![]() |
Post-Yapısalcılık (Postyapısalcılık) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Post-Yapısalcılık (Postyapısalcılık)Post-yapısalcılık terimi içerdiği "post" öntakısının bildirdiği "sonralık" tan da anlaşılacağı üzere yapısalcılığa karşı son derece önemli bir dizi eleştirinin dile getirildiği ortak bir felsefe düzlemini ya da çerçevesini ifade eder ![]() ![]() Post-yapısalcı felsefe salt bir felsefe konumu olmaktan öte dilbilimden yazın kuramına toplumbilimden insanbilime ruhbilimden göstergebilime pek çok disiplinin bir araya geldiği ortak bir düşünme düzlemidir ![]() ![]() Post-yapısalcı felsefe anlayışında özellikle felsefe metinlerinde görülen bilgiyi dizgesel yollarla temellendirme çabası sırasında sorunsuz olduğu düşünülerek yapılan belirtik ya da örtük varsayımların ortaya konarak sorun haline getirilmesi amacı oldukça önemli bir yer tutmaktadır ![]() ![]() Post-yapısalcı felsefenin en önde gelen düşünürlerinden Derrida özellikle Nietzsche ile Heidegger'in başlattıkları özgün eleştirel düşünce damarını izleyerek bütün bir Batı felsefesi geleneğinin insan düşüncesinin ya da var oluşunun sınırlarını çiğnemek pahasına bilgi ile gerçekliğin özsel yapısını bulgulamak amacıyla gerçekleştirmiş olduğu araştırmalara ilişkin yapısökümcülük adıyla anılan kapsamlı bir eleştirel okuma sunmaktadır ![]() ![]() ![]() Derrida yaptığı yapısökümcü okumalarda çeşitli stratejiler izleyerek klasik felsefe metinlerinin bilinçdışı kaynaklı dile getirilmemiş yönlerini ortaya serip metnin üstüne kurulduğu ikilikçi yapıyı çökertmeyi amaçlamaktadır ![]() ![]() Yapısökümcü yaklaşımda anlam metnin dışında bırakılandır ya da metince görmezden gelinip kendisine karşı suskun kalınan ![]() ![]() ![]() ![]() Yapısalcılık bilindiği üzere İsviçreli dilbilimci Ferdinand de Saussure'ün ölümünden sonra öğrencilerince Genel Dilbilim Üstüne Dersler başlığıyla yayımlanmış derslerinde ortaya attığı düşüncelerden çıkılarak çatısı kurulmuş bir felsefe anlayışıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Saussure dili işte bu biçimsel yapıyla özdeşleştirerek gerçekte dilin nasıl işlemekte olduğunu tam olarak açıklamamasına karşın yüzyıllardır süregelen geleneksel dil anlayışına son noktayı koymuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Post-yapısalcı felsefenin yapısalcılık eleştirisinin ilk aşamasının Foucault'nun Şeylerin Düzeni (ya da Sözcükler ile Şeyler) başlıklı yapıtında sunduğu yapısalcılığa yönelik kazıbilimiyle yakından ilgili olduğu söylenebilir ![]() ![]() ![]() Bu tür bilimlerin öznel temsil yetisini göz önünde bulundurmaksızın da insan gerçekliğini tanımlamanın olanaklı olduğunu göstermesi bakımından son derece önemli bir işlevi yerine getirdiklerini belirten Foucault ruhbilim ya da toplumbilim gibi modern toplum bilimlerinin ise tıpkı Kant'ın felsefesi gibi en başından bu yana öznelliğin önceliği üstüne kurulup işletildiklerini ileri sürmektedir ![]() ![]() Foucault'nun yaklaşımında yapısalcı insan bilimleri bu son derece önemli sorunu "bilinçdışı bilinç " tasarımını ortaya atarak çözmüşlerdir ![]() ![]() Foucault burada görünen açmazın ancak insan da dahil olmak üzere bir bütün olarak dünyanın kendisinin dünya içinde bir nesne olmayan bilinçdışı bir bilinç tarafından kurulmuş olabileceği düşünüldüğü vakit ortadan kalktığının alanı çizmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Daha da ayrıntılandırılarak söylenecek olursa Lacan da Levi-Strauss da temsilci olmayan ruhbilimsel ve kültürel yapılara yönelik bir betimleme sundukları gibi bilincin temsillerinin işleyişini de açıklamaktadırlar ![]() ![]() ![]() Nitekim insan bilimlerinin üstüne kurulduğu temel insan kategorisini yıktıklarından dolayı Foucault bu yapısalcı bilimleri "karşıbilimler" diye tanımlamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Şeylerin Düzeni kendisini bütünüyle belli bir dönemdeki düşünce dizgelerini Foucault'nun kendi terimcesiyle "episteme" leri ilgilendiren sorunlarla sınırlandırdığından bu durumdan kaçınmayı başarmaktadır ![]() ![]() ![]() Hiç kuşkusuz Foucault'nun post-yapısalcı felsefeye yapağı en önemli katkılardan biri de kendisini "iktidarın soykütüğü"nün çıkarılmasına yönelik çalışmalarda göstermektedir ![]() ![]() ![]() (1) iktidar üretkendir; belli bir dizgenin getirdiği sınırlamalara bağlı olarak yalnızca baskın ya da dışlayıcı bir gücü dışa vuruyor değildir; yeni bilgi bölgeleri ile yaşam pratiği alanları da yaratmaktadır; (2) iktidar tek bir denetim merkezi içine yerleştirilebilir bir şey değildir; toplumsal dizgenin bütününe sayısız yerel güç alanlarıyla yayılmış durumda bulunmaktadır ![]() (3) iktidar bilgi dizgelerinden ayrılamayacak denli onlarla iç içe geçmiş olsa da bu tür dizgeler içindeki gösterenler ile gösterilenler arasındaki oyundan çok daha fazla bir şeydir; bir bedenin bir başkası üzerindeki belirleyici eylemidir ![]() ![]() Kendi yöntemini "soykütüksel tarih” Foucault bu yöntem uyarınca düşünce tarihinde son derece önemli değişimlere kopmalara ya da kırılmalara yol açmış birtakım nedensel süreçlerin izini sürmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yanda Foucault'nun savım bilgiyi iktidar ile özdeşleştirecek denli sonuna dek götürmemeye de ayrı bir özen gösterdiği görülmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı Foucault'nun yapısalcılığın iktidarın gerçekliği karşısında toplumsalı kavramakta birtakım eksiklikleri bulunduğunu ileri sürmesi gibi post-yapısalcı felsefenin bir başka önemli düşünürü Jean-François Lyotard da arzunun gerçekliği karşısında genelde yapısalcılığın daha özeldeyse yapısalcı ruhbilimin sınırlarına dikkat çekerek yola koyulmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Buna karşı ortodoks ruhçözümleme sözgelimi Heinz Hartmann'ın "ego/ben ruhbilimi" yetişkin ego bilinci ile bilinçdışı arzuların bastırılmaları gerçeği uyarınca düzene konulan olgunlaşmasını tamamlamış büyüklerin "nesnel" dünyasını göz önünde bulundurmaktadır ![]() ![]() ![]() Lacan bunun yanında bir "Gerçeklik" alanına olanak tanıyor olmakla birlikte bu alanın varlığını simgesel yapıların ulaşılmaz sınırlarının dışına taşımaktadır ![]() ![]() ![]() Öte yanda hem Lacan'a hem de öteki yapısalcı ile post- yapısalcı düşünürlere karşı Lyotard dilsel olmayan nesnenin özerkliğini ve önceliğini savunmaktadır ![]() ![]() ![]() Lyotard bu söylediklerini kendi sözleriyle şöyle örneklemektedir: "Ağacın yeşil olduğunu söyleyebiliriz ama bu rengi tümcenin içine yerleştirmek demek değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Lyotard'ın post-yapısalcı arzu açıklamasının toplumsal ve siyasal düşüncenin geleceği üzerinde son derece önemli içerimleri bulunmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aynı Foucault gibi bilgi ile iktidarın özce iç içe geçmiş denli yakın bir bağlantı içinde olduklarını düşünen Lyotard arzular çokluğunu bozup altüst edenin kaynağında Marxçılık ya da liberalizm gibi bütüncül toplumsal yapıların evrensel geçerlilik savlarının yattığım ileri sürmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() Ne var ki Lyotard'ın bakışında bu türden bir dışlama arzular çokluğunun değeriyle bütün bütün ters düşmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|