|  | Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam Öyküsü |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam ÖyküsüBilinç, Bilinçdışı, zihin ve en önemlisi hipnoz hakkında paylaşımlarda bulunurken, dünyanın en önde gelen hipnoz uygulayıcısı, teorisyeni ve öğretmeni olarak bilinen, modern medikal hipnozun babası olarak anılan tek isim olan ve Amerikalıların "bay hipnoz" diye anığı Dr  Milton H  Erickson’dan bahsetmemek olmaz… Dr  Erickson 'un en sıra dışı özelliklerini söyleyerek iyi bir başlangıç yapabiliriz  1  Bulunduğu her türlü ortamdaki kişilere konuşmalarıyla hipnoz uygulayabilirdi  2  Toplu halde gözler açık vaziyette hipnoz yapabilir ve telkin verebilirdi  3  Yukarıdaki özelliklerinden dolayı birçok insan Erickson tarafından hipnoza alındığını yıllar sonra tesadüfen öğrendi  Erickson çocuk felci geçirmiş, uzun yıllar boyunca yataktan kalkamamıştı  Ancak bu olumsuz durumu en iyi şekilde kendi yararına kullanmayı bildi  Hastalığı süresince sadece gözlerini hareket ettirebildi  Bu durumda yaşamdan zevk almanın yollarını düşünmeye başladı  Yapılabildiği ona zevk veren tek şey, yeni şeyler keşfetmek için insanları gözlemlemekti  Kız kardeşlerini gözlemlemeye başladı  Kız kardeşinden öğrendiği ilk şey birinin, "Evet" dediğinde, bunun hayır demek anlamına gelebildiğiydi    Aynı şekilde kardeşleri "Hayır" dediklerinde bunun anlamı “Evet” olabiliyordu  Erickson bu şekilde yıllarca insanları gözlemleyerek gözlemin gücünü keşfetti  Sözsüz iletişim ve beden dili konusunda keşifler yapmaya başladı  Öğrenme süreçlerinde bilinçaltının gücünü keşfetti  Yokuş inerken yer çekiminin aşağı doğru uyguladığı kuvvet gibi insanların öğrenmesi sırasında da bilinçaltının da etken bir kuvvet olduğunu savundu  En küçük kardeşini emekleme aşamasından yürümeyi öğrenme aşamasına kadar gözlemledi  Yürümeyi öğrenmek için çocuk bilinçli hiçbir caba sarf etmiyordu  Yürümeyi öğrendikten sonra da yürümeye özen göstermek için bilinçli bir çaba göstermiyordu  Yürümeyi nasıl öğrendiğimizi hatırlıyor muyuz? Hayır değil mi? Ama yürüyoruz? Buna göre her şey başlangıçta bilinç düzeyinde öğrenilebilse de sonradan öğrenilen her şey " farkında olmadan bilinçaltına inmektedir  Erickson, kız kardeşinin yürümeyi öğrenme hikâyesini çok ayrıntılı şekilde terapinin başında bazı hastalarına anlatırdı  Bir bebeğin yürümeyi öğrenmesini hastasına anlatarak danışanına aşağıdaki endirekt telkinleri vermiş olurdu  1  Öğrenmenin aslında ne kadar basit olduğu  2  Danışanın bilinçaltı problemlerinin ve başarısızlıklarının başlangıç zamanlarına, zihinsel küçük bir seyahat yapalım  3  Öğrenme bazen zor olsa da, azmedilirse her şeyi öğrenilebilir  4  İnsanların farkında olmadıkları güçleri vardır  AYAKLAR HAREKET EDİN Erickson, ilk felci 17 yaşında geçirdi  Yatağa düştüğünde doktorların annesine sabaha çıkamayacağı sözünü duyduğunda içi öfkeyle dolmuş, annesinden dışarının manzarasını engelleyen pencerenin önündeki büyük dolabı yana çekmesini istemişti  Sabahı göremeyecekse, günbatımını mutlaka görmeliydi  Böylece hem annesine yaşama arzusunu ilan edip ümit vermiş, hem de bu kısa vadeli hedefe odaklanarak kendini