Matrix Felsefesi |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Matrix FelsefesiMATRİX (THE MATRIX) Geçtiğimiz yıllarda -bu sene de ikinci bölümüyle- en çok seyredilen ve beğeni toplayan filmlerden biri olan Matrix'de (The Matrix), yapay zeka (artificial intelligence) olarak ifade edilen makinelerin dünyayı ele geçirdiği ve insan ırkını sadece bir enerji kaynağı olarak kullanarak, insanlara hayali bir dünya yaşattıkları senaryo edilmektedir İçinde bulunduğumuz dönemde ikincisinin yayına girmesiyle birlikte geniş izleyici kitleleri tarafından izlenen "Matrix", sanal gerçeklik oluşturan bir bilgisayar programının çok gelişmiş bir şeklini ifade etmektedir "Neo" takma ismiyle anılan filmin başrol oyuncusu, bu sistemin içinde, büyük bir yazılım şirketinde bir bilgisayar programcısıdır Burada yaşadığı ve 20 yüzyılın son yıllarında geçen hayatının gerçek olduğunu zannetmektedir Halbuki gerçek bedeni 2199'lu yıllarda içi sıvı dolu, dışı zarla kaplı kapsül benzeri bir mekanda tutulmaktadır Burada kendisine ne gösterilirse onu görmekte, ne hissettirilirse onu yaşamaktadır Aslında bedeni çok farklı bir ortamda ve zamanda olmasına rağmen, kendisini şehir kalabalığı içinde işine gidip gelen, bilgisayar programlarıyla uğraşan bir kimse olarak düşünmektedir Kısacası "Matrix" denilen yapay bir dünyada, kendini gerçek bir hayat yaşıyor zannetmektedir Gerçeklerin -Neo'nun hayali bir dünyada yaşadığının- farkında olan "Morpheus" adındaki karakter, film boyunca Neo'ya gerçekleri anlatmaktadır Örneğin ona şimdiye kadar gördüğü, duyduğu, kokladığı, tadını aldığı, hissettiği şeylerin fiziksel bir gerçekliğinin olmadığını; bunların, beyninin içinde kendisine gösterilen hayali görüntüler olduğunu delilleriyle açıklamaktadır İlerleyen bölümlerde filmin karakterleri arasında geçen, bu yöndeki konuşmalardan örnekler verilecektir Sanal Gerçeklik ve Elektrik Sinyallerinden Oluşan Dünya Resimdeki kişi ayağında kar kayağı, etrafında da kar olmadığı halde, kendisine verilen yapay sinyallerle kendini dağda kayak yapıyormuş gibi hissetmektedir Üstelik bu kişi sanal bir ortamla muhatap olduğunun farkında olmasına rağmen, kendini bu şekilde hissetmekten alıkoyamamaktadır Günümüz teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, "dış dünya" veya "madde" olmadan, algıların çok gerçekçi olarak yaşanabileceğine dair çeşitli örnekler elde edilmiştir Özellikle son yıllarda büyük bir gelişme gösteren "sanal gerçeklik" kavramı, bu konuda oldukça ikna edici deliller sunmaktadır Sanal gerçeklik, en basit şekliyle, bilgisayarda canlandırılan üç boyutlu görüntülerin, bazı aygıtların yardımıyla insanlara "gerçek bir dünya" gibi gösterilmesidir Bugün birçok alanda farklı amaçlarla kullanılan bu teknolojiye, bu nedenle "yapay gerçeklik", "sanal dünyalar", "sanal ortamlar" gibi isimler de verilmektedir Sanal gerçekliğin en önemli özelliği, özel aletler kullanan bir kişinin gördüğü görüntüyü gerçek zannederek, aldanmasıdır Bu nedenle son yıllarda sanal gerçeklik ifadesinin İngilizce karşılığının başında "immersive" kelimesi de kullanılmaktadır ve bu kelimenin anlamı "dalmak, kaptırmak"tır (Immersive Virtual Reality: Kaptıran Sanal Gerçeklik) Sanal dünyanın oluşturulması için gerekli olan aletlerde kullanılan sistem, beş duyumuz için geçerli olan sistemle aynıdır Örneğin, kullanıcının eline taktığı eldivenin içindeki mekanizmanın etkisiyle, parmak uçlarına bazı sinyaller verilir ve bu sinyaller beyine iletilir Beyin bu sinyalleri yorumladığında bu kişi, çevresinde hiç olmadığı halde ipekli bir kumaşa veya yüzeyinde birçok girinti ve çıkıntı bulunan, kabarık desenli bir vazoya dokunduğunu hissedebilmektedir Sanal gerçekliğin kullanılmaya başlandığı önemli alanlardan biri de tıptır Michigan Üniversitesi'nde geliştirilen bir teknikle doktor adayları ve özellikle acil servis personeli yapay bir ameliyathane ortamında eğitilmektedir Bu uygulamada, bir odanın zeminine ve duvarlarına ameliyathane ile ilgili görüntüler, ameliyathanenin ortasına ise bir ameliyat masası