Prof. Dr. Sinsi
|
Lemurya Dünya Temel İrkları Ve Lemurya Kalıntıları
Lemurya Dünya Temel Irkları ve
Lemurya Kalıntıları

Okült tradisyonlar genel olarak ilk dünya ırklarının, bizlerin şimdiki katı fizik halimize benzemeyen suptil bedenlere ve çok değişik ve yüksek melekelere sahip olduklarını anlatmaktadırlar Sirius Miyonu?nun daha sonra sizlere vereceği Göksel Tebligatlar içinde, gayet ayrıntılı ve orijinal olarak anlatılan bu konuların iyice anlaşılabilmeleri, bu temel ırklar hakkında olabilecek tüm bilgileri iyice incelemek ve göz önüne almakla mümkün olabilecektir
Beşer varlığı, daha doğrusu taratılmış varlık, öylesine çok ve çeşitli vibrasyonel boyutların içlerine yerleştirilmişlerdir ki, her bir ilgili enerji mekânının varlıkta tezahürleri, özel halleriyle varlığın çeşitli enerji katlarında belirmektedirler Bir varlık kozmik bir sürece bağlı olarak yeni bir evrim mekânına dâhil olurken, o mekânın en ince boyutlarından en kaba boyutlarının içlerine kendi varlık yapılarını dâhil etmeye ve sondalamaya başlar Lemurya temel ırkları da işte bu esasla dünya evrim mekânına böylesine suptil enerjetik düzeylerden(yani boyutlardan) dâhil olmuşlar ve giderek şimdiki katı bedenli hallere ulaşıncaya değin çeşitli safhalar geçirmişlerdir
Dünya insanlığının bu ilk enerjetik atalarına ait bu bilgiler çok dikkatle incelenmelidir

Lemurya?nın İlk Dönemleri ve Atlantis?in Oluşumu
Lemurya önceleri devasa bir kara kütlesi halinde bugün üzerinde Pasifik ve Hint Okyanusunun bulunduğu yerleri kaplıyor, Madagaskar?ın yanından ilerleyerek, bir at nalı gibi bugün Afrika?nın güney ucu olan yerin çevresinde kıvrılıyor; Atlantik Okyanusunun üzerinden kuzeye dönerek bugünkü Norveç?e kadar uzanıyordu Dahası bugün Amerika kıtaları olan yerlerin bazı kısımları ile birlikte Avustralya?yı da içine alıyordu Kıtanın Atlantik Okyanusunda uzanan bölümleri bir sonraki devrede ortaya çıkacak olan Atlantis kıtasının ana hatlarını oluşturacaktı Lemurya parçalanıp da jeolojik afetler sonucunda batarken aynı afetler, kıtanın Atlantik?te uzanan kısımlarına yeni kara parçaları ile eski adaları ekleyerek Atlantis? meydana getirdiler
 İlk Irkların Gelişimi ve Lemuryanın İskân EdilişiOkült kaynaklara göre Lemuryalılar, gezegenimizin ?üçüncü temel Irkı?nı oluşturuyorlardı Birinci temel ırk bugünkü Kuzey Kutbu yakınlarında yaşamıştı Bunlar 200 000 000 yıl kadar önce dünyaya gelmiş olan ve doğu Tradisyonunda ?Dhyani? ya da ?Dhyan Chohanlar? diye anılan Uzaylılar tarafından ?yaratılmışlardı? Ezoterik kayıtlar bu ilk ırkı, biçimi ve zihni olmayan fantomlar olarak tarif eder Bir hayaller ya da gölgeler ırkı anlamına gelen ?Chhaya Irkı? adıyla anılırlar
İlk ırka fantomlar denilmesinin nedeni bu varlıkların sadece, dünyanın fiziki maddesindeki katılık ve yoğunluktan uzak enerji bedenlerinden oluşmalarıydı Bu fantomlar yalnız zihinden değil, cinsiyetten de yoksundular ?tomurcuklanmak? yöntemiyle ürüyorlardı Giderek birinci ırkın oğulları kendilerini üreten enerji bedenlilere nazaran daha bir katılaşmaya ve yoğunlaşmaya başladılar Bu tedrici katılaşmanın iyice belirlenmesiyle birlikte birinci ırkta ikinci ırka dönüştü
