Göğün) oturma yerlerinde otururduk  Ancak şimdi, kim dinleyecek olursa, onu gözleyen bir 'ışın topu' bulur  " [CİN(72)/9] "Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve Arz'ın sınırlarından, nüfuz etmeye(aşıp-geçmeye) güç yetirebilirseniz, yapın!Nüfuz edemezsiniz, ancak bir 'sultan'(üstün bir güç) müstesna  " [RAHMAN(55)/33] Cinler, "ışık hızı"na yakın bir hızla hareket edebildikleri için; bizim şimdilik gitmekte zorlandığımız gezegen veya galaksilere rahatlıkla gidebilmektedirler  Evrenimizin sınırlarına yaklaştıkları, Kur'an ayetlerinden anlaşılmaktadır  Ayette geçen "(Göğ'ün) oturma yerleri", birinci semanın(Göğ'ün) sınırlarıdır  Ancak cinlerin, mevcut hızla bunu başarmaları mümkün değildir  Bu durumun izahı ancak şöyle yapılabilir: "Genel Görelilik Teorisi"ne göre, ''kurt deliği'' adı verilen "karadelik merkezi"nin, uzay-zamana bir köprü-tünel olma olasılığı, söz konusudur  Kuramsal olarak, bu yolların, kestirme yollar olduğu öngörülüyor  İnsanoğlu, karadelikler-kurtdelikleri ile zaman bakımından kestirme yolculuk yapabileceğini, bilimsel olarak mümkün görmektedir  Kanaatimizcecinler, bu potansiyeli kullanarak, birinci Sema'nın(Göğ'ün) sınırlarında, kulak hırsızlığı yapabilmektedirler  Cinler: Gaybı Bilmezler Gayb, Allah'ın elindedir, başmelekler, peygamberler dahil göklerde ve Yer'de hiçbir kimse, gaybıbilemez  Ancak,Allah, peygamberleri aracılığıyla, insanları uyarmak için olacak olaylarla ilgili bilgiler vermiştir  Hesap günü, dalalette olanların konuşmaları, cehennemdekilerin yakarışları, yaklaşansaatte olacak olan olaylar, Deccal fitnesi v  s  bunlardan bazılarıdır  "Gaybın anahtarları, Allah'ın yanındadır, onu hiç kimse bilmez, ancak O bilir  Karada ve denizde olanların tümünü, O bilir  Bir yaprak düşmez ki, O bilir  Arz'ın karanlığındaki bir "habbe"(tanecik-çekirdek), yaş ve kuru ne varsa, hepsi apaçık bir Kitap'tadır  " [ENAM(6)/59] "Ne zaman ki onun(Süleyman'ın) ölümünü takdir ettik  Onun ölümünü cinler anlamadı, ancak onun asasını yiyerek yere düşmesine sebep olan bir Arz canlısı(ağaç kurdu), onun ölümünü fark ettirdi  Şayet cinler, gaybı bilselerdi, aşağılayıcı bir azabta(Süleyman'ın emrinde) kalmazlardı  " [SEBE(34)/14] Allah Resulü (s  a  v  ), elçi olarak gönderilmeden önce cinlerin, "Birinci Sema"nın oturma yerlerinde, "melekler hiyerarşisi" arasında geçen bazı konuşmaları, kulak hırsızlığı yaparak dinlediklerini, Kur'an'dan muhkem şekilde biliyoruz  Peygamberimiz (s  a  v  ), elçi olarak gönderildikten sonra bunu yapamadılar  "(Cinler): 'Doğrusu biz Göğü yokladık, ancak onu, 'güçlü koruyucular' ve 'ışın topları'yla dolu bulduk  ' "Oysa biz, duymak(kulak hırsızlığı yapmak için), (Göğün) oturma yerlerinde otururduk  Ancak şimdi, kim dinleyecek olursa, onu gözleyen bir 'ışın topu' bulur  " ''Biz anlamıyoruz, Yer'deki kimseler için şer mi isteniyor, yoksa onlara Rab'leri doğru yolu mu göstermek istiyor  " [CİN(72)/8-10] Cinlerin, yaptıkları bu dinlemeler, kahin ve medyumlara yaptıkları fısıltılar, Resulullah (s  a  v  ) tarafından şöyle açıklanıyor: "Allah, Gök'teki 'melekler'e bir şeyin infaz edilmesini emrettiği zaman, düz bir taş üstünde hareket ettirilen zincir sesi