ve bir "hasta"nın görüntüsü yansıtılmaktadır Doktor adayları ise üç boyutlu gözlüklerini takarak bu sanal hasta üzerinde ameliyata başlamaktadırlar Bir sonraki sayfada yer alan resimlerden de anlaşılacağı gibi, bu resmi gören bir insan, hangisinin gerçek hangisinin sanal olduğunu anlayamayacaktır Michigan Üniversitesi'nde geliştirilen bir teknikle doktor adayları ve özellikle acil servis personeli yapay bir ameliyathane ortamında eğitilmektedir Doktor adayları üç boyutlu gözlükler takarak, sanal hasta üzerinde ameliyat yapmaktadırlar Günümüz teknolojisindeki gelişmeler sayesinde, "dış dünya" olmadan, algıların çok gerçekçi olarak yaşanabileceği görülmüştür: İnsanlar olmadıkları ortamlarda bulunduklarını, yapmadıkları şeyleri yaptıklarını hissedebilmektedirler Matrix isimli filmde de, filmin iki kahramanı, bir koltukta yatar vaziyette iken sinir sistemlerine bir bilgisayar bağlandığında kendilerini bambaşka mekanlarda görmektedirler Bir sahnede, uzakdoğu sporları yaparken, bir başka sahnede ise kendilerini bambaşka kıyafetler içinde çok kalabalık bir caddede yürürken bulmaktadırlar Filmin kahramanı Neo, yaşadıklarının gerçekliği karşısında, bunların bir bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüler olduğuna inanamadığını söylediğinde ise, bilgisayardaki görüntü dondurulmakta ve bu kişi gerçek sandığı dünyanın aslında bir görüntü olduğu konusunda ikna edilmektedir Filmin bir sahnesinde, gerçekte başına kablolar bağlanmış şekilde, kötü giysiler içinde, oldukça eski bir koltukta uzanan Neo, bilgisayar programı yüklendikten sonra, kendisini bambaşka kıyafetlerle bambaşka bir yerde bulmaktadır Kötü görünümlü giysileri değişmiş, saçı uzamıştır Bulunduğu simülasyon ortamında, gerçek halinden tamamen farklı bir görünüme bürünmüştür Morpheus : Bu inşaa, bizim yükleme programımız Herşeyi yükleyebiliriz Giysi, donanımlar, silah, eğitim simülasyonları, ihtiyacımız olan herşeyi Neo : Şu anda bir bilgisayar programının içinde miyiz? Morpheus : Buna inanmak çok mu zor? Giysilerin farklı Kolların ve kafandaki bağlantılar gitmiş Saçın değişmiş Şu andaki görüntün geçici bir benlik resmi Dijital benliğinin zihinsel bir projeksiyonu Konuşmalarından anlaşıldığı gibi filmdeki Neo adlı karakter, gördüklerinin hayal olamayacak kadar gerçekçi olmasından dolayı gerçeği kabullenmek istememektedir Bunun üzerine gerçeklerin bilincinde olan Morpheus ile aralarında şöyle bir konuşma geçer: Neo : Bu gerçek değil mi? (koltuğu göstererek) Morpheus : Gerçek nedir? Gerçeği nasıl tanımlarsın? Eğer hissedebildiğin, koklayıp, tadıp, görebildiğin şeylerden söz ediyorsan, gerçek, beyne iletilen elektrik sinyallerinin yorumlanmasıdır Morpheus adıyla anılan bilge kişi tarafından, Neo'ya gerçek olduğunu düşündüğü dünyanın, aslında simülasyondan başka bir şey olmadığı gösterilir Buna, gördüğü her ayrıntı dahildir Arabalar, şehir gürültüsü, trafik, gökdelenler, okyanus, insanlar, kısacası herşey sadece bilgisayar programı ile zihinde meydana gelen bir canlandırmadan ibarettir Dikkat edilecek olursa Morpheus adlı karakter, yukarıdaki sözlerinde, gerçek zannedilen algıların beyne iletilen elektrik sinyallerinin yorumu olduğunu bilimsel olarak anlatmaktadır Bu konu ile ilgili kitaplarda yer alan açıklamalardan bir kısmı şöyledir:
Ne kadar gerçekçi olurlarsa olsunlar, tüm algılarımız zihnimizin birer yorumudur Yunusların denizdeki gösterisini izleyen bir kişi aslında beynindeki üç boyutlu, canlı, renkli görüntüleri izler Görüldüğü gibi Matrix filminde işlenen konu, sitede yer verdiğimiz bilimsel gerçeklikle aynı paraleldedir Gerek filmdeki konuşmalarda gerekse yukarıdaki alıntılarda belirtildiği gibi, biz sadece, bize beynimizde gösterilen görüntülerle muhatap oluruz Ne kadar gerçekçi olurlarsa olsunlar, tüm algılarımız zihnimizin birer yorumudur Dolayısıyla seyrettiğimiz, parçası olduğumuz bu görüntülerin yapay sinyallerle oluşturulup oluşturulmadığından hiçbir zaman emin olamayız Diğer bir deyişle gerçekle hayal arasındaki farkı asla söyleyemeyiz |
|