Prof. Dr. Sinsi
|
Çemişgezek, Tunceli Tarihçe
Tarihçe
Bilinen ve M Ö 4000 yıllarından başlatılan tarihi ile Çemişgezek'in sürekli olarak önemli bir yerleşim ve konaklama yeri olduğu bilinmektedir
Ancak idari tarihçesini 1200'lü yılların başından başlatmak doğru olacaktır Bu yıllarda Saltuklu Beyliğinin Anadolu Selçuklu Sultanı II Süleyman Şah tarafından ilhakından sonra son Saltuklu hükümdarı Nasreddin Muhammed'in oğlu Melikşah Çemişgezek'e çekilerek burayı beylik merkezi haline getirmiştir Bu beylik 32 kale ve 16 nahiyeden ibarettir
Osmanlı dönemi
Çemişgezek beyliği Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar mevcudiyetini sürdürmüşken bu dönemde Çemişgezek Beyi Pir Hüseyin Beyin ölümü üzerine evlatları arsında başlayan mücadele sonrası beylik iki sancak ve 14 zeamete ayrılmıştır
1518 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında o döneme kadar sancak olarak idare edilen Çemişgezek liva haline getirilerek Diyarbakır eyaletine bağlanır Bu yıllarda Çemişgezek kanunnamesi yayınlanarak buranın gelir, gider, ekonomi ve yönetim sistemi karara bağlanır
1568 yılında yapılan yeni bir düzenleme ile Çemişgezek sancağı Diyar-ı Bekr Beylerbeyliğinden alınarak Erzurum Beylerbeyliğine bağlanır Bu tarihlerde sancak merkezi Çemişgezek'e 9 nahiyenin bağlı olduğu anlaşılmaktadır ki bunlar şöyledir:
Nefs-i Şehir
Nahiye-i Şehir
Nahiye-i Şeyh Osmanlı
Nahiye-i Sidaros
Nahiye-i Ovacık
Nahiye-i Lernik
Nahiye-i Sisne
Nahiye-i Çatalkale
Nahiye-i Keban
Ancak Çemişgezek'in Erzurum Beylerbeyliğine bağlılığı fazla sürmez ve 1609 yılında tekrar Diyar-ı Bekr Beylerbeyliğine bağlanır Çemişgezek bu şekilde uzun yıllar Diyar-ı Bekr Eyaletine bağlı bir sancak olarak idare edildikten sonra 1858 yılında kazaya dönüştürülerek Harput'a bağlanır
1880 tarihine gelindiğinde ise Çemişgezek'in Keban'a bağlı bir nahiye olduğunu görmekteyiz 1881 tarihinde ise Dersim vilayeti teşkil edilir Çemişgezek'te kaza haline getirilerek vilayet merkezi olan Hozat'a bağlanır 1887 (H 1304) yılında Dersim vilayeti lağvedilerek sancak haline gelmiş ise de Çemişgezek yine Dersim'e bağlı kalmıştır
Cumhuriyet dönemi
1925 yılında Dersim Sancağıda kaldırılınca Çemişgezek de diğer kazalar gibi Elazığ'a bağlanmıştır
25 Aralık 1935 tarih ve 2885 sayılı kanun ile Erzincan vilayetinin Pülümür, Elazığ vilayetinin Hozat, Nazmiye, Mazgirt, Pertek ve Çemişgezek İlçelerinin bağlandığı Tunceli vilayeti teşkil edildi Ancak Tunceli vilayeti özel kanuna göre 1 Ocak 1947 tarihine kadar geçici merkezinin bulunduğu Elazığ'dan idare edilmiş, 30 Aralık 1946 tarih ve 4993 sayılı kararla il merkezi Kalan kasabasına nakledilmiştir
Çemişgezek o tarihten bugüne kadar Tunceli vilayetinden idare edilmektedir İlçenin Belediye teşkilatı 1881'de kurulmuştur Keban Barajı'nın teşekkülünden önce toplam 51 köy muhtarlığı varken, bu köylerden 14'ü tamamen 12'si kısmen su altında kalmıştır
Zamanla göçlerin de tesiri ile bir kısım köyler de tüzel kişiliğini kaybetmiştir Bugün ilçeye bağlı 31 köy muhtarlığı ve 29 mezrası bulunmaktadır
Çemişgezek diğer Tunceli ilçelerine nazaran muhafazakar bir yapıya sahiptir bu özelliği ile Elazığa yakın bir ilçedir
ÇEMİŞGEZEK' İN COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ
Çemişgezek Doğu Anadolu Bölgesinin Yukarı Fırat bölümünde 38-39 doğu meridyenleri ile 39-40 kuzey paralelleri arasında yer alan Tunceli il iline bağlı bir ilçedir Tunceli il merkezinin güneybatısında bulunan Çemişgezek, doğusunda Pertek ve Hozat, kuzeyinde Ovacık ve Erzincan, batısında Elazığ ve Erzincan, güneyinde de Keban Baraj gölü ile çevrilidir İlçenin en önemli yükseltileri Pilav Tepe, Bozan Tepe, Kırklar Tepesi ve Yılan Dağıdır İlçedeki en önemli akarsu ise Hozat'ın Ağviran köyünden doğan ve Çemişgezek sınırları içinden geçerek Keban Baraj Gölüne dökülen Tağar çayıdır Çemişgezek ilçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 975 m dir İlçenin güneyinde yer alan köylerde rakım düşerken kuzeye doğru çıkıldıkça rakım yükselmektedir İlçenin toplam yüzölçümü 877 kilometre karedir Keban Baraj Gölü'nün teşekkülünden önce daha geniş bir alana sahip olan Çemişgezek'in 14 köyünün tamamen ve 12 köyünün de kısmen su altında kalması ile en verimli topraklarını da kaybetmiştir Bugünkü durum itibarı ile toplam yüzölçümünün %35'ini ekilebilir alanlar ,%2'sini ormanlar, %63'ünü göl ve meralar kaplamaktadır Arazinin engebeli olması sebebiyle ulaşımda bazı zorluklar yaşanmaktadır Keban Baraj Gölü'nün teşekkülü ile de ilçenin dışarıya karayolu irtibatı kesilmiştir Bugün ilçe dışına ulaşım baraj gölü üzerinde çalışan feribotlarla sağlanmaktadır İlçenin Tunceli iline uzaklığı Pertek üzerinden 117 km' dir Bu yolun bir kısmı aşırı virajlı ve stabilize olup, bugün hemen hemen hiç kullanılmamaktadır Bunun yerine Tunceli ile ulaşım Elazığ ili üzerinden sağlanmaktadır ki bu yolun toplam uzunluğu 198 km dir Çemişgezek' in Elazığ İl Merkezine uzaklığı ise 62 km dir Çemişgezek idari bakımdan her ne kadar Tunceli iline bağlı ise de ulaşımdaki zorluklar sebebiyle ekonomik ve ticari ilişkileri tamamen Elazığ iledir
BİTKİ ÖRTÜSÜ
Bitki örtüsü de iklim şartlarına bağlı olarak yöreden yöreye değişiklik gösterir Çemişgezek ilçe merkezi ve yakın köyleri, bol miktarda Dut ve diğer meyve ağaçlarıyla kaplı iken Kuzeydeki köyleri ve çevresi uzun kış koşullarına dayanıklı, öbek öbek kümeleşen meşeliklerle örtülüdür Çemişgezek köyleri içerisinde bozkır görünümlü, çıplak topraklı köy hemen hemen yok gibidir Suyun olduğu her yer de yeşil ve hayat vardır
Her yerleşim yerinde su başında yükselen kavaklıklar, bağlar ve bahçeler, yerine göre de meşelik ve iklim koşullarına uygun başka ağaçlar süsler Yerel isimlendirmeyle, aluça, cunul, dağum, horum dutu, kozik, lollik, mazuk, mığirik, palut, mormorik, arduç, azdur, cevüz, hajik, payam, sumağ, yılğın, yöre ye özgü ağaçlardır Çemişgezek yöresin de yerel isimlendirmeyle, anuh, bıtırağ, burçağ, çaşur, çirpoz, çordik, diboynaşi, gajir, geven, godem, gorunga, göregelem, gulik, kuzikulağı, i rahan, kenger,keven, kez, perper, badınç, südlügen, tahtik, tort, yarpuz, yemlik ve çaşır mantarı gibi bitki türleri vardır
ÇEMİŞGEZEK'İN İKLİM ÖZELLİKLERİ
Doğu Anadolu Bölgesi'nde yer alan Çemişgezek'de hakim iklim tipi karasal iklimdir Çemişgezek eskiden bu iklim yapısı gereği yazları oldukça sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve kar yağışlı geçerken, Keban Baraj Gölü'nün teşekkülünden sonra iklimde büyük bir yumuşama olmuştur Bugün göl kenarında bulunan köylere kışın hemen hemen hiç kar yağmamakta ve don olaylarına nadiren rastlanmaktadır Bu özelliği sebebiyle ilçe topraklarında hemen hemen bütün meyve ve sebze çeşitleri yetiştirilmektedir
EKONOMİK YAPI