gibi heybetli olan bu ilâhî buyruğa (korku içinde) tam mânasıyla itaat etmek için melekler, kanatlarını birbirine vururlar  Kalblerinden bu korku gidince de bunlar; Cebrail, Mîkâîl gibi mukarrebin meleklere: Rabb'iniz ne söyledi? diye sorarlar  'Mukarrebin melekler'i: 'Allah, hak söz söyledi', diye Allah'ın emir ve hükmünü bildirirler  Allah yüce ve büyüktür, derler  İşte bu suretle kulak hırsızı 'şeytânlar'; Allah'ın verdiği emir ve hükümleri işitirler  Bu esnada kulak hırsızı o 'şeytânlar' (yerden Göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) sıralanmış (kulak hırsızlığına hazırlanmış)lardır  Bu durumda iken en üstteki 'şeytan', 'melekler' arasında cereyan eden konuşmayı işitir ve bu sözleri, altındaki 'şeytan'a hemen aktarır  Bazen üstteki 'şeytan', işittiği haberi altındakine ve o da kâhin veya sâhirin diline atmadan önce bir ateş topu, üstteki 'şeytan'a erişir (ve onu yakar)  Bazen de haberi alttakine ulaştırıncaya kadar ateş ona ulaşmaz  Nihayet kendisine haber ulaşan kâhin veya sihirbaz, o habere, yüz yalan katıp (sağa sola) söyler  Neticede Gök'ten işitilmiş olan sözün(doğru olan kısmı) gerçekleşir  (Kâhin veya sâhir bunu istismar eder ve ettirir)  " İbn-i Mace, C  1, H  no: 194, s  346-347  Cinlerin yaptığı kulak hırsızlıkları, haşa Allah'a rağmen, izin vermediği bir bilginin ele geçirilmesi veya olacak bir olayın engellenmesi, değiştirilmesi değildir  Allah'ın izni olmasaydı bunu da yapamazlardı  Cinler de Kavimlerden Oluşur: Toplum Halinde Yaşarlar Cinler, aynı insanlar gibi evlenirler, çoğalırlar, yaşlanırlar ve ölürler  Toplum yaşantıları ve soy bağları vardır  Onlar da çeşitli kavimlerden oluşmuş toplumlar-fırkalar halinde yaşarlar  Dünya yaşamı, onlar içinde bir sınav yeridir  Onlar da çeşitli fırkalara-tarikatlara(yollara) ayrılmıştır  Allah'a, layıkı vechiyle köle olmayı başaranlar, cennete girmeye hak kazanırlar  Sonsuz Yüce Allah'a şirk koşanlar ve İblis'e köle olarak şeytanlaşanlar, cehennem azabını hak ederler  "O zaman ki; cinlerden Kur'an dinlemek isteyen bir topluluğu sana yöneltmiştik  Orada hazır oldukları zaman dediler ki: 'Susun!(Dinleyin!)' Kur'an'ı dinledikten sonra oraya, kavimlerini uyarıcı olmak için döndüler  " [AHKAF(46)/29] Biz, onlara yakınlar(cin-şeytanlar) hazırladık  Onlar(cin-şeytanlar), onların önlerinde ve arkalarında olanları güzel gösterirler  Onlardan önce geçmiş olan ümmetler içindeki insan ve cinlergibi, onlara da söz(azap) hak oldu  Muhakkak onlar hüsrana uğrayanlardır  [FUSSİLET(41)/25] Bunlar(hakkı örtenler) üzerine, onlardan önce yaşamış olan insan ve cin toplumlarınaolduğu gibi söz(azap) hak olmuştur  Muhakkak böyle olanlar, hüsrana uğrayanlardır  [AHKAF(46)/18] "Bizden(cinlerden) salih olanlar da var, bunun dışında olanlar da var  Bizler çeşitli yollara(fırkalara)bölünmüşüz  " [CİN(72)/11)] "CİN TOPLUMU" VE "UYARICI ELÇİLER" Cin toplumunu şu şekilde sınıflandırmıştık: Hak üzere olan Müslümanlar, Hak'tan sapan Müşrikler-kafirler ve İblis'e tabi olan şeytanlaşmış cinler; Cin-şeytanlar  Müslüman olmayan "cin ve insanlar"a Kur'an;"nefsine zulmedenler, Allah'ın hukukunu çiğneyenler;zalimler" der  "(Ey Muhammed) de ki: 'Cinlerden bir