Dincilerin Tenasüh Saptırması |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Dincilerin Tenasüh SaptırmasıReenkarnasyon deyince birçok İslami yorumcu tekrarlayıp durur Hindu Tenasüh inancını gündeme getirir başlar anlatmaya Bunu kasıtlı yaparlar, reenkarnasyona inanılmasın diye, ayrıca çoğu Tenasüh ile modern Reenkarnasyon inancı arasındaki farktan habersizdir Bilinmesi gereken şey, bu iki inancın temelden farklı olduklarıdır Tenasüh kısacası ruhun yaşam performansına göre yeniden doğuşlarda geriye de dönebilmesi inancıdır yani birey bir sonraki yaşamında insan olmayabilir, ruh yaşamın her formunu denemelidir ve sonunda bir sonsuzluk anlayışında (Nirvana) kaybolacak ya da bütünleşecektir, bu inançta ruhlar alemi, yeniden doğuş kuralları, özel seçimler ve sonunda bilge veya öğretici rehber ruh olmak gibisinden ayrıntılar yoktur Oysa modern reenkarnasyon inancında, tüm yeniden doğuşlar ileriye yani gelişmeye, tekamüle yöneliktir, ruh adı verilen varlık bedenini terk ettikten yani öldükten bir zaman sonra oturur düşünür ve nasıl bir yeni yaşam seçeceğine karar verir, ona göre de yeniden bedenlenebilir Rehber yani ileri düzeydeki görevli madde ötesi (ruhsal) varlıklar, bu aşamada ona yardımcı olurlar hatta yön verirler Ruhun Nirvana’ya erişmesi yani karmanın (amellerden gelen sebep-sonuç olgusunun) tamamlanması ve varlığın artık tüm dünyevi/maddi arzulardan kurtulması ve dünyevi bilgilere ihtiyacı kalmaması demektir Yaşam planı bir önceki yaşamda varlığın eylemlerine göre yapılır ve ruh bedenlendikten sonra çeşitli ritüellerle kendisini eğiterek karma bilgisini algılamaya çalışır, bunu başardığında da artık bedenlenmekten kurtulur Bütün bunlar özgün inançlar yani Uzak Doğu dinlerinin birer parçasıdır ama aslında Uzak Doğu sözü bir genellemedir çünkü Çin Budizmi’nde ve Japon Şintoizm’inde böyle bir inanç yoktur Reenkarnasyona karşı çıkan tüm büyük dinlerin ama özellikle de İslami araştırmacıların önemli bir kısmının bir türlü kurtulamadıkları çok ciddi yanlış ya da bilinçli saptırmaları buradadır Kısacası Hindistan ve Tibet yöresindeki reenkarnasyon inancının temeli “Tenasüh” kavramına dayanır yani ruh yaşam karnesinin sonuçlarına göre geriye de gidebilir hatta bitki veya hayvan olarak da tekrar dünyaya gelebilir Oysa, modern reenkarnasyon inancında ruh tekamül eder yani sürekli ilerler, gelişir İkisi çok farklı yerlere, uygulamalara ve sonuçlara giderler, bilinmesi gereken şey, reenkarnasyonla tenasühün apayrı birer inanç olduğudur Yine bazı İslami kesimlerde sık sık; “Reenkarnasyona inanan hıristiyanlar…” tanımına raslanır oysa hıristiyanlık reenkarnasyona şiddetle karşıdır ve kesinlikle reddeder Bazı hoca takımının elbette ki bu geçekleri bilmesi gerekmiyor hatta genel olarak araştırmadan “Geçiniz, bunlar saçmalıklar…” da diyorlar ama bir otorite olarak konuştukları/yazdıkları zaman iş değişir çünkü o zaman gerçekten konuyu iyi bilmeli ve ona göre yorumlamalıdırlar Ya da, İslamın bu konuda görüşü bu kadardır diyerek, ötesini bilmediğini, hatta ilgilenmediğini belirterek sözünü noktalamalıdırlar Ama dinci baskıların da etkisiyle bunu hiçbir konuda yapamıyorlar, her konuda konuşuyorlar oysa bazı ilahiyatçılar bizler için önemlidir çünkü kimileri popüler bir din görevlisi olarak, özellikle irticaya yönelik konularda vurucu şeyler söylüyorlar, sevenleri çok olduğu için de dinleniyorlar Aynı şey olmasa da, Prof Yaşar Nuri Öztürk gibi hiçbir şeyden çekinmeyen, din konularında çok saygın ve etkin bir ismi ne yazık ki siyaset uğruna eskisi gibi aktif olmadığından beri, bu yaklaşım çok daha önem kazanmıştır Hatta Kur’an tefsirinde reenkarnasyonla ilgili ayetlere cesaretle geniş yer vermiş olan Prof Süleyman Ateş, Diyanet kökenli baskıların ve bu konuda yalnız kalmanın etkisiyle olacak epey geri adım atmıştır Reenkarnasyon inanç ve bilgisi, dünyanın en eski inanç ve bilgisi olarak tüm milletlerde, dinsel öğretilerde, kutsal yazılarda karşımıza çıkmaktadır Bu doğal karşılanmalıdır Çünkü insan içgüdüsel bir eğilimle varoluşuna ilgi duymaktadır ve nereden, nasıl, niçin geldiği yanında nereye, nasıl, niçin gideceğini de aramaktadır Her şeyin üstünde parıldayan tek değer insandır O varoluşunun, yaradılışının yazgısını taşıyan özgür istem gücü dolu bir yaratıktır Kendi değerini anlayıncaya kadar, değer sandığı şeylerle bir süre daha oynayıp duracaktır Hiç kuşkusuz gerekli evrimleri yaşadıktan sonra varacağı son, iyi, güzel ve doğrunun dünyasıdır Bu dünya, her çeşit sorunların çözümleneceği bir arayış ve arınma yeridir, insan hazır olan için değil, hazırlanmak için yaratılmıştır Dinlerin sembolik anlatımlarla örülüşü bundandır 20 Yüzyıl’dan 21 Yüzyıl’a geçildiğinde, insan ne zaman akılsal yeteneklerinin, güçlerinin beyinsel yapısının bilinmeyen, gizli kalmış yönlerinin insan mutluluğunun yaratılması için kullanılması gerektiğini anlarsa, bunları saplantılardan ve bilimsel ya da dinsel tutuculuktan uzakta ele alırsa, benlik gururuna, kaba kuvvete kapılmadan alçak gönüllülükle; “Bildiğim tek şey var, o da hiçbir şey bilmediğimdir” diyebiliyorsa ve insan ne zamanki başkaları ve başka kuvvetlerle tamamlanma açlığı duymayacak kadar yükselirse o zaman varoluşunun anlamı ve amacı ile karşı karşıya kalacaktır İşte bu nedenle reenkarnasyon önemlidir Alıntı |
|