bekleyen ölüm tehdidine karşı korkusunu bastırmıştı  Gün batımının ancak yarısını seyredebilen Erickson, üç günlük bir koma halinden tamamen felçli olarak çıktı  Bu halde geçirdiği uzun zaman boyunca, insanların kelimeleri nasıl kullandığını, jest ve mimiklerin iletişimdeki rolünü gözlemleriyle anlayacaktır  Ona en çok acı veren şey yalnız kalmaktır  Dışarıyı göremeden sandalyesinde yalnız oturduğu bir gün, aralık pencereden gelen oyun sesleri, aklını çeldi  Büyük bir istekle pencereden bakmayı, diğerlerinin arasına katılmayı istedi  Tam o anda sandalyesinin hafifçe kıpırdadığını fark etti  Büyük bir heyecanla kendisine emirler yağdırmaya başladı: "Ayaklar hareket edin! Sandalyeyi sallayın!" Ancak bir şey değişmedi  Neden sonra yorulup bundan vazgeçti  Sonraki denemesinde yine gündüz düşlerine kapıldığı anda, sandalyeyi hareket ettirebildi  Erickson'un "endirekt telkin"yöntemini keşfi böyle oldu  Öneriyi bilinç değil, bilinçaltı deşifre etmekte, böylece uyarılan hayal gücü vücuda, bilincin verebileceğinden daha güçlü bir şekilde telkin vermekteydi  Bu olayı takip eden iki yıl süresince Erickson, kendine yürümeyi öğretti ve bunu o günlerde emekleyen kız kardeşini izleyerek yaptı  Erickson çocuk felci hastalığına “ insan davranışı konusundaki en iyi öğretmenim” derdi ( Zeig, 1980 a)  SÖZLÜKLERİ EZBERLİYORDU O diğer çocuklardan farklı bir çocuk olarak biliniyordu  Derslerinde çok başarılıydı  İçinde doymak bilmez bir okuma isteği vardı  Ama okuyacak kitap bulamadığı için sözlükleri tekrar tekrar okuyordu  Böylece kendini de eğlendiriyordu  Çocukken sözlükleri ezberlemesinden dolayı “bay sözlük” olarak anıldı  ”16 yaşlarında bir dergide gençliğin sorunları hakkında yazdığı bir makalesi yayınlandı  KANO GEZİSİ Kısmen iyileştiğinde tamamen iyileşmesini sağlamak amacıyla bir seyahate çıkmayı planlamıştı  Wisconsin ırmağı boyunca kano ile gezmeyi ve kamp yapmayı düşünüyordu  Ancak beraber yola çıkmayı düşündüğü arkadaşı son anda geziden vazgeçti  Erickson seyahati yalnız yapacağını ailesine söylemeden, cebinde sadece 5 dolarla, yola koyuldu  Kanoya kadar yardım alarak yürüdü  Bu gezinin amacı kaslarını güçlendirmek ve hastalığını yenmekti  Bu geziyi yalnız bile olsa başaracağından emindi  Altı hafta sonra eve cebinde beş dolarla ve kasları güçlenmiş olarak dönmüştü  Bu seyahat sonunda yürümeyi yeniden öğrenmişti  Yürümeyi öğrenmesi gerekiyordu çünkü üniversiteye gitmek istiyordu  Bu gezi sayesinde kaslarını güçlendirmişti  Kano gezisi sırasında karşılaştığı balıkçılara hikâyeler anlatmış, ödül olarak da onlardan akşam yemeği kazanmıştı  Sonrasında ne zaman acıksa balıkçıların yanına gitmiş, onlara hikâyeler anlatarak altı hafta boyunca karnını böyle doyurmuştu  O anda hikâyelerin insanları çok etkilediğini keşfetti  Sonraki yıllarda insanları etkileme de ve terapide hikâye öğesini sıkça kullandı  Erickson’un hipnoza olan ilgisi psikoloji bölümünde öğrenci iken Clark L  Hull‘un bir hipnoz demonstrasyonu sırasında başladı  Erickson Hull‘dan oldukça etkilenmişti  Hemen o yaz tatilinde birkaç yüz kişiyi hipnoz uygulayarak bu tekniği kullanmaya başladı  İNEK AHIRA GİRMEYİNCE Erickson'un