![]() |
Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahat |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahatİslam dininde reenkarnasyon varmıdır? Özellikle Hatayda geçmiş yaşantılarını hatırlayıp; bu benim annemdi, ben burda yaşamıştım gibi tanımlamalarla çoğu şeyi bilip söylüyenler var ![]() ![]() Ruhun, bir bedenden diğer bir bedene geçişini kabul eden bâtıl inanışa tenasüh denilmektedir ![]() ![]() Hattâ bâzı iptidaî kavimler, insan ruhunun, önce madenlere, sonra bitkilere, daha sonra insanlara geçerek bir döngü şeklinde bir bedenden diğer bir bedene hicret ettiğine inanmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tenasühün Tarihçesi: Tenasüh fikrinin, ilkönce nerede doğduğu hakkında ihtilâflar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bazı kaynaklarda, bu köhne safsatanın, Mısır'da tahsilini yapan Fisagor tarafından Yunanlılara ve böylece, Batı Dünyası'na götürüldüğü kaydedilmektedir ![]() Doğu'da ise, tenasüh görüşü daha yaygın bir şekilde, Hindistan'da görülmüştür ![]() ![]() Dinler Tarihi araştırıldığında görülür ki, bu hurafe, Eski Mısır ve Hind'den önce, çok tanrıya inanan, iptidaî kavimlerin inanışları içerisinde de vardır ![]() ![]() Eski insanlar, ruhların yalnız insan bedenlerine değil, aynı zamanda hayvanlara, bitkilere ve cansız varlıklara da göç ettiklerine inanmaktaydılar ![]() ![]() Bu hurafe, Eski Yunan, Mısır, Hind, Çin ve İran'da farklı şekillerde ortaya çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Eski Mısırlılar ise, tenasühü, yalnız insandan hayvana, hayvandan da tekrar insana göç şeklinde kabul etmişlerdir ![]() Eski Yunan'da, felsefe tarihinden anlaşıldığı kadarıyla, tenasüh görüşüne, önce Fisagor, Eflâtun, sonra da, Yeni Eflâtuncular tarafından felsefi bir elbise giydirilmeye çabalanmıştır ![]() İptidaî olarak, Mısır'da ortaya çıkan bu köhne görüş, Hint'te mistik şekle, Yunan'da felsefi şekle sokulmuş, İran'da ise bu bâtıl inanca bir ahlâki meslek ve din süsü verilmiştir ![]() ![]() İran'da, eskilerden gelen bu bâtıl felsefe, Şiîlik perdesi altında Gulat gibi bâzı Şiî kollarına geçmiştir ![]() ![]() Görülüyor ki, Eski Yunan, Hint, Mısır ve Mezopotamya'da rastlanan bu inanış, daha sonra, kuvvet ve te'sirini yavaş yavaş kaybetmiş, semavi dinlerin, bilhassa İslâm Dini'nin yayılıp gelişmesi ile, fikir dünyasından büsbütün silinip gitmiştir ![]() Fakat asrımızda, bu safsatayı yeniden sergilemek isteyen bâzı kasıtlı simalara rastlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tenasüh İddiasının Bâtıl Olduğunu Gösteren Deliller: Bütün semavi dinlerin akîde ve esaslarına zıt düşen tenâsüh fikrinin hiçbir ilmi dayanak noktası yoktur ![]() ![]() Bu iddiayı çürüten delillere geçmeden önce şunu belirtelim: Kâinatta yıldızlardan zerrelere kadar her bir varlık, her mahlûk mutlak bir irâdenin, kapsamlı bir ilmin, kahhâr bir kudretin tasarruf ve hâkimiyeti altındadır; bir düzenin esiridir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet, Cenâb-ı Hakk'ın hikmet ve rahmeti bu çirkin hurafeyi reddeder ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahat |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahatDinimiz, insanlara o kadar önem vermiştir ki, kabirlerinin çiğnenmesine bile müsaade etmemiştir ![]() Kendisine, "Köpek" denildiğinde kızan insanoğlunun ruhunu, Cenâb-ı Hak hiç köpek cesedine sokup da oğlunun kapısına bağlatır