Ekonomi özellikle küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine ve tahıl üretimine dayanır Ekili alanları yaklaşık %90'ı tahıl ekimine ayrılmıştır
TARIM
Ovada başta arpa, buğday olmak üzere tahıl ve soğan yetiştirilir Eskiden az miktarda mahlut ve darı da ekilirdi Son yıllardaki istatistikler bu tahıl türlerinin artık ekilmediğini gösteriyor Vadi tabanında meyve ve sebzecilik yapılır Ceviz ve fıstık üretimi önemlidir Merkez ilçede toprağın kısıtlı olması sebebiyle sebze üretimi de bireylerin kendi ihtiyacı kadar düşünülür Bunların yanı sıra meyvecilik dalında Çemişgezek ilçesi kendi ihtiyacını karşılar Merkez ilçe ve yakın köylerinde dut başta olmak üzere elma, ceviz, ve diğer bölgesel iklime yatkın meyveler üretilir Kurutularak kış ayları yenen dutu Çemişgezek'in simgesi durumundadır Çemişgezek çevresindeki köylerinde dikili alanlar arasında bağcılık da yapılır 2000 yılından sonra ilçe merkezi başta olmak üzere bağcılık daha yoğunluk kazanmıştırâ?¦ Ağaç sayısı bakımından badem, armut, elma, ceviz ve dut daha fazladır Kuru sebzelerden patates ve soğan yetiştirilir 
HAYVANCILIK
Hayvanlar ilkbaharla birlikte, kuzeydeki yaylalara çıkartılır ve sonbahara değin burada otlatılır İlçeye bağlı dağ köyleri geçimlerini bu tür hayvancılıkla sağlamaktadır Koyunun yanı sıra kıl keçisi ve sığır yetiştiriciliği de yaygındır İlçenin çevresinde ki köylerde daha çok küçükbaş hayvan yetiştirilmektedir Bunun dışında bir çok ailenin kendine yetecek kadar büyükbaş hayvanı bulunmaktadır Bitki örtüsü elverişli olmasına karşın, ticari arıcılık yeni yeni gelişmektedir Hayvan varlığı içinde küçükbaş hayvanlar daha fazlalıktadır Buna karşılık büyükbaş hayvanların sayısı azdır Küçükbaş hayvancılıkla uğraşanların çoğu, Dağı'ndaki yaylalara çıkarlar ve Kasım başlarında yaylalardan ayrılarak,elde ettikleri hayvancılık ürünlerini kent ve kasabalara satarlar arıcılıkta yapılır ve yüksek nitelikli bal üretilir Keban Baraj Gölü üzerinde küçük çapta balıkçılık yapanlar bulunmaktadır Bunlarda ancak ilçenin ihtiyacını karşılamaktadır (Gısrah , kurik , camuz , düge , mozik , çepiç , diştir , gıdik , hasi , korik , şüşek , tohli , enik , kutik , ceyik , garaceyik , gıragıra , mari , cücük , verik , )
TİCARET
Ticari faaliyetler genellikle hayvan alım satımı, hayvansal ürünler, bazı zirai mahsuller ve küçük el sanatlarının pazarlanması şeklindedir
EL ZANAATLARI
Kilim dokumacılığı, eskiden beri sürdürülen bir ekonomik etkinliktir
BAYRAMLAR
RAMAZAN BAYRAMI Ramazan başlamadan 15 - 20 gün önceden kadınlar evlerde temizlik adına yoğunluk yaşarlar Ramazanın birinci akşamı 30 gün zikir etsin diye döğme pilavı pişirilerek yenir Sahurlara Ramazan davulcusunun ve zurnacısının sesiyle kalkılır Eskiden her evde su bulunmadığı için iftara yakın çeşmelerden soğuk sular getirilir ve soğuk kalması için su kabağının içine konup bekletilirdi Bu ay da fakir fukara ya iftarlık-sahurluk yemekler götürülür ve iftar davetleri verilir Fitreler verilir, zekatlar bu ayda yoğunlaşır Evlerde cüz okunur Kur- an hatmedilir Ramazan da çocuklar da büyüklerine özenerek oruç tutmak isterler Büyükler de onların bu isteklerini karşılıksız bırakmaz ve çocuklara "tekne orucu" tuttururlar Bunun anlamı çocukların öğleye kadar oruç tutmalarıdır Böylece sevinçleri kursaklarında kalmamış olur Bayram yaklaştığında da yeniden bir temizlik yapılır Bayrama gelenlere ikram etmek üzere börek, tatlı, dolma yapılır Bayram öncesi alışveriş yapılır, bayramlıklar alınır ve eksikler tamamlanır Bayram sabahı erkenden kalkılır Erkekler bayram namazına gider Namazdan sonra mezarlıklar ziyaret edilir ve ölülerin ruhuna Kur' an okunur Bu arada kadınlar da evde sofrayı hazırlar Mezarlık dönüşü eve gelinirken yakınlardan birkaç kişi de getirilir Eve gelince hemen sofraya oturulur Yemekten sonra büyüklerin elleri öpülür Bu sırada çocuklara şeker ve para verilir Bundan sonrada büyüklerin, dost ve akrabaların evleri ziyaret edilir Küs insanlar barıştırılır