grubun beni dinlediği bana vahyedildi  ' (Cinler) dediler ki: 'Muhakkak biz, hayret uyandırıcı bir Kur'an dinledik  '" "O doğruluğa iletiyor ve ona iman ettik  Elbette Rabb'imize hiç bir kimseyi ortak koşmayacağız  " "Muhakkak Rabb'imiz Azamet ve Ululuk sahibidir  O bir arkadaş ve evlat edinmemiştir  " "Doğrusu bizimbeyinsizimiz(İblis), Allah konusunda saçma şeyler söylüyor  " [CİN(72)/1-4] "Bizden(cinlerden) Müslümanlar da, zalimler de var  Her kim teslim olursa; böyle olanlar, doğruluğa(Hakk'a) erişenlerdir  '' ''Ancak zalimler, cehennemin odunu olacaklardır  " [CİN(72)/14-15] "(O cin ve insan) kafirlerinin, onlara vadedilen o azap gününden dolayı vay haline!" [ZARİYAT(51)/60] Allah, cinleri ve insanları "Kendisi'ne köle olsunlar" diye yarattı  İlk olarak denenen cinlerdi  Yaratılmış her şeyi başlangıçta, cinlerin emrine verdi  Dileyen iman etsin, dileyen küfretsin  Allah, cinleri, Rabb'ini tanıyacak ve ona "köle" olması gerektiğini anlayacak potansiyellerle yarattı ve onları "özgür" bıraktı  Onlara, Rahmeti'nin gereği olarak ayrıcaelçiler gönderdi  Kim, vahye kulak verir, kalbini kibir-hırs ve arzularla doldurmaz, Sonsuz Yüce olan "Rabb'ine teslim olursa", kendi kurtuluşunu hazırlamış olur  Kim de bunun tersini yaparsa Allah, ipini uzatır, ahiretini(geleceğini) mahveder  Kendilerine verilen tüm nimetlere rağmen, "elçiler"in uyarılarını dikkate almayarak, ilk defa fesat çıkaran ve kandökenler elbette cinlerdir  Allah, meleklere: "Bir halife yaratacağım"[BAKARA(2)/30] dediğinde; meleklerin cevabı: "Biz, Sen'i tespih ve takdis ederken yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" olmuştur  Meleklerin bu bilgisi, önceden nefis sahibi ve sorumlu cinlerin fesat çıkardıklarına ve kan döktüklerine şahit olmalarındandır  Allah, cinlere de içlerinden elçiler göndermiştir: "Ey cin ve insan topluluğu, size, içinizden ayetlerimi size açıklayan ve sizi bu karşılaşma gününüzle uyaran resuller gelmedi mi? Dediler ki: 'Biz kendimize şahidiz  ' Dünya hayatı onları aldattı ve onlar, şüphesiz kendilerinin kafir olduklarına da şahit oldular  " [ENAM(6)/130] "Şayet onlar(cinler), (doğru) yol üzere gitselerdi, Biz onlara bol bol su verirdik," "Ki onları 'orada' deneyelim  Ve kim de Rabb'inin zikrinden yüz çevirirse, (Allah) onu artan azaba sürükler  '" [CİN(72)/ 16-17] Allah, insanlar gibi, cinleri de, özgür bırakmıştır  Dileyen iman eder, dileyen Hakk'ı örter, zalim olur  Cinlere de kendi içlerinden elçiler gönderilmiştir  İblis de, Azaz-El; yani melek boyutundayken, cinlere, elçilik ve hakemlik yapmıştır  Zaman zaman da insanlara gönderilen elçilere,cinlere de tebliğ etme(elçilik) görevi verilmiştir  Musa, Süleyman veMuhammed (s  a  v  ) de bu peygamberlerdendir  Hatta Hz  Süleyman'a, cin-şeytanlar üzerinde tam bir hakimiyet verilmiştir  Cin-şeytanların azgın lideriİblis dahil birçok azgın şeytanlar, Hz  Süleyman'ın emrinde-hizmetinde bulunmuşlardır  Süleyman, onları "Süleyman Mabed"inin inşasında çalıştırmıştır  "Antik Masonluk Örgütü", İblis'in(Lusifer'in) kurdurduğu bir rövanş örgüttür  Zamanın sonunda "Küresel Dünya Hakimiyeti"nin ve son aşamasında da "Deccal Hakimiyeti"nin bir aracı olarak bu örgüt kullanılmaktadır  Cinlerin, Peygamberimiz'in tebliğinden önce Musa'ya ve Tevrat'a muhatap oldukları ve Kur'an'dan önce Tevrat'ı dinledikleri anlaşılmaktadır: "O zaman ki; cinlerden Kur'an dinlemek isteyen bir topluluğu sana yöneltmiştik  Orada hazır oldukları zaman dediler ki: 'Susun!