mı? Yahut eşeğin bedenine sokup, oğlunu ona bindirir mi? Bu iğrenç safsataya inanan bir insana, hiç "İnsan" denilebilir mi? Tenasüh iddiası, Cenâb-ı Hakk'ın vâdine de zıttır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tenasüh, iddiası, peygamberlerin gönderilmeleri ve semavî kitapların indirilmeleri hakikati ile de bağdaşamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanın mükerrem bir mahlûk olarak yaratıldığını, semâvât ve arzın, gece ve gündüzün, hayvan ve bitkilerin onun emrine verildiğini, küre-i arza halife tâyin edildiğini, "Ahsen-i takvimde, seçkin bir surette yaratıldığını, bir kısım meleklerin, onu gözetmek ve muhafaza etmek için çalıştırıldıklarını, bakî bir hayata mazhar kılındığını, mü'minlerin ebedî olarak Cennet'te, kâfirlerin Cehennem'de kalacaklarını bildiren Kur’ân-ı Mübîn de tenasüh iddiasını tamamen reddetmektedir ![]() Tenasüh iddiasının tutarsızlığına bu kısa bakıştan sonra konuyu biraz daha geniş olarak izaha çalışalım ![]() Tenasühün Mantık ve Hukuk Açısından Tutarsızlığı: Tenasüh varsa ve gerçek ise, bütün insanları kapsaması, az çok her insanın, hâlihazır bedenine girmeden önce misafir olduğu bedenleri ve o bedenlerde iken yaptığı işleri hatırlaması gerekir ![]() ![]() ![]() Tenasüh iddiasında bulunan üç grup insan vardır: Bunlar, birkaç çocuktan, psikopat ve ideolojik düzenbazdan ibarettir ![]() Bugüne kadar, sadece birkaç çocuk, başka cesetlerde yaşadıklarını iddia etmişlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Zaten, tespitlere göre, kendilerine tenasüh isnat edilen bu çocukların, sayıları üç-beş kişiyi geçmemektedir ![]() ![]() Psikopatlara gelince, bunların aklî dengeleri bozuktur; ifadelerinde çok yönlü çelişkiler mevcuttur ![]() ![]() ![]() Tenasüh fikrini kabullenen üçüncü grup da, belli bir ideoloji namına hareket eden samimiyetsiz ve kasıtlı kişilerdir ![]() ![]() ![]() Netice olarak, birkaç çocuğun, bir grup psikopatın ve birtakım kasıtlı kişilerin asılsız iddialarına dayanan bu hurafeye hakikat kisvesi giydirilemez ![]() Tenasüh Fıtrat Kanunlarına Muhaliftir: Kâinat düzenini ayakta tutan ve hayatın devam ve bekası için vaz edilmiş bulunan sonsuz diyebileceğimiz kadar çok kanun vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâinatın her köşesinde, her cephesinde görülen ölçü, denge, acıma, rahmet, rızıklandırma, terbiye etme gibi kanunlar atomlardan yıldızlara kadar âlemde hiçbir şeyin başıboş olmadığını göstermekle, ruhun da başıboş kalamayacağına gösterir ve tenasüh iddiasını reddederler ![]() l- Tenasüh, Ölçü ve Denge Kanununa Zıttır: Kâinatta her şey bir plân ve programdan çıkmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Denge kanununu, birkaç örnekle açıklamaya çalışalım: İnsanın yaşamasına yardım eden bir kısım kanunlar vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünyanın hareketleri, mevsimlerin geliş-gidişleri, hep bu kanun ile olur ![]() ![]() ![]() ![]() Denge kanunu, çok yönlüdür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün hayat sahiplerinin vücutlarındaki yağ ve besinlerin parçalanma ve enerjiye çevrilmeleri tam bir denge içerisindedir ![]() ![]() Fiziki dengeye gelince, semâdaki bütün menziller bütün galaksiler, samanyolları, fiziki dengeyle ayakta durmaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Görülüyor ki, kâinat baştan aşağıya ilim-i ilâhî'nin pergeliyle ölçülüp biçilmiş, dengelenmiş