Ünlü okült öğretici Madam Blavatsky, artık oldukça katılaşmış olan bu varlıkları, ?heterogen, dev gibi, yarı-insan canavar-fiziki doğanın insan bedenleri yapmak üzere ilk atılımları? diye nitelendirmektedir Bu ırk da o zamanlar ılıman bir iklime ve zengin bir bitki örtüsüne sahip olan Kuzey ülkelerinde yaşıyordu Katılaşma ile birlikte ?tomurcuklanma? yönteminin değişmesine karşın üreme hala daha cinsel değil de kişilerin bir tür, kendiliğinden ?yumurtlaması? şeklinde oluyordu
İkinci ırktan üçüncü ırka dönüşme olgusunu belirleyen en bariz özellik, yeni nesillerde dişi ve erkek prensiplerin ortaya çıkmaya başlamasıdır Önceleri eşcinsel anlamda her iki prensibi de içeren bu varlıklarda, eşcinsel dengenin giderek bozulmasıyla birlikte iki prensipten biri daha ağır basmaya başladı En sonunda, bu oluşum öyle bir safhaya ulaştı ki iki farklı cins kesinlikle ayrıldı Artık üçüncü ırk cinsel üretimle çoğalıyor ve bir yandan da katılaşmaya devam ediyordu
Cinsiyetin farklılaşması ve cinsel üretimin başlamasından sonra evrimi ile ilgili en önemli bir elemeden geçen bu ırkın evrimleşme liyakati edinen mensuplarında giderek şuur ve zihni faaliyet gelişti
Böylece üçüncü ırkın yer aldığı devreyi simgeleyen Lemurya kıtasında, cinslerin ayrılması ve dev yapılı, yoğunluğu düşük bedenlerin bugünküne benzer bir katılığa ulaşması sonucunda Lemuryalılar, gruplar halinde taştan ve lavdan yapılma ilk kentlerini inşa ettiler
İlk inşaat faaliyetleri Lemuryanın bugün üzerinde Madagaskar buluna bölgesinde ortaya çıktı Sanat ve bilim giderek gelişti Binalardaki gelişme bu ırkın değiştiğine dair gözle görülür bir işaret oluyordu Kentlerle birlikte uygarlık da yayıldı
Ezoterik bilgilere göre Lemeurya, Eosen?in başlangıcından 700 000 yıl, yani günümüzden 52 000 000 yıl kadar önce yok oldu Bu durum göz önünde tutulursa, günümüzde Lemurya uygarlığının herhangi bir izine rastlamak bayağı şaşırtıcı olacaktır Şaşırtıcı olsa da olmasa da elimizde, böyle bir izin kalmış olabileceğine dair ipuçları vardır: Paskalya adalarında, Şili?de, Peru?da ve Bolivya?daki gibi
Bir zamanlar lemuryanın bir bölümünü oluşturan ve akla ilk gelen paskalya adaları örneğinin dışında Şili?deki El Enladrillado platosu bize, bir zamanlar dünya üzerinde Lemurya uygarlığının bulunduğunu hatırlatmaktadır Deniz seviyesinden 420m Kadar yukarıda yer alan bu platoya bugün ancak at sırtında çıkılabilir Burada, 230?dan fazla, 3,5ile 5m yüksekliğinde, 6m ile9m Uzunluğunda ve her biri tonlarca ağırlıkta olan, işlenmiş taşlar bulunmuştur 960?ların sonlarında ise arkeologlar aynı yerde, bir yanında yüz figürleri oyulmuş bulunan devasa bir taşa rastladırlar
El Enladrillado?yu inşa edenlerin yüksek bir uygarlık düzeyine sahip bulunduklarına dair önemi bir kanıt vardır: taşlardan üçü, kuzey-güney eksenini ve ufuktaki, gün-tün eşitliği zamanına ait(equinoctial) gün doğumunu belirleyen bir doğrultuda dizilmişleridir El Enladrillado?nun esrarı aklımıza Peru?da, Lima?nın kuzeyinde yer alan Marcahuasi platosunu getirmektedir Okültistlere göre bu platonun esrarı da kayıp Lemurya?da yatmaktadır Prehistorycı Daniel Ruzo 1952 yılında Marcahuasi platosunda üzerilerinde insan ve hayvan baları oyulmuş bazı ilginç kayalar keşfetti Başlardan on dört kadarı değişik ırklardan insanları temsil diyordu