KURBAN BAYRAMI
Ramazan bayramında olduğu gibi 15-20 gün önceden evlerde temizlik ve muhtelif hazırlıklar yapılır Kurbanlıklar alınır Kurbanlığa kına yakılır Bu arada kadınlar da ellerine kına yakarlar Bayramın birinci günü erkekler bayram namazına gider Namazdan sonra eve gelerek kurban kesilir Kurban etleri iki ye bölünür Üçte ikilik kısmı fakirlere ve komşulara verilirken kalan kısmı da eve bırakılır Kurban kesildikten sonra yakınların evleri ziyaret edilir Küsler barıştırılır
ASKERLİK
Gitmeden birkaç gün önceden yakınları tarafından askere gidecek kişiye davetler verilir, Vatan i görevini yapmak için büyük heyecan yaşayan genç, dost- arkadaş ve ailesi gibi yakınlarından helallik ister Helallik istemeye gelen asker adayına, büyükler tarafından bahşiş verilir Bir erkeğin hayatında üç önemli husus vardır Bunlar sırası ile sünnet, askerlik ve evliliktir Askerliğini yapmamış erkeğe olumlu gözle bakılmaz Askerliğini yapan, evliliğe hak kazanmış sayılır Askerlik aynı zamanda Peygamber ocağıdır Anne ve baba oğlunu yetiştirip askere gönderdiği için gurur duyar Fakat uzun sürecek bir ayrılığında sıkıntısını çeker Bunu da oğlu üzülmesin diye belli etmez Son gece, annesi tarafından askerin eline kınalar yakılır Gitmesine bir gün kala askerin evi yakınlarıyla dolar Eğlenceler düzenlenir, hareket saatinde davullar zurnalar çalınırâ?¦
SÜNNET Çocuğun sünneti ilkokulu bitirinceye kadar olan zaman içinde yapılır Çocuğa bir de küvre tutulur Küvre olmak için çocuğun babasına eşi hamile iken ya da doğum yaptıktan sonra çocuğun küvreliğine talip olduğu ve başka kimseye söz vermemesi tembihlenir Küvrenin görevi sadece sünnet olacak çocuğu kucaklamaktan ibaret değildir Oldukça sorumluluk getiren bir görevdir Küvre çocuk olduktan sonra görmeye gittiğinde bir lira (Altın), çocuk takımı, anne ve babasına birer elbise götürülür Artık küvre akrabadan sayılır Büyük kıymet verilir Aileler arasında ki bağlar bu Peygamberlik dostluğu sayesinde daha da kuvvetlenir Çocuğun sünneti bir düğün havasında geçer Günler öncesinden hazırlıklar yapılır Bu hazırlıklar; kazanlarda yemekler pişirilir, tatlılar börekler açılır Akrabalar, komşular ve dostlar davet edilir Çocuğun yatacağı yer hazırlanır ve süslenir Davete icabet sünnet olduğundan davetliler kendilerini sünnet evine gitmeye sorumlu hissederler Bunlarda sünnet evine imkanları ölçüsünde hediye götürürler Sünnet günü küvre ye bir adamla kuzu gönderilir Küvre ise aynı kuzuya bir koç katarak sünnet evine getirir Küvre geldikten sonra çocuk atla (günümüzde araba ile)gezdirilir Eve geldikten sonra çocuk küvre nin kucağına verilir ve sıkıca tutulur Bu sırada Salavat -ı Şerife getirilirken sünnetçi de işini görür Sünnet bittikten sonra bir tepsi dolanır Önce küvre, sonra çocuğun babası, akrabaları, komşuları ve dostları para atarlar Bu paranın büyük bir kısmı sünnetçiye aittir Sünnetten sonra