ve O'nun hakimane kıskacı altında dâimi bir denetime, gözetime tâbi tutulmuştur ![]() Denge kanunu, her hayvan ruhu ile cesedi arasında da mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() Hayvanların ruhları arasında da farklılıklar mevcuttur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kâinatta ihatalı bir şekilde cereyan eden bu kanun gösteriyor ki, Cenâb-ı Hak, en mükemmel şekilde yarattığı insan ruhunu, en yüksek mertebeden en aşağı dereceye indirmez ![]() ![]() ![]() 2- Tenasüh, İmtiyaz (farklılık) Kanununa Zıttır: Cenâb-ı Hak, her bir mahlûkunun hüviyet ve şahsiyetini korumaktadır ![]() ![]() Kâinat içerisinde her türün, mahiyeti farklıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kanun, yıldızlarda, güneşlerde, nehirlerde, dağlarda, bağlarda da geçerlidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kanun, kâinatta öyle hakimane ve hassas bir şekilde çalışmaktadır ki, değil bütün türler, hattâ her bir fert dahi, diğerlerinden kesin çizgiler, tanıtıcı vasıflar, ayırt edici özelliklerle ayrılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahat |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahatMalûmdur ki, varlıkların nitelikleri, kişisel özellikleri, mahiyetinden ayrılmaz ![]() ![]() ![]() ![]() Bunlar, uzuvları itibariyle olduğu gibi, ruh ve kabiliyetleriyle de birbirlerinden ayrıdırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meselâ, insan ruhu, bir hayvanın cesedine girmiş olsaydı, o takdirde, idrâk ve düşüncesiyle, konuşma ve yazmasıyla, san'at ve kabiliyetiyle, kısaca bütün hassalarıyla birlikte gitmesi gerekirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İmtiyaz kanununun zorunlu bir sonucu olarak, insanlarla hayvanlar arasında ve hayvanların kendi aralarında tenasüh olamayacağı gibi, insanlarla insanlar arasında da olamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir insanın, hem tahsil hayatında, hem de mezuniyetinden sonra çalıştığı bütün vazifelerinde hüviyet ve şahsiyetini devam ettirmesi gösteriyor ki, onun, "Sicil Dosyası" ölümünden sonra da ondan ayrılmayacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() İmtiyaz kanununun en büyük amacı, en büyük hikmeti ve en mühim sonucu âhirete bakar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 3 ![]() Her türün rızkı, o nevin şahsiyet ve hüviyetine, kadr ü kıymetine göre tâyin ve taksim edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 4 ![]() Cenâb-ı Hak, insanı en yüksek bir tarzda yaratmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsan, Cenâb-ı Hakk'ı tanımak ve O'na ibâdet etmek için yaratılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte tenasüh hurafesi, insanın mahiyetine, hakikatine ve ona verilen bu değere ters düşer ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahat |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Reankarnasyon'a İslami Ve Mantıkî İzahatTenasüh Safsatası Allah (C ![]() ![]() ![]() Cenâb-ı Hakk'ın tasarrufu her şeyi kapsamaktadır ![]() ![]() İnsan, düşünceleriyle, meyilleriyle, arzularıyla ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Şânım hakkı için biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hülâsadan yarattık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âyetler, insanın ilk yaratılışından tâ kıyamet gününde diriltilmesine kadar geçirdiği bütün hâl ve merhalelerde, yalnız ve yalnız