08-20-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Batı Ve Doğu Ütopyaları Arasındaki Farklar
Doğu’nun ütopyası: bireyin ütopyası
Ütopyanın Doğuda toplumsal bir proje olarak görülmemesini, daha çok birey ekseninde varolmasını yine Doğu’nun kendi içkin kültürüne bağlayabiliriz Bireyin kendini toplumsallıktan koparamadığı bir gelenekte, olsa olsa birey, bu içkinlikten aşkın olana yönelir Bu anlamda Doğu ütopyası kendine hastır Kendi kendine bakan bir dünyanın dışa nasıl baktığını gösterir Doğu’daki ütopyalar Kökenlerine indiğimizde şüphesiz masallarla karşılaşırız Binbir Gece Masalları’ında çizilen her fantastik öykünün çerçevesini bireyin yarı ütopik yarı fantastik özlemleri olarak değerlendirmek mümkündür Doğu toplumunun en belirgin masalı Gilgameş Destanı bu anlamda bir ilk olup, Gilgameş karakteri de birey merkezli Doğu ütopyasının bir arketipi olarak karşımıza çıkar
Bunun dışında İslam filozoflarının Ütopyalarından söz edebiliriz Farabi bu geleneğin dışında tutmak gerekir; çünkü ortaya attığı devlet ideali Platon’un Devlet adlı yapıtının Islam çerçevesinde yeniden sunulmasıdır Esas değinmek istediğim lbn Sina’nın ve Ibn Tufeyl’in Hayy bin Yakzan adlı yapıtlarıdır Tabii bununla beraber Ibn Tufely’in romanına esin kaynağı olan lbn Bacce’nin Tcdbir’ul Mutevalihid (Tek Kalanın Yönetimi) adlı yapıtına da kısmen bireyin ütopyası denilebilir Hatta Ibn Nefis’in Risaletül Kamilliyye adlı metni de bu bağlamda okunabilir Bireyin, Doğu anlatılarında, özellikle Islam filozoflarının klasik eserlerinde nasıl işlendiği de bu yazının kapsamındadır Bireyin kendini araması, var etmesi bu yapıtlarda başat öğedir Ayrıca bütün bunlar bir quest (arayış) öyküsü olarak da okunabilirler
Batı ve Doğu ütopyaları arasındaki temel fark
Batı edebiyatında da buna benzer ütopyalar görmek mümkündür Don Quixute, Robinson Crouse ve Faust da aslında olmayana, bir Ütopyaya doğru yol alırlar Don Quixute, altın çağı geri getirmek pahasına savaşır Robinson Crouse ise, mimarı kendisi olan yeni bir dünya kurma peşindedir; salt bireyin iktidar olduğu, kural koyduğu bir dünya Bu yönüyle kurmak istediği Ütopya totaliterdir, diğer ütopyalar gibi Ada mekanının seçilmesi de bir anlamda iktidarı sağlamlaştırmak için dış tehlikelere karşı alınmış önlemdir
Marlowe’un Faust’unun ütopyası onu yıkıma götüren bir distopyaya dönüşür Buna benzer bir temayı Mary Shelley’nin Frankenstein karakterinin başına gelenlerde de görürüz Goethe’nin Faust’u bir şehir kurma peşindedir; Robinson Crouse’u andıran bir quest öyküsüdür Faust Yine de şunu unutmamalıyız ki, gerek Robinson gerek Faust gerekse Don Quixute’un ideali yine de toplum içindir son haddede İdealleri, düzeltmeye, biçim vermeye yönelik olduğu için her ne kadar toplumsal bir tasarı olarak sunulmasa da aslında bir Thomas More, bir Bacon ve Campanella kadar ısrarcıdır bu kahramanlar
Oysa Doğu’daki ütopya sayılabilecek yapıtlarda durum çok daha farklıdır Batı’daki kahramanlar kendilerini daha çok dışarıda var etmeye çalışırken, Doğu’daki bireyler bunun tam tersine, kendine dönüp bakmaktadır Doğu’daki bireylerin aynayı kendilerine tutmaları, dolayısıyla benliği kendilerinde keşfedip dışa yönelmelerinin aksine, Batı bireyleri aynayı dışarıya doğaya tutarak nenleşen, narsistik bir boyuta taşımaktadır bu arayışını
Dolayısıyla şunu demek istiyorum: Batı ütopyalarının temelinde devlet ve iktidar projesi vardır Doğu’da Yunan felsefesinin etkisiyle kısmen bu tip toplumsal tasarılar sunulsa da, bu tip bir toplumsal model ideal yayılma imkanı bulamaz Farabi,Ibn Bacce, hatta Ibn Nefis’te toplumsal tasarılar kısmen olsa bile, bunları yine bireyin kendi kendisini yönetmesi bağlamında ele alabiliriz; hele lbn Bacce de bu çok barizdir Ibn Arabi ve Sadrettin Konevi de bu felsefi gelişime ayrı bir yön vererek bir anlamda Islam felsefesinin temel taşları olmuşlardır
Genelde Doğu’da, özelde islam coğrafyasında yazılan ütopyaları tek kişilik olarak adlandırabiliriz Tek kişilik ütopyalarda öteki kavramının haliyle mücerret olması gerekmektedir Ki bu da Islam edebiyatının kendi sanatsal yaratısı sonucudur Batı ve Doğu ütopyaları arasındaki farklılık da iki farklı algı sonucudur Islam edebiyatının dünyayı algılamasının bir yansıması olarak göreceğimiz bu metinlerin temel bazı özellikleri vardır Batı ütopyalarındaki otoriter tavra karşı bu metinlerde münzevilik karakterini görebiliriz Münzevilik de benliğin kendini keşfetmesi için gerekmektedir Mütevahhid’i bir prototip olarak ele aldığımızda ardından Hayy bin Yakzan ve Kamil’i görmekteyiz Islam’ın bakış açısını, doğasını soyut ve metaforik bir şekilde yansıtır bu ütopyalar Birey kendi benliğini, ötekisi olmadan kurmaktadır
Ahmet Sait Akçay
Bilim ve Gelecek
Temmuz 2004
Alıntıdır
|
|
|