sünnet yemeği verilir, mevlit okunur, mevlit ün ardından çalgılı eğlence yapılır Bu eğlence ailenin durumuna göre bir ya da üç gün sürer Sünnetçi düğünde bir gün kalır, çocuğun merhemlerini değiştirir Eskiden merhem bulmak ve almak olanağı olmadığı için un gibi öğütülmüş bazı ağaç kabuklarından merhem yaparak yaralar pansuman edilirmiş Sünnet ten üç ya da beş gün sonra küvre tekrar çocuğu görmeye gelir Bu gelişinde de çocuğa hediye getirir Çocuğa ve ailesine geçmiş olsun ve hayırlı olsun dileğinde bulunur Çocuk iyileştikten sonra çocuğun anne ve babası küvreyi görmeye gider Küvrenin yaptığı masrafın bir buçuk katı hediye götürürler
ÖLÜM
Cenaze çıkan evde üç gün taziye yapılır Kadınlar taziyeleri ölü evinde kabul ederken, erkekler taziyelerini bir yakınlarının evlerinde yaparlar Taziyelerin yapıldığı üç gün süresince ölü evinde yemek pişirilmez Yemekler komşu ve akrabalar tarafından getirilir Ayrıca ölü evinin işleri de komşular tarafından yapılır Taziyeye gelenler başsağlığı diledikten sonra merhumun ruhuna fatiha okurlar Ölenin iyiliklerinden bahsedilir, cenaze sahiplerine sabırlar dilenir ve kalkılır Cenazenin defnedilmesini takip eden ilk Cuma günü de taziyeye gidilir Bu cumada ayrıca mevlit de okutulur Kırkıncı güne kadar ise her gün Yasin-i Şerif okutulur Kırkıncı gün yemek verilir, helvalar ikram edilir Komşular, akrabalar davet edilir ve ölünün ruhu için ikramlarda bulunulur Daha sonra 52 gecede ölünün etinin kemiğinden ayrılacağına inanılır ve bu ayrılmanın kolay olması için bu gece de Kur-an okutulur Ölünün defin işlemi imamların nezaretinde dini esaslara uygun olarak yapılır İlçe merkezinde ölünün üstü salla örtüldükten sonra üzerine toprak atılır Köylerde ise sal yerine tahta parçaları kullanılır Ölünün elbiseleri evde bırakılmaz , fakirlere dağıtılır Cenaze sırasında özellikle kadınlar yüksek sesle ağıt yakarlar Bunlardan birkaç örnek vermekle yetiniyoruz
GELENEKSEL ÇEMİŞGEZEK MUTFAĞI Çemişgezek mutfağı oldukça zengin yemek çeşitlerine sahiptir Geleneksel Çemişgezek mutfak kültürü, Türk, Arap, Fars ve Ermeni mutfak kültürünün izlerini taşır Mevsime, yörenin özelliklerine ve ürettiği ürünlere göre şekillenen yemek çeşitlerinin bir çoğu yalnızca bölgeye hastır Özellikle kırsal kesimde hatta şehirde bile yöreye özgü çok güzel ekmekler yapılır Bu ekmeklerden en ünlüsü ve en lezzetlisi güz mevsiminde yapılan ve bütün bir kış hiç bozulmadan kalabilen Tandır Ekmeğidir Yemekler çoğunlukla yer sofralarında yenilir Büyük başlamadan ve besmele çekilmeden yemeğe kaşık vurulmaz Eskiden bütün yemeklerde tereyağı kullanılırdı Günümüzde ise hem köylüler hem de şehirliler çoğunlukla nebati yağ kullanılır ve bu karışım sos vazifesi yapar
YÖREMİZE ÖZGÜ BAZI YEMEKLER
GÖMME
Yöremizde hazırlanan en eski yemeklerden olan gömme değişik hazırlama ve servis şekillerine göre zılfet, borani, parğaç, deve lokması gibi isimler alırlar Ayrıca bulgurlu ve içli gömme çeşitleri de mevcuttur Malzemesi: 1kg un, 1kg ayran veya yoğurt, 500gr tere yağı, 2 baş sarımsak Yapılışı: Özellikle kış mevsiminde yapılan, ilçemize özgü bir yemek çeşididir Asıl gömme, killi bir topraktan yapılmış özel bir ocakta pişirilmekle beraber bazen iki saç arasında da pişirilir Hazırlanan hamura (mayasız olacak) ocağın büyüklüğüne göre kalın ve yuvarlak bir ekmek şekli verilir Kızgın ocağın tabanı temizlendikten sonra ocağa konur, üzerine saç kapatılır, ateş örtülür ve pişirilmeye bırakılır İyice pişirilen ekmek çıkarılıp soğutulduktan sonra, orta kısmı tabak şeklinde oyulup ekmekler ufaltılır (küçük küçük doğranır) oyulan kısma yerleştirilir Kenarlarına sarımsaklı yoğurt dökülür Gömmenin üst kabuğu yuvarlak şeklinde kesilerek ortası delinir Ufalanmış gömmenin üst tepesine konur üzerine eritildiği kızgın tere yağı dökülür