Bu oymalar zamanın etkisiyle ciddi bir şekilde yıpranmalarına karşın hala daha acayip özelliklerini gözler önüne sermekte ve sadece yılın belirli günlerinde ve o günlerinde belirli saatlerinde fark edilir hale gelmektedirler Üstelik bu anlarda dahi belirli bir açıdan izlenmeleri gerekir Hatta bazılarına bakarken yapılacak bir görüş açısı değişikliği algılanan yüz şeklini bir başkasına dönüştürmekte, örneğin genç bir adamın yüzü yerini ihtiyarlamış bir yüze bırakmaktadır
Daniel Ruzo bu kalıntıların sahiplerine ?Masma? uygarlığı adını vermekte, bu uygarlığın çok eski zamanlarda yer aldığına ve hatta devrelerden oluşabileceğine inandığını söylemektedir
 Thauanako Bilmecesi ve NitelikleriTüm bu ipuçlarının en esrarlı belki de Bolivyada deniz seviyesinden 3600m Yularda, Titicaca Gölünün güney kıyısında yer alan Tiahuanako kalıntılarıdır Okültistler bu kalıntıların Lemuryaya ait olduğunu ileri sürmektedirler
Değişik zamanlarda inşa edilmiş iki kattan meydana gelen Tiahuanako?da daha tam anlamıyla bir kazı yapılmış değildir Kalıntılarda gözlemlenen inşaat işçiliği, neredeyse piramitlerinki ile yarışacak bir mükemmelliktedir Kesme taşlar son derece hassas bir şekilde işlenmiş, yüzeyler hiçbir keski izi bırakmamacasına dümdüz cilalanmış, hatlar birbirine paralel, açılar kusursuz, köşeler keskin yapılmış ve ölçüler kılı kırk yaran bir titizlikle alınmıştır Ağırlığı 100 tona ulaşan taş blokların nasıl taşındığı ve yerlerine konduğu henüz meçhuldür
Tiahuanako, İnka güneş-krallarının Güney Amerika?nın bu bölgesinde hüküm sürdükleri devirde bile eski bir kalıntı olarak saygı görürdü Bu günkü yerliler ise buranın büyük bir afetten öncesine rastlayan, çok uzak bir çağda inşa edilmiş olduğunu anlatır
Tiahuanako mimarlığının kendine özgü bazı ilginç yanları vardır Örneğin tüm girişler, tek bir taş bloğun kesilmesiyle yekpare olarak yapılmıştır Bunlardan biri, ünlü ?güneş kapısı? 10 ton ağırlığındadır Masif taş bloklarının bir araya getirilmesinde harç kullanılmamıştır Bu blokları çok ince bir lamba-zıvana geçme yöntemi uygulayarak bugün bizim elimizdeki modern araçlarla dahi ulaşmakta güçlük çekeceğimiz bir hassasiyetle birleştirmişlerdir
Kalıntılar arasında rastlanan figürler ile Paskalya adalarındaki heykellerin stili arasında da bir benzerlik mevcuttur Okültüstlerin, her ikisini de aynı kültürün yaratığını ileri sürmelerine rağmen henüz bu benzerlikler yeterli derecede incelenememiştir
?Güneş Kapısı?nın üzerinde oyulmuş olan bir takvim ise Sovyet bilim Adamlarından A Kazantsev?in de belirttiği gibi dünya yılını değil de Venüs yılını göstermektedir