(Dinleyin!)'' Kur'an'ı dinledikten sonra oraya, kavimlerine uyarıcı olmak için döndüler  " "(Cinler) dediler ki: 'Ey kavmimiz, muhakkak biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap dinledik ki, önündekini(Tevrat'ı) tasdik ediyor, oraya Hakk'a; doğru yola iletiyor  ''' [AHKAF(46)/29-30] Alemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Muhammed (s  a  v  ), aynı zamanda "cin toplumu"na gönderilmiş evrensel bir peygamberdir  "Cinler"i de İslam'a çağırmıştır  Cinlerin, Kur'an dinlediklerini Kur'an'dan ve Hadis kaynaklarından bilmekteyiz  Peygamberimiz'in tebliğine muhatap olan cinler de, kendi toplumlarını İslam'a çağırmıştır: "(Cinler) dediler ki: 'Ey kavmimiz, Allah'ın çağrısına icabet edin ve ona iman edin ki; sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun  ''' [AHKAF(46)/31] CİNLERİN EKONOMİK-SOSYAL HAYATI Cinler de insanlar gibi toplum halinde yaşarlar  Her türlü ailevi-sosyal-ekonomik farklılaşma ve bunun sonucu olarak da sosyal gruplar-kavimler halinde bütünleşme aşamalarını geçirdikleri muhakkaktır  Hayati idame ettirmeye yönelik ekonomik faaliyetlerinin de insan toplumlarına benzer şekilde geliştiği var sayılabilir  Ancak, cinlerin daha doğal bir hayat yaşadığı; insanların yiyecek-yemeklerinden de yararlandıkları, uzak yerlerdeki su-yiyecek-meyvelere hız farkından dolayı kolayca ulaşabildikleri açıktır  İnsanlara göre yiyecek ve içecek elde etmek, yahut kazanmak konusunda daha avantajlı oldukları, sıvılara daha çok ihtiyaç duydukları bir gerçektir  Nitekim suyun, cinler için insanlardan daha hayati bir öneme sahip olduğunu aşağıdaki ayetten anlamaktayız: "(Allah): 'Şayet (cinler), (doğru) yola yönelselerdi, Biz onların sularını bol bol kılardık  '" [CİN(72)/16] Nitekim kendileri de "madde- enerji dönüşümü"nü, su içersinde kolayca yapabilmektedirler  Beyinlerinin ve gözlerinin büyük olmasının da; bu dönüşümde önemli rolü olmalıdır  Bazı yiyecek kırıntılarını, bu yolla çoğaltarak; az çabayla kolayca besin elde etmeyi başardıklarına Peygamberimiz işaret etmiştir: Cinlerin, Allah Resulü (s  a  v  )'e gelerek, azık istedikleri hadis kaynaklarında mevcuttur: "Nusaybin cinlerinden bir heyet, benden azık istediler; sakın 'kemik'le ve 'tezek'le taharetlenmeyin  Çünkü onlar, cin kardeşlerinizin yiyecekleridir  " "Bunlar, cinlere ne fayda sağlayabilirler ki?" diye sorduklarında, şöyle buyurdu; "Buldukları kemik üzerinde behemehal biraz et bulurlar; buldukları tezek içinde de mutlaka bir tat bulurlar  " Rudani, C  1, H  no: 505, s  182  Hadisten anlaşıldığı kadar, kemiklerin üzerindeki et kırıntılarından hareketle; o kemikleri etli hale getirebiliyorlar  Tezeklerinde yaydığı kokudan yararlanbiliyorlar  Başka bir rivayette de tezeklerin içindeki arpa-ot kırıntılarını çoğalttıkları ifade edilmektedir  Cinlerin, hayvanlarının da olduğu, hadislerde geçmektedir  Bu nedenle bazı hadislerdetezeklerin, cinlerin