Ayranlı Çorba Malzemesi: 1 kg ayran, 1 kaşık tuz, bir kaşık (avuç) un, 1 adet yumurta, 500 gr döğme, 1avuç nohut,Reyhan veya yarpuz(yabani nane) Yapılışı: Bakır bir tencere içine ayran konarak içine un, tuz,yumurta sarısı ilave edilir ve iyice karıştırılır Kaynayıncaya kadar tahta kaşıkla karıştırılmaya devam edilir Önceden ıslatılmış nohut ilave edilir Nohut biraz piştikten sonra döğme katılır, 20-30 dakika kaynatıldıktan sonra yarpuz (yabani nane) konur Taze yarpuz daha iyi tat verir Mevsim kış ise kuru nane karıştırılır 5 dakika daha kaynatılır Soğuk servis yapılır
Keledoş Malzemesi:Kurut ayranı,soğan,kavurma,yağ,tandır ekmeği veya yufka ekmeği Yapılışı:Soğan halka şeklinde doğranır,kavurma,yağ ve salça ile kavrulur Üzerine yavaş yavaş kurut ayranı dökülerek kaynayıncaya kadar karıştırılır 20 dakika pişirilmeye bırakılır Bir sahan içine ekmeği veya pişmiş yufka ekmeği (yörede fetir ekmeği de denir) doğranır Küçük parçalar halinde doğranmış ekmeğin üzerine dökülür Sabah kahvaltısında yenir
Kurut Törede yoğurt ikinci kez pişirilir Süzeklere (bez) konur,suyu iyice alındıktan sonra güneşte küçük topaklar halinde kurutulur Büyüklüğü yumurta kadardır Kış mevsiminde ayran haline getirilerek çorba,keşkek, keldaş için kullanılır Halk arasında çurtan olarak ta adlandırılır
BINBAR DOLMASI Malzemesi:Küçük baş hayvan bağırsağı (temizlenmiş şekli ile),ince bulgur,tuz,tahta tokmakla tahtada dövülmüş kıyma,baharat,reyhan Yapılışı:Bulgur,kıyma,salça,baharat,reyhan bir kap içinde su ile karıştırılarak az sulu bir şekilde temizlenmiş bağırsakların iç kısmı dışa gelecek şekilde doldurulur Uçları bağlanır ve bakır tencerede mantız üzerinde kömür ateşi ile haşlanarak pişirilir Pişme işleminden sonra tavada ısıtılmış yağda kızartılır Kızartma işleminden sonra küçük parçalar halinde (dolma şekli bozulmadan) doğranarak servis yapılır
DÜĞÜN ÇORBASI Kemikli et haşlanır İyice haşlandıktan sonra doğranmış soğan eklenir Tekrar karıştırılır Islanmış nohut eklenir,ateşte pişirilmeye bırakılır İyice piştikten sonra ocaktan indirilir ve yenmeğe hazır hale gelmiş olur
EŞKENE-İŞKENE Malzemesi:Yufka ekmek,haşlama suyu (soğan,kavurma,tavuk eti,patates) Yapılışı:Pişirilmiş yufka ekmeği doğranarak tepsiye konur Üzerine bol soğanlı,kavurmalı haşlama suyu dökülür Bazen yufka ekmeği yerine kurumuş ekmek parçaları da kullanılır
Taş Ekmeği Malzemesi:Un,yumurta,su,tereyağı,şeker,tuz Yapılışı:Un,su,yumurta,tuz bir kapta karıştırılır Bulamaç haline getirilir Kızgın taş veya saç yağlı bezle temizlenir Bulamaç kepçe ile üzerine dökülür Taşın üstündeki ekmekler piştikten sonra bir tepsiye alınarak üst üste dizilir Baklava dilimi doğranır Üzerine şeker şerbeti ve tereyağı dökülür Yemek servise hazırdır
PATİLE Ekmek hamuru oklava ile açılır İçine çökelek,soğan,maydanoz veya kavurmalı bulgur serilir Ekmek hamuru ikiye katlandıktan sonra üçgen şeklindeki görüntüsüyle saçta pişirilir Bu şekilde yenebileceği gibi ekmekler doğranarak üzerine eritilmiş tereyağı dökülerek de yenir
