|  | İspanya Tarihi Kastilya Ve Aragon |  | 
|  08-20-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   İspanya Tarihi Kastilya Ve AragonKastilya ve Aragon Sekizinci yüzyılda Müslüman işgaline direnenler İspanyanın en az Romanlılaştırılmış ve Hıristiyanlaştırılmış eski Suevi krallığının bulunduğu Asturias dağlarına sığınmış olan Vizigot savaşçılarından oluşan küçük bir grupla sınırlıydı  Oviedo Kralı Pelayo (718 - 737) yerlileri önce kendilerini savunmaya, daha sonra da saldırmaya teşvik etti; böylece Orta Çağ İspanyol tarihinin en büyük kısmını oluşturan 700 yıl boyunca sürecek yeniden fetih (İspanyolca Reconquista) başlamış oldu  Asturias'ta yaşam savaşı olarak başlayan hareket, Müslümanları İspanya'dan çıkarmak ve İspanya'da yeniden bir monarşi kurmak için bir haçlı seferine dönüşmüştü  Leon kralları olarak bilinen, Pelayo'dan sonra tahta çıkan krallar Asturias'ın güneyine doğru Hıristiyan kontrolündeki bölgeleri genişletti, yerleşim olmayan bu yerleri Müslümanlara karşı güçlendirip bu sınıra yerleştiler  Krallığın siyasi merkezi askeri sınıra doğru kaydı  Onuncu yüzyılda Leon Krallığı'nı korumak için Ebro Nehri boyunca, daha sonra Kastilya, yani "kaleler ülkesi" adı verilecek olan bölgeye kaleler inşa edildi  Bölgeye onu korumak isteyen sınır savaşçıları ve özgür köylüler yerleştirilmişti, bunlara Leon kralları tarafından fueros (özel imtiyazlar ve ayrıcalıklar) adı verilen ayrıcalıklar tanındığından bölgede kesin bir otonomi sahibiydiler  Kastilya zor sınır şartları altında kendi diyalekti, değerleri ve gelenekleri olan ayrı bir topluluk oluşturdu  Kastilya ayrıca babadan oğula geçen bir savaşçı sınıfı da yaratmıştı, sınır bu sınıfı oldukça "demokratikleştirmişti": bütün savaşçılar eşitti ve herkes savaşçıydı  Kastilya 981 yılında bağımsız bir devlet haline geldi  Kastilya ve Leon evlilik yoluyla birçok kez birleşse de krallar ülkelerini sürekli olarak oğulları arasında paylaştırıyordu  Ama iki krallık III  Fernando yönetiminde 1230 yılında tamamen birleşti  Komşu Frankların koruması altında Pireneler'in kıyısında ve Katalonya kıyılarında Fransa sınırını Müslüman İspanya'ya karşı korumak için küçük devletler kuruldu  İspanyol sınırı adı verilen bu bölgenin dışında Aragon Krallığı ve Katalonya eyaletleri ortaya çıktı ve Kastilya-Leon gibi sınırlarını genişlettiler  (Sınır devletlerinden günümüze kadar tek gelen devlet Andorra'dır)  Katalonya'daki eyaletlerin en büyük özelliği Barcelonalı kontlar tarafından yönetilmeleriydi  Bunlar 9  yüzyılın sonunda, kendi bölgesinin Fransız tahtından bağımsız olduğunu ilan eden, Pireneler'in iki tarafındaki kilise ve yönetimi tekeline alan ve onarı - Frenk geleneğine uygun olarak - aile üyeleri arasında paylaştıran I  Wilfred'in (874 - 898) torunlarıydı  1100 yılında Barcelona bütün Katalonya ve Balear Adaları üzerinde hakim duruma geldi  Aragon ve Katalan eyaletleri 1137 yılında Barcelona Kontu IV  Ramon Berenguer ve Aragon tahtının varisi Petronilla'nın evlenmesiyle birleştirildi  Berenguer Aragon kralı ünvanını alsa da topraklarını Katalonya kontu olarak yönetmeye devam etti  Berenguer ve ondan sonra gelen hükümdarlar, farklı yönetimleri, hukuku, para