hayvanlarının yiyeceği olduğuna işaret edilmiştir  Peygamberimiz'in birçok hadisinde; Müslüman cinlerin, Müslümanlar'ın yiyeceklerinden yararlandıkları; cin-şeytanların ise besmele çekilmeyen yemeklere ortak oldukları; her türlü "domuz eti, kan, leş, insan kanı ve temiz olmayan şeyleri yedikleri" ifade edilmiştir  Şurası kesindir ki; besmele çekilmeyen her işte; cin-şeytanların o işe ortak olma tehlikesi mevcuttur  Bu işler, ister yemek yemek, seyehat etmek, eve girmek veya uyumak için yatmak, isterse kişinin hanımıyla halveti olsun, "cin-şeytanlar"dan "Allah'a sığınmak" gerekmektedir  Elbette Allah'ın kölesi olan kimse, tüm işlerini,"Allah'a itaat ederek ve O'nun himayesinde" yapar  Bunu yapmayan kimse de adeta: "Ben Allah'ın himayesinde değilim, O'nun izniyle hareket etmiyorum" demiş olur ki; o zaman Allah'tan koruma bekleyemez ve böylece "şeytanınetkileri"ne açık olur  "Cin toplumları"nın, insan toplumları gibi mesleki-sosyal farklılaşmış zümrelere sahip olduğu açıktır  Cinlerin de, bireysel yeteneklerine göre mesleki farklılık gösterdiği, Kur'an ayetlerinden açıkça anlaşılmaktadır  Süleyman Peygamber, emrine verilmiş cinleri, mesleki yeteneklerine göre görevlendirmiştir: "Süleyman'a, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay olan rüzgarı (verdik)  Erimiş bakır kaynağını onun için akıttık  Ve cinlerden de Rabb'inin izniyle onun elinin altında çalışan (kimseler) vardı  Onlardan kim emrimizden sapacak olsa, ona ateş azabını tattırırız  " "(O cinler), ona(Süleyman'a) dilediği mihraplar, temsiller(heykeller), oyma tekneler ve sabit kazanlar yapıyorlardı  (Ey) Davut Ailesi, teşekkür edin  Kölelerimden teşekkür edenler azdır  " [SEBE(34)/12-13] "Şeytanlardan kimisi, ona(Süleyman'a) dalgıçlık ve bundan başka işler yaparlar  Biz onları(şeytanları) gözetleyenleriz  " [ENBİYA(21)/82] Dünya gezegenini insanlarla paylaşan cinlerin, yaşama alanları; genellikle insanların yaşamadığı tenha-terkedilmiş yerler, helak olmuş kavimlerin yurtları, su havzaları, ormanlar, dağlar, mağaralar, denizler ve adalar    Peygamber (s  a  v  )'den nakledilen bir hadisde cinlerin meskenleri; "Yer'in oyuk yerleri" olarak ifade edilir  (Rudani, C  1, H  no: 444) Bir başka zayıf hadis kaynağında ise Peygamberimiz (s  a  v  )'in, Müslüman cinleri; köylere ve dağlara; Müşrik cinleri ise; dağlara, adalara ve denizlere yerleştirdiği zikredilmektedir  Bugün "İblis'in tahtının su üzerinde olduğu" hadisi ışığında; Süleyman peygamberle ilgili hadisler ve Kur'an'daki işaretlere baktığımızda rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: İblis ve cin-şeytanlar, "Pasifik Okyanusu'nda, Solomon adaları merkezli bölgeyi yurt ve üs" olarak seçmişlerdir  Nitekim, İblis'in adamlarının "Lemurya toplumu" diye anlattıkları"şeytan toplumu"nun yurdu burasıdır  SONUÇ 1) Sonuç olarak "cin ve insan toplumları" arasında, Allah'ın özgür köleleriolmaları, denenmeleri; Allah'a gerçek anlamda teslim olanlarla, olmayanların ayırımı; dünya hayatının sonunda mükafat ve ceza bakımından bir fark yoktur  Kim cin-şeytanları reddeder, Allah'tan layıkı veçhiyle korkar-sakınırsa; böyle olanlar, mahzun olmayanlar ve kurtuluşa erenlerdir  