çocukluğu bir çiftlik evinde geçmişti  Bir gün babasının, inekleri ahıra sokmak için büyük bir uğraş verdiğini gördü  Babası, boynuna bağlı ipten çekerek tüm gücü ile hayvanı ahıra çekmeye çalışıyor ama başarılı olmuyordu  Ailenin diğer fertleri babalarına yardım için ipe asılıyor yine bir yararı olmuyordu  Küçük Erickson fark ettirmeden hayvanın arkasına geçerek kuyruğundan tuttu ve onu ahırdan uzaklaştırmak için var gücüyle çekti  İnek panik içinde Erickson'u da arkasından sürükleyerek ahıra girdi (CP,p  412)  BUZLARIN ÜZERİNDE YÜRÜMEK Erickson bir gün işe giderken yolda bir ayağını kaybetmiş bir gazi ile karşılaşır  Adam buz tutmuş yolda, düşmeden yürüyüp yürüyemeyeceğini düşünerek adımlarını tereddütle atmaktadır  Adama biraz beklerse buzların üzerinde düşmeden nasıl rahatlıkla yürünebileceğini göstereceğini söyleyerek buzlu yoldan yürüyerek yolun karşısına geçer  Şaşıran adam bunu nasıl yaptığını sorar  ”Gözlerinizi kapatırsanız size de buzların üzerinde yürümesini öğretebilirim" der  Gözlerini kapattıktan sonra etrafında daire çizerek dönmesini, biraz ileri-geri sağa ve sola yürümesini ister  Adamın kafasının karıştığını fark edince de dosdoğru yürümesini ister  Adam gözlerini açtığında buzlu, kaygan yolun arkasında kaldığını görür  Adamın “Buraya nasıl geçtim?” sorusuna Erickson,”Gördüğünüz gibi normal yolda yürüyormuş gibi karşıya geçtiniz  Çünkü buz üzerinde yürümeye hazırlandığınızda, kaslarınız düşmeye doğru sizi hazırlar  Bu bir " zihinsel settir  " Bu zihinsel setten dolayı insanlar düşerler  Oysa insanlar ayaklarını kaygan olmayan normal bir yere basar gibi düşünerek yürürlerse düşmezler" der  TUZU BANA UZATIR MISINIZ ? Erickson yemek yerken, tuz gerektiğinde bunu kimseye söylemeden de onların bile farkına varamayacağı şekilde tuzu birilerinin elinden almayı başarırdı  Sofrada bulunanlardan biri ne olduğunu anlamadan ve bunu niye yaptığını anlamadan birden bire kendini Erickson’a tuzu uzatırken bulurdu  O, büyük bir ustalıkla konuşmalarının içine "tuzu bana uzatır mısın" telkinini gizlice yerleştirirdi  Bu gizli telkini, tuzu uzatan kişinin bilinçaltı algılamaktadır  | 
|   | 
|  | 
|  | Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam Öyküsü |  | 
|  08-20-2012 | #2 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam ÖyküsüDANIŞANLARI İLE İLİŞKİLERİ Erickson hastaları ile evinde ilgilenirdi  Danışanları için hazırladığı bekleme salonu, aynı zamanda evin oturma odasıydı  Gelen hastalar terapistin aile yaşantısını da gözlemlerdi  Sekiz çocuğu hastalarla yeterince ilgileniyordu  Yani evde sekiz tane asistanı vardı  Psikoterapi konusundaki dünya çapındaki ününe rağmen mütevazı bir seans odası bulunmaktaydı  Ev ortamının psikoterapi için daha uygun ve sıcak olduğunu düşünüyordu  O’na Göre ofisler ev ortamına göre insanlara daha soğuk gelmekte daha ticari bir görüntü vermekteydi  Yaşamının son dönemlerinde 1 saatlik seans ücreti 40 dolardı  Öğrencilerine seans ücretini seansın sonunda almalarını önerirdi  Ona göre bilimsel bilgi satılamaz paylaşılırdı  Terapi için ödeyecek parası olmayan hastaları da kabul eder, onlara rahatlıkla yapabilecekleri örneğin