Eğer, Tiahuanako gerçekten lemuryalılar tarafından yapılmış ise, bu işte kendilerine yardım edenler olmuştur Madam Blavatsky?e göre bu yardımcılar ?İlahi Öğretmenlerdi? Belki de söz konusu varlıklar, dünyanın ? birinci temel ırkını? yaratan ?Chohanlardır? Enerji halinde bir Chuhan ile fizik bedenli bir insan arasında oluşabilecek herhangi bir temas, insanlık için yararlı bir bilgi (okültistlere göre bilgelik) edimine yol açabilirdi
Yüksek Boyutlara Bakış Aracı Olan Üçüncü GözBu tür bir temasın mekanizması, Lemurya zamanında mevcut olduğu iddia edilen ?üçüncü göz? ile ilişkili olmalıdır Cinsiyetin farklılaşmasından önceki bir dönemde yaşayan varlıkların başlarının arkasında üçüncü bir göz vardı Bu göz görmek duyusunun da ötesinde çok önemli bir işlev görüyordu Yapısının özelliğinden dolayı bizim normal duyularımızın ötesindeki boyutları algılayabilen bu uzuv belki de bugün bizim ?psi melekeleri? adlandırdıklarımızla doğrudan ilgiliydi İlk ırkları Chohanlar ile temaslarını sağlayan da bu uzuvdu Üçüncü göz Chohanların işlev gördüğü boyutta enerjetik faaliyeti görebiliyordu
Cinslerin ayrılması ve ırkların giderek fiziki maddenin yoğunluğuna daha bir gömülmeleri sonucunda üçüncü göz de yavaş yavaş etkinliğini yitirmeye başladı Yapısı ve konumu değişmeye yüz tuttu İyice başın içine çekilerek sonunda görünmez oldu Bir süre için yapay bir şekilde uyarılarak kullanıldı Bu yöntem de giderek zorlaştığından üçüncü göz artık iyice dumura uğradı Bu bile bazı kültürlerde özellikle Tibet?te üçüncü gözü uyarıcı ameliyatların uygulandığına dair söylentiler vardır
Madam Blavatsky?e göre, beynimizin derinliklerine gömülü olan ?kozalaksı bez?)pineal gland) bu üçüncü gözden artakalmıştır Bu ufacık bez ?melatonin? adında, cinsel bezlerin (gonad) faaliyetini sınırlayan bir hormon salmaktadır Bu hormon ise ?serotonin? denilen kimyasal bir madde üzerinde oluşan enzim reaksiyonu tarafından üretilir Selotonin de kozalaksı bez tarafından üretilmekte ve cinsel gelişmeyi sınırlayarak zihni faaliyeti arttırmaktadır Sanki bu evrimleşmek için gerekli olan kimyasal bir maddedir
 Lemurya Uygarlığı ve Şimdiki Uygarlık Karşılaştırımı
Lemurya kıtası önceleri Norveç civarı kuzey ucundan parçalanmaya başladı Parçalanmanın nedeni volkanik faaliyetti Lemuryanın büyük bir kısmı tabi afetler sonucunda batarken kıtanın tümünün ortadan kaybolması çok uzun bir zaman aldı Ancak Eosen başlarında, yaklaşık 50 000 000 yıl önce arık Lemurya diye bir kara parçası kalmamıştı
Eğer ezoterik öğretileri inceleyecek olursak göreceğiz ki Lemurya kültürünün en üzerinde durulmaya değer özelliği, dünya insanlığının fizik madde ötesi enerjetik- eterik kökenini bilmeleri ve tarihlerinin bir devresinde dünya-dışı bir ırk olan Uzaylı muktedirler Chohanlar?dan haberdar olmalarıydı Bu hususlar Lemuryalıların kültürel yapılarının bizimkinden çok farklı bir temele oturmasını sağlamıştır
Böylesine bir kültürde spritüel gerçekler, en azından şimdi bizim ülke ekonomisi açısından üzerine eğildiğimiz sorunlar kadar belirgin olur ve önem kazanır Eğer bugün maddi başarıyı kendisine hedef edinen kahramanlar yaratabiliyorsak Lemuryanın da o günlerde, bilgeliğin doruğuna varmış gerçek spritüel kahramanları yaratmış olması çok doğaldır
|