Köfte - içli köfte Malzemesi:Bulgur, un, kıyma veya kavurma,tuz, soğan, baharat Yapılışı:Bulgur suda az kaynatılarak yumuşatılır Yumuşayan bulgura leğende biraz un karıştırılarak yoğrulur Bir baş soğan doğranarak kıyma veya kavurmaya karıştırılır İsteğe bağlı olarak baharat kullanılabilir Bu iç hazırlandıktan sonra bulgur ceviz büyüklüğünde topaklar haline getirilir ve baş parmakla içi açılır Hazırlanan kıymalı, soğanlı iç doldurulduktan sonra topak bulgurun ağzı kapatılır Hazırlanan köfteler kaynatılmış suya bırakılır Yaklaşık on dakika kaynadıktan sonra ocaktan indirilir Bu köfteler bütün olarak yenebileceği gibi bir sahanda doğranarak üzerine tereyağı dökülerek de yenebilir
T A T L I L A R
Kül Gömbesi (Ocak Gömbesi) Hamur mayasız olarak teşt'te yoğrulur Ocağın tabanında pişirilir Önce ocakta ateşi iyice yakılır Sal (ocağın tabanı)kızınca ateş çekilir Tabanı ıslak bir çaputla silinir Süpürüldükten sonra hamur sal üzerine serilir ve üzerine saç konur Saçın üzerinde tekrar ateş yakılır Ekmek sal ve üstteki saçın ısısıyla pişer Bu ekmek çıkarıldıktan sonra ya olduğu gibi yenir veya üst kapağı (kabuğu) oyulup yumuşak kısmı çıkartıldıktan sonra içine tere yağ dökülür, kapağı tekrar kapatılır Bu şekilde kurabiye gibi olur
Değirmen Poğaçası Değirmende sıra beklerken ekmek biter de köyden ekmek gelmezse değirmendeki undan pağaç denen bir ekmek yapılarak yenir Un , ağaçtan yapılmış hamur teknesinde yoğrulur Kenarlarına pürüzlü siyah volkanik taşlar (bazalt) dizilmiş olan ocakta odun yakılır Bir taşda serbest olarak ateşin üzerine konur Taşları kızdırdıktan sonra ateş temizlenir Taşların büyüklüğünde pide gibi top top edilmiş hamur bu kızgın taşların üzerine vurulur (yapıştınlır) Üzerine de aynı taştan bir kapak kapatılır Böylece ekmek pişer Pişen ekmek soğuk sıva taşı ile alınır Bu ekmek tuzsuzdur Çok lezzetli olduğundan değirmenden dönenden pağaça umarlar (beklerler)
Yumurtalı Tepsi Kumbiği Un, sütve yumurta ile hamur yoğrulur Baklava biçimi verilip tepsiye yerleştirilir Üzerine bir miktar çörek otu, küncu (susam) ekilerek köz üzerine konur Üstü ekmek pişirme saçı ile kapatılır Saçın üzerinde de ateş yakılır Hamur iki ateş arasında pişer
Hırınç Un, ılınmış suya azar azar dökülerek karıştırılır Tuz eklenir yoğurt kıvamına getirilir öte yandan ocağın üzerine saç yerleştirilir ve çaputla yağlanır Yoğurt kıvamındaki cıvık hamur bir ağaç veya bakır cemce (çömçe) ile kızgın saç üzerine dökülür Saca yayılan hamur bir müddet sonra pişer Piştikten sonra tepsiye alınır ve üzerine bir miktar su ile ısıtılmış sarımsaklı yağ dökülür Yumuşak bir yemek olur
Kuymak (Bulamaç) Ilık suya un çalınır Ateş üzerinde pişirilip kaplara dökülür Üzerine kaşıkla çukurlar yapıp içlerine kızartılmış tereyağı dökülür Tatlı olması istenirse yağa şeker, bal veya pekmez katılır
Erişte Pilavı Erişte önceden saç üzerinde kavrulur Pişirileceği zaman sıcak suda haşlanır, suyu süzülür Yağla kızartılan kavurma üzerine dökülerek yenir
Su Böreği İnce una iyi açılması için bir miktar zeytinyağı karıştırılır, honça üzerinde oklava ile açılır Açılan yufkalar kaynar suya batırılıp süzüldükten sonra tepsiye düzgün olarak kat kat yerleştirilir Yufka katları arasına erimiş yağ, peynir, maydanoz, nane konur, az biber ekilir Tepsi üzerine ikinci bir tepsi kapatılarak köz üzerinde pişirilir