bahçenin bakımını yapmak gibi işler verirdi  Hasta bahçe işlerine yardımcı olurken sekiz çocuğunu da yardıma gönderirdi  Böylece hem hastasına hem de çocuklarına bir terapi ortamı sağlar, ayrıca fiziksel özründen dolayı yapmakta zorlanabileceği işleri de halledilmiş olurdu  Erickson her zaman danışanları ile samimi idi  Onlarla sık sık akşam yemeğine giderdi  Kendisi gidemediği durumlarda kızı Betty danışanlara eşlik ederdi  Danışanları ile markete gider, onlarla yaz aylarında bahçede çimlerin üzerinde uyurdu  Arizona'daki evinin arkasındaki Squaw tepesine danışanları ile tırmanırdı  Onun bu davranışı her zaman aklımdadır ve gerektiğinde ben de seanslarımda bu yaklaşımı kullanırım  Bir gün 18 yaşlarında ve terapi için verecek parası olmayan genç bir kız gelmişti  Seanstan sonra  Bana borçlu kalmak istemediğini söylediğinde genç kızın el işleriyle uğraştığını hatırladım ve ondan eşim için oya yapmasını istedim  Böylece bana borçlu kalacağını düşünmeyecek minnet duygusu altında ezilmeyecekti  Eşim de oyayı çok sever ama yapmasını bilmez  Biri oya hediye etse çok sevinir  Böylece hem eşimi hem de genç kızı memnun etmiş oldum  PARDON SAATİNİZ KAÇ? Erickson ile ilgili her zaman anlatılan ve herkesin bildiği bir olay vardır  Yolda giderken kazayla çarptığı kişiye aniden "Pardon saatiniz kaç?" diye sorar  Adam saati söylemeye vakit bulamadan başka bir soru daha sorar: "Bu gün günlerden ne?" sonra adama "Oturup bir şeyler içelim mi?" der  Adam oturduktan biraz sonra irkilerek kalkar ve "Yahu benim burada ne işim var? demeye başlar  Adam hipnotize olmuş çarpma olayını da çoktan unutmuştur  1950’li yılların öncesinde Erickson hipnozun "özel bir durum" olduğunu söylemektedir  Hipnoz hali günlük yaşantımızda sürekli kendiliğinden biz farkında olmadan bile meydana geldiği için yukarıdaki örnekte olduğu gibi "doğal ve özel bir durum" idi  Ancak klinikte kullanılmaya elverişli hipnoz, ayaküstü daha nadir meydana gelmektedir  Bu tür hipnoz bir dakika sürebileceği gibi saatlerce de sürebilmektedir  ERİCKSON'UN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ Erickson'un en önemli takipçileri ve bir anlamda dava arkadaşları Psikolog Jeffrey Zeig, Psikolog Ernest Rossi, Robert Pearson ve Kay Thompson’dır  Erickson’un ve Ernest Rossi’nin birlikte kaleme aldıkları kitapların ve daha bir çok kitabın Amerika’da şu anda yok sattığını hatırlatmak gerekir  Tartışmasız Ericksonian yaklaşım dünyada hipnoterapi ve psikoterapinin son parlayın yıldızıdır  Dr  Erickson Amerika’da "great" (fevkalade) hipnoterapist olarak anılan tek isim olmuştur  Erickson yaygın olarak dünyanın en önde gelen hipnoz uygulayıcısı teorisyeni ve öğretmeni olarak bilinir  Modern medikal hipnozun babası olarak anılan tek isimdir  Amerikalılar onu "Bay hipnoz" (Mr  Hypnosis) olarak tanıdı (Secter, 1982)  Hipnozun saygı duyulan klinik bir araç haline gelmesinde en önemli katkılarda bulunmuştur  Yalnızca Phonix’teki ofisinde 30  000 civarında hasta ile çalıştığı tahmin edilmektedir  Kendisi hakkında sadece Amerika’da 100 den fazla kitap yazılmıştır  Dünya çapında adını taşıyan 50 adet enstitü bulunmaktadır  Aynı anda hem psikoloji