2) Cinlerden Müslüman olanlar, insanlardan Müslüman olanları sever, kardeşleri bilirler ve onlara hiçbir zarar vermeden, mahremiyete saygı göstererek, onların yakınlarında yaşayabilirler ve onların ilimlerinden yararlanırlar  Aynı şekilde Müslüman insanlar, görmedikleri Müslüman cinkardeşlerini severler ve onlara hiçbir zarar vermek istemezler  Aralarında herhangi bir iletişim ve ilişki meşru değildir  3) Ancak müşrik cinler, bu sınırları zorlarlar, besmele çekilmeyen yemeklerden yemeye çalışırlar  Mahremiyete saygı göstermezler  Bu nedenledir ki Müslüman insanlar, evlerine girerken-çıkarken, evlerinde yaşamlarını sürdürürken, besmelesiz bir iş yapmamalıdırlar  Müşrik cinler, cin-şeytanlar gibi insanlarla ilişki kurmaya çalışıp, bu ilişkiden bir takım yararlar sağlamak isteyebilirler  BirMüslüman, bu ilişkilerin meşru olmadığını bilir ve cinlerle hiçbir ilişki kurmaz  Nitekim Sonsuz Yüce Allah şöyle buyuruyor: "O gün (Allah) onların hepsini toplar: 'Ey cin topluluğu, siz insanlardan kendinizi çoğaltmak istediniz  ' (Bunun üzerine) onların(cinlerin), insanlardan dostları olan kimse dedi ki: 'Rabb'imiz, bazımız, bazımızdan yararlanıp, bizim için takdir ettiğin süreye ulaştık  ' (Allah)'da der ki: 'Allah'ın dilediklerinin dışında, onların barınağı ateştir, orada kalıcıdırlar  Muhakak senin Rabb'in, Hakim'dir, Alim'dir  '" [ENAM(6)/128] 4) Cinler ve insanlar "sadece Sonsuz Yüce olan Allah'a köle olsunlar" diye yaratılmıştır  Tarih boyunca müşrik cinlerve cin-şeytanlar, insanları aldatmaya çalışmışlardır  Bunda da maalesef başarılı olmuşlardır  Aldanan müşrik insanlar,cinlerle, Sonsuz Yüce Allah arasında "şirk olan birtakım ilişkiler" kurmuşlardır  Cinler'e birtakım güç ve yetkiler veren bu ilişkiler; batıldır, sapkınlıktır  Cinlerle, Allah arasında hiçbir bağ-akrabalık yoktur  Cinler, Allah'a rağmen kimseye zarar ya da yarar sağlayamazlar  Cinler, Allah'ın kızları değildir  Cinler, ne "melek"tir, ne de meleklerle bir akrabalığa sahiptirler, ne de "ruh"turlar  Bugün de müşrik cinlerin ve cin-şeytanların kendilerini; "melek", "filanın ruhu","kötü uzaylı-griler", "iyi uzaylı" vs  şeklinde yutturmaya çalışmaları, kibirli-ahmakların cehaletinden ve aldanmasından başka bir şey değildir  Cinlerle-insanlar arasında ilişki kuran hakkı örten kafirleri, Sonsuz Yüce Allah, şöyle uyarıyor: "Hakkı örtenler, O'nunla(Allah'la), cinler arasında bir nesep(akrabalık) kıldılar  Muhakkak cinler, (mahşer günü)hazır olacaklarını bilmektedirler  " [SAFFAT(37)/158] 5) Cinlerin ve insanların kurtuluşu; alemlere rahmet olarak gönderilmiş evrensel peygamber Muhammed (s  a  v  )'in getirdiği Kur'an'dadır  İblis'in tüm hileleri, planları, insanlığın geçmişi-geleceği, Sonsuz Yüce Allah'ın azab kamçısının kimin üzerine ineceği, insanların-cinlerin nasıl "helak" olacağı, kimlerin yeryüzünün "halifeler"i olacağı, dünyanın kimin"yurd"u olacağı, "kafirlerin ve şeytanlar"ın akibetinin nice olacağı Kur'an'dadır  Kurtuluş Kur'an'a ve Kur'an'daki Hak Din; "Gerçek İslam"a iman edenlerindir  "Helak" ve "ebedi azab" ise elbette "İblis'in ve dostlarının"dır, bu böyle biline    Murat Reis Alıntıdır  Kaynak:yaklasansaat  com | 
|   | 
|  | 
|  |