Bişi Yumurtaya yoğurt kıvamına gelinceye kadar un çalınır Tavada erimiş tereyağı veya zeytinyağı üzerine kaşıkla dökülerek pişirilir Çatal, kaşıkla alınarak tabaklara konur, toz şeker ve tatlı ile yenir
Kalbur Hurması Un, süt, yumurta ile hamur yoğrulur Hamura hurma biçimi verilir, kalburun gözlerine bastırarak damgalanır Bakır tavada pişirilir, sade yağlı kurabiye haline gelir Tabağa konurken üzerine şeker ezmesi veya bal şerbeti dökülür
Kumaşlı Çorbası Undan hamur yaparlar, fındık büyüklüğünde şekillendirirler İrmik denen mercimek ve döğme kırıkları ile çorba pişirilir
Mahluta Çorbası Bir ölçek yarma,iki ölçek su, bir çay bardağı çekilmiş mercimekten yapılır önce su kaynatılır,kaynayan suya yarma ve mercimek katılarak pişirilir Tencere indirilmeden tavada kızartılmış tere yağ dökülür, bir miktar daha ateşte tutulur
Şakka Çorbası Şakka' ya mercimek katarak kışın yapılan bir çorbadır
Hazırlop Köftesi Culbant köftesi de denir El değirmeninde öğütülmüş mercimek ve culbant ıslatılır, un katılarak yoğrulur içerisine soğan doğranır, maydanoz konur, yoğrulup hamur edilir Elle sıkılır, silindir şeklini alır, üzerinde beş parmağın İzi kalır Kazana yerleştirilip pişirilir Kırmızı biber yağda terbiye edilerek üzerine dökülür
DÜĞÜN ADETLERİ
Çemişgezek ve köylerinde düğünlerle ilgili adetler bölge bölge farklılıklar arz eder Şavak köylerinde, ova köylerinde, nahiye köylerinde ve dağ köylerinde hep farklı uygulamalarla karşılaşılır Bu çalışmada ilçe merkezindeki gelenekler esas alınmış, ancak zaman zaman bazı köylerden de örnekler verilmiştir
Kız İsteme
Kız isteme ile ilgili prosedür yüzyıllardır hemen hemen hiçbir değişikliğe uğramamıştır Önce erkek çocuk sahibi olan aile kendi aralarında bu konuyu görüşürler Çevrede oğullarına münasip bir kıza talip ılur ve durumu oğullarına bildirirler Oğlanın fikrini almak yakın dost ve akrabalara bırakılır (Anne ve ablaların bu konuda etkileri fazladır)Erkek aile ve yakınlarının fikirlerini onaylarsa kızın fikrini öğrenmek için kıza yakın kişilerce ağzı aranır Kızdan da müsbet cevap alınırsa kız evinden hayırlı iş için gün istenir Belirlenen günde iki tarafın da sevip saydığı birkaç kişi ile oğlanın anne ve babası kız evine gider ve kızı anne ve babasından isterler, kız evi bunu hemen kabul etmez, kıza soralım, akrabalarımıza soralım, ailemize danışıp size öyle cevap verelim der Eğer kız evinin cevabı kesin red değilse dilbağı denilen bir emanet (elbiselik, altın, kolonya, yüzük vb )bırakılır Böylece kesin karar verilinceye kadar kızın başkaları tarafından istenmesi önlenmiş olur Kızın ailesi bu konuyu kızın görüşünü de aldıktan sonra aralarında görüşür ve hepsi uygun bulursa oğlan evine haber salınır Belirlenen günde erkek tarafı yine bir heyetle kız evine gelir Damat adayı bu heyette bulunmaz, onun yerine bir arkadaşı vekil olarak katılır Bir süre sohbet edildikten sonra Allah'ın emri, Peygamberin kavli ile kız babasından istenir Bu arada gelin adayı misafirlere kahve servisinde bulunur Bu vesile ile gelen heyet gelin adayını daha yakından görmüş olur Bir taraftan kız ailesinin gücüne göre gelenlere yiyecek ikramında bulunulurken diğer taraftan ağır nişan için getirilen eşya ve ziynetler açılır ve kız ailesine teslim edilir Bundan sonra damat adayının vekili kalkarak orada bulunanların ellerini öper ve kız isteme merasimi sona erer Bu vesile ile yeni bir akrabalık kurulmuş olur ki buna hınamilik denir
Kaynak : Wikipedia
|