okurken hem de tıp fakültesini bitirdi  Bu sayede hem American Psychological Association (Bizdeki Psikologlar Derneği’nin karşılığı) hem de American Psychiatric Association (Amerikan Psikiyatri Derneği) üyesi olabildi  Yani hem psikiyatrist hem psikolog olan nadir bulunan özellikleri sahip bir bilim adamıydı  Günümüzde Ericksonian hipnoz konusunda dünyada her ay en az bir kitap yayınlanmaktadır  Erickson 150 Makale ve 6 kitap yayınlamıştır  Türkiye'de ise konu hakkında ki en geniş ve ilk Türkçe kaynak şu anda okuduğunuz sayfalardır  İşte size dünya ve Türkiye'nin karşılaştırması  Ondan önce hipnotistler hipnozun "Hipnotistin otoritesini kabul eden pasif durumdaki danışanın telkin alma kabiliyetini arttırarak ona telkinler yağdırmak “olduğunu düşünüyorlardı  Onun metodu ise içsel kaynakları (inner resources) öne çıkararak terapide kullanmaktı (Hammond, 1984)  Erickson psikoterapi ve hipnozun bu içsel kaynakların yeniden organize edilerek daha iyi kullanılması gerektiğini savunmuştur (Zeig, 1985 s  6)  Erickson, hipnozu danışanın problemini çözmede danışanla işbirliğini sağlamak amacı ile kullanmıştır  Erickson Jay Haley'in (1973) Sıradışı Terapi isimli kitabının basılmasından sonra kısa dönem stratejik psikoterapinin babası olarak anılmıştır (Zeig, 1985 s  5)  Öğrencisi ve yakın arkadaşı olan Haley (1980) terapinin çözüm değil, problem olduğunu savunmaktadır  Problem danışanların terapide olmasıdır  Çözüm danışanların bir an önce terapiden yararlanmalarını sağlamaktır  Erickson, meslektaşının bu görüşünü benimsemektedir  O, hipnoz, öğretme, psikoterapi arasındaki sınırları bulanıklaştırmıştır  Çünkü o öğretirken aynı zamanda hipnoz yapmaktadır  Erickson'un konferanslarının bant kayıtlarını inceleyen Zeig, onun konuşmalarının hipnoz yapıcı özelliğini (zamana yayılmış hipnotik indüksiyon içerdiğini) fark etmiştir  Bu durumu Zeig Erickson’a söylediğinde o, "İzleyicileri motive ediyordum" cevabını vermiştir (Zeig, 1985 s  6)  1980 yılındaki uluslararası Ericksonian hipnoz ve psikoterapi kongresine 2000’in üzerinde psikoterapist katılmıştır  Psikoterapi tarihinde bu sayı bir rekordur  Erickson’un paradox, metaforlardan yararlanma ve semptomu önerme gibi tekniklerini psikoterapistler artık yaygın olarak kullanmaktadır  Semptom değiştirme tekniğini de ilk defa Milton Erickson kullanmıştır  Erickson kendisini bir hareket veya kültün lideri olarak tanıtmamıştır  Psikoterapi ekolü kurmak gibi bir niyeti olmadığı gibi aksine psikoterapistlere özgün olmayı telkin ederdi (Zeig,1985)  Erickson’un en küçük kızı olan Dr  Kristina Erickson babasının yaklaşımını “That which Works ( İşe yarayan ne varsa)” olarak tanımlamıştır  Erickson işe yarayan her şeyi denerdi  Şurası tüm dünyada tartışmasız bir gerçeklik olarak kabul edilmektedir ki, Erickson nadir bulunabilecek en yenilikçi hipnoz ustasıdır  Hipnoterapi ile ilgili bir çok fenomen keşfetmiştir  | 
|   | 
|  | 
|  | Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam Öyküsü |  | 