Allah (C ![]() ![]() ![]() 1- Hak Teâlâ, beşerin kalıp ve şekli mevcut değilken, insan tohumuna da gerek kalmadan, Hz ![]() ![]() 2- İnsan neslinin bekası için ana rahminde yerleşen spermin, yani beyaz kanın yaratılmasını beyan etmekte, neslin devamını kanunlaştırmakta, kudretinin tasarrufunu nazara vermektedir ![]() 3- İnsan mahiyetini, nutfeden alâkaya, yani spermden kan pıhtısına dönüştürüldüğünü, ifade ile değişmedeki yükselme ve terbiyeyi nazara vermektedir ![]() 4- Sonra, o mahiyetin alâkadan mudgaya, yani kan pıhtısı hâlinden bir çiğnemlik et parçası hâline dönüştürüldüğünü ifâde buyurmaktadır ![]() 5- Daha sonra, onun, beden çatısını teşkil edecek temel direk ve sütunlarının yaratılışını akla göstermektedir ![]() ![]() 6- Bu merhaleden sonra, o kemiklere et giydirildiğini buyurarak, tasarrufundaki güzellik ve hikmeti vicdan ve akıllara havale etmektedir ![]() 7- "Sonra onu, bambaşka bir halk ve icat ile inşâ eyledik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 8- Sonra, onun iradesiyle ölümü tadacağımızı, 9- Sonra da, muhakkak kıyamet gününde diriltileceğimizi buyurmaktadır ![]() Âyetlerde geçen dokuz merhale gösteriyor ki, insan hayatının hiçbir safhası, hiçbir anı Allah (C ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tenasüh Hurafesi İnsanın İrâdesine Zıttır: Ruhun, bir insan bedeninden herhangi bir hayvan bedenine oradan da başka bedenlere geçmesini bir fikir olarak ele alırsak, bu hususta iki ihtimal karşımıza çıkar: Tenasüh, ya Cenâb-ı Hakk'ın emir ve irâdesi ile yapılmakta veyahut ruhun, kendi tercih ve iradesiyle olmaktadır ![]() ![]() İkinci ihtimale, yani, ruhun bir bedenden diğerine, kendi tercih ve iradesiyle göçtüğüne gelince, burada da iki yol söz konusudur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ruhun irâdesi kendi elindedir" demek, ruhun tercih sahibi olduğunu kabul etmek demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kabul edelim ki, ruh, kendi iradesiyle hayvanlara göç ediyor ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ruh, ister içeride, ister dışarıda beklesin, bu noktada şu muhaller ortaya çıkar: Ruh ile döl yatağında toplanan erkek ve dişi genler, rahim, cinsel organlar, onları döllendiren şehvet, şehvetin dayandığı enerji, enerjinin elde edildiği vücut, vücudu besleyen gıda maddeleri arasında, kısacası bunlarla kâinat arasında bir anlaşma yapıldığını kabul etmek gerekir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilinen bir hakikattir ki, cesedin döl yatağında büyüyüp gelişmesi, büyüme kanununa bağlıdır ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı döl yatağına birden fazla ruh tâlip olunca, anlaşmazlıklarını kur'a ile mi, kavga ile mi, yoksa ikna ile mi hallediyorlar? Hem ruh, ne diye bir hayvan cesedine girsin? Buraya kadar ifade ettiklerimizden anlaşılmıştır ki, tenasüh hurafesi, mantık ve muhakeme, hikmet ve hakikat, hak ve hukuk, akıl ve vicdan açısından bâtıldır, hurafedir, safsatadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şimdi düşünelim: Acaba, bu iddiadan daha hurafe ve bâtıl ne vardır! Böyle bir iddia gericiliğin, yobazlığın, cehalet ve ön yargılılığın en katmerlisi değil de nedir? Tenasüh, Ruh-Beden İlişkisine de Ters Düşer: Tenâsühçülere şöyle bir soru soralım: Her hane, içinde oturanın, boyuna posuna, endamına, kıymetine göre düzenlenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|