birimi ve siyasi yönelimi olan bu iki ülkeyi yönettiler  Valencia 1238 yılında onu yöneten emiri devirip Aragon ve Katalonya ile birleşti  Üç krallıktan oluşan bu birlik, Aragon (birlik genellikle bu isimle anılıyordu) Akdeniz ticaretinin kontrolü için Venedik ve Cenova ile mücadele etti  Aragon'un ticari ilgisi Karadeniz'e kadar uzandı ve Barcelona ve Valencia limanları tekstil, ilaç, baharat ve köle ile dolup taştı  Aralarındaki anlaşmazlıklar yüzünden Müslüman kontrolündeki topraklar onbirinci yüzyıldan itibaren yavaş yavaş Kastilyalıların eline geçmeye başladı  1085 yılında Toledo da kaybedilince, emirler, Kuzeybatı Afrika'yı birkaç yıl içinde kontrol altına alan militan Berberi Murabıtlar'dan yardım istediler  Murabıtlar Zaragoza haricindeki bütün Endülüs'ü kendi krallıklarına kattılar  Kendi İslam görüşlerine dayalı olarak yeniden bir dini diriliş yaratmaya çalıştılar  Fakat İspanya'da misyonerlik çabaları kısa bir süre içinde canlılığını kaybetti  Murabıt devleti onikinci yüzyılın ortasında kontrol ettikleri bölgeyi Fas'tan İspanya'ya kadar genişleten başka bir dini grup olan Muvahhidler tarafından ikiye ayrıldı  Bu grup Sevilla'yı başkentleri yapmıştı  Muravvidler de Murabıtlar'ın hedeflerini paylaşıyordu ve Hıristiyan devletler için askeri anlamda daha büyük bir tehlike oluşturuyorlardı  Fakat ilerlemeleri 1212 yılında Reconquista tarihi için çok önemli bir olay olan Las Navas de Tolosa Muharebesi ile durdurulmuştu  Bu savaş sonucunda Müslüman gücü zayıflamıştı  III  Fernando 1248 yılında Sevilla'yı aldı ve Endülüs'ü sadece Muvahhidler'e ihanet ederek İspanyolların himayesini kazanan Gırnata Emirliği ile sınırlandırdı  Granada Müslüman bir devlet olarak kalmıştı, fakat Kastilya'nın sömürgesiydi  Aragon onüçüncü yüzyılda Valencia'yı ilhak ederek heeflediği topraklara kavuşmuştu  Katalanlar ise daha çok toprak sahibi olmak istiyordu ve ekonomik görüşleri topraklarını genişletmeyi düşünmeyen darkafalı Aragon soylularına üstün gelmişti  1276'dan 1285'e kadar Aragon krallığı yapan III  Pedro, 1282 yılında Sicilya ada krallığında çıkan bir isyan sonucu sürgün edilen Fransız Angevins(Anjou) yerine Sicilya tahtına seçildi  Sicilya ve daha sonra Napoli İspanyol tahtlarının parçası oldu ve Aragon İspanya'yı onsekizinci yüzyıla kadar etkileyecek olan İtalyan politikasına karışmaya başladı  Geleneksel olarak Avrupa meselelerinden uzaklaşan Kastilya Atlantik'te bir tüccar filosu geliştirdi ve Fransa, İngiltere ve Hollanda kıyılarındaki ticari hakimiyet için Hansa Birliği ile başarılı bir şekilde yarıştı  Falan Kastilya'da elde eilen ekonomik gelişmeyi devam ettirecek ekonomik şartlar mevcut değildi  Bu hem ekonomik yapıdan hem de Kastilyalıların tutumundan kaynaklanıyordu  Kısıtlı kuruluşlar ekonominin bütün noktalarında etkindi - üretim, ticaret ve hatta nakliyat  Bu kuruluşlardan en güçlüşü Mesta, Kastilya'nın en büyük ihracat maddesi olan yün üretimini kontrol ediyordu  Ekonomik gelişmenin bir başka engeli de toplumsal anlamda çok değer taşımamasıydı  Soylular işi kendi kazançları olarak görüyordu ve gelirlerini ve prestijlerini toprak sahibi olarak kazanıyorlardı  Kaynak : Wikipedia | 
|   | 
|  | 
|  |