|  08-20-2012 | #3 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Dr. Milton H. Erickson’Un Yaşam ÖyküsüYAŞAMININ SON DÖNEMLERİ Erickson yaşamının son döneminde sesinin tonunu ayarlayamaz hale gelmişti  Hayatını sinema filmi yapma tekliflerini sağlık sorunları nedeniyle kabul etmedi  Erickson yaşamının son günlerini çizgi filmler izleyerek ve komik kitaplar okuyarak geçirdi  Hastalıkları iyice ilerlemişti ve yataktan kalkamıyordu  Erickson “Beklediğimden çok daha fazla yaşadım zaten” diyerek öldü  Özellikle yaşamının son dönemlerinde sabah kalktığında “Ben hala yaşıyor muyum yahu? Diye yataktan kalkardı  Gerçekten de o bedende o yaşa O’na gelen hastalar kendi problemlerinin o’nunkinden daha büyük olmadığını anlarlardı  O’nun mücadele ettiği hastalıkların listesini öğrenen hastaları umutla dolardı ve otomatik olarak üretici bir hayata yönlenirlerdi  Çünkü hastalar Erickson’un evine gittiklerinden Erickson’un yaşamdan maksimum zevki alarak yaşadığını kendi gözleri ile görürlerdi  İlerlemiş yaşına rağmen hayatının son 6 yılında kendisini ziyaret eden terapist guruplarıyla hemen hemen her gün 4-5 seans yaptı  Onlara beden dilini okuma, alışkanlıkların yönünü değiştirme, telkin ve bilinçaltı zihinlerindeki güçleri meydana çıkarmak için insanlara yardım etme metotlarını öğretti  Erickson ‘un bir çok hastalığı olmasına rağmen her zaman “ölmek en son yapacağım iş olacak” derdi  Erickson 1980’ de 79 yaşında son işini de yaptı  Ölümünden sonra cenaze töreni yapılmamasını, cesedinin yakılarak küllerinin Squaw Tepesi’ne savrulmasını istedi  Hipnoterapinin ve psikoterapinin pratiğini ve teoriğini Milton H  Erickson' dan daha fazla etkileyebilen bir kişi bulmak gerçekten zordur  Bir psikiyatrist ve aynı zamanda psikolog olan Profesör Erickson, dünyanın en önde gelen hipnoz uygulayıcısı, teorisyeni ve öğretmeni olarak bilinir  Modern medikal hipnozun babası olarak anılan tek isimdir  Amerikalılar onu "bay hipnoz" olarak tanıdı  Hipnozun saygı duyulan klinik bir araç haline gelmesinde çok önemli katkılarda bulunmuştur  Yalnızca Phonix’teki ofisinde 30  000 civarında hasta ile çalıştığı tahmin edilmektedir  Kendisi hakkında sadece Amerika’da 100 den fazla kitap yazılmıştır  Günümüzde Ericksonian hipnoz ve psikoterapi konusunda dünyada her ay en az bir kitap yayınlanmaktadır  Erickson 6 kitap ve 150 makale yayınlamıştır  Dünya çapında adını taşıyan 50 adet enstitü, yüzlerce dernek ve vakıf bulunmaktadır  Amerikan Klinik Hipnoz Birliği'nin (ASCH) kurucu başkanlığını yapmıştır  1980 yılındaki Uluslararası Ericksonian Hipnoz ve Psikoterapi Kongresi’ne 2000’in üzerinde psikoterapist katılmıştır  Psikoterapi tarihinde bu sayı bir rekordur  O hipnoz, öğretme ve psikoterapi arasındaki sınırları bulanıklaştırmıştır  Çünkü o öğretirken aynı zamanda hipnoz yapmaktadır  Erickson'un konferanslarının bant kayıtlarını inceleyen Zeig, onun konuşmalarının hipnoz yapıcı özelliğini (zamana yayılmış hipnotik indüksiyon içerdiğini) fark etmiştir  Bu durumu Zeig Erickson’a söylediğinde o, "İzleyicileri motive ediyordum" cevabını vermiştir (Zeig, 1985 s  6)  Erickson çok zor hastalarla çalışırken çok başarılı sonuçlar alarak haklı bir ün sahibi olmuştur  Günümüzde tüm dünyanın sahiplendiği ve saygı duyduğu ender bulunur bir bilim insanıdır  | 
|   | 
|  | 
|  |